30 Mart 2022 08:51

Ukrayna’da Neonazi yapılanmalar bugüne nasıl geldi?

Rusya’da Putin politikalarını eleştiren baskı, Avrupa’da NATO politikalarını eleştirenler tepki görüyor. Ukrayna’da da hükümete muhalif partiler engellenirken Neonazi gruplar ise destek görüyor.

Fotoğraf: Stringer/AA

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Rusya’da “Putin’in savaşı”na karşı çıkan değişik toplumsal hareketlere karşı geniş bir kampanyanın sürdürüldüğü, savaşı “işgal” diye tanımlamanın yasak olduğu biliniyor. En son canlı yayın sırasında spikerin arkasına “Savaşa hayır” dövizi gösteren kadın gazeteci yargılandı.

Almanya’da da benzer baskılar devam ediyor. NATO’yu eleştirmek, Rusya’yı eleştirmemek adeta bir “ayrım noktası” haline getirildi.

Ukrayna’da da Cumhurbaşkanı Volodomir Zelenskiy ve hükümetinin savaştaki rolünü eleştirmek yasak. Savaşın durmasını, Rusya’nın çekilmesini ve Ukrayna’nın bağımsız kalmasını savunan parti ve örgütler, Ukrayna rejimi tarafından “Rusya yanlısı” ilan edilerek 20 Mart’ta bir kararnameyle yasaklandı.

Yasaklananlar arasında 2019’daki seçimlerde Zelenskiy’nin partisi “Halkın Hizmetçisi” (Sluha Narodu) partisinden sonra yüzde 13 ile ikinci olan Muhalefet Platformu da bulunuyordu. Ukrayna Komünist Partisi ise 2015’te yasaklanmıştı. Son kararnameyle yasaklanan diğer partiler ise şunlar: “Sol Muhalefet”, “Sol Güçler Birliği”, “Ukrayna İlerici Sosyalist Partisi”, “Ukrayna Sosyalist Partisi”, “Sosyalistler”, “Yaşam İçin Muhalefet Platformu”, “Şaria Partisi”, “Bizim”, “Devlet” ve “Vladimir Saldo Bloku”.

FAŞİST ÖRGÜTLER İSE SERBEST

Zelenskiy’nin önemli bir dayanağının ise içeride ve dışarıdaki faşist parti ve örgütler olduğu görülüyor.

Dünyanın değişik ülkelerinden Neonazilerin savaşmak üzere Ukrayna’ya gittiği biliniyor. Ukrayna içinde ise 2014’deki “Maidan darbesi”nden sonra faşist parti ve örgütler önemli bir güç halinde gelerek, NATO, ABD ve AB tarafından desteklenip, muhatap alındılar.

Rosa Luxemburg Vakfı tarafından hazırlanan bir raporda halen Ukrayna’da faaliyet sürdüren, savaş nedeniyle güçlerini arttıran belli başlı faşist hareketler şu şekilde sıralandı:

AZOV/AZAK HAREKETİ

Azov/Azak Hareketi (Asowskyj Ruch): Ülkedeki en büyük aşırı sağcı-faşist hareket olma özelliği taşıyor. Örgüt üç bölümden oluşuyor: Askeri kanadı Azov Tugayı, siyasi kanadı Ulusal Kolordu Partisi ve paramiliter kanat Ulusal Yurttaş Savunma.

Örgütün toplamda 20 bin üyesinin olduğu belirtiliyor. 1500’den fazla iyi eğitilmiş savaşçısı var. Örgütün askeri kanadı 2014’teki darbeden sonra Ukrayna ordusunun parçası haline getirildi. Rusya’nın kuşattığı Mariupol’da asıl olarak bu gücün olduğu belirtiliyor. İdeolojik olarak açıktan Nazizmi savunan Azov hareketi özellikle Dinamo Kiev, Metalis Charkiw ve Schachtar Donezk futbol takımlarının taraftarları arasında örgütlü.

Örgütün ordunun parçası haline gelmesi ve güç toplamasında 2014 darbesinden sonra içişleri bakanlığı koltuğuna oturan Arsen Awakow’un rolü büyük. 2014’te Petro Poroşenko’nun kurduğu hükümette yer alan Awakow, Zelenskiy’nin seçilmesinden sonra da kabinede yerini korumaya devam eden tek isim oldu. Başka bir deyişle 2014’den sonra Neonazilerin verdiği destek nedeniyle kabindeki yerini hep korudu. Faşistlerin bakanlık üzerinde etkisi çok fazla. 2017’de kurulan paramiliter Azov Ulusal Yurttaş Savunması ise özellikle yabancılara, azınlıklara, polisin yardımcı gücü olarak terör estiriyor.

SWOBODA

Swoboda (Özgürlük): 1991’de kurulan ve 1995’te partileşen Swoboda, 2011-2014 yılları arasında Ukrayna’daki en güçlü faşist parti idi. Mecliste 37 milletvekili ile temsil ediliyordu. 2014’te gerçekleşen “Maidan darbesi” sırasında, diğer aşırı sağcı-faşist örgütler daha atak davranınca güç kaybetti. 2019’daki genel seçimlerde ulusal meclis Rada’da beş doğrudan milletvekili gönderirken, yerel parlamentolarda ise 15 temsilcisi var.

