AKP ve MHP'nin Seçim Kanunu Teklifi'nin birinci kısmı TBMM'de kabul edildi, görüşmeler bugün sürecek
Seçim barajını yüzde 7'ye düşüren, seçim kurullarının belirlenmesinde önemli değişikliğe gidilen teklifin birinci bölümünde yer alan 7 madde TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Fotoğraf: Mehmet Ali Özcan/AA
Meclis Genel Kurulu’nda AKP ve MHP ortaklığıyla getirilen seçim kanun teklifinin görüşmelerinde muhalefet yasalarla oynanarak, seçim kazanmanın hedeflendiğini vurguladı.
AKP ve MHP ortaklığıyla getirilen “Milletvekili Seçimi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin maddelerinin görüşmeleri TBMM Genel Kurulunda devam ediyor. Teklifin birinci bölümünde yer alan 7 madde TBMM Genel Kurulunda kabul edildi.
Ardından teklifin ikinci bölümünün tümü üzerindeki konuşmalara geçildi. Bu konuşmaların da tamamlanmasının ardından birleşime ara verdi. Aranın ardından komisyonun yerini almaması üzerine Adan, birleşimi kapattı.
Bugün devam edecek görüşmelerde teklifin 8’inci maddesinden 15’inci maddeye kadar olan kısım görüşülecek.
SEÇİM BARAJI YÜZDE 7'YE İNDİRİLECEK
Temel Kanun olarak iki bölüm halinde görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan ve kabul edilen maddelere göre, seçimlerde yüzde 10 olarak uygulanan ülke seçim barajı yüzde 7’ye indirilecek.
Bu maddenin, Cumhur ittifakının "küçük ortağı" MHP'nin baraj altında kalması ihtimaline karşı hazırlandığı düşünülüyor. Muhalefet pek çok ülkede seçim barajı olmadığını olanlarda da yüzde 3 civarında olduğunu belirterek maddeye tepki gösteriyordu.
SEÇİM İTTİFAKLARI VE SEÇİME KATILMA YETERLİLİĞİ
İttifakın aldığı oy toplamı ülke barajını geçtiği takdirde, seçim çevrelerinde milletvekili hesabı ve dağılımı, ittifak içinde yer alan her bir partinin o seçim çevresinde almış olduğu oy sayısı dikkate alınarak yapılacak.
İttifakı oluşturan siyasi partilerin her birinin çıkaracağı milletvekili sayısı, her seçim bölgesinde ittifak içinde elde ettiği oy sayısı esas alınarak genel D'Hondt uygulamasıyla belirlenecek.
Seçime katılma yeterliliği elde eden parti, Siyasi Partiler Kanunu'nda öngörülen ve parti tüzüğünde belirtilen süreler içinde ilçe, il ve büyük kongrelerini üst üste iki defa yapmamışsa seçime katılma yeterliliğini kaybedecek. Salt TBMM'de grup kurmuş olmak, seçime katılabilmenin yeter şartından biri olamayacak.
Teklifin bu maddeleri, Cumhur İttifakı karşısındaki mevcut ve olası ittifakları, bunlara dahil olan ya da olacak partileri engelleme amacı taşımakla eleştiriliyor.
EN ÇOK TARTIŞILAN KONULARDAN: SEÇİM KURULLARI
Teklifin barajla birlikte en çok tartışılan konusu il ve ilçe seçim kurullarının oluşturulmasına dair maddeler oldu.
Kabul edilen maddelere göre il seçim kurulu, bir başkan, iki asıl üye ile iki yedek üyeden oluşacak. İl seçim kurulu başkanı ve asıl üyeleri ile yedek üyeleri, iki yılda bir ocak ayının son haftasında, il merkezinde görev yapan, kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış, en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş hakimler arasından, adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca ad çekme suretiyle tespit edilecek. Ad çekmede ilk çıkan hakim başkan, sonraki iki hakim asıl ve son çıkan iki hakim yedek üye olacak. Ad çekmeye katılacak hakim sayısının beşten az olması durumunda, bu hakimler arasında ad çekme işlemi yapıldıktan sonra eksik kalan asıl ve yedek üyeler, en kıdemli hakimden başlayarak belirlenecek.
Ad çekmeye katılacak hakimin bulunmaması durumunda ise başkan ve asıl üyeler ile yedek üyeler en kıdemli hakimden başlayarak belirlenecek. Bu suretle kurulan il seçim kurulu iki yıl süre ile görev yapacak. Kıdemin belirlenmesinde kınama veya daha ağır disiplin cezası almış olanlar diğerlerinden daha az kıdemli sayılacak. İl seçim kurulu başkanlığının boşalması halinde asıl ve yedek üyelerden en kıdemli hakim il seçim kuruluna başkanlık edecek.
İlçelerde, ilçede görev yapan kınama veya daha ağır disiplin cezası almamış en az birinci sınıfa ayrılmış ve birinci sınıfa ayrılma niteliklerini kaybetmemiş hakimler arasından, merkez ilçelerde ise aynı nitelikleri taşıyan hakimler arasından adli yargı ilk derece mahkemesi adalet komisyonunca ad çekme suretiyle belirlenen hakim, kurulun başkanı olacak. Ad çekmeye katılacak hakimin bulunmaması durumunda ise en kıdemli hakim kurulun başkanı olacak.
Sandık kuruluna üye bildirme hakkı olan bir parti; oluru olmadan başka bir parti üyesini sandık kurulu üyesi olarak gösteremeyecek.
AKP ve MHP'nin teklif ettiği ve kabul edilen bu düzenlemeler, seçim kurullarına atanacak hakimler konusunda kıdem esasını ortadan kaldırıyor. Kıdem esası olunca genellikle AKP iktidarından önce hakim olmuş kişiler il seçim Kurulu başkan ve üyesi oluyordu. Düzenlemeyle seçim kurulu üyeleri kura ile seçilecek, AKP zamanında alınmış çok sayıda hakim de seçim kuruluna girecek. Kura yönteminde yolsuzluk yapılma ihtimali de muhalefetin eleştirdiği noktalar arasında.
GÖRME ENGELLİLER İÇİN ŞABLON
Genel Kurulda AK Parti'nin kabul edilen önergesiyle, görme engelli seçmenlerin oyun gizliliği esasına uygun şekilde oy kullanabilmesi için düzenlemeye gidildi. Buna göre, Yüksek Seçim Kurulu (YSK), görme engelli seçmenlerin kullanabilmesi için oy pusulalarına uygun şablon sağlayacak.
TBMM Genel Kurulunda teklifin birinci bölümünde yer alan 7 maddenin kabulünün ardından ikinci bölümün tümü üzerindeki görüşmelere geçildi.
MUHALEFET PARTİLERİNDEN MİLLETVEKİLLERİ TEKLİFİ ÖZETLEDİ: SEÇİM KAZANMAK İÇİN YASAYLA OYNAMAK
Genel Kurul’da Teklifi'nin maddelerinin görüşmeleri sırasında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antep Milletvekili Mahmut Toğrul söz aldı. Seçim kanun teklifinin birinci maddesine dair konuşan Toğrul, “1'inci madde ne öneriyor? Seçim barajını yüzde 10'dan yüzde 7'ye çekeceklermiş. Bakın, seçim barajıyla bu ülkedeki halkın önemli oranda oyunun sandığa yansımasının engellediği dönemde, maalesef, bu zatı muhteremlerin gıkı çıkmamış. 2002 seçimlerinde 19 parti seçime katılıyor; AKP yüzde 34,28 alıyor, 363 vekil alıyor; CHP ise yüzde 19,38'le 178 vekil alıyor. 2 parti Meclise giriyor, oylarının toplamı yüzde 53; oyların yüzde 47'si maalesef sandığa yansımıyor" dedi.
HDP'Lİ TOĞRUL: "ORTAĞINIZIN İHTİYACI YÜZDE 7! GERÇEKTEN DEMOKRATSANIZ BARAJI KALDIRIN"
Konulan bu barajın HDP ve destek veren demokrasi güçlerince yerle bir edildiğini belirten Toğrul, "Yerle bir olmuş barajı yaratanların kendisine bir baraj konulmuş. Şimdi, onu aşmak için barajı düşürüyorlarmış. Beyler, barajı düşürecekseniz, madem öyle, gerçekten demokratsanız, gelin, bu barajı kaldıralım; önergemizde bunu istiyoruz. İllaki de bir baraj istiyorsanız sembolik bir oran olsun; yüzde 1 olsun, yüzde 3 olsun. Niye yüzde 7? Çünkü ortağınızın ihtiyacı yüzde 7" diye konuştu.
Toğrul, "Bugün, Avrupa’da en yüksek seçim barajı -o da Doğu Avrupa ülkelerinde- yüzde 5’tir. Bakın, İngiltere, Fransa, Portekiz, İsviçre gibi ülkelerde seçim barajı yok. O açıdan, gerçekten halkın iradesi sandığa yansısın istiyorsanız, yüzde 7 değil; sıfıra ya da sembolik bir orana düşürmemiz gerekir" diye konuşan Toğrul şöyle devam etti:
"AKP ve MHP, maalesef, dediğim gibi, halkın gönlündeki, halkın bağrındaki yerini kaybetmiş, çöküşe geçmiş; sandıkla, seçim hileleriyle ve seçimde güvensizlik yaratarak sandığa girmeyen oyu almak istiyor. Beyler, şundan emin olun: Sandığa oy girmedikçe siz asla ve asla kazanamayacaksınız. Çöküşe geçen her parti, sizin gibi, seçim yasalarıyla oynamaya kalktı, hepsinin sonu tarihin çöplüğü oldu. Emin olun, sizler de bu mühendislikle, bu siyasi seçim çalışmasıyla asla muktedir olamayacaksınız. Eğer muktedir olmak istiyorsanız, önce bu ülkede adaleti, hukuku egemen kılın; önce bu ülkede yok ettiğiniz hukuku tekrar tesis edin."
CHP'Lİ YÜCEER: SANDIKLARA MÜDAHALE İLE SEÇİM KAZANILMAK İSTENİYOR
Birinci madde üzerinde söz alan Candan Yüceer de “Son on yılda özgürlüklerin en çok gerilediği 2 ülkeden 1'i. Keyfî kararlarla, kararnamelerle ülkenin demokrasi seviyesini her geçen gün aşağı çeken, yirmi yıl boyunca siyaseti dizayn etme anlayışıyla siyasi partiler seçim kanunlarında 221 değişiklik yapan iktidar, şimdi de desteği göremeyince yeni bir değişiklik teklifi için harekete geçiyor. Kim için? Halk için mi, demokrasi için mi? Yo, hayır, tek adam için oluşturulmuş bir hukuk, ‘ben yaptım oldu’ hukuku, ‘iktidara giden her yol mübahtır’ hukuku” ifadelerini kullandı.
Geçen seçim alamayacağı için iktidar blokunun seçim kanunuyla oynadığını dile getiren Yüceer, “Mühürsüz oy pusulalarını geçersiz sayan, kaybettikleri seçimi tekrarlatan AKP, şimdi de ülkedeki tüm ilçe ve seçim kurullarını değiştirmeyi hedefliyor. Ne yapıyor? Kıdemli vekil istemiyor. Ne istiyor? Kuradan çıkan vekil istiyor. Neden? Çünkü kıdem gibi objektif, değerlendirilebilir, anlaşılır bir yöntemi değil, ne istiyor? Kura gibi şüphe uyandırabilecek bir yöntemi belirliyor. Otoriter ittifakın büyük ve küçük ortağı seçimi sandıkta kazanamadığını görüp sandıklara müdahale ederek seçimi kazanmak istiyor ama kusura bakmayın, o niyetiniz de tıpkı İstanbul'da olduğu gibi kursağınızda kalacak” dedi.
Bu görüşlerin ardından ilk madde üzerinde muhalefet partileri tarafından verilen 3 değiştirme önergesi AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
HDP'Lİ KERESTECİOĞLU: BARAJIN SIFIRLANMASI GEREKİR
İkinci maddeye dair verilen önerge üzerine söz alan HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, oy veren tüm yurttaşların nitelikli temsili için barajın sıfırlanması gerektiğini belirtti. Demokrasinin yerel siyaseti güçlendirmekten geçtiğini ifade eden Kerestecioğlu, ekledi: “Görüştüğümüz kanun ise demokratik bir seçime ya da temsile hizmet etmek için değil, iktidarı nasıl korurum anlayışıyla yapılmış bir seçim mühendisliği. Daha çok, seçimlere ittifaklar hâlinde girecek partileri etkileyecek 2'nci madde değişikliğiyle seçim bölgelerinde vekil seçimi için oy hesabı artık, ittifakından toplam oyu üzerinden değil, her partinin kendi oyu üzerinden yapılacak. Bir örnekle açıklarsak: Eski sistemde ittifaklar seçime girdiğinde aldıkları toplam oy partilere dağıtılıyor ve vekil sayısı buna göre belirleniyordu; şimdi ayrı ayrı partilerin oyuna bakılacak, vekil fazla oy alan partiye gidecek. Mesele, özellikle küçük partilerin ve onlara oy veren seçmenin aslında temsilini engellemek. Dolayısıyla, biz bunun adına ‘demokrasi’ demiyoruz, 'iktidarı her koşulda nasıl sürdürürüm'ün reçetesini aramak’ diyoruz.”
SEÇİM KURULLARI UYARISI
Bunun yanı sıra asıl korunması gerekenin seçim güvenliği olduğunun da altını çizen Kerestecioğlu, “Getirilen düzenlemeyle seçim kurullarının yapısı tümden değiştiriliyor. Tüm muhalefet partilerinin seçmen iradesini garanti altına alabilecek seçim güvenliği için birlikte ve ciddi bir şekilde hareket etmesi gerekiyor” diye belirtti.
CHP'Lİ ADIGÜZEL: ÇIKARDIKLARI YASA AYAKLARINA DOLANIYOR
CHP İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel de, iktidarın 4 yıl önce değiştirdiği seçim yasasına atıfta bulunarak, “Dört yıl önce bu yasa çıktığı zaman burada destekleyenler bugün, yasa ayaklarına dolaştığı için değiştirmek istiyor. 2019 seçimlerinde siyaset mühendislikleri geri teptiği için yasayı değiştirmeye çalışıyorlar. Sizin nasıl ‘ak’ dediğinize ‘kara’ dediğinizi çok iyi biliyor, sizin nasıl ‘dost’ dediğinize ‘düşman’ dediğinizi çok iyi biliyor, sizin kimlerle kol kola yürüdüğünüzü çok iyi biliyor” şeklinde konuştu.
AKP’de hesabın bitmeyeceğini aktaran Adıgüzel, “Kafalarındaki ajanda şu: ‘Acaba demokrasi güçlerini, 6 partiyi nasıl dağıtırız? Ne yaparsanız yapın boş, ne söylerseniz söyleyin boş çünkü sizin artık sokağa çıkıp söyleyecek tek bir sözünüz bile yok. Bugün açlık sınırı 5 bin liraya dayanmış, bugün yoksulluk sınırı 16 bin lirayı geçmiş; biz neyi konuşuyoruz: Acaba Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri ile Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin koltuklarını kurtarabilir miyiz? Eğer ‘Böyle bir şey yok’ diyorsanız hodri meydan. Varsa içinizde bir babayiğit, inelim Kızılay'a” dedi.
İYİ PARTİLİ SUNAT: "SİZ DE ÇUKURA DÜŞECEKSİNİZ"
İYİ Parti Milletvekili Şenol Sunat da iktidar ve ortağına yüklendi. İktidar ve ortağının tarihe hukuk tanımazlar olarak geçmeyi hak ettiğini dile getiren Sunat, “Türk siyasi tarihi hukuk tanımaz bu otoriter zihniyetinizi büyük bir utançla hatırlayacaktır. Kısaca, siyasi mevcudiyetlerinin zora girdiğini gören iktidar koalisyonu şahsi, siyasi çıkarları uğruna Türk demokrasisine yeni bir kara leke sürmeye hazırlanmaktadır. Millet iradesini yok sayan ve yalnızca seçim kazanma ihtirasıyla seçim yasaları üzerinde karanlık oyunlar oynamaya kalkışan her iktidar çukura düşer sayın milletvekilleri ve düşeceksiniz” dedi.
CHP'Lİ TANRIKULU: AHLAKSIZ BİR TEKLİF
Getirilen kanun teklifinin demokrasi ve siyaset ahlakına uygun olmadığını söyleyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, teklifi “ahlaksız bir teklif” olarak yorumladı.
Siyasetin ahlakına ve siyasetin teamüllerine aykırı bir şey hazırlandığının altını çizen Tanrıkulu, “2002'den bu yana, Parlamentoda milletvekilliği yapmış AKP'li milletvekilleri var, siz değil miydiniz bu yasalarla Parlamentoya giren? Siz değil miydiniz partiniz kapatıldığı zaman, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldığı zaman ve hukuka aykırı bir şekilde kapatıldığı zaman, grup kurarak, sadece grup kurarak Parlamentoya giren sizler değil miydiniz? Yirmi yıldır iktidardasınız, ne değişti peki, neden bu kuraldan vazgeçiyorsunuz yirmi yıllık iktidarınızdan sonra?” diye sordu.
“Bu mudur sizin demokrasi anlayışınız?” diye soran Tanrıkulu, “İktidar oldunuz ve zalim oldunuz, zalim; aynı şekilde, zalim oldunuz. Siyasi partilerin siyasete katılma hakkına aykırıdır. Bu yöneldiğiniz hukuk dışılıkla, demokrasi dışılıkla siz tarihe gömüleceksiniz” dedi.
İkinci madde üzerine verilen 3 önerge de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
HDP'Lİ KOÇ: ÖRGÜTLENME SÜRECİ YOK EDİLMEK İSTENİYOR
Üçüncü madde üzerine söz alan HDP Ağrı Milletvekili Abdullah Koç ise, seçime girecek partilerin 41 ilde örgütlenmesinin sağlamasının esas alınmasına dair düzenlemeye ilişkin konuştu. Koç, “Yani siyasi partilerin en az 41 ilde örgütlenmesi lazım, bu zaruret hâlidir ve bir de il örgütlerinde de en az 1/3 oranında bir örgütlenmenin olması gerekiyor. Bu örgütlenme dahi mali açıdan ve örgütlenme açısından gerçekten çok ciddi zorlukları beraberinde getiren bir yapı. İşte, tam da bu noktada AKP ve MHP bu düzenlemeyle oy hesabı yapmak ve mevcut olan örgütlenme sürecini yok etmek amacıyla bu kanun teklifini getirmiş bulunmaktadır” diye kaydetti.
PANİK YASASI
Getirilen teklifle örgütlenme özgürlüğünün kısıtlandığını aktaran Koç, şöyle devam etti: “Siz grup kurmak suretiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisine bu şekilde gelebildiniz. Bakın, bizim bu önergede ileri sürmüş olduğumuz diğer bir husus ise 100 bin kişinin imzasıyla aynı zamanda bir siyasi parti hiçbir koşul aramaksızın seçime girebilmesi gerektiğini biz bildiriyoruz. Neden böyle diyoruz? Çünkü 100 bin kişinin imzasıyla, bugünkü koşullarda, bir kişi Cumhurbaşkanı adayı olarak belirleniyor ve yarışa bu şekilde girebilme hakkına sahip oluyor. Bu yasa aynı zamanda bir panik yasasıdır” dedi.
CUMHURBAŞKANINA DAİR DÜZENLEME
Kanun teklifi görüşmeleri sırasında Cumhurbaşkanının seçim yasaklarından muaf tutulmasına yönelik muhalefetin eleştirileri sırasında AKP Grup Başkanvekili Muhammet Emin Akbaşoğlu, “6271 sayılı, 2012 tarihli Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun 13'üncü maddesinin (4)'üncü fıkrasını okuyorum: ‘Propaganda döneminde Başbakan, bakanlar ve milletvekilleriyle ilgili yasaklara ilişkin hükümler dâhil olmak üzere propagandaya dair diğer hususlarda 298 sayılı Kanun hükümleri kıyasen uygulanır’ deniliyor” dedi.
CHP’li Turan Aydoğan, “O zaman Cumhurbaşkanlığı sistemi yoktu, Cumhurbaşkanı tarafsızdı, parti başkanı değildi. Günaydın, günaydın” sözleriyle karşılık verdi. Akbaşoğlu ise muhalefetin söylemlerini inkar etti.
"HUKUK BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİSİ BİLE BİLİYOR"
Söz alan İYİ Parti Grup Başkanvekili Erhan Usta ise Akbaşoğlu’na şöyle yanıt verdi: “6271 sayılı Kanun'un 13'üncü maddesinin (4)'üncü fıkrası çok açık, orada 298 sayılı Kanun'a bir atıf var, propaganda yasağıyla ilgili. Şimdi, bu Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu, dolayısıyla bu Cumhurbaşkanının kendisini özel olarak ilgilendiren bir şey değil. Buradaki şey atıf olarak diyor ki: ‘298 uygulanır’ Şimdi, 298'e gidiyoruz; önceki hâliyle olmuş olsa önceki hâlinde Başbakan var, şimdi Başbakan yok. Dolayısıyla oraya Cumhurbaşkanının yazılmaması durumunda -ki biliyorsunuz, şu andaki teklifte yazmıyor- Cumhurbaşkanı için tamamen bir propaganda yasağı yok, bunu anlamak lazım. Yani hukuk 1'inci sınıftaki birisinin anlayabileceği bir şeyde bu arkadaşlar niye ısrar ediyorlar, anlamıyorum.”
HDP'Lİ TAŞDEMİR: TEK ADAM REJİMİ SÜRDÜRÜLMEK İSTENİYOR
Tartışmalar ardından siyasi partilerin seçime katılması gerekliliklerini düzenleyen 4’üncü maddenin görüşmeleri sürdü.
HDP adına söz alan Dilan Dirayet Taşdemir, “AKP şimdi böyle bir yasa teklifini hazırlayarak aslında hileli bir seçimin önünü açmaya çalışıyor. Yani 4'üncü maddede öngörülen değişim zaten Siyasi Partiler Kanunu'nda mevcut. Bu hâliyle bile siyasi partilerin örgütlenme özgürlüğün önünde engel teşkil ediyor.Aslında bu Seçim Yasası Teklifi'yle öyle anlaşılıyor ki tek adam rejimini sürdürmek niyetindesiniz ve bunu antidemokratik bir biçimde, hukuksuz bir biçimde sürdürme niyetindesiniz” dedi.
Parti olarak iktidarın hukuksuzluklarına, zulmünüze, kumpaslarına yıllardır maruz kaldıklarını hatırlatan Taşdemir, “Yani sizin zulüm deneyiminiz varsa bizim de büyük bir direniş deneyimimiz var ve bunun karşısında güçlenerek de geldiğimizi söyleyebilirim. Evet, HDP, bütün bu zulüm politikalarınız karşısında gümbür gümbür gelen bir parti. Yıllardır önlerimize çıkardığınız yüzde 10 barajlarını yıkarak geldik, gelinen aşamada öyle görünüyor ki bu yüzde 10 barajı artık sizin ayağınıza dolandı” diye belirtti.
Seçim hilelerine karşı örgütlülüklerini arttırdıklarını kaydeden Taşdemir, “Biz bu seçim hilelerini de ortadan kaldıracak güçteyiz. Yani şöyle düşünün: 80, 90 yaşındaki annelerimiz seçim sandıklarının başına giderken ceplerinde ip taşıyordu ki bizim pusuladaki yerimizi bilmek için yani böyle bir iradenin karşısında öyle hileli seçim yasaları düzenlemek, rehin alma siyaseti, baskı politikalarının çok fayda etmeyeceğini sanırsam, bu, on beş yıllık demokratik siyaset mücadelemiz size bunu göstermiştir. Halklar karşısında, bu mücadele karşısında, halkların mücadelesi karşısında sizler de tarihin çöp sepetindeki yerinizi alacaksınız” diye belirtti.
HDP'Lİ GÜLÜM: TEK DERDİNİZ KOLTUĞUNUZ
Madde görüşmelerinde söz alan HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm de seçim yasasının değiştirilmesinin iktidarın kaybetmesinin itirafı olduğunu belirtti. Getirilen teklifle "Acaba nasıl olur da biz halkın iradesini bir kez daha gasp ederiz” hesabı yapıldığını aktaran Gülüm, “Halk, şu an açlıkla, yoksullukla karşı karşıya, işsizlikle karşı karşıya, aldığı ücret hayatını idame ettirmesine yetmiyor, insanlar binbir güçlük altında yaşıyor ama sizin derdiniz şu güzel koltuklarınız. Aman koltuklarınız elinizden gitmesini, yeter ki elinizden gitmesin; halka ne olmuş, halk açlıkla, sefaletle mi karşı karşıya, adaletsizlikten mi yakınıyor umurunuzda değil” şeklinde konuştu.
Kanun teklifinde getirilen 5’inci maddede yer alan "En kıdemli hâkim yerine, sandık kurulları başkanlıklarına, üyeliklerine biz kurayla seçeceğiz” düzenlemeye dair de Gülüm, şunları söyledi: “Çünkü anlaşılan, yargı içerisinde tümden hâkimiyetiniz yok, en kıdemli olanlar arasında sizin istediğiniz gibi kararlar vermeyecek onlar var, o zaman ne yapalım, özellikle de sizin son süreçlerde atadığınız hâkimler arasından ‘Sandık kurulu başkanları, üyeleri yapalım’ diyorsunuz. Niye diyorsunuz? ‘Çünkü bunlar bizim sözümüzden çıkamaz’ diyorsunuz ama en kıdemli hâkimin çıkma ihtimali var, sizin talimatlarınızı uygulamama ihtimali var, seçimi sizin adınıza, sizin lehinize yorumlamama ihtimali var. İşte, bu korkunuz yüzünden şimdi bir maddeyi daha değiştirerek antidemokratikliğinize, gasp zihniyetinize bir nokta daha eklemek istiyorsunuz.”
"HALK SİZİ KOLTUKLARINIZDAN EDECEK"
Seçimlerde yapılan hukuksuzlukları anlatan Gülüm, “Şimdi, gasp etmek için yeni yöntemler bulmaya çalışıyorsunuz, yeni yollar denemeye çalışıyorsunuz ama şunu unutuyorsunuz: Karşınızda milyonlarca halk var, kendi iradesine sahip çıkacak halk var, kadınlar var, gençler var, ezilenler var. Bu ülkede ötekileştirdiğiniz, yok saydınız, nefret suçlarına kurban ettiğiniz LGBTİ+'lar var. Bu ülkede engelliler var, oy kullanmasını bile sağlamadığınız, oy kullanmasının önüne geçtiğiniz binlerce engelli var. İşte, sizin yaptığınız bu zulme karşı binler bir arada olacak hem sandıklarına hem geleceğine sahip çıkacak, bu ülkenin barışına sahip çıkacak, adaletine sahip çıkacak, kendi geleceğini kendi kuracak, koltuklarınızdan da sizi edecek emin olun” diye belirtti.
CHP'Lİ BAŞARIR: HAKİMLER SİZE NE KÖTÜLÜK YAPTI?
Kanun teklifinde yer alan 5’inci maddeye dair söz alan CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır, “En kritik madde, bana göre en sakıncalı maddelerden bir tanesi bu. Kıdemli hakimler yerine ‘birinci sınıf’ ya da ‘birinci sınıfa ayrılmış hâkim’ kavramını getirdiniz. Onlar seçim kurulu başkanı olacak. Yıllarını bu mesleğe vermiş bu hâkimler, yirmi yıldır seçim yapıyorsunuz, size ne gibi bir kötülük yaptı merak ediyorum ama seçimler yaklaştıkça kaybetme korkusu sizi hukuki cambazlıklara itiyor, sizi ‘Bir milletvekilini daha nasıl aşırırım, fazla alırım?’ olgusuna itiyor” diye konuştu.
"ŞAİBE KARIŞIR"
Cumhurbaşkanlığına seçim yasaklarından muaf olmamasını eleştiren Başarır, şöyle devam etti: “Şimdi, bu yasa Meclisten geçti -ben çok merak ediyorum- Cumhurbaşkanının önüne geldi. 298 sayılı Seçim Yasası'nın 65'inci maddesinden ‘bakanlar’, ‘başbakan’ ibareleri çıktı, ‘Cumhurbaşkanı’ ibaresi de konulmadı. İmzalarken bence yüzünün kızarması lazım, ‘Hak etmiyorum ben bunu’ demesi lazım, ‘Türkiye altmış yıldır böyle bir rezaleti görmüyor’ demesi lazım ama maalesef, aklınız, mantığınız, hukuk bilginiz... Yani hırslarınız her şeyin önüne geçmiş. 65'inci maddeye mutlaka ve mutlaka ‘Cumhurbaşkanlığı’ ibaresini koymak zorundasınız yoksa bu seçime şaibe karışır, bu seçime haksızlık, adaletsizlik karışır.”
HDP'Lİ HATİMOĞULLARI: HİLELERLE HAZIRLANDIĞINIZI İTİRAF ETTİNİZ
Görüşmelerde 6’ncı madde üzerine söz alan HDP Adana Milletvekili Tülay Hatimoğulları, hakimlerin kura ile belirlenmesine dair düzenlemeyi de eleştirdi. Hatimoğulları, “İktidar, kendi atadığı hâkimlerin seçim kurullarına girme şansını artırmak istiyor, bu da seçim güvenliğini tam anlamıyla tehlikeye sokmak demektir. Bununla ilgili hiçbir hukuki ve mantıklı bir açıklama iktidar tarafından yapılmış değildir. Sözde kurayla yapılacak olması, onun şeffaf olacağı anlamı varmış gibi bir imaj yaratmaya çalışsa da biz AKP'nin, Cumhur İttifakı'nın şeffaflığını bir ülke bütünlüğüyle biliyoruz zaten. Şaibenin daniskası olacak ama Allah var, şaibe ve hilelerle seçime hazırlandığınızı kamuoyuna bizden daha iyi anlattınız Cumhur İttifakı olarak bu yasayla birlikte” dedi.
2019’daki İstanbul seçimlerini hatırlatan Hatimoğulları, “Sandıkta kaybedeceklerinizi asla hâkimlerle kazanamayacaksınız” dedi.
Kanun teklifinin 7’nci maddesinin görüşmelerinin tamamlamasıyla ikinci bölüme geçildi. Maddelere dair HDP, CHP ve İYİ Parti tarafından verilen önergeler reddedildi.
İYİ PARTİLİ EREL: SİZ SEÇİM, MİLLET EKMEK DERDİNDE
İkinci bölümün geneli üzerine yapılan konuşmalarda ilk olarak İYİ Parti söz aldı. İYİ Parti milletvekili Ayhan Erel, hukuki hile ve tuzaklarla karşı karşıya olduklarını söyledi. Sandığın içine giren irade ile açıklanan iradenin farklı olmasını sağlanmaya çalışıldığını kaydeden Erel, “Siz seçim kazanmak derdindesiniz, millet ise ekmek kazanmak derdinde. Yani, sizin derdiniz seçim, vatandaşın derdi geçim. Mutfak enflasyonu yüzde 77'lere çıkmış, yoksulluk sınırı 16 bin lira. Bu tablonun sebebi Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi. Bu durum ne AK PARTİ'yi ne de mevcut sistemi kurtarmaya yetmez” dedi.
HDP'Lİ KAÇMAZ: 1960'TAN BU YANA DÜZENLEMELER KÖTÜYE YÖNELİYOR
Halkların Demokratik Partisi (HDP) grubu adına Şırnak Milletvekili Hüseyin Kaçmaz konuştu. Seçim kanununda 1960’dan bu yana her zaman kötüye yönelik düzenlemeler yapıldığının altını çizen Kaçmaz, “Antik Yunan'da seçimler demokratik değil, seçilenlerin iktidarlarını sürekli kılması riskine binaen demokrasiye tehdit olarak algılanırdı. Bu cümleleri ilk okuduğumda şaşırmıştım ancak bu paradoksal gerçeğin ardındaki kaygının bugün de geçerli olduğunu görüyoruz. Demek ki çoğunluktaki partinin, seçim kurallarını kendi menfaatine göre değiştirip sonraki seçimleri manipüle etmesi ve iktidarını daim kılması her zaman için olasıymış” diye belirtti.
"CUMHUR İTTİFAKI MIZIKÇILIK YAPIYOR"
Kaçmaz, şunları söyledi: “Mevzuatın teknik ayrıntılarına ve iktidarın hırsına kapılanlar fark etmeyebilir ama sıradan vatandaş mesajı aldı, mesaj şudur: Cumhur İttifakı seçimi kaybedeceğini anladı ve oyunun kuralarını değiştirmeye çalışıyor. Halk diliyle söylemek gerekirse aslında Cumhur İttifakı oyunbozanlık yapıyor, tabiri caizse mızıkçılık yapıyor. İfade etmek isterim ki halkımız mızıkçıları, oyunbozanları pek sevmez. Görmek isteyene tarihte aslında bunun nice örnekleri de vardır. Bildiğiniz üzere Adalet Partisi 1957'de Seçim Yasası değişikliği yaptı, seçmen kütükleriyle oynadı yani tam da dediğimiz şekilde, mızıkçılık yaptı ancak sonucunda ne oldu? Oylarında yüzde 10 gibi bir erime oldu. Seçmen kütüklerine müdahale eden İçişleri Bakanı Namık Gedik tarihe ‘kütük bakanı’ olarak geçti."
"ANAP DENEDİ, YOK OLDU"
"Turgut Özal'ın Seçim Kanunu değişikliği hadisesine baktığımızda da yüzde 45'le tek başına iktidar olan ANAP, 12 Eylül darbecilerinin eski siyasetçilere getirdiği yasağı referandum konusu yapmıştı ancak oradaki hesap da tutmadı, oradaki hesap da çarşıya uymadı ve ANAP, oylarının eridiğini de hissedince apar topar bir Seçim Kanunu değişikliği yaptı, seçim çevresini daraltarak milletvekili sayısını lehine olacak şekilde arttırdı ama tüm bunlara rağmen gerilemeyi, erimeyi durduramadı, sonrasında da bu erime durmadı, sonunda ANAP da yok olup gitti iktidar ve ortağının da yok olup gideceği gibi."
"GETİRİLECEKSE YSK’YE İLİŞKİN DÜZENLEME GETİRİLMELİ"
Yakın dönemde tartışma konusu olan hangi kurul var diye baktığımızda, karşımıza aslında YSK çıkıyor. İlle de getirilecekse, YSK üye seçimine ilişkin düzenlemede değişiklik getirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. YSK ne mi yaptı? YSK birçok şaibeli karara iktidarın kontrolünde ve lehinde olmak üzere imza attı; KHK'li oldukları iddiasıyla, seçilmiş belediye başkanlarının mazbatasını vermedi, halkın iradesini yok saydı, iktidar istedi diye sandık taşımada birleştirme kararları verdi, milyonlarca mühürsüz oy pusulasını hukuka aykırı bir şekilde geçerli saydı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimini yalnızca iktidar istedi diye iptal etti. Yetmiş iki yıldır tartışılmayan bir kanunu hiçbir gerekçe sunmadan değiştirmeye çalışıyorsunuz kıymetli milletvekilleri. 2016'dan itibaren görevden aldıklarınızın yerine atadıklarınızla birlikte, bugün görev yapan yargıçların yüzde 60'ını adil ve objektif olmayan, liyakate dayanmayan bir yöntemle atadınız. Şimdi de il ve ilçe seçim kurulu başkanını bunların içerisinden belirlemek istiyorsunuz."
"KÜRT HALKININ İRADESİ YOK SAYILDI"
"2019'daki yerel seçimlerde -komisyonda da belirttim- ahıra dahi seçmen kaydedildi, iktidar ahıra seçmen kayıt etti, 52 yatak kapasiteli öğretmenevine 450 kişi kayıt etti, 200 yatak kapasiteli polisevine 2800 polis kaydetti, 3 bin seçmen sayısı olan ilçeye 4 bin kolluk gücü getirdi yani bunları da karşımızda gördüğümüzde aslında iktidarın demokrasiden uzaklaşması karşısında söz konusu yasanın da yine kaybetmesine rağmen kazanmaya yönelik bir durum olduğunu net bir şekilde görüyoruz. Bugün, Kürt coğrafyasında, Kürt halkının iradesinin yok sayılması aslında ülkenin demokrasisinin bugün geldiği durumu da gözler önüne seriyor."
"Bu ülkenin demokrasisi bizlerden sonraki nesiller için, gelecek nesiller için çok kıymetlidir ancak sürekli ‘terör’ kavramı içerisine sıkıştırılarak bir halkın iradesinin yok sayılmasının -anayasal, aslında yasal- bu ülkenin yasalarının da ayaklar altına alınmasının, aslında bir defa hukukun dışına çıkılmış olmasının bu ülkenin tümüne de nasıl bir maliyetinin olduğunu hepimiz gördük. Yıllarca söyledik ve tekrar ifade ediyoruz: Şırnak'ta baskıcı politikaların uygulanması hâlinde Şırnak'ta demokrasi yoksa Ankara'ya da demokrasinin gelmediğini net bir şekilde görüyorum.”
CHP'Lİ KARACA: DÜŞEN OYLARINIZA KARŞI ÇİFT OY KULLANILMASI YAPILACAK?
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grubu adına söz alan Gülizar Biçer Karaca da, ikinci bölümde yer alan düzenlemeleri değerlendirdi. Karaca, “Seçmen kütüklerini düzenliyorsunuz, seçim kurullarını düzenliyorsunuz, sandık görevlilerini düzenliyorsunuz ve en kıdemli hâkim uygulamasının yürürlüğünü hemen, üç ay içerisinde hayata geçiriyorsunuz. Oysa o sandık seçmen kütükleri dışında seçim kurullarındaki hâkimler daha 2022 Ocak ayında belirlendi, 2024'te görev süreleri dolacak; hemen bunu hayata geçirmek istiyorsunuz. Başka ne yapıyorsunuz? Başka, Cumhurbaşkanını seçim sathında toplumun kesesine ortak etmeye çalışıyorsunuz. Seçmen listelerinde oynama yaparak, mükerrer oy ve çift oy kullanmayı mı meşru yapmaya ya da bunu mu devşirmeye çalışacaksınız? Düşen oylarınızı çift oy kullandırarak mı telafi etmeye çalışacaksınız?” diye sordu.
"BU KANUN SİZİ İKTİDARDAN EDECEK"
Getirilen kanun teklifiyle Cumhurbaşkanlığı’ndan umudun kesildiğini dile getiren Karaca, şöyle devam etti: “Vatandaş sizin ayaklarınızdan tuttu, vatandaşın gönlündeki iktidarınız son buldu. O tırnaklarınızı seçimde söke söke o koltuklardan çıkartacak, buna emin olun. O nedenle bu, masa başındaki siyaset mühendisliğiyle iktidarda tutunmanız mümkün değil. İktidar, milletin gönlünde bitmiştir. Millet gönlünde bitirdiği iktidarınızı gelecek ilk seçimde sandıkta bitirmek için heyecanla o günü bekliyor. Bu Seçim Kanunu artık sizin yapboz tahtasına çevirdiğiniz Seçim Kanunlarınızın sonuncusu olacak. Emin olun bu Kanun sizi iktidardan edecek.”
TİP MİLLETVEKİLİ ŞIK: DEVRİNİZ BİTTİ, SARAY ÇÖKECEK, SALTANATINIZ BİTECEK
Partilerin konuşmaları ardından şahıslar adına milletvekilleri konuştu. Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da iktidarın seçim kanunu teklifini eleştirdi. Saray rejiminin ucube bir sistemle her şeyi ve herkesi esir aldığını söyleyen Şık, “Her adımı, kendinizi ve açgözlü bir azgın azınlığı semirmek için attınız. Ülkenin neresine dokunduysanız kuruttunuz. Memlekette herkes adalet, eşitlik arıyor. ‘Barınamıyoruz’ diyen öğrenciler, ‘Yaşamak istiyoruz’ diyen kadınlar, ‘Geçinmek istiyoruz’ diyen işçiler, ‘Açız’ diyen işsizler, umutsuzluğa sevk edilen gençler… Suçlusu kim? Öğrenmek istiyorsanız aynanın karşısına geçip, kendinize, ‘Bizler nasıl insanlarız?’ sorusunu sormanız. Bakalım ne yanıt bulacaksınız. O yanıtın altından kalkabilecek misiniz? Ama yanlışın, yalanın, riyanın yanında durmaya devam edeceğiniz için örttüğünüz her şeyin altında kalacaksınız. Bu yüzden size vicdanınız, dürüstlüğünüz, adaletiniz ve hakkaniyetiniz kadar ömür diliyorum” ifadelerini kullandı.
“Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devleti olsaydı hapiste, eşitlikçi adil bir cumhuriyet olsaydı siyasetin çöplüğünde olmaları gerekenler maalesef iktidarda” diyen Şık, sözlerini şöyle noktaladı: “Sizi siyasetin çöplüğüne göndereceğiz. Yıllardır uyguladıkları şiddete, baskıya, zulme rağmen kendilerine boyun eğmeyen milyonlarla birlikte göndereceğiz. İktidarın karanlığa boğduğu sokakları aydınlatan kadınlarla; gökkuşağının her renginden, her kimliğinden LGBTİ+’larla; her Newroz’da yeni bir umut ateşi yakan Kürtlerle; okullarından hukuksuzca atıldıkları halde bilim üretmeye devam eden hocalarımızla; üniversitelerinin işgal edilmesine direnen gençlerle; beyaz yakalısıyla, kuryesiyle, fabrikada çalışanlarıyla emeğinin sömürülmesine isyan eden tüm emekçilerle; bedenleri ve ruhları vahşice sömürülen göçmenlerle; pandemi boyunca her türlü fedakarlığı yapan, ancak bugün ülkeden gönderilmeye çalışan hekimlerimizle; polis ve jandarma şiddetine rağmen ağacını, doğasını, deresini korumaya çalışan halkımızla birlikte sizi iktidardan göndereceğiz. Yasayı istediğiniz gibi değiştirin, biz yan yanayız, güçlüyüz ve hesap sormaya geliyoruz. Sizin devriniz bitti. Saray çökecek, saltanatınız bitecek.”
BUGÜN DEVAM EDECEK
Bugün yapılacak görüşmelerde teklifin 8’inci maddesinden 15’inci maddeye kadar olan kısım görüşülecek. (HABER MERKEZİ)