Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım: Savaş soframızdaki ekmeğimizi vuracak
Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım: Savaş çıktıktan sonra yani Rusya’nın işgali başladıktan sonra buğdayın tonu 446 dolara yükseldi. Gerçekten çok yüksek bir oran. İki yönlü etkileniyoruz.
Ramis SAĞLAM
İzmir
AKP Hükümetleri döneminde tarımın geldiği noktayı ve geçmişten bugüne yapılan yanlışları, zeytin yasasındaki düzenlemeyi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıdada nasıl etkiler yaratacağını ve “Yeni Tarım Düzeni” kitabını, tarım konusunda önemli çalışmalara imza atan Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ile konuştuk.
“Türkiye’nin tarımsal potansiyeli ne kadar” ve “neler yapabiliriz” sorularına yanıt arayarak “Yeni Tarım Düzeni” kitabını yazan Yıldırım, pandemi ile birlikte dünyada yeni bir tarım düzeninin kurulduğunu söyledi.
Korumacılığın ve kendine yeterliliğin ön plana çıktığını vurgulayan Yıldırım, “Devletçi politikalar ve Türkiye’nin tarım düzeni ve iklim krizinin yaşanmasıyla birlikte gıda egemenliği artık daha çok önem kazanmaya başladı. Bunların hepsini toplayınca kitabın adı ‘Yeni Tarım Düzeni’ oldu. Dolayısıyla hem Türkiye açısından hem de dünya açısından gerçekten de yeni bir tarım düzeni karşımıza çıktı. Bu düzen de Türkiye’nin şansı ne olur onu irdelemeye çalıştım” dedi.
ZEYTİN YASASI’NDAKİ DEĞİŞİKLİK 2003 YILINDAN BERİ GÜNDEMDE
Zeytinin ana yurdunun Anadolu toprakları olduğunu hatırlatan Yıldırım, “AKP 2002’de iktidara gelir gelmez 2003 yılında, 1939 yılında çıkarılmış olan zeytini koruma kanunu olan ‘3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Yasa’yı değiştirme girişiminde bulundu. O dönemde 20. maddesi vardı. Yasa, zeytinlik sahibi alanın 3 km etrafında zeytin fabrikası hariç, toz çıkaran kimyasal hiçbir tesis kurulamayacağına hükmediyordu. 2003 yılında ilk kez bu yasayı değiştirerek ranta, madenciliğe açılması için bir adım atıldı ancak bu değişiklik TBMM’de reddedildi. O tarihten sonra tam 8 kez tekrar tekrar gündeme getirilen yasa değişikliği tepkiler nedeniyle sürekli reddedildi” diye konuştu.
"KAMU YARARI İNSANLARI BESLEYEN ZEYTİN AĞACININ VERİMLİLİĞİDİR"
AKP’nin daha önce de “yönetmelik” eliyle “yasa” düzenlemesini gündeme getirdiğini söyleyen Yıldırım, “Bundan önceki bu girişim yargıdan dönmüştü. Çünkü yasayı yönetmelikle düzeltemezsiniz. 1 Mart tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan, Madencilik Yönetmeliğinin içine bir fıkra ekleyerek zeytin sahalarının madenle aynı sahada ise zeytinliklerin taşınması, taşınamıyorsa kesilmesi, kesilen zeytinlerin yerine aynı alan kadar başka bir zeytinlik kurulması öngörülüyor. Ve buna da kamu yararı deniyor. Oysa kamu yararı binlerce yıldır insanları besleyen zeytin ağacının verimliliğidir” dedi.
"TOPRAĞIN ÜSTÜNDEKİ ALTINDAKİ ALTINDAN DAHA DEĞERLİ"
Yıldırım, AKP’nin “Türkiye’nin dışa bağımlılığını azaltıp, elektriği üretmemiz” bahanesini kullanarak özellikle kömür madenciliğinin olduğu alanlarda zeytinlikleri katletmek istediğini söyledi. Zeytinliklerin madenlerden daha değerli olduğunu dile getiren Yıldırım, “Toprağın üstündeki, altındaki altından daha değerli. Bu düzenlemenin de aynı şekilde yargıdan döneceğini düşünüyorum. Çünkü yönetmelikle yasayı düzenleyemezsiniz” diye ekledi.
