Kobanê Davası: Tanık emniyet ifadesini reddetti
Kobanê Davası’nda dinlenen tanık Sami Baran, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesinin avukatsız alındığını belirterek, “Şahıslarla ilgili emniyette notlar vardı, bunları bana sordular” dedi.
Fotoğraf: Burcu Yıldırım/Evrensel
Kobanê Davası’nda dinlenen tanık Sami Baran, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde ifadesinin avukatsız alındığını belirterek, “Şahıslarla ilgili emniyette notlar vardı, bunları bana sordular” dedi. HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tanık beyanına dair konuşmasında "Soruşturmayı yürüten savcı elinde bir delil olmayınca, bir şeye ulaşamayınca ve ben ve Figen Hanımı delilsiz tutukladığı için ısrarla bir tanık arayışına girince tanık Sami Baran’ı buldu. Sami Baran ne dedi, ‘Emniyet Müdürlüğünde benim önüme ifadeyi koydular, benim okuyacak durumum yoktu, avukatım yoktu. Ben onlara benim söylediklerim dışında bir şey yazmayın dedim ama yazmışlar’ dedi. Sizin yapmanız gereken sorgu, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde ifadelerde imzası bulunan memurlar hakkında suç duyurusunda bulunmanızdır” dedi.
IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması, 5. gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görülüyor.
Sincan Cezaevi Kampüsü’nde bulunan siyasetçiler duruşma salonuna getirilirken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, HDP Hukuk ve İnsan Haklarından Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Ümit Dede, HDP milletvekilleri Kemal Bülbül, Kemal Peköz, Murat Çepni, Celadet Gaydalı, MYK üyeleri ve HDP’li yöneticiler de duruşmayı izledi.
Duruşma mahkeme heyetinin salona gelmesiyle başladı. Gelen evrakların okunmasının ardından söz alan HDP eski Milletvekili Nazmi Gür, sağlığı hakkında bilgi verdi. Mazeret dilekçesinin reddedilmesini eleştiren Gür, 12 Nisan’da katarakt ameliyatı için gün verildiğini ve duruşmaya katılamadığı günlerde ise hastaneye gittiğini dile getirdi.
Heyet, müşteki ve tanık beyanlarının alınmaması için dava dosyasına eklenen avukatların taleplerini bir kez daha reddetti.
TANIK DİNLENMESİNE İTİRAZ
Avukat Şevin Kaya, müvekkili Mesut Bağcık’ın celselerdir teknik yetersizlikler nedeniyle savunma yapamadığını belirtti. Müvekkilinin savunması alınmadan tanıkların beyanlarının alınmasının doğru olmadığını belirten Kaya “Tanık dinlenmesi kararınızdan vazgeçmenizi talep ediyoruz. Tanık dinlenmesine muvaffakiyetimiz yoktur. Tanıkları dinlemekten vazgeçmenizi talep ediyoruz” dedi.
Talebe dair ara karar kuran mahkeme, tanık dinlenmesine dair itirazları reddetti.
TANIK EMNİYET İFADESİNİ REDDETTİ
Duruşma, Antalya Savcılığı’ndan SEGBİS ile bağlanan tanık Sami Baran’ın beyanlarının alınmasıyla devam etti. Mahkeme başkanı tarafından okunan ve iddianamede geçen isimlerin hemen hemen hepsini tanıdığını ifade eden Baran, “Çünkü ben üç dönem parti meclisinde (PM) yer aldım. 40 yıla yakın Kürt siyasal mücadelesinin içerisinde yer aldım. Çok ağır bir süreç yaşadım. 2017’den bu yana ağır sağlık sorunları yaşıyorum. Bu bahsettiğiniz tarihteki olaylar birçok kesimi aşan bir planlamaydı. Ne kadar derin güç ve el varsa 3-4 gün içerisinde devreye girdi. Kürt ve Türk halkını karşı karşıya getirme, birbirine kırdırtmak için ellerinden geleni yaptılar. Şu yaptı, bu yaptı diyemem. İllegal bir şekilde kimin ne yaptığını bilmiyorum. Parti Meclisi’nde yer aldım, illere gittim, ilçelere gittim. Cemaat mi dersin kim dersin bilmem ama kana buladılar” diye belirtti. Baran, "Parti Meclisi’nde olduğum için bütün siyasetçileri tanıyorum. Antalya’daki ifadem de oradaki memurların ellerindeki bilgiler, tutanaklarla bana bir şeyler sormuş olabilirler. Ağır bir hastalığım var. Kulaklarımda sorun var. Bir şey sormuş olabilirler, evet demişimdir. Bunları söylerken aklım başımda değildi” diye konuştu.
