Süper sirk ve hakemlik
Türk sporunun bütün paydaşlarının yaşadığımız bu kaos ortamında hakemlerin işini kolaylaştırması gerekirken kulüpler ve kulüp başkanları nezdinde hakemlere olan bakış açısı ne yazık ki değişmiyor.
Fotoğraf: Pixabay
Erdal Eren KARACA
Bilgi Üniversitesi
Geçtiğimiz hafta Türk futbol tarihinin en ilginç olaylarından birini yaşadık. Aralarında Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Ali Palabıyık, Hüseyin Göçek gibi hakemlerin de bulunduğu, her hafta isimlerini duymaya alıştığımız on bir hakeme hakemlikten el çektirildi. Uluslararası basının da ilgiyle takip ettiği konu, “Türk futbolundaki şaibe” adıyla dile getirildi. Bu yazıyla beraber yaşadığımız süreci, yapılan açıklamaları ve hakemlik mesleğinin zorluklarını sizlere anlatmaya çalışacağım.
KARAR NE MANTIĞA UYGUN NE DE KANUNA
8 Mart 2022 günü Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) resmî sitesinden “Süper Lig ve 1. Lig Hakem ve Gözlemci Klasmanları yeniden belirlendi” adıyla yapılan açıklamayla beraber öğrendik ki aralarında hem uzun yıllardır tanıdığımız birçok hakem hem de geçtiğimiz yıllarda “gençleştirme” adı altında süper lig düzeyinde maç yönetmeye başlayan yeni hakemler görevden uzaklaştırıldı. Cüneyt Çakır gibi daha önce defa kez uluslararası maça çıkan, kariyerinde daha önce üç Avrupa Şampiyonası ve iki Dünya Kupası’nda görev almış bir hakemin de -Süper ligdeki form durumu ne olursa olsun, açık ara Türk futbol tarihindeki en iyi kariyere sahip hakem- bu listenin en başında yer alması olayın ilgi çekici yerlerinden biri. Gelecek sezon için FIFA’nın belirlediği “Dünya Kupası Aday Hakemliği” listesinde yer alan bir hakemin herhangi mantıksal bir açıklama yapılmadan listeden çıkartılması ne denli etik ve şeffaf, orası da size kalmış. Olayın bir diğer kısmı ise tüzüğe aykırı hareket edilmiş olması. Tüzükte yazan şartlara göre kadrodan çıkarılacak hakemler mevcut kadronun en çok %20’si olabilir. Görevden uzaklaştırılan hakemler ise %40’tan fazla olduğundan kanunsuz davranılmış oluyor. Talimatnameye ve tüzüğe aykırı hareket edildiği için görevden uzaklaştırılan hakemlerin olayı yargıya taşıyacak olması da gelen haberler arasında. Yargıda bekledikleri kararı alamamaları halinde AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi) yolu da açık gözüküyor. Daha önce AİHM’den çıkan emsal niteliğindeki bir karara göre TFF’ye bağlı olan kurulların özerk hareket etmediklerini ve bağımsız karar alamadıklarını da göz önüne alacak olursak şimdilik önünü göremesek de olayın UEFA nezdine kadar gitmesi de gündemde yer alıyor.
MERKEZ HAKEM KURULU TUTARSIZ
Burada değinmek istediğim konu ise MHK Başkanı’nın açıkladığı ve açıklamadığı şeyler üzerinden olacak. Katıldığı televizyon programında alınan kararın performansı yetersiz olanlar, kendini kurumun ve kurulun üzerinde görenler ve basın ve siyasetle işini halletmeye çalışanlar üzerinden alınan bir karar olduğunu dile getiren MHK Başkanı Ferhat Gündoğdu, konuşmasının devamında bu listede bulunan hakemlerle yolların tam olarak ayrılmadığını ve gelecekte bu hakemlere alt liglerde görev vereceklerini söyleyerek kendisiyle de çelişmiş oldu. Performansı düşük denilen bu hakemler, ligin en çok maç yöneten hakemleri arasındalar. Bu hakemlere maç veren kurulun da MHK olduğunu düşündüğümüz zaman neden performansı düşük, basınla ve siyasetle ilişkisi olan hakemlere maç verdiniz diye sormak en doğal hakkımız oluyor. Bu hakemlere daha sonra alt liglerde maç verileceğini söylemek de olayın üstünü örtme çabası olarak değerlendirilebilir. Tüm bu olaylar devam ederken bazı hakemlerin ve gözlemcilerin maçlara çıkmak istemedikleri ise takip edebildiklerimiz arasında.
FUTBOLU YÖNETENLERİN SİYASİ VE TİCARİ BAĞLARI
TFF Başkanı Nihat Özdemir’in federasyondaki görevinin kendisinin önem listesindeki sekizinci veya dokuzuncu görev olduğunu söylemek belki de yanlış olmayacaktır. Bildiğiniz üzere Nihat Özdemir, “Beşli Çete” olarak adlandırdığımız rant grubunun üyelerinden biri olan Limak Holding’in sahibi durumunda. Limak, Akbelen’deki doğa katliamı ve Kuveyt’teki işçi düşmanı tavırlarıyla bize bir yerlerden tanıdık geliyor olabilir. Yani, Limak Holding Sahibi Nihat Özdemir hâlihazırda Türk futbolunun en tepesindeki kurumun başkanı aynı zamanda. Futbolun Türkiye’deki en kirli alanlardan birisi olduğu herkes tarafından bilinen gerçek. Çünkü ortada kontrol edilemeyen bir para var ve bu parayı yöneten insanlar da ülkedeki futbolun tam ortasında duruyorlar. Futbolu yönetenlerin siyasi ve ticari ilişkileri, kamu bankalarıyla olan bağları ve buradaki çıkarları Türk futbolunun her geçen gün kan kaybetmesinde en etkili faktörlerden. Bu yaşadıklarımızın Türk futbolunda hiçbir şeyi çözmeyeceğiyse açık. Aksine bu gerilimde, bu şüphe ve şaibeyle beraber yolun sonunu görmek her bir sporsever için hayal oluyor.
FUTBOLUN GÜNAH KEÇİLERİ VE SENDİKALAŞMA HAKLARI
Burada bir parantez de hakemlerin var olan veya olmayan haklarına dair açmak gerekir. Ülkemizde üst düzeyde hakemlik mesleğini yapanların ayrıca profesyonel hakemliğe geçişle birlikte meslekten elde ettikleri büyük gelirler bir yana, özellikle alt liglerde görev yapan hakemlerin bu meslekte sendikalaşma ve emeklilik hakkı ya da sosyal güvenceleri bulunmuyor. Hakemlik mesleğinin dışarıdan göründüğü gibi kolay bir iş olmadığını, üst klasmana kadar yükselmek isteyen bir hakemin en alt düzeyden itibaren en az yedi yıl süre harcaması gerektiğini de belirtelim. En önem verdiğim noktaysa bu sporun bir oyun, maçı yönetenlerin ise insan oldukları. Türk sporunun bütün paydaşlarının yaşadığımız bu kaos ortamında hakemlerin işini kolaylaştırması gerekirken kulüpler ve kulüp başkanları nezdinde hakemlere olan bakış açısı ne yazık ki değişmiyor. Hakemler yıpratılıyor. Burada bir parantez de “Türkiye Faal Futbol Hakemleri ve Gözlemcileri Derneği” ne (TFFHGD) açmak iyi olacak. Bu dernek adından da anlaşılacağı üzere hakem ve gözlemcileri korumak, onların haklarını savunmak üzere kurulmuş bir dernek. Ancak derneğin resmi internet sayfasını açtığınızda çoğunlukla baş sağlığı dileği, bayram kutlaması gibi mesajlar göreceksiniz. Bu yüzden hakemlerin sendikalaşmasını tartışmak önemli hale geliyor. Ülkemizde hakemler her hafta ağır ithamlara, hakaretlere maruz kalırken onların haklarını koruyan derneğin hakemler nezdinde hiçbir ağırlığı bulunmuyor. Hakem sendikaları, taraftarın ve kulüplerin kendi işlerine odaklanmasını sağlayacaktır. Bu yüzden de oyunun gelişmesine ve oyuna bakış açısına katkı sağlayacaktır.