"Temizlediğim evlerdeki atık yağları eve getiriyorum"
Ayçiçeği yağına art arda gelen zamlar emekçileri market market dolaştırırken, Tuzla’da görüştüğümüz bir kadın, evlere temizliğe gittiğinde atık yağları evine getirerek yemekte kullandığını söyledi.
Fotoğraf: DHA
Adile DOĞAN
İstanbul
Ayçiçeği yağı geçen hafta aynı gün içinde iki defa etiket değiştirdi. “Stoklar bitiyor, nisanda yağsız kalacağız” söylemleri ise halkı endişeye sevk etti. Emekçiler, bulamamaktan çok fiyatı bir daha artmadan önce ayçiçeği yağı almak için market market dolaştı, kredi kartlarına yüklendi. Tuzla’da görüştüğümüz kadınlardan bir metal işçisi, böyle bir endişenin sonucunda elektrik faturasının parasıyla yağ aldığını ifade ederken, evlere temizliğe giden bir kadın ise atık yağları evine getirerek yemekte kullandığını söyledi.
Güvencesiz işlerde çalışan, her gün yeni bir evin temizlik işini yapan Serpil iki çocuk annesi. Eşi tersanede temizlik işi yapıyor. Serpil yaklaşık 5 yıldır evlere temizliğe gidiyor. İkisi de yevmiye işinde çalışıyor. “Uzun süreden beridir daha eve varmadan eldeki para bitiyor” diyor Serpil: “Bir markete uğramak bile yetiyor. Eskiden haftada 3 veya 4 gün işe giderdim, şimdi neredeyse 7 gün temizlik işine gidiyorum, yine de yetmiyor. Kiralar almış başını gidiyor, elektrik faturasına yetişmek ne mümkün. Eşim de sürekli çalışamıyor, yani iş oldukça gidebiliyor.”
"ALIŞIR YEMEK DE İSTERMİŞİM"
Serpil geçinebilmek için türlü yollar deniyor. Çalıştığı evin atık yağlarını getirip onunla çocuklara yemek yapıyor: “Yağ fiyatı neredeyse benim aldığım yevmiyeye denk geliyor. Ben de yanında çalıştığım kadına sordum, çöpe atmak yerine ben götüreyim dedim. Önce izin vermedi. Buna izin verirse sonra alışır, yemek de istermişim. Çok utandım ama bir yandan da almama izin verdiği için mutlu oldum.”
Metal işçisi bir kadın da yeni bir zam gelmeden elektrik faturası parasıyla ayçiçeği yağı aldığını söylüyor. Yolda gördüğü komşusundan 3 TL ucuza yağ bulduğunu öğrenince de bu defa komşusunun gittiği marketten bir tane daha yağ alıp kenara koyduğunu ifade ediyor.
BEZ YOK KUMAŞ VAR
Eşinin inşaat işçisi olduğunu, kendisinin çocuk bakımı nedeniyle yarı zamanlı çalıştığını ifade eden Emel, “Bu zamlar karşısında çok tedirgin oluyorum. Makarna ve un dışında markette elim başka hiçbir şeye uzanmıyor” diyor. Eline asgari ücretin yarısı bile geçmeyen emel 4 aydır evin kirasını ödeyememiş. Kar yağışından dolayı eşi de 5 gün boyunca çalışamamış. “5 gün bizim için durmak demek, çocuğumun bezini alamamak demek” diyor. Emel uzun süreden beridir çocuğunu kumaş bezle bağlıyor ve süt alamıyor. Emel şunları söylüyor: “Kirayı parça parça ödemek için ev sahibine yalvardık resmen. Yağ almakta zorlandığım için sürekli haşlama olacak gıdalar alıyoruz. Bir gün patates haşlıyorum bir gün hamur yapıp pişiriyorum. Bazen o pişmiş hamura salça sürüp yiyoruz. Hadi biz yetişkiniz, bir şekilde idare ediyoruz, ama küçücük çocuğuma ne süt alabiliyorum ne de bir çorba pişirebiliyorum. Un çorbası yedirmekten artık sürekli kusuyor çocuk. Hem çalış hem karnın bile doymasın. Ekonomimiz iyiye gidiyor diyen kimse gelsin benim karşıma. Bir gün benim evimde yaşasınlar bakalım ekonomi ne haldeymiş. Bu ülkenin ekonomisi madem iyi bana niye yansımıyor? 3 defa belediyeye başvurdum, eşimin sigortası var diye yardım etmiyorlar. Büyükşehirin çocuklara verdiği sütten bile sırf sigorta var diye alamıyorum. Sanmasınlar ben tekim, benim etrafımda ve yaşadığım Esenyalı Mahallesi’nde böyle yüzlerce insan var ve hepsi isyan ediyor.”