03 Mart 2022 09:20
Son Güncellenme Tarihi: 03 Mart 2022 14:56

TMMOB: Ölüm, yaralanma ve sakat kalma hiçbir emekçinin kaderi değil

TMMOB, 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü'nde Ankara, Denizli ve İzmir'de açıklama yaptı, "İş cinayetleri ve kazaları önlenebilir" dedi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Ankara, Denizli ve İzmir'de 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ne ilişkin basın açıklaması gerçekleştirdi,  "Ölüm, yaralanma ve sakat kalma hiçbir emekçinin kaderi değil" dedi.

Ankara'da düzenlenen açıklamada, mevcut yasal çerçevenin, işçiyi korumak, iş güvenliğini sağlamak ve meslek hastalıklarını önlemekten çok sermaye çıkarlarını gözeten konumda olduğuna dikkat çeken TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu Genel Sekreteri Özgür Topçu, "İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, bağımsız denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan mücadele edeceğiz” dedi.

30 yılı önce, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldak Kozlu’da yaşanan ve 263 madencinin yaşamını yitirdiği maden kazasının, ülkedeki en büyük maden facialarından biri olarak tarihe geçtiğini söyleyen Topçu, “Ülkemizdeki iş cinayetlerine dikkat çekebilmek, insan hayatının, işçi sağlığının ve iş güvenliğinin önemini vurgulamak için 3 Mart tarihi TMMOB tarafından ‘İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü’ olarak ilan edilmiştir. Yaşanan onca acıya, yaptığımız tüm uyarılara rağmen gerekli önlemler alınmadığı, yapılaması gereken düzenlemeler yapılmadığı için aradan geçen 30 yılda on binlerce kişi, evine ekmek götürebilmek için çalıştığı işyerinde hayatını kaybetti. Bu kayıplar her geçen yıl ne yazık ki daha da artıyor. Basına yansıyan haberlere göre 2021 yılında işi başında hayatını kaybeden emekçilerin sayısı en az 2 bin 170 olarak tespit edildi. Basına yansımayan, habere konu olmayan daha çok sayıda iş cinayetinin olduğunu hepimiz biliyoruz” diye konuştu.

20 YILDA 28 BİNİN ÜZERİNDE İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ

Emek sömürüsünün derinleştiği, güvencesiz güvenliksiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 20 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümlerinin tarihin en yüksek sayılarına ulaştığını belirten Topçu şöyle konuştu:

“20 yılda 28 binin üzerinde kişi işyerlerinde hayatını kaybetmiştir. Madenlerde, inşaatlarda, tarım alanlarında, fabrikalarda yaşanan facialar toplumda derin acılar yaratmaktadır. Avrupa Birliği verilerine göre Türkiye ölümle sonuçlanan kazalar bakımından Avrupa’da ilk sırada yer almaktadır. Bu durum mevcut yasal düzenlemelerin iş kazalarını ve ölümlerini önlemekteki yetersizliğinin, ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda köklü ve yapısal sorunlar olduğunun en açık göstergesidir. İş kazaları ve meslek hastalıklarının temelinde, sermayenin azami kar hırsı ve emek aleyhine politikaları yatmaktadır. İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin düzenlemelerde sendikalar, meslek örgütleri ve bilim insanlarının görüşlerinin dikkate alınmaması sorunu her geçen gün derinleştirmektedir.”

"YASAL ÇERÇEVE SERMAYENİN ÇIKARLARINI GÖZETİYOR"

"Danışmanlık hizmeti olarak verilmesi gereken işçi sağlığı ve iş güvenliği, ülkemizde yasaların da yol vermesi ile bir suçlu yaratma olayına dönüşmüştür" diyen Topçu, iş güvenliği uzmanlarının tüm uyarılarına rağmen işverenlerin almadığı önlemler sonucu yaşanan ölüm, kaza gibi durumlarda dahi meslektaşlarının günah keçisi ilan edildiğini söyledi. Topçu şöyle devam etti: "Kazaların asli suçlusu olarak yargı önüne çıkartılmakta, hatta hapis cezaları verilebilmektedir.İşverenlerin temel sorumluluklarından kaçtıkları, kendi yerlerine birer günah keçisi olarak iş güvenliği uzmanlarını koydukları bir çalışma yaşamında, önleyici ve engelleyici hiçbir çalışmanın yapılamayacağı açıktır.”

"İŞ CİNAYETLERİ VE KAZALARI ÖNLENEBİLİR"

Gerçekleşen iş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğunu söyleyen Topçu, “Bilimsel ve teknik ölçütler doğrultusunda atılacak adımlar ile göz göre göre ‘geliyorum’ demekte olan facialara son vermek mümkündür. Bunun için önce insan hayatını ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Bizler, her 3 Mart’ta olduğu gibi bugün de iş cinayetleri ile mücadele etmek için sesimizi yükseltiyoruz. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz. Tüm ülkede, tüm çalışma alanlarında iş güvenliği önlemlerinin artırılması, bağımsız denetim sisteminin yerleştirilmesi, iş cinayetlerinin ve iş kazalarının durdurulması için yılmadan mücadele edeceğimizi kamuoyuna saygı ile duyururuz” diye konuştu.(Ankara/EVRENSEL)


TMMOB DENİZLİ: YAŞAMI SAVUNALIM, İŞ CİNAYETLERİNİ DURDURALIM!

TMMOB Denizli İKK, 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü ile ilgili açıklama yaptı. İş cinayetlerine tepki gösterilen açıklamada, örgütlülüğün önemine dikkat çekildi.

TMMOB Denizli İKK Sözcüsü Mehmet Akköse imzalı yapılan açıklamada, “Basına yansıyan haberlere göre 2021 yılında işi başında hayatını kaybeden emekçilerin sayısı en az 2 bin 170 olarak tespit edildi. Basına yansımayan, habere konu olmayan daha çok sayıda iş cinayetinin olduğunu hepimiz biliyoruz. Emek sömürüsünü derinleştiği; esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 20 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümleri tarihin en yüksek sayılarına ulaşmış, 20 yılda 28 binin üzerinde emekçi işyerlerinde hayatını kaybetmiştir" dedi.

"HENDEK DAVASINDAN ÇIKAN KARAR KAMU VİCDANINI YARALAMIŞTIR"

7 işçinin hayatını kaybettiği, 127 işçinin ise yaralandığı Hendek patlamasından örnek veren Akköse, "İşyeri sahiplerine olası kasttan ceza verilmemiş olması kamu vicdanını yaralamıştır. Emeğe ve emekçiye düşman olan bu sistem sermayenin sınırsız sömürü düzenin bir sonucudur. Ülkemizde iş cinayetlerinin, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının bu denli yaygın olmasının bir diğer nedeni de emekçilerin sendikal haklarının baskı altında tutulmasıdır. Sendikasız uzman, sendikasız işçi, örgütsüz bir çalışma yaşamı ile emekçiler tüm olumsuzluklara açık ve savunmasızdır. Bu savunmasızlığa karşı adil yargılanma, örgütlenme, insani koşullarda bir çalışma yaşamı ve işyerlerinde emekçilerin ölmeyeceği, yaralanmayacağı, sakat kalmayacağı bir düzen istiyoruz" dedi. (Denizli/EVRENSEL)


TMMOB İZMİR İKK: 20 YILDA 28 BİNİN ÜZERİNDE EMEKÇİ HAYATINI KAYBETTİ

TMMOB İzmir İl Kordinasyon Kurulu, 3 Mart İş Cinayetlerine Karşı Mücadele Günü kapmasında Mimarlık Merkezinde basın açıklaması yaptı.

Açıklamayı okuyan TMMOB İKK Sözcüsü Aykut Akdemir, emek sömürüsünü derinleştiği esnek, güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, emek örgütlerinin etkisizleştirildiği 20 yıllık AKP iktidarı dönemi boyunca toplu işçi ölümlerinin tarihin en yüksek sayılarına ulaştığını söyledi. Akdemir, 20 yılda 28 binin üzerinde emekçinin işyerlerinde hayatını kaybettiğini aktardı.

“MEVCUT YASAL ÇERÇEVE SERMAYE ÇIKARLARINI GÖZETİYOR”

İş kazaları ve meslek hastalıklarının temelinde, sermayenin azami kar hırsı ve emek aleyhine politikalarının yattığını belirten Akdemir, “İşçi sağlığı ve iş güvenliğine ilişkin düzenlemelerde sendikalar, meslek örgütleri ve bilim insanlarının görüşlerinin dikkate alınmaması sorunu her geçen gün derinleştirmektedir. Mevcut yasal çerçeve, işçiyi korumak, iş güvenliğini sağlamak ve meslek hastalıklarını önlemekten çok sermaye çıkarlarını gözeten konumdadır. Siyasi iktidar, mevzuatı ve çalışma koşullarını iyileştirici ve geliştirici adımlar atmaktan sürekli olarak kaçınmaktadır” dedi.

“HAKKIMIZ İÇİN SESİMİZİ YÜKSELTİYORUZ”

Gerçekleşen iş cinayetleri ve iş kazalarının büyük çoğunluğunun önlenebilir olduğunun bilindiğini hatırlatan Akdemir, göz göre göre ‘geliyorum’ demekte olan facialara son vermemin mümkün olduğunu vurguladı. Akdemir, “Bunun için de önce insan hayatını ve emeğe değer veren bir yaklaşımın benimsenmesi gerekmektedir. Ölüm, yaralanma ve sakat kalma; esnek ve güvencesiz çalışma hiçbir emekçinin kaderi değildir. İnsan onuruna yakışır, güvenli ve güvenceli çalışma hakkımız, mesleğimiz için sesimizi yükseltiyoruz” diye konuştu. (İzmir/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Türkiye aleyhine AİHM'e yapılan başvuru sayısı yüzde 13,14 arttı

SONRAKİ HABER

Gazeteci Ahmet Kanbal: Halkın haber hakkı için gazeteciliğe devam

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa