Cemal Kaşıkçı cinayeti dosyası Suudi Arabistan'a devredildi
Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti davasında mahkeme, yargılamanın durdurulmasına ve dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesine karar verdi.
Fotoğraf: Cemal Yurttaş/DHA
Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda 2018 tarihinde Suudiler tarafından öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı hakkında yürütülen 26 sanıklı davada mahkeme, yargılamanın durdurulmasına ve dosyanın Suudi Arabistan’a devredilmesine karar verdi.
Kaşıkçı hakkında yürütülen davada savcılık, dosya hakkında durma kararı verilerek, yargılamanın Suudi Arabistan adli makamlarına devrinin sağlanması için gerekli usul işlemlerinin yapılmasını istemişti. Konuyla ilgili açıklama yapan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise davanın devrine ilişkin olumlu yaklaştıklarını ifade etmişti.
Kaşıkçı cinayeti davasının Suudi Arabistan'a devri "Dava, katiline gönderiliyor" şeklinde eleştiriliyor.
AHMET ŞIK: DOSYA SATILDI
Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili ve Gazeteci Ahmet Şık, İstanbul'da öldürülen Suudi Gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın dosyasının Riyad'a devri öncesinde 'davanın 50 milyon dolara satıldığını' öne sürdü.
April 6, 2022
NE OLMUŞTU?
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim 2018'de Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğu'nda öldürülmüştü. Kaşıkçı'nın Suudi Arabistan'dan gönderilen bir ekip tarafından öldürüldüğü ortaya çıkmıştı.
Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, 2019'daki bir açıklamasında "Kaşıkçı cinayetini işleyenlerin sorumluluğunda olduğunu" kabul etmiş cinayetten haberi olduğu değerlendirmelerini ise inkar etmişti. Suudi yetkililer, cinayeti işleyenlerin, bunu yönetimden habersiz yapan ve görevini kötüye kullanan kişiler olduklarını öne sürmüştü.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ?
Erdoğan'ın Cemal Kaşıkçı davasına ilişkin iki dikkat çeken açıklaması vardı.
Bunlardan ilki 2018 yılında gelmiş, Kaşıkçı için "şehit" demiş, Suudi Arabistan için ise "Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir" ifadesini kullanmıştı:
"Cemal Kaşıkçı, Başkonsolosluk'ta ne yazık ki alçakça bir operasyonla şehit edildi. Bizi Suudi Arabistan'dan aradılar, babaya ve oğluna her şeyi anlattık.Kral bana '18 kişiyi tutukladık' dedi, sayı 22'ye çekti. Tutuklamak çıkış yolu değil. Cezası bunların ne oldu? Geçen gün dışişleri bakanları açıklama yaptı, vatandaşımızı Türkiye'ye göndermeyiz diye. Aynı zat şu ifadeyi de kullandı. Yerli işbirlikçilerle bu iş yapıldı. Konuşmamda sordum, kimdir o işbirlikçiler? Açıklayamadılar ve sonra inkar ettiler. Veliaht Prens dedi ki, Kaşıkçı başkonsolosluktan çıktı.
Bunlar dünyayı enayi zannediyor, insanları enayi zannediyor. Bu millet enayi değil, hesabı sormasını bilir. Yargılayamıyorsanız, suçun işlendiği yer İstanbul olduğu için bunu İstanbul mahkemelerinin uluslararası hukuka göre yargılaması gerekir. Gönderin, biz yargılayalım."
AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington Post için kaleme aldığı Cemal Kaşıkçı yazısında da dikkat çekici detaylar vardı.
O yazıdan bir bölüm şöyle: "Washington Post gazetesinde köşe yazarlığı yapan Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi, 11 Eylül terör saldırılarını saymazsak, 21. yüzyılın en büyük ve tartışmalı olayı sayılabilir. Zira 11 Eylül’den beri hiçbir olay, uluslararası düzeni bu denli tehdit etmemiş; dünyanın kabul ettiği kurallara meydan okumamıştır. Aradan bir yıl geçmesine rağmen cinayetle ilgili bildiklerimizin hâlâ sınırlı olması ise uluslararası toplumun üzerinde düşünmesi gereken üzücü bir gerçektir. Suudi gazetecinin ölümünün tüm yönleriyle aydınlatılıp aydınlatılmayacağı, çocuklarımızın nasıl bir dünyada yaşayacağını belirleyecektir.
Yönetimim, ilk günden itibaren bu konuda tam şeffaflık politikasını benimsemiştir. Geride bıraktığımız bir yıllık dönemde istihbarat ve emniyet teşkilatlarımız ile diplomatlarımız ve savcılarımız, meselenin takipçisi olarak muhataplarıyla işbirliği yapmış; ulusal ve uluslararası kamuoyunu aydınlatmak için gereken adımları atmışlardır. Bu kapsamda Suudi Arabistan’ın yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri, Rusya Federasyonu, Almanya, Fransa ve Birleşik Krallık’ın aralarında bulunduğu ülkelerle elimizdeki kanıtları paylaştık. İlaveten Birleşmiş Milletler Özel Raportörü Agnes Callamard’ın soruşturmasına katkıda bulunduk. Son olarak Kaşıkçı’nın katillerinin, suçun işlediği yer olan Türkiye’ye gönderilmesi için Suudi Arabistan nezdinde girişimlerde bulunduk. Cemal Kaşıkçı’yı Suudi Arabistan’ın İstanbul başkonsolosluğunda katledip, cesedini parçalara ayıranlar, devletlerine ve milletlerine değil; Suudi Arabistan devletinin içinde yuvalanmış bir çetenin çıkarlarına hizmet ediyordu. Bunun aksine inansaydık yaşanan olayı ikili bir ihtilaf olarak değerlendirebilirdik. Ancak Kaşıkçı cinayetini siyasetin değil, adaletin konusu olarak görüyor; adaletin ise ancak ulusal ve uluslararası mahkemeler eliyle tecelli edeceğine inancımızı koruyoruz.Kaşıkçı suikastı, insani boyutunun yanı sıra diplomatik dokunulmazlık ilkesinin istismar edilmesi nedeniyle de endişe vericidir. Katillerin diplomatik pasaportlarla seyahat etmeleri, diplomatik bir binayı suç mahalline çevirmeleri ve Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki bir numaralı diplomatının olayın üstünü örtmeye çalışması, çok tehlikeli bir emsal oluşturmuştur. Belki de daha tehlikeli olanı ise katillerin, kendi ülkelerinde hiçbir ceza almadan hayatlarına devam etmeleridir." (HABER MERKEZİ)