Rusya'nın Ukrayna saldırısı, barış hareketi ve Ukrayna faşistleri
"Putin'in ve RFKP'nin ileri sürdüğü gibi Ukrayna'nın nazilerden arındırılması için bir savaşın başlatılması gerekmiyordu. Bunun yolu savaştan değil, bütün nedenlerini ortadan kaldırmaktan geçiyor."
Fotoğraf: Wolfgang Schwan / AA
Yücel ÖZDEMİR
Köln
Rusya'nın değişik cephelerden Ukrayna'ya yönelik başlattığı askeri harekat ikinci gününe girerken, dünyanın dört bir yanında savaşa karşı çıkan barış hareketi tepkisini ortaya koymaya başladı. Saldırının ilk gününde Rusya'nın değişik kentlerinde yapılan gösteriler ve polisin bu gösterilere yönelik sert tutumu sosyal medyada geniş bir şekilde yer aldı.
Aynı gün Almanya'da da değişik kentlerde barış örgütlerinin çağrısıyla mitingler yapıldı. Berlin-Wedding'de yapılan eyleme 600-800 arasında insan katıldı. Bu eylemde hem Rusya'nın hem de NATO'nun saldırgan tutumu sert bir şekilde eleştirildi. Aynı gün Köln'de de benzer bir miting düzenlendi.
Almanya'daki değişik barış örgütlerinin çağrılarıyla özellikle cumartesi günü yaygın şekilde eylemlerin yapılması bekleniyor. Katılımın da hafta içinde yapılan ilk eylemlere göre daha fazla olması bekleniyor. Yine cumartesi günü, Almanya Barış Konseyi (Friedenratschlag) tarafından önceden planlanan “Eylem Konferansı” düzenlenecek. Barış hareketinin genel tutumu kendisini “Savaşa hayır, silahlar sussun” sloganında ifade ediyor. Barış hareketi genel olarak Almanya'nın Ukrayna'ya silah satmasına karşı çıkıyor.
SOL PARTİ RUSYA'YA KARŞI AÇIK TUTUM ALDI
Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına Almanya Sol Parti (Die Linke) açık bir tutum aldı. Daha önce asıl olarak NATO'nun saldırılarına dikkat çeken, bu nedenle medyada çoğu zaman “Rusya yanlısı” olarak yanıtılan Sol Parti, yayımladığı bildiride Rusya'nın uluslararası hukuku ihlal ederek ülkeye askeri saldırı düzenlediğine işaret etti. Sol Parti eş başkanları ve meclis grubu eş başkanları, savaşın derhal durdurulması çağrısında buludular. Genel olarak bakıldığında Almanya'daki sol ve barış hareketinin Ukrayna'ya yönelik saldırıya karşı Rusya'ya karşı açık tutum aldığı görülüyor.
RUSYA'DA RFKP PUTİN'E DESTEK VERİYOR
Başta Avrupa olmak üzere dünyanın bir çok ülkesinde sol, komünist, sosyalist parti ve hareketler Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınarken, Rusya Federasyonu Komünist Partisi (RFKP), savaş emri veren Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e tam destek veriyor.
Putin'in Lugansk ve Donesk'i bağımsız devlet olarak tanımasından sonra 22 Şubat günü Duma'da bir konuşma yapan RFKP Başkanı Genadiy Zguynov, Putin'in bağımsızlık kararını selamladı. RFKP tarafından daha önce Lugansk ve Donesk'ın bağımsızlığının tanınması yönünde Duma'ya verilen bir karar vardı.
RFKP'in temel yaklaşımını ise 19 Şubat günü yayımladığı bildiri özetliyor. Dün Junge Welt'te Matthias I. Köhler'in çevirisiyle yayımlanan açıklamada, partinin görüşleri dört madde halinde özetleniyor.
Birinci ve ikinci maddelerde Lugansk ve Donesk'in durumuna ve halka destek verilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.
Üçüncü maddede ise şöyle deniliyor: "Washington'un Ukrayna'yı köleleştirmek, Rusya'yı şeytanlaştırmak ve Avrupa'yı zayıflatmak için çok yönlü bir plan uyguladığı açıkça görüldü. Aynı zamanda Nazi işbirlikçileri Bandera ve Shukhevych'in mirasçılarıyla diyalog kurmanın bir anlamı kalmamıştır. Toplu katliamın faillerini barışa zorlamak için bir dizi önlem almak gerekiyor.” (Junge Welt, 25.02.2022)
Dördüncü madde de uluslararası çapta Ukrayna'daki faşistlere karşı geniş bir çalışmanın başlatılması çağrısı yapılarak, “Antifaşist ve savaş karşıtı hareketi başlatmak için, diğer ülkelerle ikili ve çok taraflı işbirliği kullanmayı ve tüm diplomasisi yöntemlerinden tam olarak yararlanmayı öneriyoruz” deniliyor.
RFKP'nin açıklamasında birkaç yerde Ukrayna'daki faşistlere dikkat çekiliyor. Putin de 21 Şubat'ta yapığı bir saatlik konuşmada Ukrayna'daki faşistlerin varlığına dikkat çekmişti. Keza Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da yaptığı açıklamada Ukrayna'nın nazilerden arındırılması gerektiğine vurgu yaptı.
FAŞİSTLERİN VARLIĞI İŞGALİ MEŞRULAŞTIRMIYOR
Önümüzdeki günlerde Ukrayna'daki faşistlerin varlığı daha fazla öne çıkmaya başlayacak gibi görünüyor. Gerçekten de özellikle Mart 2014'deki darbe sırasında NATO, ABD ve AB tarafından Ukrayna'daki faşist parti ve hareketlerin kullanıldığı biliniyor. Bunların başında gelen Swoboda partisinin 15 binde fazla üyesi bulunuyor. Swoboda, 2014'teki darbeden sonra kurulan hükümette yer almıştı.
Ukrayna'daki faşist ve milliyetçi partilerin çoğu kendisine Hitler faşizminin işbirlikçisi Stepan Bandera'ı örnek alıyor. Bandera, kurduğu çerlerle birlikte Hitler ordusu saflarında Kızıl Ordu'ya karşı savaşmıştı. Ülkede “ulusal kahraman” olarak görülen Bandera, Nazi Almanyası ile birlikte hareket etmiş, Kızıl Ordu savaşı kazanınca da Almanya'ya kaçmıştı. 1959'da KGB tarafından düzenlenen bir operasyonla Münih'te öldürülen Bandera'nın mezarı halen bu kentte bulunuyor ve halen Ukraynalı milliyetçiler tarafından ziyaret ediliyor.
22 Ocak 2010'da Batı yanlısı eski Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko tarafından “Ukrayna kahramanı madalyası” verilmişti. Ödül Avrupa Parlamentosu, Rusya, Polonya ve Yahudi örgütleri tarafından tepkiyle kınanmıştı. Seçimleri kazanan Rusya yanlısı Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç, bir mahkeme kararıyla “Ulusal kahraman madalyasını” iptal etmişti.
Ukrayna'da faşistlerin süreki güç kazanmasında elbette Batılı emperyalist devletlerin suçu oldukça fazla. 2014'teki darbeden sonra Ukrayna Komünist Partisi ve komünizm propagandası yasaklanmıştı. Yine başta Rusça olmak üzere azınlık dillerinin kullanılması da yasaklanmıştı. Keza 2 Mayıs 2014'te faşistler, liman kenti Odessa'da sendika binasına saldırmış ve 46 insanın yaşamını yitirmesine neden olmuştu.
Bütün bunlara rağmen, hem Putin'in hem de RFKP'nin ileri sürdüğü gibi Ukrayna'nın nazilerden arındırılması için bir savaşın başlatılması gerekmiyordu. Ukrayna'nın faşistlerden temizlenmesi savaştan değil, bütün nedenlerini ortadan kaldırmaktan geçiyor.
Ukraynalı faşistlerin dünyanın pek çok ülkesindeki savaş karşıtı eylemleri kendi hanelerine yazmamaları için eylemlerin antifaşist karekterini göstermek de önem kazanıyor.
