Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini değerlendiren akademisyen Çiçek: CHP Kürt sorununu nasıl çözecek?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Diyarbakır ziyaretini gazetemize değerlendiren akademisyen Cuma Çiçek, "CHP Kürt sorununu nasıl çözecek?" diye sordu.
Fotoğraf: Evrensel
Fırat TOPAL
Diyarbakır
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da bir takım ziyaretler gerçekleştirdi, yaptığı konuşmada “Ben sizin dertlerinizi çözmeye talibim, buraya geldim, sizin dertlerinize talibim, sizin dertlerinizi çözeceğim, beraber çözeceğiz, birlikte çözeceğiz, huzur içinde bunları sağlayacağız” dedi. Ziyareti gazetemiz Evrensel’e değerlendiren Akademisyen Cuma Çiçek, CHP’nin Kürt sorununu nasıl çözeceğini sordu.
DENEYİMLER DİKKATE ALINMALI
Kılıçdaroğlu’nun helalleşme çağrısı ve Kürt sorununun çözümü noktasında HDP’yi adres göstermesinin önemli adımlar olduğunu söyleyen Çiçek, “Ama şunu unutmamak gerekir, Kürt meselesi, son 5 yıla bakarak anlayacağınız bir mesele değil. Meselenin bugün içerisindeki durumu, ağırlığı, Rojava gibi, İKBY gibi jeopolitik denklemdeki dönüşümler, bunları dikkate aldığınızda Kürt meselesinde ‘Mesele vardır’ çok da kıymetli pozisyon değildir açıkçası. ’90’dan bu yana var olan bir mesele olduğu ortada, bu çok geri kalmış bir referans noktası. En önemlisi Türkiye’de Kürt meselesine ilişkin ’99’dan bu yana 3 büyük çözüm süreci yaşandı. Her bir süreçte referanslar oluştu. Bu süreçlerde birtakım deneyimler oluştu. Bu iş nedir? Nasıl çözülür? Kimlerle çözülür? Aktörleri kimlerdir? Bunların tamamına ilişkin 3 deneyimle önemli referans noktaları oluştu. Dolayısıyla bu gün iktidara gelme iddiası olan bir muhalefet hareketinin bunları dikkate alarak bunlardan ötede bir çerçeve çizip pozisyon alması lazım” dedi.
ÇÖZÜM KAPISINDAN ÖTE POZİSYONU YOK
CHP’nin Kürt sorununun çözümünde henüz net bir pozisyon almadığını belirten Çiçek, “CHP’nin çözüm kapısını gösteren ama kapıdan ötesinden de bahsetmeyen bir pozisyonu var. Çözeceğim diyor ama nasıl çözecek? Kürtlerin somut talepleri var. Ana dilde eğitim, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, kendisini yönetme, maddi kaynaklarını yönetme gibi. Ankara’da merkezi yönetime dahil olma gibi talepleri var. Silah meselesi var, şiddeti nasıl çözecek CHP? Rojava meselesinde pozisyonu ne? Kürt meselesinin jeopolitik dinamikleri var, IKBY ile nasıl bir ilişki öngörüyor? Tutuklu insanlar var, bir o kadar da yurt dışında var. Kürt meselesinde gelecek inşa edici, siyasal ve toplumsal talepler var. Bölge’nin 1932’den bu yana bir geri bırakılmışlığı var, bir kaynak bölüşümü sorunu var. Kaynaklar nasıl adil bölüşülecek? Bu eşitsiz kaynak dağılımının giderilmesine dair CHP’nin pozisyonu ne? Bu sadece tarımı destekleyerek olacak bir iş değil. Daha kapsamlı, bölgesel bir kalkınma, gelişme yeniden kaynak bölüşümü meselesi var. Meselenin ağır boyutları var” dedi.
MESELE BİR DAHA KAYYUMLARIN GELMEMESİ DEĞİL
CHP’nin şimdiki pozisyonunun çözüm üretmekten uzak sadece seçim odaklı olduğunu söyleyen Çiçek, “Özetle sadece bir daha kayyumların gelmemesi meselesi değil, bunlardan öte Türkiye’nin gelecek inşasında, güçlendirilmiş demokrasisinde yerel yönetimler nerede duracak? Kürtlerin yönetime katılma talepleri neler olacak? Ağır meselelere baktığımızda buna dair çok konuşmayı tercih etmeyen bunları seçim sonrasına öteleyen bir pozisyonu var. Son 5 yıldaki kara kışı dikkate aldığınızda belki kıymetli gelebilir ama Kürt meselesinin 20 yıllık ya da 100 yıllık hikayesine bakarsanız bunlar çözüm üretmekten çok uzak pozisyonlar. Kürt meselesi ana akım partiler arasında araçsallaştırılan bir meseledir. Ankara’da hegemonya kavgasında bazen barış bazen şiddetle araçsallaştırılan bir mesele. Şu an Ankara’daki hakim partiler arasında bu meselenin köklü çözümüne dair bir projesi olan bir siyasi hareket yok, buna CHP’de dahil. Bu olmayınca işte seçim arifelerinde bir rekabet unsuru olarak gündeme geliyor ve bir seçim bağlamında değerlendiriliyor. Burada halihazırda HDP ile bir araya gelmeyen bir Millet İttifakı var, HDP’yi dışarıda bırakan bir ittifak var. Bir yandan Kürt toplumunun önemli bir aktörünü dışarıda bırakırken öte yandan sokağın birtakım hassasiyetlerine gönderme yapan söylemler inşa ederek bu tabanı iyi tutmaya çalışan bir pozisyonu var. Kürt seçmenin oylarını merkezine alan ama aslında o seçmenin yüz yıllık hikayesine dair de net bir çözüm çerçevesi sunmayan bir pozisyonda” dedi