Kobanê Davası görülüyor | Sebahat Tuncel: Bizim şahsımızda bir halkı yargılıyorsunuz
Kobanê Davası’nda avukatlara söz hakkı verilmezken, siyasetçi Sebahat Tuncel, "Siz gösteri toplumu yaratıyorsunuz biz bunun bir parçası olmayız. Bizim şahsımızda bir halkı yargılıyorsunuz” dedi.
Fotoğraf: Evrensel
IŞİD’in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleşen protesto eylemleri gerekçe gösterilerek Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkanları, Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerinin de aralarında bulunduğu 22’si tutuklu 108 ismin yargılandığı Kobanê Davası’nın 11’inci duruşması altıncı gününde Sincan Cezaevi Kampüsü Duruşma Salonu’nda görüldü.
Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmaya HDP’li milletvekilleri Hüda Kaya, Necdet İpekyüz, Kemal Peköz, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, HDP Ankara il ve ilçe örgütü yöneticileri ile çok sayıda avukat katıldı.
Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde olanlar duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.
Davanın açık tanığı Kerem Gökalp’in dinleneceği duruşmada yoğun güvenlik önlemleri, çok sayıda TEM Şube polisleri gelmesi dikkat çekerken AKP’li milletvekilleri de duruşmaya katıldı.
BAHTİYAR ÇOLAK’IN SAĞLIK RAPORU DOSYADA
Duruşma mahkeme heyetinin gelmesiyle başladı. Dosyaya eklenen evrakları okuyan mahkeme başkanı, mahkemenin önceki başkanı HSK tarafından görevden alınan ve suç örgütü lideri olmak suçlamasıyla ev hapsine çarptırılan Bahtiyar Çolak hakkında sağlık sorunlarına dair istenen raporun dosyaya eklendiğini belirtti.
AVUKATLARA SÖZ VERMEDİ
Avukatların sağlık sorunlarına dair bilgi istemesi üzerine mahkeme başkanı, "Belki özel bir hastalığı var. Öğrenip, ne yapacaksınız. Plonomi demiş, Kovid-19 demiş. Öğrendiniz ne oldu şimdi? Sahte raporsa onun gereğini savcılıklar yapar. Buyrun oturun” diyerek söz isteyen avukatlara söz vermeden evrakları okumaya devam etti.
DURUŞMA GERGİN BAŞLADI
Avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma çıktı. Mahkeme başkanı avukatlara, bağırarak, “Oturun yerine duruşmayı germeyin” sözlerini sarf etti. Avukatlar duruma tepki göstererek, “Bağırmayın, söz vermeniz gerekir, mikrofonları açın” diyerek, ayakta söz talebinde bulundu. Tutuklu siyasetçiler de “Niye bağırıyorsunuz” diyerek, mahkeme başkanına tepki gösterdi.
AVUKATLARA TUTANAK TUTULDU
Mahkeme başkanı kendi bağırmasına tepki gösteren avukatlar Cahit Kırkazak, Kenan Maçoğlu ve Cihan Aydın hakkında “izinsiz söz aldığına” dair tutanak tuttu. Avukatlar, "Sayın başkan bir dinler misiniz? Bugün Dünya Savunma Günü. Biz böyle mi savunacağız? Söz talebimiz var” sözleriyle karşılık verdi. Avukat Kenan Maçoğlu, “Neyin tedirginliğini yaşıyorsunuz” diyerek mahkemeye tepki gösterdi.
TANIK BEYANI ALINMAK İSTENDİ
Avukatların itirazlarına karşın mahkeme başkanı PKK itirafçısı Kerem Gökalp’in ifadelerini almak istedi. Ancak avukatların tepkisi üzerine mahkeme başkanı avukat Kenan Maçoğlu’na söz verdi.
MAÇOĞLU: GEREKSİZ YERE GERGİNLİK YARATIYORSUNUZ
Maçoğlu, “Ne zaman dosyanın ciddi bir aşamasına gelsek gereksiz yere gerginlik yaratıyorsunuz. En önemli delil olarak düşündüğünüz tanık burada. Usule dair basit bir şekilde itirazlarımızı iletecektik. Aylardır duruşma yapıyoruz bugün ama özel bir aceleniz var. Gerekirse gece yarısına kadar buradayız. Edirne ve Kocaeli’ndeki tutuklu siyasetçilere çağrı yapılması talebinde bulunacaktık. Bir görevliye seslenin ve tutuklular SEGBİS’e bağlansın” diye konuştu. Mahkeme başkanı “Kendi isterse gelebilir” diyerek talebi kabul etmedi.
TEM POLİSLERİ SALONDA
Maçoğlu, duruşma salonunda TEM Şube’de görevli polislerin bulunduğunu belirterek, “Şu an tanık üzerinde baskı kurma ihtimalleri var, salondan çıkarılmasını istiyoruz” dedi. Mahkeme başkanı tanık Kerem Gökalp’e salonda bulunanlardan rahatsız olup, olmadığını sorması üzerine tanık, “Rahatsızlığım yok” dedi. Mahkeme başkanı talebin reddine karar verdi.
"DURUŞMAYI PROVOKE EDİYORSUNUZ"
Ardından Avukat Cihan Aydın söz alarak, “Bağırıyoruz çünkü bağırmak zorunda kalıyoruz. Mikrofonumuzu başından beri açmış olsaydınız bu rezilliği yaşamayacaktık. Belge okudunuz, siz kaç yıllık hakimsiniz bilmiyorum ama ben 23 yıllık avukatım. Dosyaya giren her evrak ve belgeye ilişkin söz alma hakkımız var. ‘Tanık yoklaması yapıldığı sırada birtakım sanık müdafiinin söz almadan konuştuğu’ diye belirttiniz tutanakta. Bahtiyar Çolak’ın hastalığının meraklısı değiliz ama bize Kovid olduğu için gelmediği söylenmişti. Biz bunu öğrenmek istiyoruz. Ama siz tanığa söz verdiniz bize söz vermediniz. Siz duruşmayı provoke ediyorsunuz. Mikrofonumuzu açtınız, şimdi niye bağırmıyoruz. Bizi bağırmak zorunda bırakmayın. Taleplerimizin tutanağa geçmesini istiyoruz” diye belirtti. Mahkeme başkanı Aydın’ın konuşmasını keserek, “Söz verdik işte” dedi. Duruma tepki gösteren Aydın, "Siz ‘İstediğim zaman söz veririm’ diyemezsiniz. Bir belgeden sonra söz verilir. Biraz önce yaşanan rezilliğin sebebi biz değiliz. Bugün Avukatlar Günü ama siz mikrofondan bize bağırdınız” dedi.
"SESİMİZİ KISARSANIZ BAĞIRMAK ZORUNDA KALIRIZ"
“Burada mahkemenin bir rezilliği yok. Önce kendi tavırlarınıza bakın” diyen mahkeme başkanına Aydın, "Sizin ve heyetinizin tavrını bir kez daha gözden geçirmeye davet ediyorum. Siz bize söz vermediğiniz için biz bağırmak zorunda kaldık. Lütfen duruşmayı germeyin. Biz durduk yere taşkınlık çıkarmadık, bağırmadık. Ama ne zaman ki sesimiz kısıldı, sesimizi duyurmak için bağırmak zorunda kalırız ve bağırırız da” dedi.
Söz alan avukat Cahit Kırkazak, “Bağıran hakim gün boyu konuşuyor, avukatta 5 dakika konuşsun. Bizi bağırtan da sakin konuşturan da sizin tutumunuzdur. Bize hükmetmeye kalkışırsanız, buna izin vermeyiz. Siz hakemlik yapma ile yetkilisiniz. İkincisi avukatlar günüdür. Kendi keyfimize bağırmıyoruz. Kollukla bizi tehdit ederseniz, bu yakışmıyor. Kolluğu salona doldurmayın. Mahkemeyi yönetirken, kafanıza göre davranamazsınız. Bahtiyar Çolak’ın raporları bizim için önemlidir. Defalarca bu yargılamanın nasıl açıldığını söyledi. İtirafçı olduğu söylenen Çolak’ın durumu siyasetin Atadedeler çetesi üzerindeki baskısı açısından önemlidir. Raporun tespitlerinde, iyileşme sürecinin de dosyaya gelmesi gerekir” ifadelerini kullandı.
"BİR ÜLKEDE POLİS ÇOKSA ÖZGÜRLÜK YOK"
Tutuklu siyasetçi Sebahat Tuncel, bütün avukatların gününü kutlayarak, söze başladı. "Bir ülkede polis çoksa özgürlük yok, bir ülkede asker çoksa barış yok, bir ülkede avukat çoksa özgürlük yok” sözüne atıf yapan Tuncel, "Biz adalet arayışı mı yapıyoruz, yoksa siz bizi cezalandırmaya mı çalışıyorsunuz?” diye sordu.
"ŞAHSIMIZDA HALKI YARGILIYORSUNUZ"
Eski mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın duruşmalara gelmediği süreci hatırlatan Tuncel, “Bahtiyar Çolak’ı ilk başta biz reddettik. Siz de bu işe ortaktınız. Bizim söylediklerimiz haklı çıktı. Bahçeli ve Soylu’nun hatta Cumhurbaşkanı danışmanlarının davaya nasıl müdahale ettiğini biliyoruz. Kişi olarak Bahtiyar Çolak’ı tanımıyoruz ama yargılama açısından önemlidir. Siz gösteri toplumu yaratıyorsunuz biz bunun bir parçası olmayız. Bizim şahsımızda bir halkı yargılıyorsunuz. Makamanıza saygı istiyorsunuz, haklısınız. Bizde saygı istiyoruz. Bağırıyorsunuz, gerginliği sanki biz ve avukatlar çıkarıyor gibi davranıyorsunuz. Usul özgürlüğe giden yolda her şeydir” diye belirtti.
"SANKİ 12 EYLÜL YARGILAMASI"
CMK kurallarının başından beri ters yüz edildiğini kaydeden Tuncel, "Biz sizin kuralsızlığınıza uymak zorunda değiliz. Bu yasaları biz eleştiriyoruz ama hala yürürlükte uygulamak zorundasınız. Savunma koşullarını yaratmak bizi sadece buraya getirmek değildir. Gerginlik yaratmak hoşumuza gider mi? Biz bağırmak zorunda kalmak istemiyoruz. Tanığın güvenliği önemli ama bizim de güvenliğimiz önemli. Yanımda kaç sıra kalkanlarıyla duran asker, polis var. Sanki 12 Eylül yargılaması. Siz savunmanın da güvenliğini almak zorundasınız. Bağırmakla sorun çözemezsiniz. Sizin bu tavırlarınız karşısında tepki göstermek de insan onuruyla alakalı bir şey. Bizim başımız dik alnımız ak. İnsanların yaşam hakkını kim aldı, kim o süreci provoke etti açığa çıksın istiyoruz” dedi.
"YARGILAMAYI İSTEDİĞİNİZ GİBİ YÜRÜTEMEZSİNİZ"
Ardından söz alan Dilek Yağlı, "Neredeyse her duruşma periyodunda duruşmayı sizin yönettiğinizi bize hatırlatıyorsunuz” diyerek, mahkeme başkanının tutumunu eleştirdi. "Sizin mikrofonunuz açıkken bize bağırmanız adil yargılanma hakkının da ihlali" diyen Yağlı, "Yargılamayı istediğiniz gibi yürütemezsiniz” diye konuştu. Yağlı, "Siz defalarca redddilmiş bir heyetsiniz. Yargılamayı istediğiniz gibi sürdüremezsiniz. Bu yargılama süreciyle hukuk dışı olan ne varsa ülkenin yargısına taşıyorsunuz. Önünüze konulan ajandayı usulüne uygun yapın. Gerçekleri açığa çıkardınız mı? Ne usule uyuyorsunuz ne de gerçekleri açığa çıkarmak için bir şeyler yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı.
"HAKİKAT PENCERESİNİ SUNMAK İSTİYORUZ"
Avukatların gününü kutlayarak, söze başlayan Ayla Akat Ata, "Biz bugün buraya tanığı dinlemek için geldik. Dinlemek, anlamak için geldik. Dosyaya sunacak bir hakikat penceresi varsa size sunmak için geldik. Bir kumpas davası dedik, buna en başından. İddiaları ispat etme yükümlülüğümüz yok. Biz bu noktada ispat yükümlülüğü üzerine kurulmuş insanlar olarak, Murat Filiz diye bir vatandaşın eylemlerinin benim yönümde sorulması istendi. Avukatlarım sebebine ulaşamadı. Israrla söz talebinde bulundum, Bahtiyar Çolak vermedi. Sonra mahkemeye gelmedi” şeklinde konuştu.
"MAHKEME DİSİPLİNİ BOZULDU"
Bu dosya üzerinde gizli ellerin olduğunu vurgulayan Akat, "Mahkememizin görüldüğü Eylül ayında mahkeme başkanına dair gelişmeler var. 23 yıldır avukatım. Sizin meslektaşınız sayılırım. Siz benden sadece bir yıl fazla staj yaptınız. Ne zaman söz hakkı isteyeceğimi biliyorum. Ben tanık beyanına dair söz değil, belgeye dair söz talebim olduğumu söyledim. Belge okunduğunda bana söz hakkı vermek zorundasınız. Siz kendinizi ifade etmeye çalışıyorsunuz, bizim refleksimizden dolayı mikrofona bağırdınız, patlayacaktı. Mahkeme disiplini bozuldu ama sebebi biz değil, söz hakkı isteyen bizlere söz vermeyen sizlersiniz. Bizim emeğimizle hakikat kapısı açılması içindir. Tanık bizi beklemek zorunda kaldı. Olaylar bu noktaya geldi. Ben özgürlüğümün kısıtlandığı her güne bir anlam biçiyorum. Bu kumpas içinde emeği olan insanların, derin yapılar arasındaki çatışma eski mahkeme başkanının da etkisizleştirilmesi noktasına gelmiş. Biz bunları biliyoruz. Bugün itibariyle hakkımda kurulan ara kararının gerekçesini bilmiyorum” diye belirtti.
Duruşma siyasetçilerin konuşmalarıyla devam ediyor.
TANIK GÖKALP: TUTUKLU SİYASETÇİLERİ GÖRMEDİM
Kobanê Davası’nda dinlenen tanık Kerem Gökalp, tutuklu siyasetçileri Kandil’de görmediğini belirterek, eski DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek’i ise tanımadığını söyledi.
Tanık Gökalp, Kamuran Yüksek’i fiziken hiç görmediğini belirterek, “Kamuran Yüksek’i görmüş değilim. Örgütte gördüğüm kişiler bana görüntüde parmakla gösterdiler” dedi.
Kobanê eylemlerinin çıkışını 2009 yılındaki Ortadoğu’daki gelişmelerden bağımsız olmadığını ileri süren itirafçı Gökalp, “Musul’da yaşanan gelişmelerdi. Bunlardan bağımsız, kopuk dersek, 14 yıllık tecrübe ile eksik bir tanım olur. Buna benzer çok farklı olaylar gelişebilir. Kobanê’de çağrı yapan, çağrıya karşılık verenin sokakta meydanda alanda içine girdiği durumun arkasında çok farklı nedenler vardır. Düşüncesi, niyeti farklı olabilir. Oradaki gelişmeler karşısında tepki gösterdiğini söyleyebilir” diye konuştu.
Tanık Gökalp’e emniyet ifadesinin kendisine ait olup, olmadığı sorulması üzerine “Evet bana ait’ yanıtını verdi.
"BİRE BİR KİMSEYİ GÖRMEDİM"
Ardından Gökalp, “Az önce ismini okuduklarınızda belirttim. Sahada aktif çalışma yürüten biri değildim. Urfa’da milletvekili olup aktif çalışan İbrahim Binici, İbrahim Ayhan’ı biliyorum. Kamuran Yüksek’i de anlattım. Ama bunun dışında bire bir gördüğüm kimse yok” dedi.
'AÇIKLAMA DEMİRTAŞ’IN AMA TALİMAT ÖRGÜTÜN' İDDİASI
Mahkeme başkanının, “Kobanê için yapılan açıklamayı örgüt mü yazdı? Açıklamayı yapan Selahattin Demirtaş mıydı?” sorusuna Gökalp, “Evet. Cümleleri ifadeleri Selahattin Demirtaş üretmiş olabilir. Ama Duran Kalkan gibi örgütün en üstünde yer alan isimler tarafından tartışılan kavramlardı. Legal siyasette meşruiyet zeminine dayanacak kim varsa o yapar açıklamayı. Böyle bir açıklamanın sözlerini Selahattin Demirtaş yazmış olabilir ama talimatı örgüt tarafından Kamuran Yüksek bilgilendirmesiyle yapıldı” yanıtını verdi.
Mahkeme başkanının, “2014 yılında KCK TM sözcüleri kimler?” sorusuna Gökalp, “Bager ya da Baver vardı. Onlardan sonra Abbas diye biri vardı. Onlarla birlikte miydi bilmiyorum. Mazhar vardı ve Soro diye biri vardı” dedi.
TUTUKLU SİYASETÇİLERİ GÖRMEDİĞİNİ SÖYLEDİ
Mahkeme üyesi, “Örgütün kampında veya eğitimde bizzat gördüğünüz isimler oldu yargılananlardan?” sorusuna Gökalp, “Örgütün yöneticileri zaten vardı. Ama Selahattin Demirtaş gibi isimler yoktu. Türkiye’den gelen kadrolar vardı ama benim gördüğüm burada bulunan kimse yoktu. Kültür, kadın alanından gelenler oluyordu. SEGBİS’te veya duruşma salonunda gördüğüm kimse yoktu o eğitimlerde” dedi.
İTİRAZLA RAĞMEN SİYASETÇİLERİN İSİMLERİ OKUNDU
Mahkeme başkanının ısrarla iddianamede yer alan siyasetçilerin isimlerini okuyarak “Bunlar var mıydı örgütün eğitim kampında?” sorusuna salonda bulunan avukatlar tepki gösterdi. Tanık Gökalp, “Saydıklarınızdan kimse yoktu. Zaten gelenler de sahte isimle tanınıyordu ama buradan gördüğüm ve SEGBİS’te bulunan kimse yoktu orada” dedi.
"SOMUT BİLGİM YOK"
Mahkeme üyesinin, “Türkiye sözcüsünün böyle bir toplantıya katıldığına dair somut bir bilginiz var mı?” sorusuna Gökalp, “Hayır bizzat gördüğüm yok ve somut olarak net bir bilgi bilmiyorum. Sadece saydığım isimlerin ihtiyaç doğrultusunda toplantıya katıldığını bilirim. Bende spesifik bir bilgi yok. Yani filanca tarihte yapılan MYK toplantısına filanca kişi katıldı gibi spesifik bir bilgi yok” dedi.
Ardından iddia makamı “Örgüt içerisinde çeşitli yapılanmalar olduğunu ve değişik komiteler olduğunu söylediniz. Örgüte adam kazandırma nasıl oluyor ve burada siyasi partinin bir etkisi var mı?” diye sordu.
Kandıra’dan SEGBİS ile bağlanan siyasetçilerin ses sisteminde yaşanan teknik arıza nedeniyle duruşmaya kısa bir ara verildi.
Avukatların söz talep etmesi üzerine talebi karşılamayan mahkeme duruşmaya ara verdi. Avukatlar tanığın duruşma salonundan ayrılmamasını talep etti. Mahkeme başkanı ise talebi kabul etti.
DEMİRTAŞ: DAVUTOĞLU İLE GÖRÜŞTÜKTEN SONRA YÜKSEK İLE ANKARA'DAN KOBANE'YE GEÇTİK
Tanık Kerem Gökalp’in Kamuran Yüksek’in Şengal’den Suriye’ye geçtiğine dair beyanlarına ilişkin Selahattin Demirtaş, Washington’dan apar topar dönüp, Ahmet Davutoğlu ile görüşmesinin ardından Kamuran Yüksek ile Ankara’dan Kobanê’ye gittiklerini söyledi.
İDDİA MAKAMI SORUYA İTİRAZ ETTİ
Gökalp'in Şırnak’ta verdiği ifadeyi soran Demirtaş, “Bugün detaylı şekilde açıkladığınız 6-8 Ekim olaylarına dair sorular soruldu mu” sorusuna Gökalp, “Sorulmadı” dedi.
Demirtaş, “Ankara TEM Şube Müdürlüğü’ne ifade vermenizi gerektirecek ne oldu? Size bir yazı mı geldi?” sorusuna iddia makamı itiraz etti. Savcı, “Bu özel bir durum” dedi. Avukatlar tepki gösterdi. Mahkeme başkanı savcının talebini reddetti.
İFADE VERME SÜRECİ
Gökalp, “İlk ifademi Şırnak emniyetinde verdim. Benim gibi onlarca yüzlerce insan geliyor. Oradaki ifade süreçleri hızlı yapılıyordu. Benim 14 yıl örgütte kalmış olmam, yürüttüğüm faaliyetler nedeniyle 6 gün ifade verdim. 6 günün sonunda savcılık makamında detaylı bilgilendirmeler yapmış. KCK sistemiyle ilgili gelişmeler var. Orada savcıya sordum. 6-8 Ekim olaylarına dair bilgine başvurmak isteriz, dedi. Var olan bilgimi, tanıklığımı anlatabileceğimi söyledim. Şırnak Cezaevi’nde iken aynı savcı beyin talebiyle bu konu kapsamında Şırnak’tan Ankara’ya getirildim. İfademi verdikten sonra Şırnak’a gittim” dedi.
"BİLGİM YOK"
Kamuran Yüksek’e dair beyanlarını da soran Demirtaş, “Kamuran Yüksek’in alelacele gönderilmesiyle sizin örgüt yöneticileri arasında kaç gün geçti” sorusuna dair de Gökalp, “Herhangi bir bilgim yok, orada onlara ayrıntı soramadım” dedi. Demirtaş, Benim Kobanê’ye gideceğim, örgüt yönetimi tarafından biliniyor muydu?” Gökalp, “Bilgim yok” dedi.
Demirtaş, tanık Kerem Gökalp’in Ankara Emniyeti’nde verdiği ifadeyi okuyarak, “Kendisine dair iddiaları ve Kobanê dönüşü yaptığı açıklamam birebir ifade edilmiş. 6 yıl sonra nasıl hatırladığınızı izah edebilir misiniz” diye sordu.
AÇIKLAMAYI SAVCI TUTANAĞA YAZDIRMIŞ
Gökalp, “Emniyet sırasında da cümle cümle söylemedim. Emniyet ifadesinde de ‘ Selahattin Demirtaş’ın sınırda yaptığı açıklamada Kamuran’ı sordum. O da bana dedi ki; şu kişidir. Kamuran’ı bunun için özel göndermişler’ şeklinde beyanda bulundum. Cümle cümle yazdırmadım. Savcı açık kaynaklardan oraya ekleyebiliriz, dedi” diye konuştu.
"KİTLESELLEŞME SÖZ KONUSU"
Tanığın Ankara Emniyeti’nde “Selahattin Demirtaş açıklama yapmasaydı, bu kadar şiddet ve ölüm olmazdı” ifadelerini hatırlatan Demirtaş’ın, “Benim hangi açıklamam buna neden oldu” sorusuna da Gökalp, “Meşrutiyet zemini önemlidir. Bir kitleselleşme söz konusuydu. O zamanki atmosferden kaynaklı yoğun katılımlar oluyordu. Bugün siyasi partinin eşbaşkanları açıklama yapsa 6-8 Ekim etkisini vermez. O dönemin konsepti, çağrıların kitleselleşmesi anlamında beyanda bulundum” dedi.
‘ÖLÜMLERDEN MEMNUN DEĞİLDİ’
Soru yöneltmeye devam eden Demirtaş’ın, “Kobanê’nin İŞİD tarafından işgal edilmesi, insanların dayanışma çabası, şiddet ve ölümle sonuçlanınca örgüt olarak nasıl değerlendirdiniz? Ortaya çıkan sonuç Kobanê’ye yaradı mı? Örgüt memnun muydu” sorusuna da Gökalp, “Hiçbir zaman böyle bir değerlendirme olmadı. Örgüt iyi oldu, gelişme işimize yaradı, değerlendirmesi yapmadı” ifadelerini kullandı.
DEMİRTAŞ: KOBANÊ’YE GİDİŞİM BİR ANDA OLDU
Demirtaş, “O günlerde yıllık bir konferans nedeniyle ABD’nin Washington eyaletindeydim. Ahmet Davutoğlu benimle apar topar görüşmek istediği için Türkiye’ye döndüm. Ve Davutoğlu ile görüşmeden bir gün sonra Kobanê’ye gittim. Bunu Davutoğlu’na da söyledim, gidip, bakıp, size aktaracağım, dedim. Yanımda Kamuran Yüksek de vardı Ankara’dan Kobanê’ye birlikte gittik, zaten görüntülerle de mevcuttur, gördünüz” dedi.