Swoboda, kendisini Stapen Bandera tarafından kurulan “Ukrayna Milliyetçi Ulusal Ordusu”nun (OMU) devamı olarak görüyor. Örgütün liderliğini yapan Oleh Tjahnybok, birçok kez AB ülkelerinin temsilcileri tarafından ağırlanmıştı. Swoboda, 2014’den sonra kurulan hükümete destek vermişti. Avrupa’nın diğer ırkçı örgütleriyle de bağlantı içinde.

Partinin askeri kanadını ise gençlik örgütü Sokil temsil ediyor. Gençler arasında askeri eğitim yapan örgüt, sokakta pek çok kez göçmenlere, antifaşistlere yönelik saldırılar düzenledi.

PRAWYJ SEKTOR

Prawyj Sektor (Sağ Sektör): 2014’deki Maidan gösterileri sırasında ülkenin değişik bölgelerinden gelen aşırı sağcıların katılımıyla kurulan Sağ Sektör, tamamen paramiliter bir örgüt. Ancak, devletin resmi güvenlik güçlerinin bir kolu olarak kabul görmedi. Çok sayıda ağır silaha sahip olduğu belirtiliyor. Transkarpatlar bölgesinde polisle çatışmaya girmesinden sonra örgütün başkanı Dmytro Jarosch görevinden istifa etti. Bu nedenle kriz içinde olduğu ifade ediliyor. Değişik örgütlerin bir araya gelmesiyle kurulan Sağ Sektör de Stepan Bandera’nın takipçisi olduğunu ifade ediyor.

C14

C14: Kiev ve çevresinde 350 üyesinin olduğu tahmin edilen aşırı sağcı, radikal faşist C14, ülkede özellikle antifaşistlere ve Romanlara yönelik düzenlediği ırkçı saldırılarla tanınıyor. C14’ün iki üyesi antifaşist yayıncı Oles Busina’yı öldürmek gerekçesiyle yargılandı. Bunun dışında birçok antifaşiste saldırılar düzenleyen örgüt, rapora göre devletten maddi yardım alıyor.

Bunların dışında Derschawnyzka iniziatywa Jaroscha (DIJA), Karpatska Sjtsch, Frajkor, Bratstwo, Tradizija i porjadok, Katechon, Newidomyj Patriot adlı faşist örgütler ülkede legal şekilde faaliyet sürdürmeye devam ediyor.

Gelişmeler, ABD, AB ve NATO’nun Ukrayna’da etkisi arttıkça faşist hareketlerin güçlendiğini ve bunların devletin parçası haline getirildiğini gösteriyor. Soğuk Savaş yıllarında da faşist örgüt ve kişileri sosyalizme karşı kullanan Batı, öyle anlaşılıyor ki son 20 yılda Ukrayna’da etkisini artırmak için faşist hareketleri Rusya’ya karşı aynı yaklaşımla kullandı.

Rusya lideri Putin’in her fırsatta işgalin gerekçeleri arasına Ukrayna’nın Nazilerden arındırılacağını sayması bu yüzden. Ancak, bunun işgali haklı çıkaracak bir gerekçe olmadığının bir kez daha altını çizmek gerekiyor.

BANDERA MELNYK VE BUGÜN

Ukrayna’daki faşist hareketler ile devletin bugünkü yöneticilerinin önemli bir bölümü için Hitler faşizminin işbirlikçisi Stepan Bandera “ulusal kahraman” olarak görülüyor. 1909’da doğan Bandera 1934’te dönemin Polonya içişleri bakanını öldürmekten ceza aldı. Ancak İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasından sonra serbest bırakıldı. Ardından Alman faşistleriyle iş birliği yaptı. Bağımsız bir Ukrayna’nın kurulması için Andrij Melnyk ile birlikte Ukrayna Bağımsızlık Örgütünü (OUN) kurdu. İkisi çok sayıda katliama imza attı.

Bandera ve Melnyk savaş bittiğinde ise Almanya’ya kaçtı. SSCB tarafından işlediği cinayetlerden ötürü ölüm cezasına çarptırılan Bandera, 1959’da Münih’te KGB ajanı Bogdan Staşinski tarafından öldürüldü. Mezarı halen Münih’te bulunuyor ve Ukraynalı milliyetçiler tarafından ziyaret ediliyor.

Melnyk ise 1964’te Köln’de öldü, Luxemburg’da defnedildi.

Bandera’nın Münih’te bulunan mezarını sık sık ziyaret edenler arasında Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisi Andrij Melnyk de bulunuyor. 1975 doğumlu Büyükelçi Andrij Melnyk’in faşist Andrij Melnyk’in torunu ya da akrabası olup olmadığına dair ise bir bilgi bulunmuyor. Pek çok kaynakta Büyükelçi Melnyk’in anne-babası hakkında bir bilgiye yer verilmiyor.

Ancak, her Münih’e gidişinde tepkilere rağmen Bandera’nın mezarını ziyaret etmesi, iki Melnyk arasında bir bağlantının olabileceği ihtimalini güçlendiriyor.

Özellikle Batı Ukrayna’da “ulusal kahraman” olarak görülen Bandera, 22 Ocak 2010’da dönemin Cumhurbaşkanı Viktor Yuşçenko tarafından “Ukrayna Kahramanı” ilan dildi. Mart 2010’da ise yeni Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç tarafından kahramanlık ünvanı geri alınmıştı. 2019’da seçilen Zelenskiy ise Bandera’nın adının verildiği yerlerin adını değiştirmeye yanaşmadı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Darinda patronuna işten atma yetmedi

SONRAKİ HABER

Demirtaş Mızraklı’yla fotoğrafını paylaştı: Elbet bir gün, hep birlikte o limana varacağız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa