Deniz kirliliği yaşamı tehdit ediyor
Gemi teknesinin su içinde kalan bölümünde kullanılan boya, deniz canlılarını tehdit ettiği gibi, bu canlıları tüketen insanlarda da sağlık sorunlarına neden oluyor.
Fotoğraf: DHA
Ramis SAĞLAM
İzmir
Denizlerdeki kirlenmeler hem deniz yaşamını hem de denizden beslenen insan hayatını tehdit etmeye devam ediyor. Denizlerin kirliliği, kimyasal, endüstriyel, tarımsal ve evsel atıkların denizlere dökülmesi veya karışması ile oluşuyor.
Gemi karinaları (Gemi teknesinin su içinde kalan bölümü) üzerine yerleşen organizmaların önlenmesi için boya olarak Tributilkalay (TBT) kullanılıyor. Bu orgonometal bileşiği, gemi karinaları üzerine yerleşen organizmalara zarar veriyor. Deniz canlılarından karından bacaklılar, çift kabuklular ve çeşitli salyangoz türleri TBT kirlenmesinde biyoindikatör (Çevrenin sağlık durumunu izlemek için kullanılan canlı) olarak kullanılıyor.
Farklı kıyı bölgeleri, kıyılardan uzak sular ve açık denizlerde yapılan izleme sonuçlarında, organokalay yani çinko, cıva veya arsenik içeren organik bileşiklerinin sucul organizmaların ve deniz sistemlerinin her yerinde bulunduğu ortaya çıktı.
Organokalay bileşiklerinin gemilerin dış yüzeyine sürülmesi sonucu deniz, deniz ürünlerine ve deniz besin zincirine etkilerini Analist Kimyager Özkan Karatay ve Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Ekim Özal ile konuştuk.
"MİDE KANSERİ VE KARACİĞER BOZUKLUKLARINA NEDEN OLUR"
Farklı ülkelerde yapılan araştırmalarda, bu gıdaların ağırlıklı olduğu topluluklarda kanser ve kara ayak hastalığı görülme sıklığının arttığını belirten Özkan Karatay, organo metal bileşiklerinin boya kaplama, metal sanayi, polimer sanayi başta olarak endüstrinin çeşitli kollarında kullanıldığını söyledi.
Özellikle canlı metabolizmasında bağırsak, mide kanseri ve ağır sindirim bozukluklarının meydana geldiğini söyleyen Karatay, “Organo metalik bileşikleri, yakıt katkılarından tekstil kimyasal katkılarına kadar kullanılıyor. Özellikle polyester boya içeriklerinde organo metalik bileşikler gerek endüstri atığı gerekse evsel atık olarak çevreye salınıyor. Güneş ve diğer etkenler ile parçalanan kimyasallar deniz suyunda birikiyor” diye konuştu.
Kurşun, kadmiyum, çinko, civa, arsenik, kalay, antimony elementlerinin organik bileşiklerle beraber deniz canlıların metabolizmasında biriktiğine vurgu yapan Karatay, “Bu birikme insani tüketime kadar uzanan besin zincirinde yer almaktadır. Özellikle sindirim sistemi organları karaciğer ve böbreklerde birikim sağlayarak rahatsızlıklara dönüşebilmektedir. Kirlilik boyutuna ve beslenme sıklığına göre bu durum sindirim sistemi rahatsızlıkları, bağırsak mide kanserleri, karaciğer bozukluklarına dönüşmektedir” dedi.
"DENİZ CANLILARINDAKİ AĞIR METALLER, NÖROLOJİK SORUNLARA YOL AÇIYOR"
"Ağır metal" terimi son yıllarda yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanırken, ağır metaller insan sağlığını tehdit ediyor. Organizmaya ağız, solunum ve deri yolu ile alınıyor. Vücuda alınan ağır metaller ise destek olmadan vücudun boşaltım yolları ile atılamıyor. Bu nedenle ağır metallerin büyük bir bölümü, biyolojik organizmalarda birikiyor.
Gemi ve teknelerde boyama ile gemilerin suyla temas eden bölgelerinde oluşan yosunlaşmayı önlemek için kullanılan bu bileşikleri değerlendiren Su Ürünleri Yüksek Mühendisi Ekim Özal, suya karışması sonucunda bulaş olan suların açık denizlere ulaşamadıkları için çevresel sorunlara neden olabileceğini söyledi.
Özal, “Bu toksik madde deniz dibinde birikip yeniden bir kirletici kaynak haline gelebilir. Organo kalay bileşikler deniz sularında oldukça düşük konsantrasyonlarda toksik etki gösterebilir. Bunun bir etkisi olarak bulaş olan bölgede yaşayan özellikle yumuşakçalarda olumsuzluklar görülebilir. Midye ve ıstakozlarda larval toksitite, istiridyelerde deformasyon ve büyümenin durması gibi olumsuzluklar görülmektedir. Bazen balıklarda da bu toksik madde görülmektedir” dedi. Deniz ürünleri üzerinden besin zincirine etkilerini değerlendiren Özal, ağır metallerin, nörolojik, nefrolojik, immünolojik, endokrin sistemini bozan birçok olumsuz etkiye sahip olduğunun altını çizdi. Özal, “Organo kalay konsantrasyonlarının yüksek olduğu bölgelerde özellikle istiridye ve midyede bu bileşikler görülmektedir. Midye ve istiridye ile beslenen insanlarda birikebilmekte ve toksik etkiler oluşturabilmektedir” diye konuştu.