İstanbul Sözleşmesi’nden çıkıldığından bu yana en az 278 kadın öldürüldü
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından en az 278 kadının öldürüldüğü ve 235 kadının şüpheli şekilde hayatını kaybettiği belirtildi.
Fotoğraf: MA
CHP Tekirdağ Milletvekili Dr. Candan Yüceer, hazırladığı “8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” çalışmasını paylaştı.
İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından en az 278 kadının öldürüldüğünü ve 235 kadının şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini belirten Yüceer, “2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi” dedi.
20 YILDA 7 BİN 990 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından itibaren 20 yılda Türkiye’de en az 7 bin 990 kadın öldürüldüğüne dikkat çeken Yüceer, “Tek adamın imzasıyla bir gecede hukuksuz bir şekilde İstanbul Sözleşmesi’nden imzamızın çekilmesinin ardından en az 278 kadın öldürüldü, 235 kadın ise şüpheli şekilde hayatını kaybetti. Bir süredir açıklanan verilerde intihar veya doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümleri ve şüpheli bir şekilde ölü bulunan kadın sayısında ciddi bir artış görülmektedir. Şüpheli kadın ölümleri, maalesef kadın cinayetlerinden daha da zorlu olabilmektedir. Kadınların gerçekten kaza sonucu mu öldükleri, kadın cinayeti olup olmadığı, intihar edip etmedikleri veya bir şekilde intihara sürüklenip sürüklenmedikleri açığa çıkartılmalıdır. Hiçbir kadın ölümünün şüpheli kalmamalıdır” dedi.
KADINLARIN KORUMA TALEBİ YÜZDE 114 ARTTI
Türkiye, OECD ülkeleri arasında kadına karşı şiddetin en yaygın olduğu ülke konumuna geldiğini söyleyen Yüceer, “ 2012’de 139 bin olan koruma talebi sayısı, 2020 yılına geldiğinde yüzde 114 artışla 339 bin 792’ye yükseldi. Kadınların yaşadığı şiddet sadece erkek şiddeti değildir. Kadınlar, devletin uygulamalarındaki eksikliklerden kaynaklanan ekonomik şiddete de maruz kalmaktadır. Gelir adaletsizliği, yoksulluk ya da işsizlik bu ekonomik şiddetin göstergelerinden bazılarıdır. Yine insanın barınma, beslenme gibi en temel ihtiyaçlarını karşılama gücüne sahip olamaması ekonomik şiddet yaşadığının bir belirtisi olarak değerlendirilmektedir. 20 yıldır iktidarda olan AKP’nin uyguladığı ekonomik şiddete direnen kadınlar aynı zamanda karar mekanizmalarında yer almaya, siyasal haklarını korumaya ve cinsiyetçi politikalara karşı mücadele etmeye de devam etmektedir” dedi.
“SIĞINMA EVİ AÇMIYORLAR”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı 2022 yılı için kadın sığınma evi hedefini düşürdüğünü belirten Yüceer, “ Günde en az bir kadının öldürüldüğü bir ülkede, kadın sığınma evlerinin toplam kapasitesi sadece 3 bin 624’le sınırlıdır. Bakanlığın 2021 için önüne koyduğu hedef ise 155’ti ama şu an 149 sığınma evi bulunmaktadır. Üstelik 2022 hedefi de 2021 hedefinin altına, 152’ye düşürülmüş durumdadır. Öte yandan yıllık bütçe hazırlanırken de 42 milyon kadın yok sayılarak adil bir bütçe hazırlanmamaktadır. Devlet kurumları arasında adında ‘kadın’ geçen tek kurum olan, kadın politikalarının geliştirilmesine ilişkin tek ulusal mekanizma olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü için ayrılan bütçe 22 milyon lira olarak belirlenmiştir. Bu bütçe neredeyse sarayın 21,6 milyonluk elektrik faturasına eşittir. Bu yaklaşım AKP iktidarı için sarayın aydınlatılmasının 42 milyonun hayatından daha önemli ve öncelikli olduğunun kanıtıdır” diye konuştu.
KADIN İŞSİZLİĞİ YÜKSELİŞTE
OECD ülkeleri ortalamasında kadın işsiz oranı yüzde 6,1; AB ülkeleri ortalamasında yüzde 7,2 iken Türkiye’de dar tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 13,7 olduğunu söyleyen Yüceer, “Kadınların çalışma hayatına katılımı önündeki engellerin yanı sıra çalışma koşulları da oldukça kötüdür. Türkiye’de her 10 kadından 3’ü kayıt dışı çalıştırılmaktadır. 2021 yılı dördüncü dönem verilerine göre; istihdam edilebilen kadınların sadece yüzde 64,4’ü kayıtlı, yani sosyal güvence kapsamındayken, yüzde 35,6’sı kayıt dışı işlerde hiçbir güvencesi olmadan çalıştırılmaktadır” dedi.
KADINLAR DAHA DÜŞÜK ÜCRETLERLE ÇALIŞTIRILIYOR
Erkeklerin kadınlardan yüzde 31,4 daha fazla gelir elde ettiğine dikkat çeken Yüceer şöyle konuştu: “Ücretli kadın ve erkekler arasındaki gelir eşitsizliği büyümektedir. 2006 yılında ücretlerde yüzde 12 olan fark yüzde 20,7’ye yükselmiştir. Kendi hesabına çalışan erkeklerin geliri kadınlardan yüzde 77,3 fazladır. Kadınların ücret ve gelir düzeyinin de en az erkekler düzeyinde olması gerekmektedir.” (Ankara/EVRENSEL)