Kuruyan Marmara Gölü'nün balıkçı kadınları: Kayıklarımızı çürümeye terk ettik
Marmara Gölü'nün kuruması nedeniyle balıkçılıkla geçinenlerin ekonomik problemleri derinleşti. Kimi balıkçılar bölgeyi terk ederken kalanlar, sandallarını çürümeye terk etti.
Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel
Özer AKDEMİR
Manisa
Ege bölgesinin en önemli sulak alanlarından birisi olan Marmara Gölü birkaç yıl içerisinde yüzde 98 oranında kurudu. Yerel yöneticiler, çevre örgütleri ve köylüler gölün kurumasında en büyük payın yanlış su politikaları olduğunu söylüyor. Göle giden derelerin, suların önünün Gördes Barajı ile kesilmesi ve tarımda aşırı su tüketiminin gölün kurumasına neden olduğunu söyleyen köylüler, binlerce ailenin geçim kaynağı olan gölün kurtarılması için göle su verilmesi gerektiğini dile getiriyorlar.
ALTIN MADENİ, GÖRDES BARAJI VE MARMARA GÖLÜ
AKP hükümeti yetkilileri ise Göl Marmara’nın kurumasını iklim krizi ve kuraklıkla açıklamaya çalışıyor. Öte yandan Göl Marmara’nın kuruması ile İzmir’de işletilen bir altın madeninin ilişkisi olduğu da iddialar arasında. İzmir’in tek yüzeysel su toplama havzası olan, 700 metre yükseklikte, Konak Meydanı’na kuş uçuşu 20 kilometre mesafedeki Efemçukuru’da Kanadalı bir şirket altın madeni işletebilsin diye yapımına izin verilmeyen Çamlı Barajı tartışmalarının Göl Marmara’nın kuruması sürecini de tetiklediği dile getiriliyor. Altın madeninin çalışabilmesi için İzmir’e 150 kilometre uzaklıkta Gördes Barajından su getirilmesi planı dibi delik çıkan barajın su tutamaması nedeniyle hayal olurken, olan bölgedeki en önemli sulak alan sayılan Göl Marmara’ya oldu. Gölü besleyen derelerin Gördes Barajına akıtılması sonrası Marmara Gölü birkaç sene içerisinde tamamen kurudu.
BALIKLAR ÖLDÜ, BALIKÇILIK BİTTİ!
Kuşkusuz Göl Marmara’nın kuruması sonrası sıkıntının en büyüğünü gölde yaşayan canlılar ve göl çevresindeki balıkçılar çekti. Birkaç yıl öncesine kadar balıkçılıkla geçinen onlarca aile gölün kuruması ile geçim derdine düşerken göl çevresinden işsiz kalan balıkçıların göç etmesi de hızlandı. Kayıklarını bir zamanlar göl sularının bulunduğu, şimdi ise yüzlerce metre kupkuru bir arazi halindeki kuru göl yatağında çürümeye terk eden köylü kadınlarla gölün kurumasının yaşamlarına etkilerini konuştuk.
"KURU GÖLÜN KİRASINI İSTİYORLAR"
Kuru göl yatağındaki çatlamış toprakların üzerinde duran kayığının yanında görüştüğümüz Tekelioğlu köyü kadınlarının yüz ifadeleri bile yaşadıkları üzüntüyü ve zorlukları ilk bakışta ortaya koyuyordu. Köylü kadınlardan Pakize Kerse, aynı zamanda Göl Marmara Su Ürünleri Kooperatifi Başkanı Rafet Kerse’nin de annesi. Rafet Kerse, gölün kurumasının en çok kendilerini etkilediğini belirterek, bu duruma çözüm bulması gerekenlerin kuruyan gölün kirasını da kendilerinden istemesine tepkili. Devletin gölde balıkçılık yapanlardan her yıl aldığı kiraları iki yıldır gölde tek bir balık dahi olmamasına rağmen bu yıl da istediğini belirten Kerse, bu durumu adeta dalga geçme olarak değerlendiriyor.
"HER ŞEYİMİZ BUHARLAŞTI"
Gölde su varken balıkçılık yaptığını söyleyen Pakize Kerse ise gölün kuruması sonrası kayığını kenara çekerek çürümeye terk ettiklerini dile getirdi. Gölün tekrar sularla dolmasını beklediklerini söyleyen Kerse, “Karşı köyler kuruyan gölün yatağına hep ekin ektiler. Biz ise suların gelmesini bekliyoruz hâlâ. Ekili dikili hiçbir şeyimiz yok. Biz sadece göle bakıyoruz. Göl olmayınca balığa gidemedik, çalışamadık. Ekonomimiz çok kötü oldu. İş bulabilirsek zeytine, bağ bağlamaya gidiyoruz. 110 lira yevmiye. Neye yetecek? Her şeyimiz buharlaştı. Gelir yok gider çok. Adamların 2 bin 500 lira aylığı var. Hangisine yetecek?” dedi. Göle gelen suların Gördes Barajına, Ahmetli regülatöründeki suyun ise denize akıtıldığını anlatan Kerse, “O giden sular bedavaya gitti. Gördes’in suyundan bassalar 10 gün olmaz mı? Barajdan bassalar olmaz mı?” diye konuştu.
"GÖL KURUYUNCA İDAREMİZ KESİLDİ"
Tekelioğlu köylülerinden Sevim Çetin de balıkçılık yaparken gölün kuruması sonrası işsiz kalan kadınlardan birisi. Balıkçılık bittikten sonra iş bulamadıklarını, sıkıntı içinde olduklarını söyleyen Çetin, BAĞ-KUR primlerini bile yatıramadıklarını dile getirdi. Çetin şunları söyledi: “Eşimle balıkçılık yapıyorduk. Balığımız güzeldi. Göl kuruyunca idaremiz kesildi. Bir emekli maaşına bakıyoruz. Emekli aylığımız da yetmiyor, ayı çıkaramıyoruz zaten. Şu an çok mağduruz”.
"ELLERİMİZ HEP İP YARASI"
Gölde balıkçılık yapıldığı dönemlerde eşiyle balık sattıklarını anlatan Zeynep Bilim, “Şimdi elektriklerimizi bile ödeyemiyoruz. Bir taksitini ödersek, diğerini ödeyemiyoruz. Yevmiye bulursak yevmiyeye gidiyoruz. Bak ellerime! Ellerim hep ip yarası oldu. Elektrik borcu ödeyeceğiz bu ellerle çalışıp!” dedi.
"PARAMIZ OLURSA HAMSİ YİYORUZ"
Gölde balık kalmadığı için balık yiyemediklerini söyleyen köylü kadınlardan Elif Kekeç, paraları oldukça hamsi yediklerini söyledi. Göl sularının söyleşiyi yaptığımız yerden on metre daha yukarılara kadar çıktığını, bazen yolun bile su altında kaldığını aktaran Kekeç, “Kayığımızı ta buraya çekiyorduk. Şimdi çürüdü kayığımız. Su buralara kadar gelir, insanı yutardı. Kayığın küreği kayboluyordu suda. Yolu bile yutuyordu su. Takımlarımız, kayıklarımız bütün malzememiz evimin önünde. Kayığı satacaktım alsalardı ama alacak adamlarda da para yok ki” dedi.