01 Mart 2022 23:00

İşçiler istediği zammı aldı, moral buldu, güven kazandı

Antep’te 33 işyerinde işçiler ek zam talebiyle eylemler yaptı. Çoğu yerde işçiler belli oranda ücret artışı sağladı.

Fotoğraf: Mesut Baylav | Evrensel

Paylaş

Hazırlayanlar: Fatih POLAT-Halil İMREK

Son iki ayda yaşanan işçi hareketini tartışırken Gaziantep’teki işçi eylemlerini özel olarak ele almak gerekir. Zira bir ay gibi kısa sürede Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde 33 işçi eylemi yaşandı. Bu bölgede en son 2012 yılında 5-6 bin tekstil-dokuma işçisinin eylemi olmuştu.

Bu yıl ilk işçi eylemi, 2 Şubat günü Zafer Tekstil’de başladı. Bir gün sonra onu Melike Tekstil izledi. Sonra Gürteks, Şireci Tekstil gibi büyük fabrikalarda iş bırakma eylemleri yaşandı. İşçiler, istedikleri zam taleplerini patrona kabul ettirmek için üretimden gelen gücünü kullandı ve belli oranda ücret artışı sağladı.

İşçiler, kendi içinde çok örgütlü olmadığı için; eylemler genellikle iki, üç saat sürdü. En fazla süren ise üç gün. Çoğu işçi zam alırken kimi yerler dayanamayıp erken dağıldı. Eylemlerin yaşandığı işyerleri sendikasız ve eyleme geçen işçilerin de sendikaya üye olmak konusunda tereddütleri var. Sendikayı ücret artırmaya yardımcı olan bir yapı olarak görme eğilimi ağırlıkta. “Zaten zammı aldık. Gelecek yıl da Allah kerim, işe bir de sendika karıştırıp ağzımızın tadını kaçırmayalım” algısı hissediliyor.

BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYACAĞIZ

Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde çalışan ve sendikalaşma mücadelesi sürdüren bir iplik işçisi ile konuşuyoruz. İşçilerin son eylemlerde, sendikanın kendilerine yarar getirdiğini gördüklerini anlatıyor ve işçilerin “BİRTEK-SEN gelince bu iş oluyor, zam alıyoruz” diye düşündüğünü söylüyor. “Sendika işinin tutacağını ama yavaş yavaş olacağını” ifade ediyor.

İŞÇİLER ZAM TALEPLERİNİ KABUL ETTİRDİ

Konuştuğumuz bir dokuma işçisi de son yaşanan eylemlerde işçilerin belli kazanım sağladığına ve zam taleplerini patronlara kabul ettirdiğine dikkat çekiyor. “Bu kadar yaygın bir direniş Antep’te ilk kez yaşanıyor. Bir ay boyunca 12 bin kadar işçi eylem yaptı. İşçiler moral buldu, kendine güven kazandı. İşçilerin buradan çıkardığı dersler, olacak. Bu hareketin sendikalı olması için çalışacağız” diyor.

ASIL SORUN YÜKSEK ENFLASYON VE DÜŞÜK ALIM GÜCÜ

Petrokimya iş kolunda bulunan ve 300 TL zam alan Karpen Aliminyum’dan üç genç işçi ile konuşuyoruz. “Asgari ücret olarak maaş açıklanınca gece vardiyası olarak iş bıraktık. Bizim yaptığımızın yasa dışı olmadığını BİRTEK-SEN gelip anlatınca işçiler rahatladı. Sabah da patron 300 TL zam yaptı. Kimse işten atılmayacak şartıyla işbaşı yaptık. Bu zam ocak başında açıklansaydı işçilerde bu tepki olmazdı. Ocakta her şeye zam gelince asgari ücret işçiyi kesmedi.”

‘İŞÇİLERİN SENDİKALI OLMALARI İÇİN UĞRAŞACAĞIZ’

Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’nde çuval fabrikasında çalışan Ahmet adlı bir işçi ile sohbet ediyoruz. 2012 yılındaki Başpınar grevinin çıtayı yükselttiğini, bugün yaşanan eylem ve iş bırakmaların onun birikimini yansıttığını söylüyor: “Nasıl ki dokuma kalfaları hâlâ 1996 Ünaldı direnişinin meyvesini yiyorsa, iplik işçileri de 2012 yılında yaşanan Başpınar direnişinin meyvesini yedi. Ama artan hayat pahalılığı karşısında ücretler eriyince işçiler yeniden ayağa kalktı. Bütün bu yaşanan süreçler işçilerin hafızasında bir şeyler oluşturuyor, işçi kendi eyleminden illaki bir şeyler öğreniyor. Bir birikim oluşuyor. Bunun sendikal örgütlenme ile güvenceye alınması için uğraşacağız.”

"YEMEK SICAKKEN YENİR"

BİRTEK-SEN’de 9 işçinin yaptığı toplantıyı izliyoruz. Ünaldı direnişini yaşamış, Çemen direnişini yaşamış deneyimli işçiler var.

İbrahim Kalfa, gittikleri yerlerde önce işçilerin sendikalarına üye olmasını talep etmeleri önerisi getiriyor. Sendika kurucusu başka bir halı işçisi baştan bu öneriyi destekliyor: “Eylem yapan işçiler Mehmet Türkmen’i arıyorlar desteğe gel diyorlar. Ama üye olmuyorlar. Sendika başkanımız gözaltına alınıyor, sıkıntı yaşanıyor. En azında üyemiz olursalar rahat gidilir.” Genç bir iplik işçisi, “Yemek sıcakken yenir. Sendikanın başkanı işçilere seslenirken, onlara ne yapması gerektiğini anlatırken biz de işçilere üye olmaları gerektiğini söylemeliyiz” diyor.

Çemen direnişine katılmış, şimdi başka bir fabrikada çalışan işçi, Milat Halı’da çalışan başka bir işçi ile Sentetik Çuval işçisi, böyle bir dayatmada bulunmalarının doğru olmayacağını söyleyerek diğer arkadaşlarına itiraz ediyorlar: “Biz sendika olarak böyle söyleyemeyiz, sendika her halükarda işçinin yanında olur.”

İŞÇİ BİZİ TANIYOR SENDİKAYA DA GÜVENİR

Çemen direnişini yaşamış işçi, tartışmaya şöyle katılıyor: “İşçilerin bu sendika bize sahip çıkıyor, bize destek veriyor demesi çok önemli. Hangi fabrikaya gidersek bizi, 3-5 işçi tanıyor. Bizi bildiği için sendikamıza da güvenir. Direniş sırasında deşifre olmamak için belki yanımıza gelmiyor. Biz de biraz o arkadaşları korumak için uzak duruyoruz. Bir ayda yaşanan bu işçi eylemleri olmasaydı 2-3 yılda sendikayı tanıtamazdık. İşçi sendikayı tanıdı veya duydu. Başpınar’da bu sendika nereden çıktı diyecek işçi çok yok. Bu sendika için ele geçmez bir fırsat. Bundan sonra sendika büyür, gelişir.”

SENDİKALAŞMASI GEREKTİĞİNİ ANLATMALIYIZ

Sentetik Çuval’da çalışan işçi sözü alıyor: “Bir sendika dahi ortada görünmezken bu sendikanın işçi için uğraşması önemli. İşçi bunu görecek. Biz de ‘Bu sendikanın daha güçlü olması için senin katılman ve sahip çıkman lazım’ demeliyiz. Başpınar işçisi için en kolay eylem şalteri indirip dışarı çıkmak oldu. Ama iş sendikaya gelince işçi halihazırdaki sendikalara bakıyor ve sendikalı olmayı cazip görmüyor. Olumlu örnekler yaratarak ilerlemeliyiz. Eyleme çıkmış işçiye niye sendikaya üye olmuyor diye kızmak yerine onun neden sendikalaşması gerektiğini anlatmalıyız. Tepki ve öfke ile çıkmış. Bir süre sonra az çok zam alıp işe geri başlamış. Bu işçilerin kalıcı birliğinin sendikayla olacağını kavratmalıyız.”

İŞÇİYE DE SENDİKAYA DA KÜSÜLMEZ

Daha önce Reyhan Halı’da sendikalaşma mücadelesinde işten atılan bir işçi de “Biz nasıl ki mesleğimize küsmüyorsak, işçilik yapmaya mecbursak, çalışma koşullarının insani hale gelmesi ve ücretlerimizin artışı ve kalıcı bir örgütlenme için sendikalaşma mücadelesi vermeye de mecburuz” diyor.

Milat Halıda çalışan işçi de işçiye küsmeden sabırlı bir çalışmanın gerekliliğine vurgu yapıyor: “Tarla bir yıl ürün vermeyince çiftçi tarlasına küsmüyor. Zeytin ağacından yeniden ürün almak için bir sene emek veriyorsun. Ağacı buduyorsun, suyunu veriyorsun, gübresini atıyorsun, yani bakımını yapıyorsun. Bizim de işçiye küsmememiz lazım. Emek vermemiz gerek. İyi şeyler de oluyor. Eskiden işçiler dışarı çıkmaya korkuyordu şimdi iş bırakıp dışarı çıkıyor. Küçük küçük deliklerden su sızıp yatağını bulur ya, işçiler de bu eylemlerden edindikleri deneyimle sendikasını bulacak. Patronların ördüğü duvar o kadar sağlam değil. Bu kadar işçi sendikalı değilken bu eylemleri yapıyorsa örgütlü ve sendikası ile daha büyük işler yapar. Daha kuruluşu yeni olmuş sendikamız bu kadar işçiye ulaşmış bu çok iyi bir imkan. Sadece sendikanın bir adı ve tabelası yok müthiş bir etkisi var. Bunu güce çevirmemiz lazım.”

BUNDAN SONRA NE OLUR?

İşçiler bundan sonrasına dair tartışıyor. Diğer zam dönemine kadar, yeni eylemlerin olmayacağı da yapılan değerlendirmeler arasında. Diğer yaklaşım ise kısa süre içinde eylemlerin yeniden olacağı şeklinde. Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı’nda işçilere bayram parası verilmemesi durumunda, aldıkları yaza çıkmadan eriyeceğinden dolayı yeniden ek zam talepli eylemlerin olacağını öngören işçiler var.

İŞÇİ NEREDEN HABER ALIYOR?

Başpınar’da işçiler dağınık ve birbirlerinden habersiz. Aynı fabrikanın halı ve iplik bölümleri bile iş bırakmalardan haberdar olmamış. Melike Tekstil işçileri iki ayrı fabrikada dışarı çıkıyor, Bade’de iplik ve halı bölümü ayrı çıkıyor. Kiminin arasında 200-300 metre uzaklık var. İkisinde de ileri işçiler var ama birbirleriyle tanışmıyorlar. İşçilerin birbirinden habersiz olmaları, haberleşmede sosyal medyayı öne çıkarmış. İşçiler, gelişmeleri en çok Facebook’tan takip ediyorlar. “İşçinin sesi” ve “Antep İşçi Postası” öne çıkıyor. İşçiler buradan haber alıyor durumda. “İşçilerin Sesi” iş bırakma, eylem gibi haberleri çok duyurmuyor. Paylaşımları, ‘Şu fabrika şu zammı verdi, şu fabrika şu erzakı dağıttı’ ile sınırlı. “Neresi iş bıraktı”, “Hangi işyerinde eylem yapıldı”, “Hangi fabrika nasıl kazandı” bütün bunları işçiler “Antep İşçi Postası” sayfasından öğreniyor. Bunun yanı sıra Evrensel ve son dönem BİRTEK-SEN sosyal medya hesapları takip ediliyor.

26 GÜNDE 33 EYLEM

Bu yıl, Antep’te ilk işçi eylemi, 2 Şubat günü Zafer Tekstil’de oldu. Son eylem 28 Şubat günü Reis Carpet’te gerçekleşti. 26 gün içinde toplam 33 fabrika ve işyerinde eylem oldu.

Eylem yapılan fabrika ve işyerlerinin isimleri şöyle: Zafer Tekstil, Şireci Koton, Şireci Akrilik, Sevinçler Sağlık Ürünleri, Rad Çuval, Özkaralar İplik, Öz Kaplan Halı, Memfa İplik, Melike Tekstil, Kartal Halı, Karpen Alüminyum, Has Çuval, Güven İplik, Gürteks İplik, Gür İplik, Güler Çuval, Grand Halı, Elyaf İplik, Durkar İplik, Durkar Halı, Boyar Kimya, Beşler Un, Bade İplik, Bade Halı, Atlantik Halı, Artemis Halı, Ahmet Aslansoy Tekstil, Adapak Ambalaj, 3 Teks Medikal, İpek Mekik Halı, Shag Rugs Halı, Angora Halı, Reis Carpet.


FABRİKA ÖRGÜTÜ, MÜCADELECİ SENDİKA OLACAĞIZ

BİRTEK-SEN Kurucu Genel Başkanı Mehmet Türkmen’le Antep’te ki işçi hareketini konuştuk.

Bu kadar çok sendika varken, neden bağımsız bir sendika?

Savunduğumuz sendikal anlayış her iş kolunda işçilerin tek sendika çatısı altında birleşmesidir. İşçi sınıfının sendika, konfederasyon farkı gözetmeden sermayeye karşı örgütlü olması ve birleşik bir güç olarak hareket etmesinden yanayız. Tekstil, dokuma iş kolunda yüzde 1 barajın üstünde bulunan, sözleşme yapan 3 sendika var. Bunlarla yolumuz kesişti, deneyimler yaşadık. İşçi, bu üç sendikada hangisinde örgütlenmişse bizim yardımımız, yol göstericiliğimiz oldu. Ancak gelinen aşamada bu sendikalar işçilerin beklentilerini karşılamaz durumda. Onlarca fabrikada binlerce işçinin yenilgisi pahasına bu sendikalar denendi ve bu sonuca ulaştık. En son DİSK/Tekstil’de Antep ve Urfa ilinde yaşadığımız iki yıllık deneyim de bunu gösterdi. Urfa’da Uğur Tekstil’de sendikal örgütlenmeyi gerçekleştirdik. Önce işyeri kapatıldı, 300 işçi atıldı. Buna karşı verdiğimiz direnişle 300 işçi tekrar sendikalı olarak işe başladı. Ancak sendikal bürokrasi bize ve işçilere, sizin işiniz buraya kadardı, gerisine karışmayın dedi. Sonraki gelişmeler kamuoyunca da biliniyor. Bu noktadan sonra Antep’te 17 fabrikada, Urfa’da Uğur ve Özak Tekstil’in arasında olduğu 3, 4 fabrikada işçilerle uzun tartışmalar yürüttük. Bu toplantı ve tartışma sürecinin ardından bağımsız sendika fikri olgunluk kazandı. Sendikamız fabrika işçilerinin katıldığı tartışma ve onların belirlediği bir kurucu heyeti ile oluşturuldu. Arkadaşlar, beni de 96 Ünaldı direnişine katılan eski bir halı dokuma işçisi olarak başkanlığa önerdiler.

BİRTEK-SEN’in nasıl bir anlayış farkı olacak? Bürokratik bir yapıya dönüşme riskine karşı nasıl önlemler alınıyor?

Bu sendikanın diğer sendikalara benzememesi ve burada da bürokratik eğilimlerin yeşermemesinin güvencesi işçiler olacak. Bizim sendikanın tüzüğünde fabrikada, işyerinde, isçilerin iradesi ve inisiyatifi dışında karar almayı ve işçilere sormadan sözleşme imzalamayı zorlaştıran hükümler var. Sendikamız, yöneticilerinin kendilerini işçilerin yerine koyarak, işçiler adına karar aldıkları ve sözleşme imzaladıkları bir sendika olmayacak. Sendikanın tüzüğünü işçilerle tartışarak kararlaştırdık. İşyeri temsilcilerinin demokratik bir şekilde seçilmesi, yönetimin demokratik bir şekilde oluşumu, gerekli gördüğünde işçilerin yöneticileri geri çağırma hakkı, karar alma süreçlerinde işçilerin onayı ve ortak iradesinin işletilmesi, sendika yöneticilerinin, genel başkan da dahil olmak üzere o iş kolundaki işçilerin ortalama ücretinden fazla ücret almaması gibi bir dizi önlem var.

İş kolu barajı var. Yüzde 1 ülke barajını nasıl aşacaksınız, yetkiniz olmadan işyerinde sözleşme yapabilecek misiniz?

Öncelikle sendikalar kanunu anti demokratiktir ve sendikal barajların kalkması gerekir. Baraj önemli bir engel ama bu işçilerle birlikte sözleşme, protokol yapamayacağımız anlamına gelmiyor. Bir sendikanın örgütlenme merkezi olmasının güvencesi iş kolunda yetkili olması ile ölçülmez. İşçilerin mücadele merkezi olup olmadığı belirleyicidir. Sendikaların görevi iş kanunu ile tanınan hakları iş mahkemeleri yoluyla takip etmek değildir. Sendikanın görevi işçilerin örgütlenmesine dayanarak iş yasasının boşluklarını fiilen işçiler lehine geliştirmek ama en önemlisi fiili mücadele ile işçilerden yana yeni kurallar oluşturmaktır. Kaldı ki adına toplu sözleşme denmese de işçilerin işyerinde patronla bir sözleşme yapmasının önünde yasal bir engel yoktur. Pratik olarak son bir ayda işçiler bunu defalarca yaptı. Ama işçiler adına otellerde toplu sözleşme yapmayı düşünüyorsanız, o zaman siz buradan uzak durursunuz. Kaldı ki son işçi sınıfı hareketine bakınca, biz çok uzun olmayan bir sürede, işçilerin örgütlü gücü ve fiili mücadelesi ile bu sorunları aşacağımıza inanıyoruz.

Başpınar’da işçi eylemleri BİRTEK-SEN’n kuruluşu ile çakıştı. Sendika olarak nasıl müdahale ettiniz, işçilerin bu başkaldırışı karşısında ne yaptınız?

