Deltakron hakkında ne biliyoruz?
Koronavirüsün hibrit varyantı deltakronun hikayesi, bilim insanlarının önceki koronavirüs genetik dizilimlerinden çok farklı olan bir genetik dizilimi olduğunu keşfetmesiyle başladı.
Görsel: Pixabay
Prof. Luke O’NEIL
Kısıtlamalar kalktığı ve bu bağlamda tekrar özgürleştiğimiz için çoğu ülkede pandeminin bittiğine dair bir inanç oluştu. Fakat hâlâ yeni ve tehlikeli koronavirüs varyantlarının oluşabileceğine dair bir endişe var.
Söz konusu durum, omikron varyantı ortaya çıktığında gerçekleşmiş oldu fakat bu konuda da şansımız yaver gitti. Omikron daha bulaşıcı olmasına rağmen yoğun olduğu ülkelerde ağır vaka sayılarında bir artışa yol açmadı.
Ancak bunun olacağının bir garantisi yoktu. Koronavirüs varyantları bir anda ortaya çıkıyor ve bu yeni varyantların bir öncekilerden daha tehlikeli olma riskleri var. Yakın zamanda yeni bir varyant daha ortaya çıktı ve deltakron olarak isimlendirildi. Tahmin edebileceğiniz gibi bu varyant, son zamanların en sık görülen iki varyantı delta ve omikronun karması.
Deltakronun hikayesi, şubat ayının ortalarında Paris’teki Pasteur Enstitüsü bilim insanlarının önceki koronavirüs genetik dizilimlerinden çok farklı olan bir genetik dizilimi olduğunu keşfetmesiyle başladı. Virüs numunesi, Kuzey Fransa’da yaşlı bir erkekten alınmıştı ve garip görünüyordu. Bu varyantın genetik diziliminin çoğu, geçen yılın sonuna kadar yoğun olarak görülen delta varyantınınkiyle aynıydı. Fakat virüsün vücuttaki hücrelere girmek için kullandığı ve dış yapısının önemli bir parçası olan spike proteinin kodunu belirleyen genetik dizilimin bir parçası, omikronla aynıydı.
Mart ayına kadar, bu sefer ABD’de, üç hibrit genetik dizilim daha bildirildi. Şu an ise Fransa, Hollanda, Danimarka, ABD ve Birleşik Krallık’ta 60’tan fazla kayıt var.
Ayrıca farklı deltakron dizilimleri de olabilir. Pasteur Enstitüsü bilim insanları, ABD ve Birleşik Krallık’ta bildirilen deltakron dizilimlerinin diğer ülkelerde bulunanlardan bazı farklılıkları olduğunu söylediler. Birbirinden ayırabilmek için bu farklı deltakron formlarını sayılandırarak isim vermenin gerekli olabileceğini söylediler.
BU HİBRİT VARYANTLAR NASIL OLUŞTU?
İki farklı virüs bir hücreyi enfekte ediyorsa, virüslerin birbirini tamamlayan farklı parçaları bir araya getirmesi olağan dışı bir durum değildir. Buna yeniden birleşme (rekombinasyon) denir. Çünkü bir virüs kendi kopyalarını bir araya getirirken genetik diziliminin parçalarını başka bir virüsün parçalarıyla birleştirir. Bu süreç, viral kopyalama sırasında rastgele olur.
Bir viral varyanttan diğerine aktarım olduğu ve bir varyantın diğerine göre daha az yaygın hale geldiği durumlarda, yani iki varyantın da nüfus içinde yayıldığı ve ikisinin de kişilere aynı anda bulaşma riskinin olduğu durumlarda virüste yeniden birleşme olma olasılığı artar. Omikron dünya çapında en yaygın varyant olarak deltanın yerini aldığında tam olarak bu oldu.
Farklı genlerin birbirine karışması, virüsün yaşaması için gerekli olan proteinleri üretmesini engellediği için yeniden birleşme, genellikle yaşayabilecek durumda olan virüsler oluşturmaz. Fakat bazı durumlarda hayatta kalan bir tane olur. İşte deltakron da bu şekilde oluşmuştur.
ABD ve Birleşik Krallık’ta tespit edilen deltakron hibritleri Avrupa’dakilerden farklı olduğu için bunun ayrı ayrı birden çok kez gerçekleşmiş olması mümkündür.
PEKİ, ARMUT DİBİNE DÜŞER DİYEBİLİR MİYİZ?
Şu anda deltakronun hangi yönleriyle ebeveynlerine benzeyeceğini söylemek zor. Delta ve omikron birbirlerinden epey farklı virüsler. Hücrelere bulaşma ve bağışıklığın korumasından kaçma şekilleri farklı. Deltakron hakkında, ikisinden de ne derece farklı olacağını söyleyecek kadar bilgi sahibi değiliz.
Birçok ülkede yapılan çalışmalar deltakronun muhtemel olarak yayılacağını ortaya koydu. Fakat omikron da büyük oranda Avrupa’da yayılmaya devam ediyor, bu yüzden şu anda hâlâ dikkat etmemiz gereken varyant omikron.
Deltakronun omikronun yerini alıp almayacağını, bağışıklığı ne derece aşacağını ve daha ağır hastalıklara sebep olup olmayacağını zaman gösterecek. Şu an bu konularda sonuca varmak için çok az sayıda deltakron vakası var. Deltakronun özelliklerini anlamak için yeterli sayıda deney yapılması gerekiyor. Bilim insanları çalışmalarına çoktan başladı, bu sebeple yakın zamanda cevaplar almayı umuyoruz.
Bu sırada bizler de bu varyanta karşı dikkatli olmalıyız. Deltakronun çoktan ülke sınırlarını aşmış olması, virüsün nasıl değiştiği ve hareket ettiğini yakından izlemek için sürekli gen taramalarına olan ihtiyacın da altını çiziyor. Koronavirüs geniş çapta yayılmaya ve yüksek sayıda insana bulaşmaya devam ettiği için rekombinasyonlar da dahil daha fazla varyantın ortaya çıkacak olması muhtemel.
Fakat deltakronun yoğunluğunun artması durumunda, diğer varyantların bulaşması sonucu hastalık geçirmiş olmanın ve aşı olmanın ciddi hastalıklara karşı koruma sağlayacağına güvenebiliriz. Virüsün orijinal Wuhan suşuna göre geliştirilen aşıların, daha yeni varyantlarda da ciddi hastalıklara karşı koruma sağladığını biliyoruz. Omikron ve deltanın endişelenmemiz gereken tehlikeli ve yeni bir gen birleşimi olup olmayacağını zaman gösterecek.
theconversation.com’dan çeviren Berfin Tuana KORKMAZ