“Geri duracak dönemde değiliz”
Arkadaşlarımla sürekli mücadelenin gerekliliği üzerine tartışıyoruz. Ben sözümü söyleyebildiğim, özgür hissettiğim ve geleceğime dair bir şeyler yapabilmek için Emek Gençliği’ndeyim.
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Gazi Anadolu Lisesinden bir öğrenci
Ankara
Günümüzün Türkiye’sinde en büyük sorun olan ekonomi sadece yetişkinleri strese sokmuyor. Çoğu kişi öyle düşünmese de bu durumdan etkilenen öğrenci kitlesi de yetişkinler kadar çok. Peki bu ekonomi bizi nasıl etkiliyor ve biz ne istiyoruz?
Bir öğrenci olarak anlatmak gerekirse ben hayatımda eğitime harcanan paranın sorunum olacak en son şey olmasını isterdim. Ancak herhangi bir dershane 20-30 bin lira civarı olunca, sadece tek bir ek kaynak 70 liradan başlayınca ya da bir tost 9,5 lira olunca pek de mümkün olamıyor. Biz öğrenciler bunları düşünmek istemiyoruz. Ve bu sadece ekonomik açıdan da değil psikolojik bir baskı da oluşturuyor. Aileme yük oluyorum düşünceleri, onca para gidiyor ancak bir şey başaramıyorum tarzı özgüvensizlikler ve suçluluk duygusu oluşturuyor. Ve elbette bunları siz yaşamıyorsunuz.
KENDİ ÜLKEMİZDE İYİ BİR GELECEK İSTİYORUZ
Öğrencilerin dertleri bunla da bitmiyor maalesef. Ekonomik sorunları halletsek ve eğitimi tamamlasak bile iş garantimizin hiçbir şekilde olmadığı, tam anlamıyla bizi yurtdışına iten bir sistemdeyiz. Yurtdışına kaçmayı çare gören bir nesiliz. Bunu biz yapmadık, bu özentilikten de oluşmadı. Bunu siz yaptınız. Ufak ufak soğuttunuz ve ülkesini delilercesine seven bu gençler yurtdışına “kaçma” hayaliyle büyüdü, okudu, çabaladı.
Zor şartları kimse istemez. Kendi doğup büyüdüğümüz topraklarda mutlu ve rahat bir hayat süremeyeceksek niye vatan diyoruz ki. Sadece bir toprak parçasından ibaret değildir vatan. O vatan dediğimiz şey belli ortak amaçlar uğruna yaşayan, ülkesine bağlı bir toplumdur. Yurtdışını çare gören, kendi ülkesinde bile okuyamayan, alacağı test kitabı için part-time işlerde çalışmaya mecbur bırakılan bir ülke için çare gençliktedir. Onlar da gidecekse ne yapılır bilmiyorum. Ancak bir öğrenci olarak bu durum can sıkmaya ve stres oluşturmaya başladı. Hiçbir öğrenci bunu hak etmez. Fikirlerini bile belirtmeye korkuyor bu gençler. Bahsettiğimiz o “toplum” bu “toplum” değil.
YALNIZ DEĞİL HEP BERABER!
Tüm bunlara karşı mücadele etmek gerekiyor. Arkadaşlarımla sürekli mücadelenin gerekliliği üzerine tartışıyoruz. Ben sözümü söyleyebildiğim, özgür hissettiğim ve geleceğime dair bir şeyler yapabilmek için Emek Gençliği’ndeyim. Bu sebeple hem birlikte ve hem de örgütlü bir mücadelenin gerekliliği üzerine oluyor bu tartışmalar. Genelde üstte bahsettiğim gibi bir yakarış hali var ama çözümsüz değiliz bunu da bilmek gerekiyor. Geri duracak, pasif kalacak bir dönemde değiliz artık. Eğer bunun nasıl yapılacağına ikna değilsek o zaman bu yolu birlikte bulacağız.