10 Mart 2022 05:55

Zeytinin hükmü

İşte o kadim ağaç ki savaş arasında katline ferman çıkaranların da, adını savaşa karıştıranların da elbet bir gün hükmünü verecektir.

Fotoğraf: DHA

Halis Ulaş
Halis Ulaş

Bugün Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin 15. günü. Yine ve yeniden bilmediğimiz bir coğrafyanın şehirlerini, kasabalarını, köylerini, nehirlerini düşen bombaların metal sessizliğinden öğreniyoruz. Ölümden kurtulan kadınların ve çocukların kaçışını sınır kapılarından izliyoruz. Geride kalanların isimleri silah seslerinin, patlayan bombaların arasında duyulmaz oluyor. Sadece sayılar kalıyor, her gün katlanarak artan ve televizyon ekranlarında boy gösteren “uzmanların” ağzına sakız sayılar.  Karşılıklı öldürülen, yaralanan insanların sayısı; düşürülen uçakların, etkisiz hale getirilen tankların kıyası…  

Ölen insanların yası, yaralananların çığlıkları, sağ kalanların acısı, suçluluğu artan brent petrol fiyatlarının dumanında, doğalgaz tehditlerinin suskunluğunda, ayçiçek yağının ulaşılmazlığında silinip gidiyor.

Tüm bunlar olup biterken ülkemiz tarafsızlığın tedirginliği ile tedirginliğin tarafsızlığı sarkacında salınıp duruyor. Ya da ben öyle sanıyormuşum. Ayçiçek yağındaki fiyat artışı nedeniyle insanımız marketlere akın etmişken, hatta akın etmekle kalmayıp yağ muharebeleri başlamışken bu gelişmelerden hiç ders almayan iktidarımız 1 Mart 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan bir yönetmelik değişikliği yapmış. Bu değişiklik ile “Ülkenin elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda o sahada madencilik faaliyetleri yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak bakanlıkça izin verilebilir” hükmü getirilmiştir. Böylece beş satır yazı ile zeytin ağacının yani namı diğer ölmez ağacının katline ferman çıkarılmıştır.

O ağaç ki bütün ağaçların ilkidir ve kendi haline bırakılsa binlerce yıl yaşayabilir. Adem peygamberden yadigardır zeytin ağacı. Efsaneye göre Adem peygamber 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı tarafından bağışlanmak için oğlu Şit’i cennete gönderir. Babasının talebini ileten Şit’e yeryüzüne dönerken cennet bahçesinin bekçiliğini yapan melek üç adet tohum verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini söyler. Adem kısa bir süre sonra ölür ve İsrail'in kuzeyinde yer alan Tabor Dağı yakınındaki Hebron Vadisi’ne gömülür. Adem’in gömüldüğü yerde üç ağaç yeşerir. Bunlar sedir, servi ve zeytindir. Böylece Tanrı ve insan arasında barışın simgesi olur zeytin. 

O ağaç ki doğadaki tüm canlıların kurtuluşunun simgesidir. Eski Ahit Tanrı’nın yarattığı âdemoğlunun yeryüzüne kötülük saçtığını görmesi üzerine insanlığı bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Tanrı Nuh'a 480 yaşında iken gofer (sedir) ağacından bir gemi yapmasını söyler. Nuh önce gemisini yapacağı sedir ağaçlarını yetiştirir ardından da inşa etmeye başlar. Nuh’un gemisinin üç katlı, uzunluğunun 300, genişliğinin 50, yüksekliğinin 30 arşın olduğu ve 120 yılda tamamlandığı rivayet edilir. Nuh 600 yaşında iken tufan başlar. Kırk gün süren tufan sonrası suların çekilip çekilmediğini anlamak için Nuh geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru uçurur. Güvercin gemiye gagasında, kurtuluşun simgesi olan, yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir.

O ağaç ki bereketin, barışın ve adaletin simgesidir. Milattan önce 17. yüzyılda kurulan site devleti Atina’nın hangi tanrı tarafından korunacağı gündeme gelince Zeus yeni kente en değerli armağanı veren tanrı veya tanrıçanın Atina’nın koruyucusu olacağını ilan eder. Koruyuculuğu kazanmaya kararlı olan deniz tanrısı Poseidon savaşlarda çok işe yarayacak, rüzgâr kadar hızlı koşabilen göz kamaştırıcı bir at sunar armağan olarak. Buna karşılık aklın ve ilhamın tanrıçası Pallas Athena’nın hediyesi ise bir ağaçtır. Yüzlerce, binlerce yıl yaşayacak; meyvesinden lezzetli yemekler hazırlanacak; meyvesinin suyu damaklara lezzet sunacak, yaraları iyileştirecek, gecelere aydınlık saçacak; sıcak havalarda gölgesiyle insanları kucaklayacak, soğukta da odunuyla ısıtacak olan bu ağaç zeytindir. Athena’nın hediyesi Poseidon’un atına galip gelir. Rivayet odur ki; Poseidon Athena’nın galibiyetine çok öfkelenir ancak Athena’nın Poseidon’a uzattığı zeytin dalı bu öfkeyi dindirerek barışı sağlar. Böylece Akropolis’e dikilen zeytin ağacı barışın sembolü olduğu kadar, yerleşik kültürün ve bereketin de temsilcisi olmuştur.

Ancak hikâye burada bitmez. Çünkü Poseidon’un oğlu Halirrothius Atina’nın koruyucusunun Athena olmasını sindiremez ve eline aldığı balta ile soluğu Akropolis’e dikilmiş olan zeytin ağacının yanında alır. Öfkesiyle bilediği baltasını zeytin ağacına vurmaya yeltendiğinde baltayı ağaç yerine kendine vurur ve ölür. Kim bilir belki de böylece adalet yerini bulmuştur.

Evet; bir yanda Ukrayna’nın işgalinin yarattığı acılar, diğer yanda işgalin ekonomik sonuçları ve öte yandan da ülkemizdeki zeytin ağaçlarının yıkım planı.  İşte o kadim ağaç ki savaş arasında katline ferman çıkaranların da, adını savaşa karıştıranların da elbet bir gün hükmünü verecektir.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI