Ahmet Telli: Sanatın sokağa taşabilmesi gerekir
Bilim Sanat Edebiyat Derneği (BİSED) Genel Başkanı Ahmet Telli ile nasıl yola çıktıklarını, neler yapacaklarını konuştuk.
Ahmet Telli | Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Birkan BULUT
Ankara
Ankara’da bulunan sanatçı ve edebiyatçılar geçtiğimiz günlerde Bilim Sanat Edebiyat Derneğini (BİSED) kurdu. Çağdaş Sanatlar Merkezinde güçlü bir açılış etkinliğiyle kuruluşunu ilan eden BİSED’in Genel Başkanı Şair Ahmet Telli ile nasıl yola çıktıklarını, neler yapacaklarını konuştuk. Ankara’da önce grileşip sonra kararan sanat dünyasını canlandırmak amacıyla bir araya geldiklerini anlatan Telli, kültür ve sanatı kolektif bir zeminde geliştirmek üzere çalışmalar yapacaklarını söyledi.
Bilim Sanat Edebiyat Derneği nasıl ortaya çıktı?
Ankara’nın kültür politikalarının 1950’den bu yana gittikçe grileştiğini, özellikle 1980’den sonra daha siyaha büründüğünü, özellikle de AKP döneminde de kültür sanat faaliyetlerinden ilerici demokrat unsurların kendilerini geri çektiğini veya bir biçimde İstanbul’a göçtüklerini görüyoruz. ’80 ortalarına kadar Ankara’da çeşitli sanat mekanları dergileri vardı. Hepsi bir biçimde kapandı. Durum böyle olunca ne yapabiliriz diye konuştuk. Bu mekanı tuttuktan sonra toplantılar yapıldı, Ankara’da bilim sanat alanında kimler varsa çağrıldı. Kültür merkezi veya dernek kurma fikrinin ardından dernek kurma kararına varıldı.
"ANKARA’DA POLİTİK VE POETİK DERGİLER OLDUKÇA FAZLAYDI"
Ankara’yı ’80’li yıllara kadar edebi bir muhit olarak anıyoruz. O dönemle bugünü nasıl karşılaştırırsınız?
O dönem Ankara’da politik ve poetik dergiler oldukça fazlaydı. Sanat etkinlikleri mekanlardan sokaklara taşıyordu. Bunu canlandırmak gerekiyor. Bir kültür kendi başına saf değildir; gerici bir yanı olduğu gibi ilerici bir yanı da barındırır. Önemli olan ilerici yanını geliştirmektir. Kuşkusuz egemenlikçi sistem kültürün gerici yanlarını sahiplenerek ‘geçmişin mükemelliğinin’ dışına çıkılmasını istemez. Oysa sanat bir gelecek bilgisidir ve geleceğin düşlerini tahayyül eder. Gelecek bilgisi aynı zamanda bir ütopyadır. Bunları ilerici demokratik kültürü sahiplenerek geliştirmeye çalışacağız. Alçak gönüllü bir şekilde yapabileceğimizi yapacağız, yapamadığımızın da yapılabilir olduğunu ifade edeceğiz. Çünkü bazı şeylere gücümüz yetmeyebilir ama yapılabilir olduğunu söylemek de bir iştir.
Derneğiniz sadece Ankara’da mı faaliyet gösterecek?
Şu an Ankara’da bir araya geldik ama sadece buraya bağlı olmayacak. Farklı şehirlerden de destekler geliyor, ancak Ankara’yı merkeze alacağını söyleyebilirim.
"BİRLİKTE NE YAPILABİLİR, DÜŞÜNMEK DURUMDAYIZ."
Sanatçılar, edebiyatçılar geçmişte birçok kez ortak bir fikir etrafında bir araya geldi. BİSED’de bir araya gelen sanatçıların ortak fikri nedir?
Kolektiflik olarak özetleyebilirim. Yani herhangi bir grubun ya da bireyin faaliyetini cilalamak değil, birlikte ne yapılabilir, düşünmek durumdayız.
Peki yol haritanızda neler var?
Gittikçe yalnızlaştırılan bireyin kolektif çalışma duygu ve düşüncesini canlandırabilme amacımız var. BİSED 1 Mayıs alanında da olacak, Dünya Şiir Günü’nde de, Newroz’da da... Kapalı mekanlardaki etkinliklerin yanı sıra bir gözünün de meydanlarda olması gerekiyor. Sanat her ne kadar bireysel çabaysa da onun sokağa, meydana taşabilmesi gerekir.
"SANAT, DEMOKRASİ MÜCADELESİNDE DE YER ALMALI"
Bugünün sanat dünyası kolektif bakıştan uzak mı?
Disiplinlerin kendi alanı vardır. Sinema tiyatro gibi sanat faaliyetleri birlikteliği gerektirirken, şiir çok daha bireysel bir sanattır. Ancak diğer alanlarla birlikte ne yapılabilir sorusuna yanıt aranabilir. Sanat, kendi disipliniyle ilgili bireysel yaratıcılıklara açık olsa da demokrasi mücadelesinde de yer alması gerektiğini düşünüyoruz.
Bugün sanatın toplumsal sorunlara yaklaşımını, kavrayışını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu bireysel olarak cevaplandırabilirim. Gelişmiş, olgun ürünler verildiği gibi egemen sistemin tüketim politikasının buraya da nüfuz ederek sanatın her alanını bir metaya dönüştürmek gibi kaygısı olduğunu görüyoruz. Şiir de bir meta üretimi olmadığı halde neredeyse bir tüketim nesnesine dönüştürülmek isteniyor. Bu yaratıcı insanın kendi iradesinden değil, kapitalist sistemin her şeyi soğurmak niyetinden kaynaklanıyor. Yüz binlerce basılan magazinel dergilerde sanat ürünlerinin teşhirini görüyoruz. Bunları demokrasi mücadelesinde dönüştürebilmenin de yollarını bulmamız lazım.