Ergsan’da sendikalaştılar, işten atıldılar: Köleliğe karşı birleşip kazanacağız
ERGSAN Basınçlı Döküm Sanayi’de çalışan ve Birleşik Metal-İş’te örgütlendiği için işten atılan işçiler direnişe başladı. İşçiler çalışma koşullarını anlattı.
Fotoğraf: Evrensel
Nuray ÖZTÜRK
İzmir
İzmir Kemalpaşa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan ERGSAN Basınçlı Döküm Sanayi’de çalışan ve Birleşik Metal-İş’te örgütlendiği için işten atılan işçiler direnişe başladı. Alüminyum döküm üretimi yapan fabrikada işçiler ağır çalışma koşulları ve düşük ücretlere karşı sendikalaşmaya başladı. Sendika yetki tespiti için bakanlığa başvuru yaptı ancak çoğunluk sağlanamadığı gerekçesiyle yetki verilmedi.
Birleşik Metal-İş, patronun işçi sayısını kağıt üzerinde fazla gösterdiği iddiasıyla patrona dava açtı. Hukuksal süreç devam ederken önce örgütlenme çalışmasında öne çıkan iki işçi, ardından da bir işçi işten atıldı. Atılan işçiler, fabrika önünde direnişe geçti. Eyleme mesai dışı zamanlarda sendika üyesi işçiler de destek veriyor.
"İŞÇİLERİ KÖLE GİBİ GÖRÜYORLAR"
Atılan işçiler Yusuf Çiçek, Yemen Ocak, Fatih Mehmet Karabulut ile süreci konuştuk. Depo ve Sevkiyat Sorumlusu Yusuf Çiçek, 2 buçuk yıldır fabrikada çalıştığını söyledi. En temel sorunun düşük ücret olduğunu aktaran Çiçek, “Ufak zamlar yapıp sonra asgari ücrete çekiliyor. Kibirli, onur zedeleyici, küfürlü tavırları var. ‘Makineler işçilerden daha değerli’ dediklerini duyduk. En son ‘Bu sene zor bir dönem bu ücretler yetmez’ dediğimizde ‘Beğenen çalışır beğenmeyene kapı orda’ denildi. İşçileri köle gibi görüyorlar” dedi.
"DÜŞÜK ÜCRETLERE KARŞI SENDİKALAŞTIK"
Çiçek şöyle konuştu: “Bizlere ‘Para yok’ deniyor ancak bir tane Maserati, bir tane Volvo cipi var ve ikisi de sıfır. İki makine aldılar ortalama değeri birinin 10 milyon lira falan. Karşıyaka’da aldıkları konakları vs. saymıyoruz. Bize ise üç kuruş zam veriyor. 2 buçuk yıldır çalışıyorum ilk girdiğimde asgari ücret alıyordum. Ocak ayında 4 bin 400 TL’ye çalıştım, şubatta 5 bin TL’ye çıkarıldı. Bir arkadaşım benden 300 fazla alıyordu geçen yıl, bu yıl benden 300 eksik alıyor. Herkesin ücreti düşürülüyor. Kıdem, ihbar yanmasın diye kimse itiraz edemiyor. 18 yıldır çalışan bir abimiz var aldığı maaş 6 bin 300 lira. Kıdem bahanesiyle insanları rehin alıyorlar, buna karşı artık yeter diyerek sendikalaştık.”
RAPORLUYKEN İŞTEN ATILDI
İşten çıkarılanlardan bir diğeri Fatih Mehmet Karabulut, ERGSAN’da çalışmaya başlayalı 26 ay olmuş. Raporluyken eyleme katıldığı gerekçesiyle işten atılmış. Kumlama Sorumlusu Fatih Mehmet’in ciğerlerinde lekelenme var. “Raporumu ayın beşinde teslim etmeye geldim. Çıkışta da işten atılan arkadaşlarım fabrika önünde eylem yapıyordu, yanlarına uğradım, 5-10 dakika oturdum. Fotoğrafımı çekmişler, ‘Raporluyken eyleme katıldı’ diye tazminatsız çıkardılar. Telefonla bildirdiler, işten çıkarıldığımı öğrendiğim gün ayın 6’sıydı. 5’ini 6’sına bağlayan gece acile kaldırıldım. Ağzımdan kan geliyordu. Kumlama bölümü dökümhaneden ayrı, işimiz ağır, siyanür gibi sıkıntısı var. Kumlama işçilerinin başına gelenleri hepimiz biliyoruz. Hastalığımın sonucu ne olacak bilmiyorum ama iki tane çocuğum var çocuğumun rızkını bunlara yedirmeyeceğim” diyor öfkeyle.
"ZULÜM ALTINDA ÇALIŞMAYA KARŞI SENDİKALAŞTIK"
2 buçuk yıllık İşçi Yemen Ocak ise forklift operatörü. “Ne oldu da işten atıldınız” diye soruyorum, “İşin açıkçası zulüm altında çalışıyorduk. Sendikada örgütlendik onun karşılığında kovulduk. Fabrikada kimisi 4 bin 800 lira, kimi 4 bin 250 lira alıyor. Bu zehrin içinde çalıştığımız para bizi tatmin etmiyor. Tuvalete gitseniz hayvan girmez. Duş alacak yer yok. Yemekleri deseniz yenmez. Sendika geldikten sonra tabldot gelmeye başladı. Ramazan erzakı dağıtmaya başladılar. Sendikadan önce işveren temsilcilerinin bize gelen yemekten yediği görülmemiştir, şimdi aynı yemekten yiyorlar. Bize yerin altından gelen kuyu suyunu veriyorlar, kendileri özel şişe su içiyor. Dolaba koymuşlar, bir de üzerine yazmışlar ‘Bu suyu kimse içmeyecek’ diye” diyor.