YÜKSEKDAĞ: BASKI ALTINDA OLAN BİZLERİZ
Ardından tanık Gökalp’e soru sormak için söz alan HDP Eski Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, “Beni çok kişi hedef gösterdi. Can güvenliği tehdit altında olan, tehlike altında olan açık veya gizli tanıklar değil, bizleriz. Tehdit ve baskı altında olan benim ve bizleriz. Savcı tarafından tanığa sorulan sorular kapsamında da bunlar tıkır tıkır soruyor. Şu soruyu sormak istiyorum. Tahliye oldunuz sanırım. Ankara’da ifade verdikten ne kadar süre sonra tahliye edildiniz? Birinci sorum bu, ikinci sorum da 2015 Eylül ayında örgütten ayrıldıktan sonraki 4 yılı özetler misiniz? Herhangi bir istihbarat ile görüştünüz mü? Pişmanlık yasasından faydalanan Türkiye’deki arkadaşlarınızla irtibatınız olduğunu söylediniz. MİT ile bir iletişiminiz oldu mu? Kavramlar ve propagandaya özen veren, değerlendirmelerini gözlemlerine dayandıran Kerem Bey’e şunu sormak istiyorum, örneğin ‘Selahattin Demirtaş’ın yaptığı açıklama olmasaydı insanlar ölmezdi, Kobanê olaylarında insanlar ölmezdi’ ifadesini tanıklık kavramı ve kurumuyla ilişkili düşünüldüğünde somut beyan mıdır bu yoksa değerlendirme midir? Bilgi midir, yorum mudur?” diye sordu.
İddia makamı Yüksekdağ’ın sorularına itirazda bulundu. Mahkeme başkanı ise iddia makamının itirazını reddetti.
‘PANDEMİDE TAHLİYE EDİLDİM’ SAVUNMASI
Soruları yanıtlayan Gökalp, “Ben Türkiye’ye 2019 Kasım ayında Habur Sınır Kapısı’ndan giriş yaptım. 19 veya 20 Kasım’dı. Tutuklu yargılandığım dönem 18 Mart 2020 tarihine kadardır. Mahkemem normalde 23 Mart’ta olacaktı fakat o dönemde Türkiye’de Kovid-19 pandemisi vardı ve benim de beklemediğim bir şekilde mahkemem 18 Mart’ta görüldü ve ilk mahkemede tahliye edildim. İkinci soru ise istihbaratla görüşme sorusunda yorum arıyorum. Ben 2015’ten 2019’a kadar bir tane istihbarat örgütüyle bırakın görüşmeyi tesadüfen çarpışmadım bile. Bir görüşmem ve temasım söz konusu olmadı. Son kısımda ise Selahattin Bey’e de izah ettim. Bu yorum olarak görüldü. Ama ben bilgi ve yorumumu dahil ederek dedim ki ‘Selahattin Demirtaş o çağrıyı yapmasaydı bu sonuç çıkmazdı’ Bilgi ve yorum iç içe” dedi.
KIŞANAK: TANIKTAN HABERİM YOKTU
Ardından söz alan siyasetçi Gültan Kışanak, “Ben size anlaşılır bir dille benim bu tanığın dinleneceğinden bilgim olmadığını söyledim. Siz de ara kararda belirttiğinizi söylediniz. Ama bana iletilen son ara karar Şubat ayına aittir. Ben bugün Kerem Gökalp isimli tanığın dinleneceğinden haberdar değildim. O nedenle de tanığın ifadeleri doğrultusunda iddianameden hazırlanma şansım olmadı” diye belirtti.
Avukat Mahsuni Karaman’ın, Demirtaş’ın Kobanê’de yaptığı açıklamadan neyi kastettiğini sorması üzerine Gökalp, “Demirtaş Kobanê eylemleri döneminde ‘Tarihi direnişe destek verelim’ sözleriyle Kobanê’deki direnişi kastediyordu” dedi.
Tanık beyanları ardından mahkeme başkanı, dava dosyasında 4 Nisan’da dinlenen tanık Sami Baran’ın sanal medya hesabında açıklama yaptığına dair beyanlarını dikkate alarak, “Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, tanık Sami Baran’ın sosyal medya paylaşımının çözümünün temin edilmesi, dosyaya gönderilmesini” istedi.
BAŞKAN DURUŞMA SONUNDA AVUKATLAR GÜNÜNÜ KUTLADI
Mahkeme başkanı duruşmaya 7 Nisan’a kadar ara verdi. Mahkeme başkanı son olarak, “Her ne kadar sabah gergin başlasak da avukatların 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutluyorum” dedi.
(Ankara/MA)