26 Mart 2022 20:13

Bugün Dünya Tiyatro Günü: Tiyatro sıkıntılara rağmen üretti

İzmir Şehir Tiyatrosu’nun Genel Yayın Yönetmeni Yücel Erten, Sanat İletişim Direktörü Eren Aysan ve Şehir Tiyatrosu Oyuncusu Pınar Güntürkün ile tiyatronun sıkıntılarını konuştuk.

Fotoğraf: İzmir Şehir Tiyatrosu

Paylaş

Bugün Dünya Tiyatro Günü… 70 yıl aradan sonra perdelerini açan İzmir Şehir Tiyatrosunun Genel Yayın Yönetmeni Yücel Erten, Sanat İletişim Direktörü Eren Aysan ve Şehir Tiyatrosu Oyuncusu Pınar Güntürkün ile Türkiye tiyatrosunun sıkıntılarını ve üzerindeki baskıları konuştuk. Sanatçılar, tüm olumsuzluklara ve sıkıntılara rağmen üretmeye devam ettiklerini belirtti.

İZBBŞT’NİN SAHNE SIKINTISI

Pandemi koşullarında birçok gösteri sanatları sekteye uğrarken İzBBŞT perde demesinin ilk 6 ayında üç oyun çıkardı ve dördüncü oyunun hazırlıkları başladı. İsmet İnönü Sahnesinin mevzuata takılması nedeniyle çalışmalarını uzun süredir İzmir Sanat’ta sürdürdüklerini belirten Erten, Opera Genel Müdürlüğünün Elhamra Sahnesini paylaşmaması nedeniyle, İzmir Sanat sahnesine sıkıştıklarını söyledi. 

İzmir Sanat’ın, fiziki imkanları bakımından düzenli bir tiyatro için verimli olmadığını dile getiren Erten, “Temsil yaptığınız zaman prova yapamıyorsunuz, prova yaptığınız zaman oyun oynayamıyorsunuz. Çünkü dekoru kenara çekecek bir alan yok. Her gün kapıya iki defa kamyon dayasanız, bu kez taşınmaktan çalışmaya zamanınız kalmaz. Yine de yerimiz dar demedik” dedi.

Bir başka sıkıntının ise her yeni oyunda bir buçuk ay boyunca ihale beklediklerinin altını çizen Erten, ihale süreçlerinin uzamasının yeni oyun çıkarmalarının önündeki en büyük engel olduğunu, tiyatronun üretim hızıyla ve takvimiyle asla bağdaşmayan bir mekanizma olduğunu ifade etti. Gişe sorunundan da bahseden Erten, “Gişesiz tiyatro olamaz. İnterneti kullanamayan herkesi dışlamış, bir bakıma tiyatronun bacağına kurşun sıkmış olursunuz. Bunca zaman içinde sadece İzmir Sanat’ta bir gişe açılabildi” dedi.

Bahane üretmediklerini, her şeye rağmen üretmeyi sürdürdüklerini vurgulayan Erten, “Ama yeni doğmuş bir sanat kurumunun gelişmesinin, sağlıklı beslenmesinin önündeki somut engelleri de dile getirmek benim görevim. Belki de bazı şeylerin ayırdına varılması için biraz zaman gerekecek” diye ekledi.

"TİYATRO EMEKÇİLERİ OLDUKÇA ZOR BİR DÖNEM GEÇİRİYOR"

Pınar Güntürkün, her 27 Mart Dünya Tiyatro Günü yaklaşırken aynı sorunların canlılığını koruduğunu belirtti. Yakın dönem tiyatro hayatına dair bir değerlendirmenin, pandemi koşullarını ayrı tutarak yapılamayacağını söyleyen Güntürkün şunları dile getirdi: “Sanatsal üretimler arka planda durmadı, alternatif yöntemler türedi, bunlardan çok ilham verici olanlar da oldu. Ancak pratikte sahnelerin kapalı olması pek çok sanatçıyı, topluluğu hem maddi hem de manevi düzeyde yıprattı. Tek geliri bilet parası olan tiyatrolar maddi yönden kira, vergi gibi giderlerin altında ezilirken; tiyatro sanatının mevcut koşullar dahilinde icra edilemeyişi, sanatçıların manevi dünyasına darbe indirdi. Devletin sanat politikası ve kültür sanat hayatına desteği her dönem için olduğundan çok daha fazla önemini belli etti. Ancak adeta kulaklar sağır, gözler kör oldu. Maddi destekten yoksun, manevi olarak yıpranması görmezden gelinen tiyatro emekçileri oldukça zor bir dönem geçirdi, geçiriyor”

Mesleki olgunluğa ulaşmış, alanında kendini kanıtlamış isimlerin genel sanat yönetmenliği görevini icra etmesinin bürokrasi tarafından zora sokulduğunu söyleyen Güntürkün, “Liyakati soru işaretleriyle birlikte anılan isimler bürokrasiye yakınsa bu soru işaretlerine rağmen dönemler boyunca görevde kalıyor. Böyle olunca da sahnelenecek eser seçiminden başlayan eseri hangi rejisörün sahneleyeceğine ve ötesine uzanan, sanatın özerkliğine darbe indirilmiş, ehliyet ve liyakatin bir değerinin olmadığı, çağın gerisinde bir tiyatro, gözler önünde o heybetli ama içi doldurulamamış dekorlar kadar büyük, duruyor” diye konuştu. 

"TAŞERON KADROLAR GELECEKSİZLİK OLARAK KARŞIMIZA ÇIKIYOR"

Son iki yılda tiyatro sanatının müzminleşmiş sorunlarının üstüne bir de uzun süren seyircisizlik ve mali imkansızlıklar damgasını vurdu. Tiyatronun devamlılığının olabilmesi için öncelikli olarak yasal boşlukların giderilmesi gerektiğini belirten Eren Aysan ise, Devlet Tiyatrosunun kuruluş yasasının tek tiyatro yasası olarak varlığı içinde bulunduğumuz trajik durum hakkında çok şey söylediğini ifade etti. 

Son iki yıl içinde İzmir, Mersin ve Gaziantep Şehir Tiyatrosunun seyirciyle buluştuğunu söyleyen Aysan, “Ancak hiçbirinin özgürlük alanını açacak ve özerkliğini tescilleyecek bir yasal düzenlemesi bulunmuyor. Her birinin tartışma üstü bir statüye kavuşturulması, bir an önce yerel yöneticilerin iki dudağı arasından kurtarılması gerekiyor. Üstelik son yıllarda artan taşeron kadrolar geleceksizlik olarak karşımıza çıkıyor. Böyle bir arafta, yerel yönetim destekli tiyatrolar bürokrasinin çarkında öğütülmeye aday. Hele bir de iş bilmez bürokratlara denk gelirse yoğun bakım odasına kaldırılıyor” dedi. 

Adaletin olmadığı, şiddetin kol gezdiği bir coğrafyada tiyatronun kitleselleştirilmesinin bir devlet politikası olacağının altını çizen Aysan, “Sansür ve otosansür sözcüklerinin boşa çıkarıldığı, işaretlenmiş sanatçılar için ifade verme kapılarının yerine yeni salon kapılarının açıldığı, tiyatro adına sağlam bir yasal zeminle oyuncuların desteklendiği bir dönemin gelmesini bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

Kemal Bekir ve Hücre 1952

SONRAKİ HABER

Hatay’da Erzin halkı Evrensel gazetesi ile dayanışma kahvaltısında buluştu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa