Sinop Nükleer Santrali davasında karar taraflara yazılı olarak bildirilecek
Sinop’ta kurulması planlanan, Sinop Nükleer Santrali'nin ÇED raporuna karşı açılan davanın karar duruşması Samsun'da görüldü. Mahkeme heyeti, sonucu taraflara yazılı olarak bildireceğini söyledi.
Fotoğraf: Evrensel
Sinop’ta yapılmak istenen nükleer santral projesiyle ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunun iptali istemiyle açılan davanın karar duruşması Samsun 3. İdare Mahkemesinde görüldü. Kararın beklendiği duruşmada mahkeme başkanı, kararı taraflara yazılı olarak bildirileceğini belirterek duruşmayı bitirdi.
"MAHKEMENİN TAVRI OLUMLUYDU"
Kararın 30 gün içinde açıklanacağını belirten EMO Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, “Mahkeme heyetinin tavrı oldukça olumluydu. Bu tür davalar genellikle gergin başlar ama mahkeme salonuna girene kadar herhangi bir zorlukla karşılaşmadık. Heyet hiç kimsenin sözünü kesmedi. Moralimiz yüksek, karşı taraf avukatlarının güçlü argümanları yoktu, sonuçtan umutluyuz” dedi.
Sinop NKP’den Zeki Karatay, mahkemede davacı taraf olarak herkese söz verildi. Mahkemenin bu tavrı oldukça olumluydu. Davalı avukatlarının duruşmada ‘Nükleer santral kazalarını araştıracağız’ demeleri bile iktidarın nükleer konusundaki hazırlıksızlığını gösteriyor” dedi.
Duruşmanın son bulmasının ardından adliyesi önünde düzenlenen açıklamada, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Av. R. Erinç Sağkan da konuştu. Türkiye’nin yakın geçmişinin en önemli çevre davalarından birisine tanıklık ettiklerini ifade eden Sağkan da sağlıklı bir çevrede yaşama hakkı için nerede bir hak ihlali varsa mücadeleye destek vermek için orada olacaklarını söyledi.
PROJENİN İPTALİ İSTENDİ
Duruşma için pek çok ilden yaşam hakkı savunucuları, nükleer karşıtı platform üyeleri, akademisyenler, sendika, meslek odası, siyasi parti temsilcileri ve milletvekilleri Samsun'a geldi. Duruşma öncesi çevre illerden gelenler salonu doldururken duruşmada söz alan çok sayıda avukat ÇED raporundaki eksikliklere dikkat çekip santralin yaratacağı risklere dikkat çekerek projenin iptali yönünde karar verilmesini istedi.
Projenin toplum ve çevreye olan maliyetine ÇED raporunda yer verilmemesini eleştiren avukatlar, "Ortada bir proje yok!" diyerek projenin sponsorları tarafından hazırlanan ÇED dosyasına tepki gösterdi. ÇED raporunda dışa bağımlı bir enerji modeli önerildiğine dikkat çeken avukatlar, "Bilirkişi raporları gerçeği ifade etmemektedir. Usulen de ÇED raporu ihlal edilmiştir" dedi. ÇED raporuna dair 276 iptal gerekçesi olduğunu ifade eden avukatlar, "Dava konusu santral projesinin iptalini talep ediyoruz" dedi.
"APARTMAN YAPAR GİBİ SANTRAL YAPACAKLAR"
Duruşmada söz alan Av. Mehmet Horuş, “Atıklar meselesi konuşulmadan, su konusu konuşulmadan ÇED raporundan bahsedilemez” diyerek rapordaki eksikliklere dikkat çekti. “Nükleerin etki alanı tüm dünyadır” ifadeleriyle projeden sadece Sinop ve çevresinin etkilenmeyeceğine vurgu yapan Horuş, “Sismik veriler raporda gizleniyor. Bu veriler bilirkişi raporunda mevcut. Apartman yapar gibi nükleer santral yapacaklar. Sizden talebimiz bu bir ÇED raporu değil, buna bir hukukilik kazandırın” çağrısında bulundu.
KANSER RİSKİ BİLİRKİŞİ RAPORUNDA VAR, ÇED RAPORUNDA YOK
Duruşmada söz alarak nükleerin insan sağlığı açısından yaratabileceği zararlara dikkat çeken Türk Tabipleri Birliği (TTB) avukatı Verda Ersoy, “Sağlık açısından radyolojik ve radyolojik olmayan zararları fazlasıyla mevcut. Kansere kesin neden olan maddeler bilirkişi tarafından rapor edilmiştir” dedi. Bilirkişi raporundaki risklerin ÇED raporunda dikkate alınmadığını vurgulayan Ersoy, “Çernobil'de çıkan yangın 13 günde söndürülebildi. Üzerinden 11 yıl geçmesine rağmen Fukuşima bölgesine geri dönüşlere hâlâ izin verilmiyor. Düşünmek lazım…” ifadelerini kullandı. Atık depolamaları nasıl olacak, olası bir depremde radyoaktif salınım nasıl engellenecek gibi soruların yanıtlarına da raporda yer verilmediğini söyleyen Ersoy, buna karşın raporda yer alan “Sağlık sektörüne katkı sunacak” ifadesine de şöyle yanıt verdi: “Daha çok hasta ve daha çok hastalık ile mi katkı sunulacaktır? Eksik bir rapor. ÇED raporunun iptalini talep ediyoruz.”
"İŞÇİ SAĞLIĞI ÖNLEMLERİ YETERSİZ"
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) avukatı Sanem Küçükarzuman; “Bilirkişi raporunda projenin koruma alanı olan bölgeler üzerinde uzun dönemde yapacağı tahribat belirtilmiştir. ÇED raporu bir inşaata izin verirmişçesine hazırlanmıştır” diyerek raporu eleştirdi. Nükleer santralin ülkenin enerji ihtiyacını karşılayacağı yönündeki tezlere de itiraz eden Küçükarzuman, “Ülkemizde yenilenebilir enerjinin çok düşük bir oranı kullanılmaktadır” dedi.
KESK avukatı Pınar Akdemir ise raporda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından alınan önlemlerin de yetersizliği olduğunun görüldüğüne dikkat çekti. Şantiye alanında çalışacak işçilerin radyasyona maruz kalma ölçümlerinin nasıl yapılacağına dair eksiklikler olduğunu söyleyen Akdemir, “ÇED raporuna göre 480 bin ağaç yok edilmiş. Bunun doğruluğu tartışılır. Yaşanabilecek olan orman yangınlarına dair önlemler ÇED raporunda yer almamaktadır” dedi.
"GELECEK KUŞAKLARA MİRAS NÜKLEER ATIK OLACAK"
ÇED raporunda güvenlik analizinin de eksik olduğunu vurgulayan Avukat Arif Ali Cangı, “Bu raporla bırakın nükleeri daha basit bir şey dahi yapılmaz. ÇED raporu nükleer santrali pazarlama raporudur” dedi. Dünyada nükleer atıkların bertarafı konusuna çözüm üretilemediğini söyleyen Cangı, bu atıkların 210 bin yıl yok olmadığını vurguladı. Nükleer santralin gelecek nesillere nükleer atık mırası anlamına geldiğini söyleyen Cangı, “Sinoplular ÇED sürecinde halkın katılım toplantı binalarına dahi yaklaştırılmadı. Vereceğiniz karar, nükleer santral kararı değil aynı zamanda tarihsel bir sorumluluktur. Gelecek kuşakların da yararı gözetilmelidir” ifadelerini kullandı.
Avukat Eşber Yağmurdereli ise “Nükleer santrale yapacağınız maliyeti güneşe, rüzgara, temiz enerjiye yapmıyorsunuz. Siz neden miadı dolmuş bir enerji türüne yatırım yapıyorsunuz?” diyerek yenilenebilir enerji yatırımlarını gündeme getirdi. Nükleer üretiminin dünya barışı açısından da tehdit yarattığına dikkat çeken Yağmurdereli, “Nükleer silahla elektrik enerji üretim mekanizmaları arasında çok küçük farklar var” uyarısında bulundu.
Davacı avukatların ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı avukatları ÇED raporunu savunmak üzere söz aldı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı avukatı, nükleer inşaatı için bugüne kadar 480 bin ağacın kesildiği santral kurulum alanının küçük olduğunu savundu.
"UCUZ OLMAYAN BU KAYNAKTA ISRAR NEDEN?"
Davacı avukatların savunmasının ardından söz alan TTB avukatı Verda Ersoy, bakanlık avukatlarına “Nükleer santrallere güvenilir dediler, kazanın olmayacağını taahhüt edebilirler mi?” diye sordu. TMMOB adına savunma yapan avukat ise “Arz güvenliğinin 7/24 sağlanması mümkün değildir” uyarısında bulundu.
Avukatların ardından davacı kurumların temsilcileri söz aldı. TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı; nükleer santralin halk sağlığı sorunu anlamına geldiğini vurgulayarak “Sağlığımız tüketim nesnesi olarak kaynayıp gidecek. Kamusal sağlık haktır. Halk sağlığı için mücadele ediyoruz. Bu gezegen üzerinde herkesin yaşamını sürdürebilmesi için herkesi sağduyuya davet ediyorum” dedi.
TMMOB Nükleer Enerji İzleme Komisyonu Üyesi Nedim Bülent Damar ise “Çernobil insan hatası sonucu oluştu. Fukuşima dizayn hatası ama teknik hatadan olmadı. Santral güvenliğinin sağlanması yeterli değil, kaza riski hep vardır” dedi. Nükleer santralde üretilecek elektriğin dağıtım şirketine ucuza satılacağını söyleyen Damar, ancak halkın yine de ucuz elektrik kullanmayacağına dikkat çekti; “Ucuz olmayan bu kaynakta ısrar neden?” diye sordu.
"NEDEN RANTA DAYALI İMAR PLANLARI?"
Duruşmada söz alarak iktidarın “Yenilenebilir enerji pahalıdır” söylemine yanıt veren EMO Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Özdağ, “Bu tespit bakanlığın kendi verileri ile ters düşmektedir. Bunun nedeni ranta dayalı imar planlarıdır” dedi.
Mahkemenin vereceği kararın yer altı yer üstü kaynaklarının talana açılmasına karşı tarihi bir anlamı olacağını ifade eden KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik, Akkuyu santral inşaatında yaşananları hatırlatarak “İşletme aşamasında yaşanabilecek kazaları ve sonuçlarını düşünmek bile istemiyoruz” dedi. Şehir Plancıları Odası adına söz alan Orhan Sarıaltun ise “Planda nükleer santralin yeri belli değil. İnşaat aşamasında yer tespiti yapılacağı belirtilmiş. Planlar net olmalı, muğlak olmamalıdır. İmar mevzuatında ‘planlama yapılırken halk söz sahibi olmalı’ denilirken bu planlamada halka söz hakkı verilmemiştir” dedi.
BİZİ ENERJİ ARZI ÜZERİNDEN ESİR ETMEYE ÇALIŞIYORLAR
TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Küçük ise "Geçmişte ÇED raporları ile yapılan projelerin şu anki durumu ortadır. Tesislerin rapor içerikleri okunmadan kararlar alınmıştır. Biz satılık mıyız? Yaşam hakkımızı kim satın alabilir? Bize kim bedel belirleyebilir? Bu arz kimin derdi? Kapitalizmin! Bizi enerji arzı üzerinden esir etmeye çalışıyorlar! Kapitalizmin sömürgeci normlarını bize dayayarak, hukuki olarak karşılığı olmayan ÇED raporunu kabul etmiyoruz" dedi.
BİZ UZMANLARA HİÇBİR ŞEY SORULMADI
Konun asıl uzmanlarına bugüne kadar hiçbir şeyin sorulmadığını belirten Prof. Dr. Aziz Konukman "Üstün kamu yararı gözetilerek, yapılacak projelerin en az 50 yıl sonra da bu yararı sağlaması gerekmektedir. Yatırım dediğiniz yerde geri dönülemez. Enerji ile ilgili tüm yasal düzenlemelerde, olası sonuçlar üzerinden hareket edilmelidir” dedi.
"GELECEĞİMİZ İÇİN, ÇERNOBİL GİBİ BİR SON İSTEMİYORUZ"
“Orman Bakanından ormanı, çevre bakanımızdan çevreyi korur hale geldik” diyen Sinop CHP Milletvekili Barış Karadeniz; "Ey kamu avukatları, nükleer santrali öyle bir anlattınız ki evimizin bahçesine yapasımız geldi. Biz nükleer santral istemiyoruz. Bizim yaşam hakkımızı elimizden almaya kimsenin hakkı yok. Geleceğimizi alamazsınız" dedi.
Daha sonra söz alan Sinop Belediye Başkanı Barış Ayhan, “Biz 30 yıldır kendi yaşam alanımızı korumak adına bu dosyaların içindeyiz. Çernobil’ e giderek neler yaşadıklarını bizzat gördüm. Böyle bir sonu biz kendi geleceğimiz için istemiyoruz" dedi.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Dönem Sözcüsü İlker Şahin ise, "Ben doğmadan önce yaşanan Çernobil’i hâlâ yaşıyoruz. Biz her platformda nükleere karşıtlığımızı söyleyeceğiz!" derken, Sinop Çevre Dostları Derneği Başkanı Hale Oğuz, nükleer santrallerde yapılacak en küçük bir hatanın telafisinin olmadığını söyledi.
Davacı kurumlar adına yapılan konuşmaların ardından mahkeme heyeti kararını açıklamak üzere duruşmaya ara verdi. Aranın ardından heyet, sonucu taraflara yazılı olarak bildireceğini söyledi.
BİLİKİŞİ OLUMSUZ GÖRÜŞ BİLDİRMİŞTİ
Nükleer Karşıtı Platform (NKP) Bileşenleri ile birlikte Sinoplu vatandaşlar, Sinop ve Ayancık Belediyeleri, Elektrik Mühendisleri Odası (EMO), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), KESK, TEMA Vakfı ve çok sayıda demokratik kitle örgütü ile birlikte bakanlığın hukuksuz ÇED uygulamasına karşı, 2 Ekim 2020 tarihinde yargı yoluna başvurmuştu. Samsun 2. ve 3. Bölge idare mahkemelerinde Sinop Nükleer Santralı ÇED İptali talebiyle açılan davalar için mahkeme tarafından 15 bilim insanından oluşan Bilirkişi Kurulu ataması yapıldı ve bilirkişiler tarafından yapılan değerlendirme sonucunda da 250 sayfadan oluşan bir rapor hazırlandı.
Bilirkişilerce hazırlanan raporda, nükleer atıklara ilişkin bir çözümün sunulmadığı, santralda yer seçiminin hatalı olduğu ve herhangi bir kaza durumunda tahliye işlemlerinin yapılamasının güçlüğünün ortaya koyulduğu ifade edildi. Raporun sonuç ve kanaat bölümünde bilirkişiler 24 ana başlıktan 18’inde, 102 alt başlıktan 90’ında olumsuz görüş bildirdi. (Samsun/EVRENSEL)