"YURT DIŞINDA TOPRAK KİRALAMA TARIM SORUNUNU BÜYÜTÜR"
Çin başta olmak üzere birçok ülkenin Afrika’da kiralama ya da satın alma usulü ile tarım yaptığını aktaran Yıldırım, “Biraz bu modaya uyularak Türkiye’de 2005 yılında Sudan’daki ilişkilerini kullanarak arazi kiralayarak tarım yapacağını duyurdu. Tarım ve Ormancılık Bakanlığına bağlı Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü bu konuda birtakım çalışmalar yapıp o araziyi özel şirkete tahsis edecek, özel sektörde ürettiği ürünleri Türkiye’ye getirecekti. Türkiye gibi tarımsal potansiyele sahip zengin bir ülkenin gidip Sudan’da üretim yapması kabul edilemezdi, zaten de yapamadı. Bunu bir Japonya yapsa bir Hollanda yapsa deriz ki toprağı yok. Yani başka bir ülkeden toprak alıp burada işlenmesine sonuna kadar karşıyım. Bir ülkenin, başka bir ülkeden toprağı işleyip oradaki ürünü alıp getirmesi oradaki insanların aç bırakılması emperyalist bir politikadır” dedi.
"İTHALAT FİYATLARI DÜŞÜRMÜYOR"
Tarımın içindeki sorunu çözmek için öncelikle tarımın önemsenmesi ve değer verilmesi gerektiğini belirten Yıldırım, AKP’nin şu anda yaptığı tek şeyin ise hangi ürünün fiyatı artarsa onu ithal ederek fiyatını düşürme politikası olduğunu söyledi. Yıldırım, “Halbuki ithalat yaptığınız zaman üreticiyi üretimden kaçırıyorsunuz. Bu sefer üretim azalıyor. Üretim azalınca fiyatlar daha çok yükseliyor. Daha fazla ithalat yapmanız gerekiyor. Türkiye’nin bu çözümsüzlük sarmalından tek çıkış yolu tarımdan zenginlik üretecek, üretime dayalı politika benimsemesi ve bunu uygulaması ama ithalata dayalı bir politika uygularsanız bunun sonu yok” diye konuştu.
"SAVAŞ SONRASI BUĞDAYIN TONU 446 DOLARA YÜKSELDİ"
Tarım Mahsulleri Ofisinin (TMO) 2 Mart tarihinde buğday ithalat ihalesi yaptığını belirten Yıldırım, geçtiğimiz yılın haziran ayındaki buğday ihalesinde buğdayın tonu 262 dolar iken son yapılan ihalede ton başına 408 ile 517 dolar arasında fiyat teklifi verildiğini söyledi.
Bu fiyatların artışında savaşın da etkisine vurgu yapan Yıldırım, artık ithalatın da ucuz olmadığını, cebinizde paranız olsa bile ithalat yapılamayacağını aktardı. Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan sürecin bizi derinden etkileyeceğini söyleyen Yıldırım, “Biz bu ülkeden sadece buğday da almıyoruz, önemli miktarda ham ayçiçeği de alıyoruz. 2021 yılında 8.1 milyon ton buğday ithalatı yaptık. Bunun yüzde 78’ini Rusya’dan, yüzde 12’sini de Ukrayna’dan yani ithalatımızın yüzde 90’ını bu iki ülkeden alıyoruz. Ukrayna’nın limanları kapalı olduğu için istesek de buradan buğday alamayız, Rusya’dan çok kontrollü, alabilir miyiz ondan da çok endişeliyim. Bu iki ülkeden alamama söz konusu. Daha uzak ülkelerden alabiliriz. ABD’den, Avusturalya’dan, Fransa’dan ama bu sefer fiyat çok yükseliyor. Zaten savaş çıktıktan sonra yani Rusya’nın işgali başladıktan sonra buğdayın tonu 446 dolara yükseldi. Gerçekten çok yüksek bir oran. İki yönlü etkileniyoruz. Bir, ürün alamamak iki, alacağımız ürünün çok pahalı olması” dedi.
Savaşın zam olarak yansıyacağını dile getiren Yıldırım, “Türkiye’nin üretmesi gerekiyor. Çin başta olmak üzere ülkeler artık ciddi stoklar yapıyor. Çin 2020 yılında 8 milyon ton mısır alırken, 2021 yılında 16 milyon ton mısır alıyor. Bu da ürünün fiyatının artmasına neden oluyor. Bu sene Brezilya ve Arjantin’de kuraklık oldu. Soya üretimi düştü. Ayçiçeği yağına olan talep arttı, fiyatlar yükseldi. Türkiye’de yaşayan birisi olarak banane Arjantin’deki, Brezilya’daki kuraklıktan diyemezsiniz. Çünkü oradaki kuraklık bizim soframızdaki yağın fiyatını artırıyor” diye konuştu.