Mahkeme, Kırklareli Ataköy'deki taş ocağı için "ÇED gerekli değildir" kararını iptal etti
Kırklareli’ne bağlı Ataköy köyünde kurulması planlanan taş ocağı için Kırklareli Valiliği tarafından verilen "ÇED gerekli değildir" kararına İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Fotoğraf: Evrensel
Sedat EVREN
Kırklareli
Kırklareli’ne bağlı Pınarhisar İlçesi Ataköy köyünde kurulması planlanan taş ocağı için Kırklareli Valiliği tarafından verilen ‘’Çevresel Etki Değerlendirmesi Gerekli Değildir’’ kararına Ataköy Köyü tüzel kişiliği adına Av. Dilara Gürel’in itirazını değerlendiren Edirne İdare Mahkemesi, yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Valiliğin aldığı karara itiraz eden Av. Dilara Gürel, itiraz dilekçesinde ariyet ocağı yapılması istenilen bölgenin ormanlık alan olduğu, yaklaşık 400 metre yakınında gölet olduğu ve köylerin geçimini tarım, hayvancılık, arıcılık, tıbbi ve aromatik bitki toplayıcılığı ve orman içi mantar toplayıcılığı ile sağladığı, projenin faaliyete geçmesi halinde köylülerin geçimlerini sağladıkları alanın yok olacağı ileri sürülerek yürütmenin durdurulması ve iptali istenildi.
Edirne İdare Mahkemesi aldığı karar doğrultusunda ‘’Telafisi imkansız zararların doğmaması açısından, yürütmenin durdurulması istemi hakkında, bilirkişi raporunun taraflara tebliği ve itiraz süresinin sonuna kadar 2577 sayılı yasanın 27. Maddesi uyarınca teminat alınmaksızın dava konusu işlemin yürütmenin durdurulmasına 9 Mart 2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi’’ ifadeleri yer aldı.
Alınan karar sonrası açıklama yapan Av. Dilara Gürel, Kırklareli Valiliği tarafından ÇED’e gerek yoktur kararının alınmasında bahse konu bölgenin konumunun nakliye açısından değerlendirildiğinde uygun olduğu, bunun yanı sıra doğa ve kültür koruma bölgelerine, turistik bölgelere uzak olduğu iddia edilmiş olsa da, aslında gerçeğin böyle olmadığının altını çizdi.
Gürel "Bahse konu bölgeye ulaşım güzergahında kanalizasyon sistemi ve köye su getiren kanallar mevcut. Kısa bir süre önce yine bu bölgeye yapılan çalışmalar nedeni ile 3 hafta gibi kısa bir süre içerisinde ağır tonajlı araçların bu güzergahı kullanması sonucu bazı yolların çöktüğü, kanalizasyon sisteminin bozulduğu ve bir süre köye su verilemediği tespitlerimizin arasında yer aldı. Yapılmak istenen ariyet ocak alanının yaklaşık 5 yıl faaliyet göstereceği ifade ediliyor. 3 haftada büyük zarar gören üst yapı ve alt yapı, 5 yıl gibi uzun bir sürede daha da büyük zararlar görecektir. Buradaki projede günlük 2 bin 200 ton üretim yapılacağı ve üretilen malzemenin de 40 tonluk ağır tonajlı araçlarla taşınacağı bildirilmiştir. Yani 40 tonluk araçlar her gün mesai süresi dikkate alındığında 55 sefer yapacağı anlamına gelir. Sonuç olarak bu çalışma ile köyün alt yapı ve üst yapı sistemi çökecektir" dedi.
Ariyet ocağı yapılmak istenen alanının ormanlık alan olduğuna da dikkat çeken Avukat Gürel "Bu alanın tamamı ormanlık alandır. Çevre düzeni planlarına göre ormanlık alanlar mutlak korunması gereken yerlerdir. Prof.Dr. Doğan Kantarcı’nın da bu bölge ile ilgili yazdığı 35 sayfalık bir doktrin görüşü de vardır. Buna göre, bahsedilen alanda tespit edilen ağaçların çoğu meşe ağaçlarıdır. Projede ise bildirilen bitki örtüsü gerçeği yansıtmamaktadır. Projede bahsedilen bitki türleri Ege ve Akdeniz’de bulunmaktadır. Meşe ormanı altındaki polisen-1 tortullarının yol malzemesi olarak kazılıp, alınıp kullanılması öngörülmüştür. Ancak, Trakya’da ki ormanlar odun üretiminden çok su üretimi için değerlidir. Su üreten ormanlar ile bu ormanların yetiştiği arazi öncelikli ve üstün kamu yararı kapsamında korunmalıdır. Mahkemeye sunulan tutanaktan da anlaşılacağı üzere ağaçlar kesim için hazırlanmaktadır’’ dedi.
Projenin eksik bilgilerle hazırlandığını iddia eden Av. Dilara Gürel "Proje alanına yaklaşık 400 metre mesafede olan gölet alanı ariyet ocağı proje dosyasında gösterilmemiştir. Ormanın hemen yanında köyün su kaynağı da vardır. Bunun yanı sıra ariyet ocağı proje dosyası hazırlanırken 18398 numaralı Pınarhisar Meteoroloji istasyonu varken Kırklareli Meteoroloji İstasyonundan alınan veriler ile hakim rüzgar gibi değerlendirmeler yapılmıştır. Bu veriler de yanıltıcıdır. Sonuç olarak bu ariyet ocağının bu bölgeye yapılması halk sağlığı ve çevre açısından risk oluşturacağı ortadadır. Çevre hukuku ve ÇED’in temel mantığı da bu yöndedir. İnsan sağlığının ve doğanın zarar görmesi beklenmemelidir’’dedi.
Gürel sözlerini şöyle tamamladı’’ Bu mücadelede birlikte hareket ettiğimiz Kırklareli Barosu Çevre ve Kent Hukuku Komisyonuna, Kırklareli Kent Konseyi Çevre Meclisine, DOKU Derneğine ve yaşamı savunan tüm STK’ lara, Ataköy halkına çok teşekkür ediyorum’’ dedi.