08 Nisan 2022 05:33

George Bush ve Colin Powell’ın korktuğu ressam: Picasso

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell’ın 2003’ün şubat ayında yapacağı basın açıklamasının konusu Irak’tı. Powell “Savaşa hazırlanın” diyecekti. Ancak duvarda bir şeyin üzeri örtülmüştü.

Picasso’nun Guernica tablosu Amsterdam’da Belediye Müzesine yerleştirilirken|Fotoğraf: Herbert Behrens/Anefo/Hollanda Ulusal Arşivi 907-8864

Paylaş

Hakan GÜNGÖR

2003’ün şubat ayında, ABD’nin New York kentindeki Birleşmiş Milletler Genel Merkezinde bir “tuhaflık” vardı.

Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell bir açıklama yapacaktı ancak duvarda bir şeyin üstü örtülmüştü.

Colin Powell’ın açıklama yapacağı konu Irak’tı, Powell, “Savaşa hazırlanın” diyecekti. George Bush ile birlikte Irak’ta insanlık suçu işleyeceklerdi ve duvarda bulunanın görülmesini istemiyordu.

Tabii olay derhal basına yansıdı.

Colin Powell’ın savaş çığırtkanlığı yaparken görünmesini istemediği şey, bugün ölüm yıl dönümü olan Pablo Picasso’nun, tüm dünyada savaş karşıtlığının sembollerinden biri olarak görülen Guernica adlı resminin bir kopyasıydı.

Bu apaçık bir skandaldı ve Powell, o resimden kaçmak isterken tarihi hatalarından bir yenisini yapmıştı. 18 Ekim 2021’de öldüğünde dahi Powell, Irak Savaşı kadar Guernica tablosundan korkmasıyla da anıldı.

GUERNICA’DA NE YAŞANDI?

Powell’ın ve dönemin ABD Başkanı Bush’un korktuğu resim, tartışmalar yaratan bir eserdi.

İspanya İç Savaşı’nın anlatıldığı resim, söz konusu savaştan çıkmış, dünyadaki tüm savaşların özeti, göstergesi olmuştu.

Picasso’ya resmi yaptıran olay 1937 nisanında gerçekleşti.

İspanya İç Savaşı tüm hızıyla sürerken, İspanya’yı uzun yıllar boyu dikta ile yönetecek olan Franco, Hitler ve Mussolini’nin desteğiyle büyük bir çatışma ortamı yaratmıştı.

Çatışmalar bir noktada Bask bölgesi Guernica’ya ulaştı. Aslında saldırı demek daha doğru zira Franco, Hitler ve Mussolini’nin desteğiyle şehre bir hava saldırısı başlattı. Şehir bombardımana tutuldu. 1645 kişinin öldüğü, 889 kişinin yaralandığı yazıldı. Bu öyle bir saldırıydı ki, bombalardan kurtulup tarlalara kaçan sivillere makineli tüfeklerle saldırılmıştı.

Ölenlerin çoğunluğu sivildi…

PICASSO: "GERİCİLİK VE ÖLÜMLE HEMFİKİR OLACAĞIMI KİM DÜŞÜNEBİLİR?"

Picasso o dönemde Paris’te yaşıyordu ancak İspanya’da olup bitenleri günbegün takip ediyordu.

Picasso’nun da sürekli okuduğu L’Humanité gazetesi, şehri Hitler ve Mussolini’nin bombaladığını yazdı, kasabanın ve yaralıların fotoğraflarını yayımladı, olup biten vahşeti gözler önüne seren yayınlardan oldu.

Picasso durumdan çok etkilendi ve başyapıtlarından birini yapmaya koyuldu.

Picasso aslında o günlerde İspanya’da olup bitenlere karşı sessiz kalmakla da eleştiriliyordu. Bir noktada artık yanıt vermek zorunda hissetmiş olacak ki, Guardian’da yayımlanan “The art of war” başlıklı makalede aktarıldığına göre, bir açıklama yaptı, İspanya’da gericilikle özgürlük savaşı olduğunu söyledi.

Bir sanatçı olarak tüm hayatının gericiliğe karşı bir mücadeleden başka bir şey olmadığını ifade eden Picasso, “Gericilik ve ölümle hemfikir olacağımı kim düşünebilir?​” dedi.

Ve Guernica’yı duyurdu.

Eser üzerinde çalıştığını, İspanya’yı bir acı ve ölüm okyanusuna çevirenlere karşı nefretini yansıtacağını söyledi.

"BUNU SİZ Mİ YAPTINIZ?"

Resim sergilenir sergilenmez büyük bir etki ve tartışma yarattı. Çok etkilenenler olduğu gibi tabloya dair beklenmedik tepkiler de geldi. “Picasso’s War” Kitabının Yazarı Russell Martin’e göre, serginin yaratılmasında büyük rol oynayan Fransız Mimar Le Corbusier, “Modern teknolojilerin harikalarına adanmış bir sergide” Guernica’nın yerinin olmadığını söyledi.

Sonrasında resmin yolculuğu başladı. Resim İskandinavya’yı dolaşıp ardından İngiltere’ye geldiğinde artık bir “başyapıt” olduğu yönünde genel bir kanı oluşmuştu.

Tabii yolculuk sonra da devam etti. Paris’te, Münih’te, Brezilya’da, New York’ta sergilendi.

Belirttiğim gibi, tüm savaşların yarattığı vahşetin sembolü oldu resim.

Tabii bu arada “ilginç” gelişmeler de yaşandı.

Resim 1940’ta New York’ta sergilenirken Tony Shafrazi adlı kişi resmin üzerine kırmızı sprey boyayla “Tüm yalanları öldür” yazdı. Shafrazi, “savaş karşıtı” bir eylem olarak nitelese de bu Vandallık büyük tepki çekti, neyse ki sprey boyanın izleri silinebildi.

İlginç bir gelişme de 1990’da yaşandı. Gijs van Hensbergen’in “Guernica: The Biography of a Twentieth-Century Icon” kitabında belirttiğine göre, 1990’da Alman ordusu, Guernica’yı askere alma afişi olarak kullandı. Afişe bir de slogan yazıldı: “Düşmanın düşmanca görüntüleri savaşın babalarıdır.”

Doğruluğu şüpheli de olsa artık en az resim kadar ünlü bir söylenti de vardı. Buna göre, Paris Nazi işgali altındayken bir Nazi subayı Guernica’ya bakıp “Bunu siz mi yaptınız?​” diye sorduğunda, Picasso, “Hayır, siz yaptınız” diye yanıt verdi.

BUSH VE POWELL’IN GUERNICA’SI

Picasso hayatı boyunca farklı dönemlerde farklı üsluplarla resimler yaptı. İçinde bulunduğu dönem, resmin form değiştirdiği, sanatçıların yeni anlatım yolları aradığı yıllardı. Artık fotoğraf makinesinin bulunuşu ve yaygınlaşmasıyla “birebir benzetme”nin maharet sergilemek için yetmediği yıllarda figürlerini bambaşka yollarla aktardı.

Başyapıtlarından Guernica’da olduğu gibi, parçalanışı anlatacaksa, figürlerini gerçek bir parçalanıştan daha farklı bir formda gösteriyordu. Ve o Guernica, bir savaşın vahşetini birebir anlatabiliyordu.

İşte Powell ve Bush’un savaş suçu işleme hazırlıkları sırasında birlikte görünmekten korktuğu resmin hikayesi buydu.

Guernica’da nasıl siviller hedef alındıysa, bir katliam yaşandıysa, aynısını bu kez Irak’ta yaşattılar. Kendi “acı ve ölüm okyanus”larını yaratırlarken Picasso’nun büyüklüğünden ve nefretinden bir örtüyle kaçmaya çalıştılar.

Ancak söylentidekine uygun şekilde, kaçmaya ve üstünü örtmeye çalıştıkları vahşeti yaratan aslında yine kendileriydi.

GUERNICA’DAKİ DETAYLAR

Guernica’da savaşın dehşeti, “parçalayan yanı” insan, at, boğa ve başka unsurlarla resmediliyordu. Resmin parçalı yapısı, tam da savaşın parçalayıcılığına yönelik bir tarifti.

Picasso’nun resimde basık tavan görüntüsünün bunaltıcı etkisinden yararlanmak istediği yazıldı. Tavandaki ampulün bombayı sembolize ettiği de. Sol tarafta ölen çocuğu için ağlayan bir anne görünüyordu. Hedef alınan sivillerin acısını bu şekilde yansıtıyordu. Yerde kırılmış kılıcıyla bir savaşçı vardı. Bu savaşçının özgürlük yanlılarını temsil ettiği söyleniyordu. Elinde meşaleyle olup bitenlere endişeyle bakan kişiyi, “Tıpkı Picasso gibi yaşananları uzaktan anlamaya çalışan ve aynı endişeyi paylaşan kişileri anlatıyor” diye yorumlayanlar da oldu. Resimde atın ifadesi ile boğanınki oldukça farklıydı, boğanın Franco yanlılarını temsil ettiği görüşü oldukça yaygınlaşacaktı.

STALİN’İN PORTRESİ

Picasso’nun tartışma yaratan başka resimleri de vardı elbette. Bunlardan biri, Stalin portresiydi. Picasso, 5 Mart 1953’te ölen Josef Stalin’in ardından onun bir portresini yaptı. Portre Les Lettres françaises adlı yayında yayımlandı.

Tabii bu tartışmaları beraberinde getirdi. Bir güruh Stalin’in portresini yapmasını eleştirdi. Picasso bu tür tepkilerin geleceğini tahmin etmiş olmalı ki bunu göze almıştı. Ancak beklemediği eleştiriler de aldılar. Portreyi “gerçekçi” bir üslupla yapılmadığı üzerinden eleştirenler de oldu. Ancak o portresini savunacak ve şöyle diyecekti:

“Tıpkı bir şairin şiir göndermesi gibi, bir ressam olarak ben de saygı ve sevgimin göstergesi olarak bir resim gönderdim.”

ÖNCEKİ HABER

Kur korumalı mevduat sisteminde yeni düzenleme

SONRAKİ HABER

Diyanet’in yetkileri Din Öğretimi Genel Müdürlüğü’ne devredildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa