06 Nisan 2022 09:16

“Eğitim bu” mu?

Akademinin mevcut durumu hem akademisyenlere hem de gelecek planını bu yönde oluşturan üniversite öğrencilerine mücadele etme sorumluluğu yüklüyor.

Fotoğraf: Murat Uysal/Evrensel

Paylaş

ODTÜ İktisat Bölümü 4. sınıf öğrencisi

 

Geçtiğimiz günlerde Nişantaşı Üniversitesinde otuzu aşkın araştırma görevlisi işten çıkarıldı. Aslında vakıf üniversitelerindeki akademisyenlerin devlet üniversitelerindekilerle eşit ücret almaması uzun süredir çeşitli tepkilere yol açmış, vakıf üniversitelerindeki akademisyenler bir araya gelmişlerdi.

ÇALIŞMAK İSTEDİĞİMİZ ALANI SEÇEBİLMEK ARTIK BİR LÜKS

Lisans hayatının sonuna gelmiş veya gelmekte olan öğrenciler açısından da yaşanılanların önemli olduğunu söylemek gerekli. Üniversitelerin hangi bölümlerinde olurlarsa olsunlar, öğrencilerin gelecek planlarını akademi üzerine kurmalarının önünde birçok engel olduğu bu dönemde bir de “Eğitim bu!” diyerek kendi üniversitesinin akademisyeninin üstüne yürüyen rektör yardımcısı gerçeği her öğrenciyi sorgulamaya itiyor. Öyle ki senelerdir bir bilim dalında eğitim gören, bu bilim dalı üzerine kafa yoran, çeşitli akademik çalışmalar yapmaya çalışan öğrenciler olarak kendi bölümlerimizdeki akademisyenlerin dahi “Burada gelecek yok, başka alanlara yönelseniz daha iyi olur” dedikleri bir süreç deneyimliyoruz.

Lisansüstü eğitimimize karar verirken düşündüğümüz şeylerin başında akademik başarımız, çalışmak istediğimiz alan değil, paramızın olup olmadığı geliyor. Tüm bunlar birleştiğinde gelecek planlarını akademi üzerine kuran öğrenciler olarak gelecek kaygımız daha da artıyor.

UCUZ İŞ GÜCÜ ARAYIŞININ SON GÖZDESİ: VAKIF ÜNİVERSİTELERİ

Vakıf ve devlet üniversitelerinde çalışan akademisyenlerin farklı ücretler almasının yanı sıra ilerleyen dönemde çeşitli vakıf üniversitelerinde uygulanacak bir pratiğin varlığından da son zamanlarda bahsediliyor. Bu uygulama araştırma görevliliğinin kaldırılıp lisansüstü eğitimini sürdüren öğrencilere “grad student” isimli bir görevlendirme yapılıp asgari ücretin yarısıyla ücretlendirilmelerini içeriyor. Yani, aslında çalışma hayatının her alanında karşımıza çıkan ucuz iş gücü arayışı, akademide de çeşitli yönleriyle kendini var etmeye çalışıyor. Akademide yalnızca kâr getiren veya getirmesi beklenen projelere fon verilmesi ve çalışılan disiplinin yalnızca sermayenin ihtiyaçlarına karşılık verebilecek alanlarının özendirilip diğer alanların hakir görülmesi, akademinin nasıl sermayenin arka bahçesi haline getirildiğini gösteriyor.

BAŞKA BİR AKADEMİ BİZLERLE MÜMKÜN

Tüm bunları düşündüğümüzde akademinin mevcut durumu hem akademisyenlere hem de gelecek planını bu yönde oluşturan üniversite öğrencilerine çeşitli sorumluluklar yüklüyor. Bugün akademinin içini boşaltan tüm bu uygulamalara karşı “Eğitim bu değil” sesini yükseltebilmek için bulunduğumuz alanlarda bir araya gelmek, başka bir akademinin var olabileceğini tartışmak ve bunu yaratabilmek için mücadele etmek şart.

ÖNCEKİ HABER

“Nasıl bir dünya istiyorum?” sorusuna cevap aradık

SONRAKİ HABER

Eğitim Sen Malatya Şubesi: Kurucuova İlkokulunda bir öğretmen şiddete uğradı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa