Keçiören Kadın Platformu: 8 Mart’ı alım gücünün kalmadığı koşullarda karşılıyoruz
Keçiören Kadın Platformu, 8 Mart öncesinde basın açıklamasında bulunarak 6 Mart günü Anıttepe’de yapılacak miting için çağrıda bulundu.
Fotoğraf: Evrensel
Keçiören Kadın Platformu, 8 Mart öncesinde basın açıklamasında bulunarak 6 Mart günü Anıttepe’de yapılacak miting için çağrıda bulundu.
Yunus Emre Parkında yapılan açıklamada konuşan Melek Aşır, kadınların yaklaşan 8 Mart'ı emek sömürüsünün her geçen gün arttığı, enerjiye ve temel tüketim maddelerine gelen zamlarla birlikte alım gücünün kalmadığı koşullarda karşıladığına dikkat çekti. İşsizliğin rekor seviyelere ulaştığı ekonomik kriz koşullarında kadınların barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadıklarını belirten Aşır, “Hali hazırda yoksullukla baş etmeye çalışırken, açlıkla mücadele etmek durumunda kaldık. Var olan mesaimize yeni bir mesai daha eklendi; ‘En ucuz ürünü nerede buluruz, hangi saatlerde pazara gidersek daha ekonomik alışveriş yaparız, çamaşır ve bulaşık makinesini saat kaçta çalıştırırsak enerjiden tasarruf ederiz’ . Türkiye dünyada kadın istihdamının oranının en düşük olduğu ülkelerden biri. Kayıt dışı işlerde, güvencesiz ve düşük ücretlerle istihdam ediliyoruz. Aynı işi yaptığımız erkeklerden daha az ücret alıyoruz. Çalışma hayatında olduğumuzda dahi yönetim kademelerinde yer alamıyoruz. Emeğimiz ikincilleşiyor, gelirimiz erkeğin gelirine ek olarak görülüyor. Ev ve bakım işini aksatmamamız için esnek çalışmamız gerekiyor” dedi.
“İKTİDAR KADIN CİNAYETLERİNİ ÖNLEYECEK POLİTİKAR GELİŞTİRMİYOR”
Kadın cinayetlerini önlemek için AKP/MHP iktidarının hiç bir politika geliştirmediğini, kadın düşmanı politikaları tek tek hayata geçirdiğini söyleyen Aşır, “İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin hemen ardından gelen kadın kazanımlarına saldırılar şimdi de 6284 sayılı yasanın hedefe konulması, 6. yargı paketi ile çocuk istismarcılarına af getirilmesi, boşanan kadının nafaka hakkının gasp edilmesinin meşru zeminine yönelik kamuoyunda algı yaratma çabası, yoksulluk nafakasının süreyle sınırlandırılması, boşanmalarda aile arabuluculuğu sisteminin getirilmesi ile kadınlara aile dışında seçenek sunulmaması tartışmaları ile devam ediyor.Kadınların haklarına ve kazanımlarına dönük tüm bu kadın düşmanı politikalarda gerici vakıf, tarikat ve cemaatler devreye sokuluyor. Müfredatta yapılan değişikliklerle hazırlanan kitaplarda kadın ve erkek arasındaki eşitsizlikler fıtrata bağlanıyor, kadınların ikincil konumda olduğu öğretilmeye çalışılıyor. Hayatın her alanının gericileştirildiği bu ortamda, kadınların medeni kanunla korunan hakları gasp ediliyor, yerine şerri hukuka uygun düzenlemeler yapılıyor” diye konuştu.
“SAVAŞ SERMAYESİNİ BESLEYEN POLİTİKALARINA KARŞI BARIŞ ISRARINDAN VAZGEÇMİYORUZ”
Aşır, “ Emperyalistlerin çıkar ve paylaşım kavgaları Rusya/Ukrayna üzerinden yürütülüyor. Afganistan, Irak, Suriye ve Kuzey Afrika'da yürütülen bölgeyi istikrarsızlaştıran ve halklar arası savaşa körükleyen politikalardan en çok kadınlar etkileniyor. Savaşta canlarımızı kaybediyor, yerimizden yurdumuzdan ediliyor mültecileştiriliyoruz. Gittiğimiz ülkelerde ayrımcılığa uğruyor, ucuz iş gücü olarak görülüyoruz. Savaştan en çok etkilenenler olarak barışın kadınların sözünün etkin olmasıyla mümkün olacağını söyledik, bunun mücadelesini verdik, veriyoruz. Ataerkil devletlerinize ve savaş sermayesini besleyen politikalarınıza karşı barış ısrarımızdan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Savaşa karşı kadın eliyle barışı inşa etme mücadelemizi en zor şartlarda dahi yaptık, yapmaya devam edeceğiz” dedi.
KADINLAR TALEPLERİYLE ALANDA OLACAK
Kadınların hakkını ancak sokaklarda, evde, işte, okulda ve her yerde mücadelenin büyütülmesiyle kazanacaklarını söyleyen Aşır şöyle konuştu: “8 Mart'ta tüm çalışan kadınların ücretli izinli sayılması için yasal düzenleme yapılması için, ILO'nun 190 sayılı şiddet ve tacizin önlenmesi sözleşmesi imzalanması, kadınlara ve LGBTI+ lara uygulanan ayrımcılık, şiddet, taciz, mobbingin son bulması, cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir çalışma yaşamı ve ortamı sağlanması için,İş ve aile yaşamını uyumlaştırma politikaları kapsamında, ev ve bakım yükümlülüklerini kadına yükleyen bir anlayışla kadınlar için kurgulanan esnek, yarı zamanlı çalışma biçimlerinin terk edilmesi için, kamu kreşlerinin yeniden açılması, tüm çalışanların ulaşabileceği yaygınlıkta ücretsiz, nitelikli ve gerektiğinde 7/24 hizmet verilebilmesi için
Doğum izinlerinin 32 haftaya çıkarılması, devredilemez babalık izninin düzenlenmesi için, süt izinlerinin kullanımının önündeki her türlü yasal ve fiili engelin kaldırılması için, Kadın Bakanlığının kurulması için, İstanbul Sözleşmesi'nin feshinin iptal edilmesi, 6284 sayılı yasanın etkin uygulanması, 6. yargı paketi adı altında kazanımlarımızı hedef alan nafakanın kaldırılması, ‘boşanma arabuluculuğu’ saldırıların son bulması için, kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikalarının son bulması. Eşit, özgür ve barış içinde bir arada yaşamın koşullarının sağlanması için, kadınların, yönetim ve karar mekanizmalarında eşit katılımını sağlayacak düzenlemelerin yapılması için, HPV (rahim ağzı kanseri) aşısının ulaşılabilir ve ücretsiz olması talebiyle alanlardayız!” (Ankara/EVRENSEL)