Evrensel için yeni bir dönem
Evrensel için yeni bir dönem
Reklamları Kapat
6 Nisan 2022 10:25
/
Güncelleme: 13:31

Rant ve kâr gölgesinde Olimpiyat tartışmaları

"Olimpiyatların İstanbul’da yaşayanlara refah getirmeyeceği aşikâr. Tersine ev sahibi olmanın ekonomik ve sosyal yönden İstanbullulara bedeli ağır olacaktır. Tam da İBB ulaşım zammını konuşuyorken..."

Rant ve kâr gölgesinde Olimpiyat tartışmaları

Fotoğraf: NoOlympics 2020 Hareketi

İbrahim KOÇ

YTÜ

Son dönemde süren Olimpiyat tartışmalarına, İBB’nin geçmişte takındığı tavır, süreçte alınan kararlar ve yaşayacaklarımız üzerinden bakarak, sene başında yapılan UKOME toplantısında toplu taşımaya gelen yüzde 36 zammın ardından İBB yönetimi tarafından yeniden yapılmak istenen yüzde 50’lik ara zamla 2036 Olimpiyat ev sahipliği başvurusunu birlikte irdelemeye çalışacağım.

ZAM ÜSTÜNE ZAM

Geçtiğimiz günlerde 11 CHP belediyesi, 7 defa üst üste artarak rekor kıran akaryakıt fiyatlarını ve derinleşmekte olan ekonomik krizi gerekçe göstererek 25 yaş üstü öğrencilerin ulaşımda öğrenci indiriminden belli ölçüde muaf tutulacağını ve ulaşım ücretlerine zam yapmak zorunda olduklarını belirttikleri bir bildirge yayınladı. Aynı zamanda, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) toplantısında, yapılan toplu ulaşım ücretlerine ara zam teklifi ve indirimli kartlarda öğrenci yaşına düzenleme yapılmasına dair teklif UKOME tarafından reddedildi. İBB sözcüsü Murat Ongun, yapılan zam teklifinin reddine ilişkin yaptığı açıklamada; kendilerinin ağır bir yük altında bırakılmak istendiklerini ve yapılan zam teklifine olan reddin tek amacının İBB’yi batırmak olduğunu belirtti. Oysa henüz 2 ay önce İBB toplu taşımaya yüzde 36 zam yapmıştı.

Mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ve 2010’da belediyeyi elinde bulunduran AKP’nin Erdoğan önderliğinde Olimpiyatlara başvuru nedenini ve neden bu konuda bu kadar ısrarcı olduklarını anlamak için makarayı biraz geriye sarıp kısaca Olimpiyatların tarihçesine bakmamız gerekir.

PEKİ YA SONRASINDA YAŞAYACAKLARIMIZ?

Kapitalist sömürünün hemen hemen tüm çarklarının meşru alanlarda olduğunu hatırlarsak bu meşru ve gösterişli organizasyonun da iç yüzünü sorgulamamız ve tarihe bakarak anlamamızı sağlamak mümkün. “Aşırı harcama, kamu parasının çarçur edilmesi, bütçe aşımı” gibi kavramlar, oyunlarla neredeyse eş anlamlı. Tarihte yapılan hiçbir Olimpiyat, ev sahipliği yapan ülkenin ayırdığı bütçenin bırakın altında olmasını, eşitine bile denk gelmemiştir. Her Olimpiyat, yapıldığı şehrin ayırdığı bütçenin katlarına ulaşan maliyet ile sonlanmıştır. Yapılan devasa statlar ve tesislere ayrılan bu muazzam bütçeler ise kamuya faturalanır. İmamoğlu yaptığı açıklamada 16 milyon İstanbulluyu spor ile buluşturma şiarı ile Olimpiyatlara başvuracaklarını belirtirken 16 milyon İstanbullu ve milyonlarca göçmen bu ihtişamlı gösteriyi izleyebilecek veya hayatlarını spor ile birleştirebilecek midir? Türkiye’nin bu altyapıyı kullanabilecek bir spor politikası var mıdır? Harcanan milyarlarca doların olimpik ihtişamının koruyucusu IOC’nin talep ettiği yüksek standardı memnun etmeye odaklı olması, bizlere Olimpiyatların hiçbir zaman yerel çıkarlara yönelik olmadığını göstermektedir. Yani Atina’da olduğu gibi lüks tesislerin inşasını dayatır ve üç haftalık festivalinin en görkemli şekilde geçmesini ister. Peki ya sonrasında yaşayacaklarımız? Olimpiyatlar dolayısıyla batan bir ülke ekonomisi ve dünyanın dört bir yanında IOC ve FIFA’nın baskısıyla inşa edilen ancak oyunlar sonrası âtıl duruma düşen, bakım maliyetleri karşılanamayan ve çürümeye terk edilen sürüsüyle spor tesisleri... Kar, sadece Olimpiyatlar için inşa edilen yapılar üzerinden elde edilen rant ile kalmayıp dünyanın dört bir yanında yayınlanan oyunların yayın gelirleri ile devam etmektedir. Böylelikle Olimpiyatlar, birçok kentte sermayenin “truva atı” rolünü üstlenerek bizzat üyesi olan ya da yakın ilişkileri bulunan iş insanları aracılığıyla rant politikalarının meşrulaştırıcısı görevini görüyor.

Los Angeles, Seul, Pekin, Rio de Janeiro, Atlanta, Londra, Tokyo... Bu kentlerin ortak noktalarından biri Olimpiyatlara ev sahipliği yapmış olmasıyken bir diğeri ise hepsinde milyonlarca yoksulun Olimpiyatların yapılmasının meşru kıldığı uyuşturucu ile mücadele adı altında polis güçleri tarafından evlerinden zor yoluyla sürülmesi oldu. 2016 Olimpiyatları için 77 bin kişinin evinden edildiği Rio de Janeiro’nun saha dışı yıldızlarından biri olimpiyat köyünü kamu bankasından aldığı krediyle inşa eden Emlak Baronu Carlos Carvalho’ydu. Carvalho olimpiyat köyünü daha sonra Ilha Pura (Saf Ada) ismiyle satışa çıkardı. Kamunun parası olimpiyatlar sonrası lüks dairelere dönüşmüştü. Carvalho’nun sloganı şuydu: “Elitlerin, ince zevk sahiplerinin şehri için… Bu yüzden konutlar yoksullar için değil asiller için olmalı…” Olimpiyatlarda halkların masada olmasını değil, Olimpiyatlara topyekûn bir cephe almış olan “OlimpiyatlaraHayır LA (NOlympics LA)” kuruluşunun muhalefeti de Olimpiyatların komitelerindeki güçler için ciddi bir güç olarak karşısında duruyorlar. 2016’da olimpiyat karşıtı mücadelenin merkezi Vila Autodrome’da, Dünya Kupası ve Olimpiyatlar Halk Komitesi’nin düzenlediği panelde yapılan şu vurgu yazının buraya kadar olan kısmının özeti niteliğinde: “Mesele sadece yoksullara olimpik masada yer ayrılmaması değil onların masaya konan yemeklerden biri olması.”

“OYUN DEĞİL EKMEK İSTİYORUZ”

Olimpiyatlar tarihine kısaca baktığımızda, halkların yıkımı ve elitlerin rantları ile karşılaşan bizlere karşı, İBB Başkanı İmamoğlu, “İstanbul Spor Stratejisi ve Gelecek Planı” tanıtım toplantısında “kentin Olimpiyat adaylığı irade beyanını” açıkladığı konuşmasında, olimpizm (Olimpiyat oyunlarının felsefesi) bakış açısının kente ve İstanbul halkına kazandıracağı faydaları özetlediği 7 madde ile (yaşam felsefesi, barış hareketi, sağlık ve çevre hareketi, sürdürülebilir ve yeşil bir kentsel model oluşturan, eğitim ve sporu bir araya getiren, eşitliği öne çıkaran ve kazanmayı değil katılmayı öne çıkaran bir model) savunup yapılacak yüzde 50’lik ulaşım zammı ile beraber Olimpiyata hazırlanmanın haberini vermektedir. Olimpiyatlara katılmanın, İstanbul’da yaşayan halklara refahı getirmeyeceği aşikâr olup ekonomik ve sosyal yönden İstanbullulara bedeli ağır olacaktır. Son olarak, İBB Başkanı E. İmamoğlu’nun 16 milyonu sporla Olimpiyatlar vesilesiyle buluşturacağı şiarına 1932 Los Angeles Olimpiyatları öncesi Sacramento’daki bir eylemde bulunan emekçiler “Oyun değil ekmek istiyoruz” diyerek cevap veriyorlar.

KAYNAKÇA

https://t24.com.tr/haber/2036-olimpiyat-oyunlari-na-talibiz-diyen-ekrem-imamoglu-adaylik-irade-beyanini-acikladi,965692

https://www.evrensel.net/yazi/88995/olimpiyatlara-neden-hayir-diyoruz-1, 2, 3, 4 https://www.mahfiegilmez.com/2019/05/butce-ve-beyaz-filler_19.html

Evrensel'i Takip Et