"YANIMDA AVUKAT YOKTU"
İddia makamı, “Bu hastalıklarınızdan dolayı mı daha önce vermiş olduğunuz beyanları hatırlamıyorsunuz, yoksa alınan beyanların içeriği mi doğru değil?” diye sordu. Tanık Baran, “Ben Antalya’da ifade verirken ağır sağlık sorunları yaşıyordum. Bu şahıslarla ilgili Emniyetin elinde notlar, kağıtlar vardı. ‘Böyle bir şey var mı?’ diye soruyorlardı. Benim bundan bilgim yok. Siyasal alan dışında bu insanların neler yaptığını bilme şansım olamaz. Çünkü o mekanizmanın içinde değilim. Ben siyasal alanda yaşadıklarımla ilgili kamuoyuna en ince ayrıntısına kadar açıkladım. Örgüt bana bunu yaptı diye bazı insanlara bunu yapamam, bu vicdansızlığı yapamam” diye belirtti.
İddia makamı “İfadeniz alınırken yanınızda avukat var mıydı?’ diye sordu. Baran, “Hayır, avukat yoktu” dedi.
"İMZA BENİM AMA OKUMADIM"
Mahkeme başkanının “Baskı ve tehditle mi ifade verdiniz” sorusuna da Baran, “İfadelerin altındaki imzalar benimdir. Benim okuma durumum yok. Fiziki, psikolojik, ruhsal durumum yok. Yarın öbür gün herhangi bir şekilde kendimle ilgili, siyasal bir şekilde önüme bir şey çıkarsa kıyameti koparırım. İmza attım ama aynen bunları da söyledim. Artık onlar nasıl ettiler, ellerindeki bilgilere göre ne yaptılar bilmiyorum. Avukatı da gerek görmedim, ihtiyaç duymadım” şeklinde konuştu.
Avukat Cihan Aydın, “Size zulüm eden 15-20 kişiden bahsediyorsunuz. Bu 15-20 kişi dosyada tutuklu yargılanan kişiler mi?” diye sordu.
Baran, “Bu insanlarla alakası yok” diye cevap verdi. Baran’ın beyanları ardından siyasetçiler söz aldı.
KIŞANAK: BARAN KUMPASI ANLATTI
Söz alan siyasetçi Gültan Kışanak, “Bu dosyanın nasıl bir kumpas üzerine kurulu olduğuna tanık olduk. Bu dosya tamamen belli odakların talimatıyla, yalan beyanlar üzerine kurulu bir kumpas dosyasıdır. Bugün dinlediğimiz tanığın beyanları da bunu çok net ortaya koymuştur. Emniyet teşkilatının yaşlı, hasta bir insanın yaşadığı trajedileri kullandığına ve o insanın söylemediği şeylerin dosyaya konulduğuna şahit olduk.” şeklinde konuştu.
İnsanların kızgınlıkları, öfkeleri, hastalıklarının olabileceğini belirten Kışanak, “Devlet olan aygıt hele hele de yargı buradan kumpas kuramaz. Yaşam öyküsünü bilmiyorum. Ne sıkıntılar çektiğini bilmiyorum. O yaşta o hastalık durumunda bir insanı kullanarak, bir siyasi partiye kumpas kurmaya tenezzül etmiş bir iktidar ve buna alet olmuş emniyet ve yargı mekanizması var. Sami Baran’ın yaşadıkları, ısrarla bizim aleyhimize beyan almaya çalıştığınız kişinin durumu dosyanın nasıl kumpas şeklinde kurulduğunu gösterir” diye belirtti.
"EMNİYET İFADELERİNİ SORMAYA UTANDINIZ MI?"
Kışanak, kendisi hakkında Baran’ın verdiği ifadelerin sorulmadığını ve kendisine tutuklama gerekçesi yapıldığını hatırlatarak, şunları söyledi: “Emniyette Sami Baran'a imza attırdıkları beyanları burada sormaya utandınız değil mi? Çünkü her cümlesi yalan ama bana tutuklama gerekçesi yaptınız. Ben bunlara adalet mi diyeceğim, mahkemeye güvenebilecek miyim? Böyle bir kumpasa yargı adına alet olmak en hafif tabiriyle ayıptır! Tarihe kara bir leke olarak geçecek. Siyaseti anlarım ama siz bu kara lekeyi nasıl temizleyeceksiniz? Bunu anlamıyorum.
"BİR SON VERİN"
Bunun tek yolu bir an önce bu davaya son vermek, çekilmenizdir. Ben daha ne söyleyeyim. Yalan üzerine, bir insanın trajedisi üzerine hesap yapan, faydalanmaya çalışan, siyasi rakiplerini devre dışında bırakmaya çalışmak ahlak dışıdır. Emniyetin buna alet olması en hafif deyimiyle ayıptır, tarihe kara leke olarak geçecektir. Buna bir son verin.
"KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMÜNE SİYASETEN TALİBİZ"
Burada bulunan bütün arkadaşlarımız Kürt sorununun çözümlerine de siyaseten talibiz. Toplumsal barışı, refahı, adaleti nasıl getiririz, bunun derdindeyiz. Yaptığımız çalışmalarda bundan dolayıdır. Savaş baronları bizi cezaevine koyarak, kendilerinin iktidar saltanatları yarattılar. Çözüm konusunda siyaset yapan bizleri cezaevine koyarak, kendilerine savaş rantı açmak istediler. Ama yargı buna daha fazla alet olmasın. Biz o gün olduğu gibi bugün de halkın iradesinin dikkate alınarak çözüm oluşmasına inanıyoruz."
"Bu kadar kirlenmeye ben tahammül edemiyorum. Sizin de etmemenizi öneriyorum. Önceki oturumda arkadaşlarım sizi reddetti ama siz hala duruşmayı sürdürüyorsunuz. Biz burada ne konuşacağız? Suya mı düşüyor konuştuklarımız, duyan var mı? Heyete inanmıyorum. Her duruşma hukuksuzlukları sayıyorum. Kime ait olduğu bilinen resmi bir telefonu hala araştırıyorsunuz. Ne hakla? Sanık olmayan birinin telefonunu neden hala soruşturuyorsunuz? İnsanların özel hayatının gizliliği var. Ne yapacaksınız? Sami Baran’ın ifadesinde hala mı ısrar edeceksiniz? Savunmalar bitmeden tanık dinlemeye hala mı devam edeceksiniz? Hukuksuzluk piramitlerine her gün bir tuğla daha koyuyorsunuz. Bari başvurun da Guinness Rekorlar Kitabı’na girin, boşuna gitmesin. Demokrasinin, barışın geleceğine yürekten inanıyorum.”
"ZERRE DİNLEMEDİĞİNİZİ ANLADIM"
Mahkeme başkanı “Sami Baran’ın kendisine dair kötü muamele yaptığına dair 18 kişiden bahsetti. Bunların kim olduğunu biliyor musunuz?” sorusuna karşı Kışanak, “Sorunuzdan anlattıklarımın zerresini dinlemediğiniz anlaşıldı. Sami Baran’ı da dinlemediğiniz ortadadır. Ben nereden bileyim Sami Baran’ın kimden bahsettiğini, bu konuda nasıl bilgim olabilir? Ben sadece karşımda rahatsızlıkları olan bir tanık gördüm. Burada bir trajediye tanık olduk. Bir insan olarak yaşlı, hasta belli ki ağır travmaları olan bir insan gördüm. Başka da bir şey bilmiyorum” dedi.
"SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMALISINIZ"
Ardından HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş tanık beyanına dair söz aldı. Tanık beyanının ısrarla altı çizilen kumpası doğruladığını ifade eden Demirtaş, "Bütün bu bir yılı aşkın süredir ortaya koyduğunuz iddiaların tamamını Sami Baran teyit etti. Soruşturmayı yürüten savcı elinde bir delil olmayınca, bir şeye ulaşamayınca ve ben ve Figen Hanımı delilsiz tutukladığı için ısrarla bir tanık arayışına girince tanık Sami Baran’ı buldu. Sami Baran ne dedi, ‘Emniyet Müdürlüğünde benim önüme ifadeyi koydular, benim okuyacak durumum yoktu, avukatım yoktu. Ben onlara benim söylediklerim dışında bir şey yazmayın dedim ama yazmışlar’ dedi. Sizin yapmanız gereken sorgu, Antalya Emniyet Müdürlüğü’nde ifadelerde imzası bulunan memurlar hakkında suç duyurusunda bulunmanızdır” şeklinde konuştu.
DEMİRTAŞ: BAŞKA KANITA İHTİYAÇ VAR MI?
Sahte beyanların Antalya Emniyeti’nde Sami Baran tarafından imzalandığını sözlerine ekleyen Demirtaş, “Tanık yeni deliller ortaya koydu. Ama sorgu tutanağında Antalya Barosu'ndan avukatların bulunduğu belirtiliyordu. Tutanak’ta Sami Baran’ın ‘avukatım huzurunda anlatacağım’, şeklinde beyanı var. Sami Baran demek ki ya avukat yoktu orada ya da başkaları kendini avukat olarak tanıttı. Sami Baran’ın orada avukat olduğundan bile haberi yok. Antalya Emniyet Müdürlüğü şablon halinde ifadeyi önüne koyuyor, imzala diyor ve Sami Baran da imzalıyor. Az önce Sami Baran bizim hakkımızda bu ifadeleri vermediğini söyledi. Başka bir kanıta ihtiyaç var mı? Bu durumda sizin suç duyurusunda bulunmanız gerekir. Savcı yalan beyan peşindeydi. Biz kendimizden emin olduğumuz için o kadar açık konuşuyor ve kumpas diyoruz. Sami Baran ilk dinlendiğinde kumpas ortaya çıktı. Açık tanık Sami Baran hür iradesiyle kumpasa alet olduğunu, okumadan ifadesini imzaladığını söyledi. Siz de savcı ve emniyet hakkında suç duyurusunda bulunmalısınız. Arkadaşlarımızı nasıl ilk beyanlarıyla tutukladıysanız, şimdi de tahliye etmelisiniz” ifadelerini kullandı.
Demirtaş’ın konuşmasının ardından duruşmaya ara verildi. (Ankara/MA)