Başpınar’da ilk eylem 2 Şubat’ta oldu. Sendikamız kuruluş dilekçesini vermişti ama henüz süreç bitmemişti. En son iki hafta önce e-devlet sistemine girdik ve üye yapar hale geldik. İlk direnişten bugüne kadar 30’un üzerinde direniş yaşandı. Daha önce de bir çalışmamız olduğu ve sınıfın bir parçası olduğumuz için direnişe geçen her fabrika bize haber verdi. Biz de tecrübelerimize dayanarak taleplerini netleştirmeleri için çaba sarf ettik. Direnişe geçen her fabrika önüne gittik. Kimi işyerlerinde çalışan işçiler bizim iş kolumuzda değildi, onlara da desteğe gittik, kendi iş kollarındaki sendikaya üye olmaları için yönlendirdik. Bazı direnişlerde sendikamızın oraya gitmesi ve işçilere verdiği güven patronları da kaygılandırdı. Patron iş büyümesin diye işçilerin zam talebini hemen kabul etti. İki sefer gözaltına alındık. Hakkımızda patronların şikayetinden dolayı yedi gün boyunca sanayideki karakolda ifade verdik. Gittiğimiz her fabrika önünde işçiler sendikayı coşku ile karşıladı, bizi dinledi. Bu ilgi kitlesel bir üyeliğe dönmüş değil. Bunun birçok nedeni var. Sendikalara güvensizlik, üye olursam işten atılırım kaygısı ve bölgemizde esasen var olan sendikaların yarattığı tahribat. Bunun yanı sıra sendikamızın çok yeni olması ve direnişlerde üye yapabilir durumda olmamamızdı. Ancak ileri işçiler sendikayı sahiplendi, kalıcı bağlar kurdu, şu an ileri işçiler üye oluyor.

İşçi bu eylemleri yaptı, neden topluca sendikaya üye olmadı?

İşçiler 2012 Başpınar grevini yaşamış, Çemen direnişini yaşamış, burada sendikaların tutumunu görmüş. Daha önce sendikalarda darbe yemiş, güvensizlik oluşmuş. Bu kötü örnekler hızlıca yayılmış. Patronlar da bu durumu kullanıyor. ‘Sendika size ne verdi. Sendikalı olan yerin hali ortada’ şeklinde propaganda yapıyor. Sendikal bürokrasi iki yönlü tahribat yaratmış. Birincisi sendikaya üye olan işçilere sahip çıkmamış, gittiğimiz birçok fabrikada işçiler olumsuz deneyimleri anlattı. İkincisi sendikal bilinçte tahribat yaratmış. İşçi sendikaya iki yılda bir toplu sözleşme imzalayan uzmanlar olarak bakıyor. Sendikayı, toplu sözleşmeyi de alınan zamma indirgiyor. Böyle olunca zaten zammımı aldım diyor. Ekonomik talebini henüz sendikalaşmaya kadar ilerletemiyor. Diğer taraftan patronlar, aramıza sendikayı sokmayın, biz onların aldıklarını veririz, diyor. Ancak bütün bu olumsuzluklara karşın bu birikiminin daha kalıcı ve uzun vadeli bir mücadeleye dönüşmesi bakımından önemli kazanımlar, önemli dayanaklar elde ettik. İleriki dönemde bunun güçlü bir sendikal örgütlenmeye dönüşmesi için öncü işçilerle kesintisiz bir mücadele sürdüreceğiz.

Sendikaya, toplu sözleşme imzalayan uzmanlar olarak bakıyor. Sendikayı, toplu sözleşmeyi alınan zamma indirgiyor. ‘Zammımı aldım’ diyor. Ekonomik talebini henüz sendikalaşmaya kadar ilerletemiyor. Diğer taraftan patronlar, “Aramıza sendikayı sokmayın, biz onların aldıklarını veririz” diyor. Bütün bu olumsuzluklara karşın bu birikimin daha kalıcı ve uzun vadeli bir mücadeleye dönüşmesi bakımından önemli kazanımlar, önemli dayanaklar elde ettik. Kalıcı bağlar kurduk. İleriki dönemde bunun güçlü bir sendikal örgütlenmeye dönüşmesi için öncü işçilerle kesintisiz bir mücadele sürdüreceğiz.

-BİTTİ-

ÖNCEKİ HABER

AB Ukrayna'ya destek mesajı verdi, üyelik için sinyal gelmedi

SONRAKİ HABER

Telekom işçisi ücretlere en az yüzde 50 ek zam istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa