Mülteci işçi: Patronlar bizi köle gibi görüyor, ne düşündüğümüzü soran yok
Mülteci İşçi Ahmet, muhalefet ve iktidar arasında mültecilerin geri gönderilmesi üzerine yürütülen tartışmaları değerlendirdi.
Fotoğraf: Evrensel
Onur USLU
Ankara
Mültecilerin geldikleri ülkeye geri gönderilmesi yine siyasetin gündeminde. Suriyeli sığınmacılar konusunda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘Göndereceğiz’, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ‘Göndermeyeceğiz’ açıklamaları mülteciler tarafından da yakından takip ediliyor. Onlardan biri de OSTİM’de çalışan Iraklı bir mülteci işçi. Güvenlik kaygıları nedeniyle ismini vermek istemeyen mülteci işçi, “Ahmet” yazın diyor.
Pek çok mültecinin kendisi gibi ülkesine dönmek istediğini söyleyen Ahmet, bölgede devam eden savaş ve çatışmalara dikkat çekiyor. Asgari ücretin altında, ağır koşullarda günlük 11-12 saat çalıştırıldığını söyleyen Ahmet, Erdoğan’ın açıklamasına gönderme yaparak “Madem bizi geri göndermeyeceğini söylüyor, o zaman en azından insani koşulları sağlasınlar” diyor.
IŞİD’İN İŞGALİNDEN KAÇIP GELMİŞ
36 yaşındaki Ahmet’in 3 çocuğu var. 5 senedir Ankara’da yaşayan Ahmet, IŞİD’in Musul’u işgali üzerine kaçarak Türkiye’ye geldi. Irak’ta bir okulda memur olarak çalıştığını söyleyen Ahmet, “Çok iyi bir hayatımız yoktu ama idare ediyorduk” diye anlatıyor o günleri.
IŞİD’in işgali ile önce anne ve babasının Irak’tan kaçarak Ankara’ya geldiğini söyleyen Ahmet, “IŞİD oturduğumuz bölgeye gelince biz de canımızı kurtarmak için geldik” dedi. Ankara’ya geldikten sonra Göç İdaresinden sığınmacı belgesi aldıklarını söyleyen Ahmet, “Bizden önce buraya gelen birkaç akrabam OSTİM’de işe girmişti. Ben de birkaç gün gidip iş aradım. Plastik fabrikasında iş buldum” diye anlatıyor iş bulma serüvenini. Çalıştığına dair herhangi bir kaydı ve sigortası olmadığını söyleyen Ahmet koşullarını ise “Patron ‘Sadece asgari ücret alacaksın’ dedi, sigorta yaptırmadı” diye özetliyor.
"KAYIT DIŞI ÇALIŞTIĞIMIZI GÖÇ İDARESİ BİLİYOR"
Göç İdaresinden veya devletten yardım alıp almadığını sorduğumuz Ahmet, yılda 3-4 kere Göç İdaresine giderek ikamet bildiriminde bulunduklarını söylüyor. Ahmet Göç İdaresi tarafından kendilerine yapılan ödemenin ise çocukları için verilen 150 TL ile sınırlı olduğunu söylüyor.
Göç İdaresinin kayıt dışı çalıştırıldığından haberdar olduğunu söyleyen Ahmet, “Gittiğimizde sigortasız ve kayıtsız çalıştığımızı söylüyoruz. Nerede çalıştığımızı, patronun ismini soruyorlar. İşyerinde bazen denetim oluyor ama denetim olacağında patron gelip bizi arka kapıdan çıkartıyor. Denetime gelenler gidince tekrar çalışmaya başlıyoruz” diyor.
“Sabah 8’de işe başlayıp akşam 7’de bırakıyoruz. Sadece pazar günleri dinleniyoruz. Çoğu zaman pazar mesaisine çağırıyor patron. Asgari ücret alıyorum. Patron parayı elden veriyor. Mesai olursa diğer işçilerden yine daha az alıyorum. Ama ne yapalım gurbete geldik. Sesimizi çıkartamıyoruz. Patron beğenmezsen kapı orada diyor” diyerek ağır çalışma koşullarına mecbur bırakıldığını anlatan Ahmet, 5 yıldır çalışmasına rağmen ücretinin artmamasına sitem ediyor. Mesai içerisinde çay molaları bile olmadığını söyleyen Ahmet, “Bir keresinde makineyi kapatıp yemeğe gittim. Patron makineyi kapalı görünce fırça çekti. O günün yevmiyesini yarım verdi” diyor.
AYNI EVDE 7 KİŞİ YAŞIYOR
Evde eşi, 3 çocuğu, eniştesi ve halası ile birlikte toplam 7 kişi kaldıklarını söyleyen Ahmet, “Çocuklarım küçük, eşim çalışmıyor. Eniştem, halam ve ben çalışıyorum. Hepimiz asgari ücret alıyoruz. Elimize geçenle ucu ucuna geçiniyoruz. Bazen eşimin ailesi bazen benim ailem para gönderiyor da geçiniyoruz” diyor.
Sadece yola günlük 18 TL verdiğini söyleyen Ahmet, “Bir çocuğum ilk okula gidiyor, biri 2 yaşında. Defter, kalem, bez parası, ev kirası derken benim maaş çocukların masrafını ancak karşılıyor. Eniştem ve halamın maaşıyla da fatura ve mutfak masraflarını çıkarıyoruz” diye anlatıyor geçim derdini.
"SUÇ BİZİM Mİ, YOKSA BİZİ UCUZA ÇALIŞTIRAN PATRON VE DENETLEMEYEN DEVLETİN Mİ?"
İktidar ve muhalefet arasında mültecilerin geri gönderilmesi üzerine süren tartışmaları değerlendiren Ahmet, IŞİD’in işgali üzerine mecbur kalarak buraya geldiklerine dikkat çekiyor ve şöyle devam ediyor: “Bize ne düşündüğümüzü soran yok. Patronlar için bizler sesini çıkartamayan köleleriz. Çünkü ihtiyacımız var.”
Erdoğan’ın daha önce mültecilerden ‘misafirimiz, din kardeşimiz’ diye bahsettiğni hatırlatan Ahmet, “Yardım ediyoruz, kalacak yer veriyoruz, diyorlardı. Bize 3 çocuk için verdikleri 1000 TL bile değil. 1000 TL ile 3 çocuğuma nasıl bakabilirim. Madem bizi geri göndermeyeceğini söylüyor, en azından insani koşulları sağlasın” diyerek güvenceli çalışma talebini ifade ediyor.
Mültecilere dönük halk arasında yaygın olan ve medya tarafından kışkırtılan “Neden savaşmadınız, kaçtınız?” şeklindeki ifadelere de yanıt veren Ahmet, “Kafa kesen, kadınları ve çocukları köle yapan bir terör örgütüyle nasıl savaşalım? Ben tek değilim ki annem var, eşim var, küçük çocuğum vardı. Onları gönderip ben kalıp savaşsam burada nasıl hayatta kalacaklardı?” diyor. Türkiyeli işçilerin yaşadığı yoksulluğun sebebini mülteciler olarak görmesine dair de konuşan Ahmet, “Bizler de ucuza çalışmak istemeyiz, suç bizim mi? Yoksa bizi kayıt dışı, güvencesiz, ucuza çalıştıran patronun ve bizim hangi şartlarda çalıştığımızı denetlemeyen devletin mi?” diye soruyor.