İİSŞP bileşeni sendikalar toplandı: 1 Mayıs’a işyeri eylemleriyle hazırlanacağız
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) temsilcilerinin bir araya geldiği toplantıda işçi sınıfının yaşadığı sorunlar ve yaklaşan 1 Mayıs ele alındı.
İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu (İİSŞP) işçi sınıfının yaşadığı sorunlar ve 1 Mayıs gündemleriyle Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde temsilciler toplantısı düzenledi. Yapılan konuşmalarda yılın ilk ayında ek zam talebiyle yapılan iş bırakma eylemlerinin, işçilerin birlik olduklarında kazandıklarını gösterdiği vurgulandı. Sendikalaşmak ve birlik olmak için 1 Mayıs’ın önemli bir zemin olduğunu belirten temsilciler 1 Mayıs’a bir haftalık işyeri eylemleriyle gideceklerini söyledi.
Farklı işkollarından işçilerin katılımıyla gerçekleşen toplantıda sendikal örgütlenmenin önündeki engeller, fabrikalarda emekçilerin yaşadığı sıkıntılar ve 1 Mayıs gündem edildi. Sık sık “İşçilerin birliği sermayeyi yenecek”, “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarının atıldığı toplantının açılış konuşmasını İİSŞP Dönem Sözcüsü Banu Tuna yaptı. İşçilerin emekçilerin zor zamanlardan geçtiğini söyleyen Tuna, “Yoksullaşmanın arttığı 2022 yılının sadece ilk 2 ayında ülke genelinde 108 grev gerçekleşti. Grev ve eylemlere yaklaşık 20 bin işçi katıldı, bu grevlerin yarıya yakını kazanımla sonuçlandı. Yine grevlerin yarısından fazlası hiçbir sendika dahil olmadan yapıldı. Ülke genelinde yüzde 14 olan sendikalaşma oranı asgari ücretliler arasında daha da düşük. Bugün burada toplanmamızın en büyük nedenini bu rakamlar bu sayılar oluşturuyor. İşçiler isyan ediyor ama örgütlü değiller, biz bundan payımıza ne çıkarmalıyız? Sendikal örgütlenmenin gelişmesi için platformumuza büyük görev düşüyor, çünkü yapılan 108 grevin sayıca çoğu İstanbul’da gerçekleşti” dedi. Yaklaşan 1 Mayıs’a da değinen Tuna, “Birleşik ve güçlü bir 1 Mayıs nasıl olmalı, platformumuza bu konuda düşen sorumluluk ve görev neler gibi sorulara yanıt bulacağımızı umuyorum” diye konuştu.
"YASALARA KARŞI DA MÜCADELE ETMELİYİZ"
Tuna’nın ardından söz alan işçiler fabrikalarda yaşadıkları sorunları ve sendikal örgütlenme yaparken yaşanan problemleri anlattı. Bir Yemeksepeti işçisi 2022 yılında başlayan işçi eylemlerine dikkat çekerek motokuryelerin çalışma koşullarından söz etti. Kurye, sipariş yetiştirme nedeniyle motokuryelerin sık sık kazalar geçirdiğini, baskı ve mobbinge maruz kaldığını belirtti.
25 yıllık bir işçi de çalışma hayatı boyunca 4 farklı fabrikada sendikalaşma mücadelesi verdiğini söyledi. Bu mücadelelerde hep işten atıldığını dile getiren işçi, “Ama yılmadık, sürekli uğraştık. En son çalıştığım fabrikada da mülteci işçiler sömürülüyor. İlkel şartlarda çalışıp fabrikalarda yatıyorlar. Patronların da işine geliyor, sigorta yatırmıyorlar. Bir yandan patronlarla bir yandan da devletle de uğraşıyoruz. Yetki alınca bitmiyor, itiraz ediliyor. Bu süreçte patron sendikalaşma mücadelesini kırıyor. Bizim ülkemizde yasaların yüzde 80’i işverenlerin yanında. Sendikalaşmak da çok zor. Fişlendiğiniz için iş bulmakta da zorlanıyorsunuz. Ama mücadeleden vazgeçemeyiz” dedi.
Emekli olan eski bir çorap işçisi de yeni yılın ilk aylarında başlayan işçi eylemlerine dikkat çekerek sendikal örgütlenmenin önemine dikkat çekti. Çorap işçisi, “Birçok fabrikada işçiler ek zam talebiyle eylemler yaptı, iş bırakan işçiler DERİTEKS ile iletişim kurdu” dedi.
"BİRLİK OLUNCA BAŞARDIK"
Toplantıda söz alan Karınca Lojistik işçisi kötü çalışma koşullarına dikkat çekerek, “Artık bu gidişata dur dememiz gerektiğini öğrendik. Liman-İş Sendikasına ulaştık, örgütlendik. Patron örgütlülüğümüzü kırmak için birkaç hamle yaptı. Biz işçiler de birbirimize sahip çıkmayı başardık. Öne çıkan bir arkadaşımızı işten attılar. Bizler birlik olduğumuz takdirde arkadaşımızı işe geri aldırabileceğimizi konuştuk. Bizler 3 saat iş bırakarak arkadaşımızı tekrar işe aldırdık. Sonrasında patron ve müdürler baskıların olmayacağını söylediler. Ama sonrasında iş kolunu değiştirdiler. Bunun üzerine sendika hakkımız için iş bırakma kararı aldık. Patron bunun yasal olmadığını, hepimizi işten atacağını söyledi. Biz de geri adım atmayarak geri adım atmayacağımızı, sendikamızla yürüyeceğimizi söyledik. Gelinen süreçte patronla masaya oturduk bir protokol imzaladık yüzde 80 oranında bir kazanım elde ettik. Şimdi sırada örgütlülüğümüzü başarıya ulaştırmak var” diye konuştu.
Başka bir Karınca Lojistik işçisi de “Her yerde işçi arkadaşlar grevdeyken biz neden böyle duruyoruz diye düşündük. İş bıraktıktan sonra bize çok destek geldi. Patron ve yöneticiler de çaresiz kaldı. Noter çağıracaklarını, işten atacaklarını söylediler ama birlik içinde durduk. Bu saatten sonra ne olursa olsun dedik. Tabi biz kararlı olunca sıkıştılar, bahsettikleri noter de gelmedi. Direndik ve kazandık, direne direne de kazanacağız” dedi.
"İŞÇİNİN SİYASETİ OLUR"
Toplantıda konuşan bir Xiaomi Salcomp işçisi 100’ü aşkın işçinin işten atıldığını ve Türk Metal’in yanlarında durmadığını söyleyerek, “Türk Metal içerideki işçileri, ‘Dışarıdaki işçilere selam vermeyin, fotoğraf çekilmeyin. İşten atılırsınız’ diye uyarıyor. Sendika işçinin yanında olmak zorundadır. İşçiler üzerinden parayı babalarının hayrına kazanmıyorlar. Sendika demek işçinin yanında olmak, işçinin hakkını savunmak demek. İşçiler coluğunun çocuğunun rızkından keserek sendikaya aidat veriyor” dedi.
Genel-İş İstanbul Anadolu Yakası 1 No’lu Şube eski Başkanı Ahmet Arıkan da şunları söyledi: “12 yıldır Kartal Belediyesinde çalıştım, iki buçuk yıl arkadaşlarımın iradesiyle Genel-İş şube başkanlığı yaptım. İçimizde ilk defa sendikayla tanışan ve mücadeleyi örgütleyen arkadaşlar var, onları kutluyorum. Bu mücadele uzun solukludur. İçimizde her partiden arkadaşlar var ama bizi birleştiren şey ekmektir. İşçinin siyaseti olmaz diyenlere kanmayın. İşçinin siyaseti aslanlar gibi olur. İşçilerin siyaseti ekmek siyasetidir, burjuva partilerin siyaseti değildir. Sendikalar işçilerin ihtiyaçları doğrultusunda kurulmuştur ama yeri geldiğinde bu ihtiyacı karşılamayabiliyorlar. Ve bizler biriktiriyoruz verdiğimiz mücadelelerle. Sınıf mücadelesi biriktirerek büyüyor. Sendikalar zaruri bir zorunluluktur. Ve sendikalar doğru insanlarla yönetilirse doğru bir mücadele şekillenir. Onun anahtarı da bizim elimizde. Dik duran, kendini geliştiren işçi önderlerini bu görevlere getirmeliyiz.”
"SENDİKALI OLMAKLA ÖRGÜTLÜ OLMAK AYNI ŞEY DEĞİL"
Gelir adaletsizliğinin gün geçtikçe derinleştiğini belirten Liman-İş İstanbul Bölge Başkanı Sinan Ceviz, “Biz geçinemiyoruz, insanca koşullar ve insanca ücret istiyoruz diyoruz. Bu artık isyan haline dönüştü ve ocak şubat ayı içerisinde 108 işyerinde eylemler oldu” dedi. Bir çorap fabrikasından örnek veren Ceviz, “Bir işçi temsilcisi anlaşma olunca sendikacılara ‘Biz anlaştık, Allah sizden razı olsun’ dedi ve döndüler. İşçi hareketini yeniden değerlendirip bu değerlendirmeleri getirip dernekleşmeye bağlayanlar da var. 200 yıllık tarihin bize gösterdiği bir şey var, işçiler örgütlenmeli, sendikalaşmalı. Yoksa kazandığımız hakları bu düzende elimizde tutamayız. 8 saatlik iş gününden kıdem tazminatı hakkına kadar her şey işçi sınıfının kendi mücadelesiyle yasalara girdi” dedi.
Sendikalaşmanın önemine vurgu yapan Ceviz, “Örgütlü olmakla üye olmak aynı şey değil. Bazen üyelik sürecimizi tamamlıyoruz ve bekliyoruz ki sendikacı bizim adımıza karar versin. Orada sorun çıkar. Birkaç kişilik yönetim kurulunun iradesiyle bir fabrikada sorunlar çözülemez. Mesele bir fabrika 500 kişiyse, o 500 kişinin iradesinin yansıyacağı bir yönetim geliştirmemiz lazım" dedi.
1 MAYIS BİRLİK İÇİN ÖNEMLİ BİR ZEMİN
Ceviz yaklaşan 1 Mayıs’a ilişkin ise şunları söyledi: “1 Mayıs’ı herkes bayram diye tarif eder. Evet doğru, bizim bayramımız. Ama sonra iş ne kadar kafamızı ağrıtmadan geçiştirebiliriz noktasına geliyor. Biz konfederasyonlarımızı üzülerek izliyoruz. Birkaç dönemdir belli merkezlerde 1 Mayıs gösterileri yapıyorlar. Bugünkü konuşmalarımızdan ortaya çıkan şey sendikalaşmak ve birliğimizi kuvvetlendirmek. Bunu biz 1 Mayıs zemininde yapabiliriz. Dolayısıyla biz işyerlerimizde bugünden başlayarak, deneyimlerimizi birbirimizle paylaşarak hazırlığımızı yapacağız. Daha önceden tek tük işyerlerinde kutlamalar olurken, geçen yıl platform olarak 400 işyerinde 1 Mayıs’ta eylem yaptık. Dolayısıyla bunu gelenek haline dönüştürerek, önce tartışmalarımızla hazırlanacağız, sonra 1 hafta boyunca işyerlerinde eylemler ve etkinlikler düzenleyeceğiz. Sendikanın işi çarşı pazarda 1 Mayıs bildirisi dağıtmak değildir. Fabrikalardaki üyelerimizle ya da üye çalışması sürdüğümüz arkadaşlarımızla bu çalışmayı sürdürmemiz lazım. Neden 1 Mayıs’ta alanlarda olmamız gerektiğini konuşup bunun hazırlığını yapmalıyız.” (İstanbul/EVRENSEL)