DÜŞÜK ÜCRET, AĞIR ÇALIŞMA KOŞULLARI
Ücretlerin genel olarak düşük olduğunu söyleyen Ocak, “Malında mülkünde gözümüz yok, ev alsın, araba alsın ne alıyorsa alsın da bu işçinin de hakkını versin. ‘Burayı tırnaklarımla kazıyarak yaptım’ diyor ama nasıl yaptın, bu insanların sırtına bine bine yaptın” ifadelerini kullandı. “Bugün ülke koşullarında vasıfsız bir işçinin bile en az 7-8 bin maaş alması lazım” diyen Ocak, “Bir yağ olmuş 150-200. Burada herkes kiracı evini geçindirecek, çocuğu var. Bize diyor ki sadece kiraya versin, yağa versin affedersin hiçbir şey yapmasın başka. Bu adam tatile gitmesin mi? Almanya’dan gelmiş patron, bize ‘Almanya’da işçi tuvalete gitmiyor’ diyor, disiplin var diyor. Örnek aldığı tek şey bu. Ama Almanya’da işçi ücretleri belirlenirken, işçinin sadece günlük ihtiyacını değil tatilini, çocuğunun ihtiyaçlarını, ülke koşullarını da hesapladıklarını örnek almıyor” diyerek tepki gösteriyor.
"TEHLİKELİ İŞ KOLU, ÖNLEMLER YETERSİZ"
İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin de yetersiz olduğunu dile getiren Ocak şöyle konuşuyor: “İş güvenliği uzmanı var, adam ne yapsın patronla nasıl başa çıksın. Patron ne derse o, imza atıyor gidiyor. 800-900 derece alüminyum külçe eriten potalar var. İnsana bir sıçrarsa, eritiyor. Ona göre ısıya dayanıklı kıyafet istiyoruz yok, ayakkabı yok. İnsanların canının kıymeti yok. Birçok arkadaşımın meslek hastalığı var. Denetleme olacaksa uygun kıyafet veriyorlar denetleme bitiyor geri alıyorlar. Tehlikeli iş kolu, önlemler yetersiz, sürekli iş kazaları yaşanıyor. Bütün bu sorunlara karşı sendikalaştık. Çoğunluğu sağladık ama itiraz ettiler bir sürü ayak oyunuyla. Şimdi sendikayı bitirmeye çalışıyorlar. Biz ikimiz sevkiyatta çalışıyoruz, ‘sevkiyatı kapattık’ dediler, 17. maddeden işten attılar. Üretim yapıyor ama sevkiyat yapmayacak!”
"KAĞIT ÜZERİNDE SAYI YÜKSELTTİLER"
Fatih Mehmet, çalıştıkları fabrikanın hemen karşısında bulunan ve pencere ve kapı aksesuarları üretimi yapılan aynı aileye ait ERPEN fabrikasından 26 işçinin ERGSAN’a geçiş yaptırıldığını ve geçiş yapan işçilerin bir gün bile fabrikada çalışmadığını söylüyor. “20 gün oldu aşağı yukarı bir gün gelip kartını basmadı buraya geçirilen işçiler. Yasa dışı şekilde kağıt üzerinde çalışıyor gösteriyorlar. Ne yasa ne Anayasa dinliyorlar. Zam istedik kapı gösterildi. Anayasal hakkımızı kullanarak sendikalaştık kapı gösterildi. Üçümüz de tazminatsız kovulduk. Patron ‘Süründürmek için tazminat vermeyeceğim’ diyormuş. Biz de buradan söyleyelim, hakkımızı yedirmeyeceğiz” diyor.
"HEPİMİZ KAZANACAĞIZ"
Bundan iki hafta önce yaptıkları eylemi anlatıyor işçiler, 30 günlük zorunlu ücretsiz izin dayatmasına karşı bütün işçiler birleşip nasıl greve çıktıklarını aktarıyor. Birlik olunduğunda patrona nasıl geri adım attırdıklarını hatırlatıyorlar.
Yusuf Çiçek, “Biz sendikal hakkımızdan vazgeçmiyoruz sonuna kadar direnişimizi devam ettireceğiz. Arkadaşlarımıza üye olmayan işçilere çağrımız şu; bu fırsatı bir daha bulamayacağız. Biz bir olursak ne Özdemir Erdoğanlar ne de başkaları, korkumuz kalmaz. Yeter ki birlik olalım. Birlik olmazsak hepimiz yanacağız. İnsani koşullarda yaşamak ve çalışmak için birlik olursak sadece biz değil hepimiz kazanacağız” diye çağrı yapıyor işçi arkadaşlarına.
Yemen Usta ise, “Bu zulme bir dur demek lazım” diye konuşuyor. Atılan işçiler her gün saat 07.00’den 16.00’ya kadar eylemdeler, sendika üyesi işçiler de mesai dışı destek veriyor eylemlere ve tüm İzmir kamuoyundan destek bekliyor.