Tıbbi malpraktis sorunu ve çözüm yolları
Hekimlerin bu kadar eylem, basın açıklaması ve grev yapmasına sebep olan şey; sağlık sistemindeki sorunların göz ardı edilerek tüm hatalarda suçun hekime fatura edilmesidir.
Türkü BARAN
Manisa
Türk Tabipleri Birliği’ne göre malpraktis, tıbbi uygulamadaki bilgi-beceri eksikliği ya da ihmal nedeniyle hizmet sunulan kişinin sağlığına zarar gelmesi anlamına geliyor. Ancak tıbbi bakım ve tedavi sırasında görülen hekimin hatası olmayan durumlar bundan ayrılmalıdır. Elde edilebilir, var olan sağlık hizmetine ulaşma hakkı da garanti edilemeyen sağlıklı olma ve kalma hakkıyla karıştırılmamalıdır.
Son yıllarda gitgide artan malpraktis davaları ve buna karşılık hekimlerin yasal çözüm talepleri ile malpraktis, gündemde sık konuşuluyor. Bunda tıp etiği ve hasta haklarının gelişmesi ile bu vakaların öneminin daha çok anlaşılması etkili. Ancak hekimlerin son dönemde bu konuyla ilgili bu kadar eylem, basın açıklaması ve grev yapmasına sebep olan şey; sağlık sistemindeki diğer tüm sorunların göz ardı edilerek tüm hatalarda suçun hekime fatura edilmesidir.
Tıbbi bilginin artması ve tıbbi teknolojinin gelişmesi, geçmişte yapılamayan bazı uygulamaları günümüzde mümkün kılıyor. Tıp alanındaki bu sevindirici ilerlemeler ile her ne kadar hatasız uygulama yapma olasılığı yükselse de çok yönlü bileşenleri olan sağlık hizmetinde her zaman mevcut risk karşısında hekimin maruz kaldığı malpraktis baskısı da her geçen gün artıyor.
ÇÖZÜME DAİR ÖNERİLER KULAK ARDI EDİLİYOR
Malpraktis sorununun çözümü için TTB yıllardır gerekli önerileri sunuyor ve bu konuda gerekli yasal düzenlemeleri yapmaları için sağlık politikalarını belirleyenlere çağrıda bulunuyor. Tıp öğrencileri olarak bizler de TTB’nin tüm önerilerinin dikkate alınması ve uygulanmasını talep ediyoruz. Ancak henüz gerek bu konuda gerek sağlıkta şiddet konusunda beklentileri karşılayabilecek bir kanun teklifi çıkmadı. Medya ise tüm konularda olduğu gibi bu konuda da sorunun kaynaklarını ve çözümünü yansıtmayan magazinsel bir tutum sergiliyor.
Malpraktis için çözüm, alınacak önlemlerle riski azaltmak ve böylece hatayı önlemektir. Hekimler bu doğrultuda sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesini, mezuniyet öncesi ve sonrası tıp eğitimine uygun niteliklerin kazandırılmasını ve sağlık hizmetleri için gereken altyapının güçlendirilmesini talep ediyor. Hekimler uygun koşullar altında hastayı sağaltabileceğine inanıyor ve bunu gerçekten istiyor.
HEKİMLERİ SİGORTALANMAYA YÖNELTMEK ÖZELLEŞTİRME POLİTİKALARININ BİR PARÇASI
Gelgelelim diğer bir konuya, hekimlerin deyişiyle “Adeta avukatlar çantalarıyla hastane kapılarının önünde bekliyor!” Peki bu sorun karşısında hekimlere çözüm olarak ne sunuluyor? Hekimin kendisini sigortalanma ile güvence altına alması. Bu uygulama sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi sürecinin devamı niteliğinde. Amaçlanan ise sigorta ve hukuk şirketlerine de yarayacak bir pazar oluşturarak kapitalizmin çarklarını pekiştirmek. Sağlık hizmetlerinin yalnız Sağlık Bakanlığı tarafından kontrol edilmesi gerekiyor. Ancak hastanelerde zaten Sosyal Güvenlik Kurumunca işletilen bir sistem mevcut. Yani hastanın ücretsiz sağlık hizmeti alabilme hakkına Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın geri ödeme yetkisi karar veriyor. Sağlığın bir de sigorta ve hukuk şirketlerince yönlendirilmesi, hizmet alacak halka zarar veren asıl uygulama olacaktır.
Zarar oluştuktan sonra zararın hekimden maddi olarak tazmin edilmesi çözüm değildir. Bu uygulama malpraktis olgularının değil, yüksek riskli girişimleri uygulamaya istekli hekimlerin azalmasına sebep olacaktır. Hekimin mesleki özerkliğini kısıtlayacak uygulamalar, verilecek sağlık hizmetinin niteliğini düşürecektir. Bunun yerine hata riskini azaltmaya yönelik uygulamalar tercih edilmelidir.
BAĞIMSIZ VE TARAFSIZ BİR KURUL İHTİYACI
Malpraktis davalarında, hekim hatası olmayan durumların malpraktisten ayrılabilmesi için bir yüksek kurul ihtiyacı doğuyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Yüksek Sağlık Şurası, hekimler hakkındaki adli olaylarda bilirkişilik görevi yapıyordu. 703 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile bu kurul kaldırıldı. Şimdiyse hekimlerin talepleri üzerine çıkan kanun teklifinde Mesleki Sorumluluk Kurulu’nun kurulması öne sürülüyor. Sağlık Bakanlığı bürokratlarından oluşturulmak istenen bu kurul, bağımsızlık ve tarafsızlık açısından güvence oluşturmayacaktır. Bu sebeple sorunu çözmekten çok uzaktır. Bunun yerine “TTB, tıp uzmanlık dernekleri ve sağlıkla ilgili diğer sivil toplum kuruluşlarının üyelerinden oluşan” bir kurul oluşturulması gerekmektedir.
Meydana gelen malpraktis olguları sonrasında yapılması gereken ise hataya yol açan nedenlerin derinlemesine soruşturularak tekrarının önlenmeye çalışılmasıdır. Sağlık hizmetini sadece hekim sunmaz, bu sebeple hastanın zararı kamusal olarak karşılanmalıdır. Korunmacı tıp uygulamaları (hekimin sigortalanması) yerine getirilecek bu uygulamalar, meslektaşlar ve hasta-hekim arası ilişkilerdeki hizmet alacak hastanın yararı için çok önemli olan güven ilişkisini de zedelemeyecektir.
Evrensel'i Takip Et