14 Mart 2022 06:22

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya mektup

Size de Cumhurbaşkanı’na da son sözümüz şudur: Bizler değil, sizler gidicisiniz. Ancak giderken yarattığınız yıkımın hesabını sizlerden sormadan da sizleri bir yere bırakmayacağız.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel

Fatih Sürenkök
Fatih Sürenkök

Dün sabah ilginç bir mektup aldım. Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca imzasıyla, adıma gönderilen 14 Mart tıp bayramını da kutlayan bir mektup. Mektup Türkiye’deki tüm hekimlere, hemşirelere, sağlık çalışanlarına yazılmıştı. Biraz gönül alma, biraz da iş bırakma etkinliğinde aba altından ‘böyle şeyler hekime yakışmaz’ vurgusu. Ya da, “Çeksin gitsinler” diyen Cumhurbaşkanı için durumu kurtarmak amacıyla, iyi polisi oynamak. Niyet okumadan ben de bu nazik mektuba cevabımı, izninizle sizinle paylaşarak buradan vermek istiyorum.

“Değerli meslektaşım Fahrettin Koca;
Nazik mektubunuzu dün aldım. Çok memnun oldum. Mektubu okurken gözümün önüne; tam iki yıl önce, koronavirüs nedeniyle kaybettiğimiz ilk vatandaşımızı televizyonlardan açıklarken gözleri dolan Fahrettin Koca geldi. Sonra da TBMM’de pandemide mücadele veren sağlık çalışanlarını alkışlattırarak onore eden Fahrettin Koca. Bir umut vermişti bu davranışlarınız. Ancak geçen zaman gösterdi ki, pandemi ile mücadelede bakanlığınızın önderliği tam bir fiyasko idi . Alandaki sağlık çalışanlarına kişisel koruyucu ekipmanları, vatandaşa maskeyi dağıtmadaki beceriksizliğiniz hala aklımızda.

Bilim Kuruluna bir hekim değil, bir siyasetçi olarak başkanlık ederek; bu süreci bilimin değil, siyasetçinin yürütmesini sağladığınızı bir hekim olarak affedemiyorum, unutmuyorum. Önlenebilir bir hastalık olan koronavirüs nedeniyle, bu iki yıl içinde; tüm Türkiye’de yüzbine yakın insanımızın, 553 sağlık çalışanımızın hayatını kaybetmesi acaba bu Tıp bayramında yüreğinizi, vicdanınızı sızlatacak mı? Bu süreç içinde hayatı pahasına çalışan başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına veremediğiniz ek ödemelerin, maaş arttırımlarının gerçekleşmemesinin nedeni sizce ne olabilir? Bir torba yasasına koyup sonra çıkarmak zorunda kaldığınız ve kamudaki sağlık çalışanlarının birlikteliğini bozan, sadece hekimlere maaş arttırımı çabanız için, Cumhurbaşkanı’nın sizi bir ilk okul çocuğu gibi azarlaması bizleri çok üzmüştü. En azından hekimlik onurunuz için o bakanlıktan istifa etseydiniz, bizlerin gözünde her şeye rağmen kahraman olurdunuz.

Bugün 14 Mart. Bilirsiniz ki, Türkiye’de 14 Martlar, sadece Tıp Bayramı olarak değil, mücadelenin de öne çıkarıldığı günlerdir. Bu mücadele özellikle son yıllarda sağlık alanında yaşanılan olumsuzluklar nedeniyle daha da artmıştır. Bu olumsuzlukların sizin de içinde olduğunuz AKP hükümetlerinin sağlık politikalarından kaynaklandığını hepimiz bilmekteyiz. Hastaya ayrılan zamanın 5 dakikaya indirilmesi ile hekimlik yapılamayacağını siz de eminim bilirsiniz. Acaba sahibi olduğunuz Medipol hastanelerinde hastalara kaç dakikada bir randevu veriliyor? Tıp ve uzmanlık eğitiminin niteliğinin yok edilmesi, yine sizin hükümetleriniz zamanındadır. Bu niteliksizliği siz üniversitenizde kabul edebilir misiniz?

