04 Mart 2022 22:40

Bir Faruk Demirel romanı: Cihat Uğruna

Tacim Çiçek, Faruk Demirel’in yeni romanı Cihat Uğruna'yı yazdı.

Fotoğraf: Kitap kapağı 

Paylaş

Tacim ÇİÇEK

Yazar ve Gazeteci Faruk Demirel’i memleketi Sandıklı’da öğretmenlik yaptığım zamanlardan beri tanırım. O günden bugüne dostluğumuz ve tanışıklığımız 37 yıldır vardır. Öğrencilik yıllarından beri yaşamı güzelleştirmeye olan inancını, tutkusunu 25 yıllık gazeteciliği süresince de sürdürdü. Siyasi görüşünden ve yazdıklarından dolayı yargılandı, hapis yattı. Bu süreçte sahipliğini yaptığı Sandıklı Postası adlı yerel gazetede ben de yazarlık yapmıştım. Özgür Emekçioğlu adını kullanarak. Ben de yazdıklarımdan dolayı yargılandım… Beraat ettik sonunda ikimiz de. Bu süreci Hatıralar Manavkuyu adlı biyografik romanımda detaylı biçimde anlatmıştım… Sonra ben İzmir’e yerleştim. O da Antalya’ya… Akdeniz Radyosunu kurdu, uzun süre proğram yayıp yönetti, sundu. Bir ara aynı adla bir dergi de çıkardı. 2016’da da butik bir yayınevi kurdu: Ubuntu yayınları. Yayınevini yönetiyor, başta kendi roman ve öykü kitapları olmak üzere, edebiyatın merkezi olduğunu düşünen kimi yayınevlerinin görmezden geldiği şair ve yazarların da kitaplarını yayımlıyor.

Faruk Demirel’i birçok romancıdan farklı yapan belirgin bir yönü var, o da şu: Romanlarında ve öykülerinde yakın dönem tarihini ve olaylarını işliyor. Kimileri yakın dönem romanlarını ve öykülerini önemsemese de o, bu görüşte değil. Merkezinde Gezi direnişinin olduğu Tanktan Toma’ya, Maraş Katliamı’nın anlatıldığı Maraş Maraş, 12 Eylül faşist darbesinin işlendiği Ve Ankara ile neredeyse demokrasinin hiç içselleştirilemediği her ülkede gerçekleşebilecek ‘tek adam’ sultasının anlatıldığı Almina Diktatörün Kızı adlı romanlarından sonra, ocak 2022 sonunda yayımlanan Cihat Uğruna adlı romanı da bir yakın dönem çalışmasıdır...

Binlerce yıldır dünyanın kapanmayan ve petrol gibi kanayan sancılı, yaralı ve içli coğrafyası Ortadoğu’ya çeviriyor Faruk Demirel yazarlık projektörünü… Akan kanın durmak bilmediği, acıların katbekat arttığı, insanlık suçlarının aleni işlendiği, inançların ve halkların yatağı Ortadoğu birçok savaşa tanık olmuştu, oluyor da maalesef… Savaşlar, iç savaşlar milyonlarca ölüm; yoksulluk, gözyaşı göç getirmekte. Aynı zamanda barışın ne kadar önemli olduğunu bize anlatmakta, dayatmakta. Savaşların bitirilip barışın, demokrasinin inşa edilmesi, herhangi bir ideolojinin, dinin meselesi olmaktan çok insanlık, vicdan ve ahlak sorunu oluyor bu yüzden. Birçok ulusun, çeşitli inançların, iç içe yaşadığı Ortadoğu stratejik bir konuma sahip. Zengin yer altı kaynaklarının paylaşımı uzun zamandır sürmekte ve emperyalist güçlerin bir ayağı hep bu bölgede. Maşa olarak siyasal İslamcı, paramiliter örgütler kullanılmakta, dindaşlar birbirine kırdırılmakta. Dünyanın efendileri yeni silahlarını denemekte, görücüye çıkarmakta ve pazarlamakta… Irak, Suriye ve Türkiye üçgeninde geçen olaylar lirik bir dille anlatılır Cihat Uğruna’da...

Bu romanda; yazar, IŞİD’in Musul’u işgali değil de teslim alması sonrası, tarihte 73 kez kırıma uğrayan Êzidîleri Şengal Katliamı ile 74. kez kırıma, katliama uğratmasını ve sonrasında ise özellikle de Êzidî kadınlarına yaptıklarını, Êzidîlerin de destansı direnişlerini gerçekliklerden yararlanarak kurguluyor. Faruk Demirel de edebiyatın varlığını sürdürürken taraflı olması gerektiğini bilen yazarlardan. Ülkemizin ve dünyanın içinde bulunduğu çatışmaların sorgulanmasının yanında, ayrıca yazarların sorunların çözümüne katkı da koymaları gerektiğinin de bilincinde.  Gerçekçi yazarlar, gazeteciler, bilim insanları ve aydınlar gerçekliklerden yana taraf oldukları sürece gerçek tarih de kendi yolunu bulacaktır ve bu yolda akacaktır çünkü. Bu yüzden içinde yaşadığımız çağda, tanık olduğumuz iyi ve kötü yaşanmışlıkları her sanatçı kendi alanında ve yeteneğine göre içselleştirip kalıcılaştırmak ve geleceğe miras olarak bırakmak zorundadır. Faruk Demirel önceki romanlarını da bunu da bu anlayışla işleyip okura sunmuştur.

Cihat Uğruna, çağdaş, ileri görüşlü, demokrasiye ve özgürlüğe inanan Sinan Bey’in ailesi etrafında kurgulanmış ve yan hikayelerle zenginleştirilmiş bir roman. Sinan Bey’in büyük oğlu Eşref bir İslamcı Vakıf aracılığı ile IŞİD saflarına katılır. Diğer oğlu Yalçın da savaş muhabiri olarak sonradan aşık olacağı meslektaşı Kürt Çevşin’le adeta Musul’u çatışmadan alan IŞİD’in Şengal işgalini haber yapmak için bölgeye gider. Her sayfasında IŞİD vahşetinin tüyler ürperttiği romanda iki kardeşin karşılaşıp karşılaşmayacağını, başlarına nelerin geleceğini ve Çevşin’le Yalçın’ın nelerle karşılaşıp neler yaşayacaklarını, Ortadoğu coğrafyasındaki halkların yaşam ve kültür zenginliklerini öğrenmek isteyen her meraklı okur bir an önce kitabı edinip okumalıdır. İyi bir kurgucu ve romancı olan Faruk Demirel’in okuyacak olanı yormayan dili onun onca yıllık gazeteciliğinin sonucu ve kanıtı olduğunu belirtmeliyim.

ÖNCEKİ HABER

Afyonkarahisar'da 3 jeotermal sahası ihale edilecek

SONRAKİ HABER

TÜİK: Kadınların istihdam oranı erkeklerin yarısından daha az

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa