23 Mart 2022 10:06

Varız, gitmiyoruz, haklarımızı istiyoruz!

14 Mart’ta yaptığımız basın açıklaması, öğrenci temsilcilerinden ve arkadaşlarımızdan oluşan grubumuzda hazırlandı ve dönem grubuna atılarak arkadaşlarımızca onaylandı.

Fotoğraf: Ashkan Forouzani/Unsplash

Paylaş

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencileri

 

Her zaman olduğundan çok daha farklıydı bu 14 Mart. Eskiden tıp öğrencilerinin sadece tıp baloları düzenleyerek kutladığı bir günken artık hem hekimlerin hem tıp öğrencilerinin seslerini duyurmak için buluştuğu bir güne dönüştü. Bunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Varsın, gidiyorlarsa gitsinler” açıklamasının daha tepki sınırına ulaşmamış kişilerde tepkiye yol açması da bir etkendi. Arkadaş gruplarımızda ve kişisel sosyal medya hesaplarımızda sürekli olarak Erdoğan’ın konuşma videosu dolanmaya ve tartışılmaya başladı. Öğrenci temsilcilerinden ve 14 Mart’a yönelik hazırlık yapmak isteyen arkadaşlarımızdan oluşan grubumuzda hazırladığımız basın açıklaması dönem grubuna atılarak arkadaşlarımızca onaylandı. Yemekhanenin önünde eylemi duyuran ve kokart dağıtımı yapan birçok arkadaşımız sosyal medyadaki duyuruları görmeyen birçok insanı haberdar etti. Daha önce Rümeysa Şen’in anmasında kokartlarımızı asan öğrenci kafeleri bu sefer rektörlüğün yasaklamasından dolayı asamayacaklarını belirttiler.

HÜKUMETİN POLİTİKALARI HALK SAĞLIĞINI TEHDİT EDİYOR

Tıp fakültesinde uzun zamandır ilk defa bir öğrenci basın açıklaması okundu. Asistan Doktor Rümeysa Şen’in ölüm haberinden sonra yapılan basın açıklamasına kıyasla çok daha fazla öğrenci katılmıştı bu eyleme. Bu açıdan bakınca tıp öğrencilerinin süreç içinde örgütlenme ve beraber hareket etme konusunda daha fazla istekli olduğunu söyleyebilirim. Bu örgütlülüğü korumak ve ilerletmek de beraber hareket etme olanağını geliştirecek, geleceğimizi karartan politikalara ve mevcut sorunlara cevap verme gücümüzü arttıracaktır.

Yaşanan sürecin bir olumsuz yanı da yurtdışında çalışma konusunda kararsız olan bazı arkadaşlarımızın dahi şu an dil çalışmaya başlamış olmasıdır. Arkadaşlarım ile görüştüğümde şu sözler beni çok etkiledi: “Aklımın bir köşesinde olmuşsa bile hep burada kalmalıyım, gitmemeliyim diye düşünürken Erdoğan’ın açıklamasından sonra ilk defa kendimi bu kadar önemsenmiyor hissettim ve o gün Almanca çalışmaya karar verdim. Bu karardan döneceğimi düşünmüyorum.” Bu haliyle bakıldığında hükümetin sağlık politikalarının halk sağlığı için nasıl bir tehdit oluşturduğu daha iyi görülebilir.

Tıp öğrencilerinin kendilerini bekleyen gelecek konusunda kaygılarını dile getirdikleri basın açıklamasının talepler kısmını, Genç Hayat’ta yer almasını önemli bularak yazıya eklemenin önemli olduğunu düşünüyorum.

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğrencileri Basın açıklaması 

Biz Tıp Öğrencileri olarak bu koşulları kabul etmiyoruz. Geleceğimiz için söyleyecek sözümüz ve taleplerimiz var! 

-TTB’nin önerdiği “Sağlıkta şiddet yasası” bir an önce yasalaşmalıdır. 

- Malpraktis davalarına karşı hekimler tıpkı hâkimler gibi korunmalı ve tazminatlar devlet tarafından ödenmelidir.  

-İnsani olmayan 36 saatlik çalışma mesaileri tamamen yasaklanmalıdır. 

-Çalışma ortamları ve çalışma koşulları iyileştirilmelidir.  

-Mobbinge karşı caydırıcı önlemler alınmalı ve tespiti halinde yaptırım uygulanmalıdır. 

-Tüm hekimlere emeklerinin karşılığı olan maaşlar verilmeli ve emeklilik aylıkları yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.  

-Aile Hekimliği Ceza Yönetmeliği geri çekilmelidir. 

-Hekimlik mesleğinin itibarı geri kazandırılmalı, toplumu hekim ile karşı karşıya getiren, sağlık iş kolunda iş barışını bozan sağlık emekçilerini karşı karşıya getiren politika ve söylemlerden vazgeçilmelidir.

-Intern hekimlerinin çalışma koşulları “iyi hekimliğe” uygun şekilde iyileştirilmeli, özlük hakları sağlanmalı, sigorta kapsamları genişletilmeli ve intern hekimlik maaşı asgari ücret olarak sabitlenmelidir. 

-Tıp eğitiminde laik, demokratik ve bilimsel ölçütler esas alınarak öğrencilerin maruz olduğu stresin azaltılması amacıyla öğrenci temsilcileri ile ortak çalışma ve araştırmalar yürütülmedir. 

Basın açıklamasını şu sözlerle bitirmek istiyoruz. Bizler geleceğin hekimleri olarak belirtmek istiyoruz ki meslek tarihinin en köklü etik ilkelerine sahip olmanın bilinciyle, özlük haklarımızı ve meslek onurumuzu koruyarak her zaman toplumun sağlık hakkına sahip çıkacağız. İyi hekimliği yaşatacağız.

ÖNCEKİ HABER

Bir ailenin enerji faturası bir yılda yüzde 95 arttı

SONRAKİ HABER

Rapçi Trak: Sosyalist gerçekçi müzik anlayışını benimsiyorum

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa