04 Mart 2022 23:02

Ford işçisi: 8 Mart vesilesiyle bir araya gelmek bizim tek dermanımız

“Süt veren anneler için süt sağabilecekleri hijyenik yerler yapılmalıdır. Bize sormadan dağıtılan sabun, havlu yerine, hijyenik ped dağıtımı yapılmalıdır.”

Fotoğraf: Ford işçileri

Paylaş

Ford Otosan’dan bir kadın işçi
Kocaeli

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü geliyor. Peki, bugün nereden geliyor biliyor muyuz, nasıl ortaya çıkmış? Her yıl kutlanıyor, kadınlar adına bir şeyler yapılıyor. Peki, sebebi ne, nereden geldi, neden 8 Mart? 1908 yılında New York’ta tıpkı bizim gibi çalışan 15 bin kadın işçi emeklerinin karşılığını alabilmek için çalışma sürelerinin azaltılması için grev başlattı.Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. Bu yaşananlar sonucu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanmaya başlandı. İşte 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü böyle bir tarihin ürünü. Yani geçmişte kadın işçilerin ödediği bedelin bizlere bıraktığı bir miras.

CİNSİYETÇİ SÖYLEMLER SAYARAK BİTMEZ

Biz kadın işçilerin sorunları bitmedi, bitmeyecek. Sadece değişerek yine var olmaya devam ediyor. Bugün fabrikada çalışırken yaptığımız iş küçümseniyor ya, ‘Bu da çok basit kadınlar bedavadan para alıyor’ deniyor. Bir kadın hamile kalırsa işe gelmemesi, hat üzerinde çalışmaması, sadece gündüz vardiyasında çalışması, çocuğu doğduktan sonra süt izni hakkı olması, kreş olmadığı için aldığı çocuk parası... Bunların hepsi erkek işçiler tarafından çoğunlukla eleştiriliyor ya da alay konusu olarak kullanılıyor. “Üç çocuk doğur burada çalışırken yatarak emekli olursun”, “Ya kadınların yaptıkları da proses mi, iş mi“, ”Atölyede hiç çalışmıyorlar“ gibi... Ya da kadınlar ve engelliler olmasa kendilerinin daha çok maaş alacağı, buranın ağır sanayi gözükeceği... Sayarak bitecek gibi değil bu cinsiyetçi söylemler. Öncelikle süt izni, hamilelikteki süreç, çocuk parası bunlar kadınların anayasal, kazanılmış hakkıdır, zorla da olsa bunu herkes kafasına sokmak zorundadır. Erkek işçilerin bugün düşmanı bizler değiliz, hepimizin bu durumda olmasının sebebi bu düzen. Eğer bir şeyler değişecekse kadın düşmanlığı ile değil, birleşik mücadele ile değişecektir. Bu kazanılmış hakları savunmak, kendi isteklerimizi gerçekleştirmek için bir araya gelmek bizim tek dermanımız. 8 Mart dolayısıyla her sene jestler yapan fabrika yönetimi de Ankara’ya kadınları götürüp eğlence düzenleyen/eğitim veren vs. sendika da bizlere kulak vermelidir. Biz varız, buradayız ve bizim taleplerimiz, sorunlarımız var.

‘8 MART MÜCADELENİN GÜNÜDÜR’

Çalışma koşullarımız göz önüne alındığında kadın sağlığına yönelik sağlık taramalarının yapılması hepimizin talebidir. Çocuk parasının güncel kreş/bakıcı fiyatları göz önüne alınarak güncellenmesi gerekmektedir. Süt veren anneler için süt sağabilecekleri hijyenik yerler yapılmalıdır. Bize sormadan dağıtılan sabun, havlu yerine, hijyenik ped dağıtımı yapılmalıdır. 8 Mart tıpkı 1 Mayıs gibi bizler için resmi tatil olmalıdır. Tacize, küfre ve cinsiyetçi söylemlere karşı etkin bir mekanizma oluşturulmalıdır. Bir dahaki 8 Mart’ta bu fabrikada, hatta beraber çalıştığımız tüm kadın arkadaşlarımız ile birlikte fabrikamızda bir kutlama yapmak 8 Mart’ın ne olduğu, nereden geldiğini herkese anlatmak, kazanılmış haklarımızı korumak için bir araya gelelim. Bizim ihtiyacımız olan birbirimizin kuyusunu kazmak, birbirimizi yargılamak birbirimizin dedikodusunu yapmak değil. Nasıl ki regl olduğumuzda ilk ped istediğimiz kişi yanı başımızdaki kız kardeşimizse herhangi bir taciz, mobbing durumunda ilk birbirimize anlatıyor, birbirimizden güç alıyorsak, şimdi de bunu yapma zamanı. 8 Mart bizler için sosyal medyada paylaşılacak, çiçek dağıtılınca bizi mest eden bir gün değildir. 8 Mart mücadelenin günüdür, şimdi o mücadeleyi hep birlikte büyütmek için birleşelim. Sendikamızı, fabrika yönetimini bizi dinlemeye, isteklerimizi hayata geçirmeye zorlayalım. Biz zenginliği kir, pas, kan-ter içinde üretenleriz, çocuğunu evde bırakıp işe gelen, ağrıdan ölürken, sinirden çatlarken, bir sürü iğrenç muhabbete maruz kalırken çalışmak zorunda kalanlarız. Hepimizin 8 Mart’ı kutlu olsun. Mücadelenin ve birliğimizin büyüdüğü daha aydınlık 8 Martlar bizim olacak!

ÖNCEKİ HABER

İşçiler, Erbosan patronuyla aynı gemide değil

SONRAKİ HABER

Ekmek kavgasından başka bir şey düşünemiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa