TTB ve uzmanlık dernekleri uyardı: Şiddet sağlığı öldürüyor
TTB ve tıpta uzmanlık dernekleri şiddetin sağlığı öldürdüğüne dikkat çekerek “Kısıtlı yasal düzenlemelerle değil, şiddeti oluşturan nedenlere karşı sağlıkta şiddete karşı mücadele edebiliriz" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Türk Tabipleri Birliği ve tıpta uzmanlık dernekleri yaptıkları ortak açıklamayla sağlııkta şiddetin kısıtlı düzenlemelerle çözülemeyeceğine vurgu yaparak "Sağlık, ‘alınır- satılır’ bir market ürünü değildir, bir insan hakkıdır ve şiddetle sağlığa ulaşılamaz. Şiddeti oluşturan nedenlere karşı sağlıkta şiddete karşı mücadele edebiliriz” dedi.
"KISITLI DÜZENLEMELER ÇÖZÜM DEĞİL"
Türkiye'de sağlık ortamındaki şiddetin artık sistematik bir soruna dönüştüğüne dikkat çekilen açıklamada "Sözlü şiddete maruz kalma oranlarının yüzde 85’in üzerinde olduğu koşullarda hekim ve hasta arasındaki ilişki her geçen gün daha fazla bozuluyor. Ancak sorunun nedenleri irdelendiğinde çözüm olarak hazırlanan kısıtlı yasal düzenlemeler ne yazık ki şiddeti azaltmaya yetmeyecektir” denildi. Sağlık ortamında şiddetin hem hekimlere hem de topluma zarar verdiğine vurgu yapılan açıklamada “Oysa hekim ve hastası aynı amaç için bir araya gelir: Hekim hastasını iyileştirmek ister, hasta hekimden şifa bekler. Amaç ortaktır. Sağlıkta şiddetin nedeni hastaya müşteri gözüyle bakılmasını dayatan sistemdir” ifadelerine yer verildi.
"SAĞLIK ALINIP SATILAMAZ"
Açıklamada, muayene randevularının her hastaya yeterli süre ayrılacak şekilde düzenlenmesi, birinci basamak sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesi, acil servislerde sadece acil hastalara bakılacak bir sağlık hizmeti planlaması yapılması, sağlık kurumlarındaki çalışma ortamı ve koşullarının, sağlıkta şiddeti önleyecek biçimde yeniden düzenlenmesi, hastayı müşteri, sağlık hizmetini ‘Kâr getiren işlem’ olarak gören anlayışın derhal terk edilmesi ve sağlığın temel bir insan hakkı olarak sunulması istenerek “Sağlık çalışanlarının çalışma ortamını şiddetten arındırmak işverenin sorumluluğudur. Şiddet ortamında sağlık hizmeti olmaz. Sağlık, ‘alınır- satılır’ bir market ürünü değildir, bir insan hakkıdır ve şiddetle sağlığa ulaşılamaz” uyarısı yapıldı.
"EN GÜZEL CEVABI EYLEMLERİMİZLE VERDİK"
Öte yandan ekonomik ve özlük hakları ile sağlıkta şiddete karşı 14 Mart Tıp Bayramı Haftası’nda iş bırakan sağlık emekçileri yaptıkları açıklama ile kendilerini "Giderlerse gitsinler" diyerek hedefe koyan iktidara seslendi, "Mücadelemizi çamura boyayamayacaksınız. Ne eksik ne fazla hakkımız olanı alana kadar vazgeçmeyeceğiz” dedi.
İstanbul Tabip Odası (İTO) binasında yapılan açıklamada konuşan TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Çiğdem Arslan, kötü pandemi politikalarına rağmen büyük bir fedakarlık gösteren sağlık emekçileri ve hekimlere yönetemeyenlerin "Gidişleri olsun da dönüşleri olmasın" dahi diyebildiklerine işaret ederek "Bir kez daha bilinmesini isteriz ki yönet(e)meyenlere terk etmeyecek kadar değerli gördüğümüz sağlık mücadelesi için en zor şartlarda buradaydık; bundan sonra da burada olacağız. Mesleğimizi değersizleştiren, emeğimize hürmetsizlik edenlere en güzel cevabı 14-15 Mart’ta yakın tarihin en yoğun katılımlı G(ö)REV’i ile verdik. Emeğimiz ortadadır ancak karşılığını alamadığımız, her geçen gün şiddet dilinin ve malpraktis baskısının altında daha fazla ezildiğimiz; sağlığın peyderpey kamunun elinden alınarak özellere bırakıldığı da ortadadır. Tüm emeğine sahip çıkanlar gibi hekimlerin emeklerine sahip çıkması, kötü niyetliler hariç kimseyi rahatsız etmemelidir” dedi.
EMEKLİ HEKİMLER AÇLIK SINIRINDA
İnsanca yaşayacak ve emekliliğe yansıyacak ücret taleplerini sürekli dile getirdiklerini ifade eden Dr. Arslan “Ne fazlasını ne eksiğini yalnızca emeğimizin karşılığını istedik. Bugün, BAĞ-KUR ve SSK emeklisi hekimlerin aylığı 2 bin 300-4 bin TL arasındadır. Türkiye, uzman hekim maaşları sıralamasında OECD üye ülkeleri içinde sondan altıncı sırada; pratisyen hekim maaşlarında ise 17 ülke arasında 14’üncü sıradadır. OECD ülkeleri arasında 2020’de Türkiye hasta başına düşen hekim sayısında 37 ülke içinde 34. sırada bulunmaktadır. Hakikat bunlardır” diye konuştu.
TASARI TROLLERE TERK EDİLDİ
14 Mart’ta Taksim’de Cumhuriyet Anıtı’na çelenk bırakmalarına dahi izin verilmeyerek bir de 89 yaşındaki emekli hekim meslektaşlarının yere düşürüldüğünü hatırlatan Arslan “Önlüğümüze çamur bulaştıranlara karşı önlüğümüzün beyazına sahip çıkacağız” dedi. Son dönemde meslektaşlarının görsel/yazılı basında, dizilerde, filmlerde, sosyal medya mecralarında dahi şiddete uğradığını belirten Arslan “Kadük bırakılan sağlıkta şiddet yasasını dahi işletemeyen, önerdiğimiz yasa tasarısını Meclise getirmeyenler; kendi getirecekleri yeni şiddet yasa tasarısını da neredeyse sosyal medyada trollere terk edecek durumdadırlar. Bizleri hedef gösteren başka mesleklerle karşı karşıya getirmeye çalışan; tüm yaklaşımlara engel olunmalı, samimiyetle mücadele edilmelidir” çağrısı yaptı.
OYALAMA DEĞİL SOMUT ADIM SİTİYORUZ
14-15 Mart Büyük G(ö)rev sonrasında içerisinde sağlıkta şiddet ve malpraktis ile ilgili maddelerin de bulunduğu bir yasa teklifinin Meclise getirildiğini söyleyen Arslan “Cumhurbaşkanının 14 Mart günü açıkladığı vaatlerinden sağlıkta şiddet ve malpraktis konularını içeren yasa teklifi, hayal kırıklığının ötesine geçemedi. Açıklanan diğer vaatlerle ilgili ise somut bir adım henüz atılmadı. Bu vaatlerin gerçekleştirilip gerçekleştirilmeyeceği bir yana sadece geçiştirme ve oyalama olarak gördüğümüz bu vaatler kesinlikle sorunlarımıza çare olmayacaktır. Emeğimiz, geleceğimiz ve toplumun sağlık hakkı için mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz” diyerek önümüzdeki günlerde yeni bir mücadele takvimi açıklayacaklarını duyurdu. (İstanbul/EVRENSEL)