Sizin zamanınızda açılan tabela üniversitelerinden, bir kaç yıl sonra mezun olan hekimlere siz kendinizi, yakınlarınızı teslim eder misiniz?
Sizin hükümetleriniz döneminde sağlıkta şiddet katlanarak artmıştır. Tıp fakültesinden mezun olurken ettiğiniz yeminde, “meslektaşlarım kardeşlerimdir” demiştiniz. Kardeşleriniz öldürülürken, yaralanırken, saçlarından sürüklenirken, o hastaneye gidip, bu şiddetten sonra burada hizmet vermiyoruz diyerek örnek olabildiniz mi? Hükümetinizin sağlık çalışanlarını değersizleştiren açıklamalarına neden engel olamadınız?

Başta hekimler olmak üzere, tüm sağlık çalışanlarının aldıkları ücretlerin emeklerinin karşılığı olmadığını biliyor olmalısınız. Kamuda çalışan yüz bin hekim, 200 bin hemşire, yüz bine yakın laborant teknisyene vereceğiniz 2 ila 5 bin liralık ücret arttırımlarının sizin şehir hastanelerine verdiğiniz bir yıllık kiraya ya da Telekom’da bir seferde verdiğiniz paraya denk bile gelmediğini bilmiyor olamazsınız.
Ülkenin, çocuklarımızın 25 yıllık geleceğini yandaşlara peşkeş çekmek için şehir hastanelerine göz yumarken neredeydiniz?
Hastanelerdeki yöneticilerin hepsinin siyaseten atanması ve hastanelerde AKPli siyasetçilerin cirit atmasının, o kurumlarda yarattığı yıkımın farkında mısınız? Sizleri yıllardır yarattığınız yıkım konusunda uyarmaya çalışan başta TTB olmak üzere sendikalara kulağınızı, yüreğinizi tıkamanızın nasıl haklı bir gerekçesi olabilir? Mektubunuzda sorunlarımızı bildiğinizi belirtiyorsunuz. Ben de bildiğinize inanıyorum. Ancak bilmek değil çözmek gerekiyor.

Size bir meslektaşınız olarak iki konuda uyarıda bulunmak istiyorum. Birincisi; yarın Cumhurbaşkanı’nın 14 Mart müjdesi olarak sadece ücret iyileştirmesi ile bizleri ikna edeceğini sanıyorsanız, boşa çaba harcarsınız. İkincisi; mektupta iş bırakma ile ilgili örtülü bir tehditiniz var. Size geçmişi hatırlatayım.Kasım 2003 g(ö)rev etkinliği öncesi dönemin sağlık bakanı “bir hastanın burnu kanasın, hesabını sorarım” demişti. Merak etmeyin, hiç bir hastamızın mağdur olmasına izin vermeyiz, çünkü biz hastalarımızı sizin gibi üzerinden rant sağlayacak müşteri değil anne, kardeş, evlat hatta namus biliriz. Yöneticilerinizden biri; bir meslektaşımız için idari soruşturma açarsa, bizlerin de onlar için açacağı etik davalar olacağını hatırlatmak isterim.

Bugün ve yarın tüm Türkiye’de Hekimi ile hemşiresi ile teknisyeni, tıbbi sekreteri, gassalı ile ve tabii ki hastalarımızla hep birlikte Tıp Bayramımızı kutlayacağız. İş üretmeyeceğiz. Tıpkı diğer bayramlarda olduğu gibi. Sayın Fahrettin Koca, eğer siz de hekimliğinizi hissederseniz gelin bize katılın. Unutmayın bakanlıklar da makamlar da geçicidir. Ama hekimliğiniz ölene kadardır. O makamdan ayrıldıktan sonra geleceğiniz yer bizim yanımızdır. Size tavsiyem 15 Mart Salı günü Meclis’te taleplerimizi içeren yasa tekliflerini vererek ya da bakanlıktan istifa ederek, aramıza bir kahraman gibi katılmanızdır.

Size de, Cumhurbaşkanı’na da son sözümüz şudur: bizler değil, sizler gidicisiniz. Ancak giderken yarattığınız yıkımın hesabını sizlerden sormadan da sizleri bir yere bırakmayacağız. Bu vesile ile Tıp bayramınızı kutlar, sevgiler sunarım.
Meslektaşınız Fatih Sürenkök “

Not: Bu mektubu sayın Bakanın mail adresine de gönderdim. 

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI