Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun: İktidar kaybını azaltıp, kazancını artırmak istiyor
AKP ve MHP’nin oylarıyla Seçim Kanunu Meclisten geçti. Prof. Dr. Tosun, iktidarın oy kaybına işaret ederek "Değişiklik iktidarın ‘Kaybederken daha az kazanırken daha çok’ mantığına dayanıyor" dedi.
Fotoğraf: Raşit Aydoğan/AA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
AKP ve MHP’nin oylarıyla kabul edilen Seçim Kanunu’nda temsildeki adaletsizliğe vurgu yapan Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, iktidarın oy kaybına işaret ederek, “Değişiklik doğrudan doğruya seçmen desteği yanında seçim yönteminin sağladığı aritmetik destekle ‘Kaybederken daha az, kazanırken daha çok’ mantığına dayanmaktadır” dedi.
Cumhur İttifakının hazırladığı; seçim barajını yüzde 7’ye indiren, seçim kurullarındaki değişiklikle sandık güvenliğini tehdit edecek maddelerin yer aldığı Seçim Kanunu Teklifi TBMM’de kabul edildi. Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, Seçim Kanunu ile ilgili Evrensel'e değerlendirmede bulundu.
Mecliste kabul edilen seçim kanunu değerlendirirken, Siyaset Bilimci Giovanni Sartori’nin “Seçim sistemlerinin siyasetin yönlendirmeye en elverişli aracı olduğu ve aynı zamanda parti sistemine de şekil verip, temsilin nasıl olacağını etkileyen düzenlemelerden olduğu” şeklindeki görüşüne atıf yapan Tosun, “Bu anlamda” dedi. Kamuoyu araştırmalarına göre iktidarın oy kaybettiğini belirten Tosun şu değerlendirmede bulundu: “Seçimde bu kaybın parlamentodaki sandalye dağılımına minimum düzeyde yansıması için, kendileri adına daha fazla kazandıracak bir seçim sistemine ilişkin hesaplama yöntemini tercih etmişlerdir. 2018 seçimlerinde uygulanan ittifak içindeki partilerin oy toplamının da milletvekili dağılımının hesaplanmasında dikkate alınmasından vazgeçilmiştir. Yeni hesaplama yöntemi, iktidar bileşenlerinin güçlü ve 1. parti olduğu seçim çevrelerinde bunlara daha fazla milletvekili kazanmasına imkan tanırken, küçük partilerin düşük oy aldığı seçim çevrelerinde kendi oylarıyla milletvekili kazanmasını engelleyici niteliktedir. Dolayısıyla yapılan değişiklik doğrudan doğruya seçmen desteği yanında seçim yönteminin sağladığı aritmetik destekle ‘Kaybederken daha az, kazanırken daha çok’ mantığına dayanmaktadır.”
YÜZDE 7 RASTGELE BELİRLENMİŞ BİR ORAN DEĞİL
Kanun değişikliğiyle seçim barajının yüzde 7’ye indirildiğini de hatırlatan Tosun, “Partiler arasındaki oy makasının açık olması, oyu yüzde 7 civarında olan parti olmaması nedeniyle, herhangi bir temsilde adalet takviyesi yapmayacaktır. Yüzde 7 rastgele belirlenmiş bir oran değildir tabii ki. Bir yandan MHP’nin baraj riskini bertaraf etme, diğer yandan belirli seçim çevrelerinde 2018’de olduğu gibi ittifak toplamı oylarının hesaplanması nedeniyle bazı illerde kaybettiği vekillikler gibi bir durumla karşılaşmamasına yönelikti” ifadelerini kullandı. MHP’nin yüzde 7’nin üzerinde oyu olduğunun kamuoyu araştırmalarından anlaşıldığını belirten Tosun, “Dolayısıyla baraj oranının bu düzeyde tutulmasının iktidar için pek bir anlamı da kalmamıştır. Kanun değişikliğinde il ve ilçe seçim kurulu yapılarının kıdem esasına göre değil de, adalet komisyonu tarafından yapılacak kura usulüyle belirlenecek olması da kanun değişikliğinin sorunlu özelliklerinden biri olup, yargının siyasallaştığı ve tarafsızlığını yitirdiği bir dönemde, bu yöntem seçim dürüstlüğü açısından tartışma yaratıcı niteliktedir” diye konuştu.
"MUHALEFET ÖNCELİKLİ SORUNLARINI DİLLENDİRMELİ"
“Kanun değişikliğinin iktidarla muhalefet arasında parlamentoda sandalye dağılımını iktidar lehine arttırıcı özelliği dolayısıyla, muhalefetin çok iyi kurgulanmış seçim ittifakıyla milletvekili seçimine katılması muhalefetin parlamentoda daha fazla milletvekiliyle temsili için olmazsa olmazdır” diyen Tosun, “Bunun yöntemi de oy oranı düşük ya da küçük partilerin mutlaka İYİ Parti, CHP ve HDP listelerinden yapılacak ortak listelerle seçime katılmalarıdır. Listeler hazırlanırken, ittifak yapan tüm partilerin ülkenin tüm seçim çevrelerindeki oy güçleri dikkate alınarak ortak listelerin hazırlanması teknik ve stratejik anlamda zorunludur” dedi.
Bütün muhalefet blokunun söylem birliği içinde, toplumun öncelikli sorunlarını dillendirme ve bunlara yönelik somut politika ve çözüm önermeleriyle hareket etmesi gerektiğini de söyleyen Tosun, “Mevcut koşullarda muhalefet tek blok halinde olmasa da, muhalefetin söylem ve politika heterojenliğinin minimum düzeyde kalması, iktidar bileşenleri ve bloku karşısında alternatif iktidar bloku şeklinde algılanmasına da yardımcı olur” dedi.