Ortak görüş ‘Savaşa hayır’ ama kafa karışıklığı hakim
Kayserili işçiler, Rusya'nın Ukrayna'ya müdahalenin Türkiye’ye etkisinin akaryakıt, doğal gaz, döviz kuru artışı üzerinden hızla yansıdığını söylüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Ahmet AKARSU
EMEP Kayseri İl Başkanı
Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesine dair Kayseri’de metal, tekstil ve mobilya iş kollarında işçiler neler tartışıyor, süreç nasıl ele alınıyor? Görüşmelerimizden izlenimlerimizi yazmaya çalışacağız. Sürece dair işçilerin ortak görüşü “savaşa hayır” olurken, sürecin tamamının yorumlanmasında ise kafa karışıklığı dikkat çekiyor.
Müdahale konusuna ilişkin Kayserili işçilerin büyük çoğunluğunun ortak görüşü “savaşa hayır” oluyor. Özellikle işçilerin hemen hepsi, müdahalenin Türkiye’ye etkisinin akaryakıt, doğal gaz, döviz kuru artışı üzerinden hızla yansıdığını söylüyor. Müdahalenin faturasının halka kesileceği konusunda ise işçiler hemfikir. Ortak görüşlerden en önemlisi ise Ukrayna’daki sivil halkın yaşamını kaybetmesi, Putin’in nükleer silahlarla tehdit etmesi işçiler arasında tepki topluyor.
Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesine dair sürecin yorumlanmasında kafa karışıklığı da göze çarpan bir eğilim oluyor. İşçilerde, Rusya’nın saldırısı karşısında Ukrayna’nın (hükümetinin) desteklendiği bir tablo ağır basıyor. İşçiler Rusya’ya özellikle Putin’e dair sert tepkiler gösteriyor. Bir metal işçisi “Putin psikopat, o yüzden böyle saldırıyor” derken, başka bir metal işçisi, “Putin ajan, saldırıların ardı arkası kesilmeyecek” diyor. Bir tekstil işçisi ise “Zelenski sağlam duruyor. Ukrayna’nın yanında olmak gerek” şeklinde konuşuyor.
TV’lerdeki ve sosyal medyadaki tartışmaların takip edildiği göze çarpıyor. Bazı işçiler, “Rusya’nın geçmişteki toprağı olan bölgeleri almak için başlattığı savaş” olarak yorumluyor. Kimi işyerlerinde az da olsa “Rusya komünist değil mi?”, “Rus zihniyeti devam ediyor işte” yorumları ile karşılaşıyoruz.
Yaygın olan bir başka eğilim ise ABD, NATO ve AB’nin, Ukrayna’ya füze kalkanı yerleştirmesi sonucu Rusya’nın kendisini korumak üzere hareket ettiği yönünde. Rusya’yı haklı bulmamakla beraber işçiler, ABD’nin ve AB’nin “Suyu bulandırdığı” yönünde yorumluyor. Bir mobilya işçisi, “ABD yine ortalığı karıştırdı. Ukrayna’yı Rusya’nın önüne attı. Sadece silah desteği veriyorlar” diyor ve “21. yüzyılda savaşlar olmasın. Hiçbir şey savaş sebebi değildir” diye ekliyor.
Az da olsa eğilim olarak karşımıza “Yahudiler birbirine nasıl destek oluyor, bakın görün” diyen işçiler de çıkıyor. “Müslümanlar birbirine sahip çıkmazken, Ukrayna’ya her yerden destek geliyor” ifadeleri kullanılıyor. Konu dönüp dolaşıp Suriyeli mültecilere de geliyor. Bir metal işçisi genç, “Helal olsun Ukrayna’dakilere, vatanını bırakıp Suriyeliler gibi savaştan kaçmıyorlar” ifadelerini kullanıyor.
Süreci farklı ele alan işçiler, “Savaş kimin yararına?” sorusu üzerine ortaklaşıyor: “Silah satanların, güçlü olan devletlerin yararına”
Emperyalistlerin sömürü iştahı, NATO’nun yayılmacılığı, etki alanını genişletme derken, Rusya’nın enerji kaynaklarının ABD ve batılı emperyalistler tarafından kuşatılması süreci, emperyalist ülkelerin güç gösterilerine, Ukrayna üzerinden kendi iç çatışmalarına sahne oluyor. Kayserili işçilerle sürecin tartışılmasında müdahalenin çok yönlü ele alınması ve tutacağımız saf neresi olacak konusunda tartışmalar sürüyor. Elbette Ukrayna’da mahsur kalan halkın, öldürülen sivil halkın tarafında olduğumuz kadar, Rusya’da ve diğer ülkelerde “savaşa hayır” diyen binlerce insanın tarafında olmak zorundayız. Özellikle işçilerin büyük çoğunluğunun Ukrayna’ya verdiği desteğin, Zelenski hükümetine doğrudan yazdığı bir süreç var. İşçilere, müdahale ve savaşlarda, kendilerinin iktidarı (işçi iktidarı) olmadığı sürece ülkenin hükümetinin desteklenmesinin doğru olmayacağını söylemek gerekir.
Sürecin sağlıklı yorumlanması işçi ve emekçilerin tutumunu da ilerletecektir. Müdahaleler karşısında işçi sınıfı ve emekçilerin tutumu; ne Rus işgali, ne ABD-NATO, AB, İngiltere gibi emperyalistlerin çıkarları ne de gerici Ukrayna hükümetinin ‘sahte kahramanlığı’ olmalıdır. Tutumumuz, emperyalistlerin sömürü düzeni, yayılmacılığı ve zulmü karşısında halkların kardeşliği şiarıyla savaşları çıkaran sermaye düzenine karşı mücadele etmek olmalıdır. Gerici ve emperyalist güçlerden yana saf tutmak zorunda değiliz. Özellikle Rusya’nın işgali son bulmalı, tüm ülkelerin askerleri geri çekilmelidir. Türkiye dahil olmak üzere NATO vb. silahlı örgütlenmelerden çıkılmalı, Ukrayna dahil olmak üzere NATO’ya üyelik için görüşmeler yapılan tüm ülkelerin emekçileri NATO’yu reddetmelidir. NATO dağıtılmalıdır. Son olarak, emperyalist ülkelere bağımlı yaşamak zorunda değiliz.