Doğa düşmanı patronlarla aynı dili kullanan sendikacılar
"2 yıldır enerji patronları ve işçilikle uzaktan yakından alakası kalmamış, patronların her lafını emir kabul eden sendika bürokratı zavallılar planlı bir propagandanın parçası oldular."
Fotoğraf: İkizköy Çevre Komitesi
Sinan Cem KAYA
Muğla
Geçtiğimiz günlerde Muğla Yatağan’da işçiler Maden-İş ve Tes-İş’in çağrısıyla bir araya geldi. Konu ise Milas’ın İkizdere köyünde YK Enerji’nin, yeni çıkartılan maden yönetmeliğini gerekçe göstererek zeytin ağaçlarını kesmesi ve köylülerin engel olmasıydı. Daha doğrusu engel olan köylüleri hedef alan bir açıklama...
Bir kıdemli sendikacı “Devlet için millet için üretiyoruz, çağdaş medeniyet hedefine ulaşmak için çalışıyoruz. Buna rağmen enerji ve maden işçileri saldırı altında. Üretim engelleniyor” derken, bir taraftan da işçiye slogan attırıyorlar. Sanırsınız işçilerin enflasyon karşısında ücretleri yarı yarıya düşerken patronlardan iyileştirme isteyen, işçilerin hak ve çıkarlarını korumak için talepler ileri süren bir sendikacı değil, holdingin patronları konuşuyor...
İŞÇİLERE İLK KOŞAN KÖYLÜLER OLDU
Peki bu muasır medeniyete ulaşma gayretini engelleyen kim? Ağacına, zeytinine, böceğine, toprağına sahip çıkan, ovaların delik deşik edilmesine, yörenin yoksullaşmasına karşı çıkan köylüler! Oysa dün Yatağan’da Kemerköy’de Yeniköy’de termik santrallerin özelleştirilmesine karşı işçilerin dayanışma çağrısına ilk koşan, traktörleriyle gelip ekmeğini paylaşan köylüler oldu. Bacanın ilk tütmesini sağlayan yine köylülerin evlatlarıydı. Bu açıklamayı yapan da açıklamaya katılanlar da bunu bilmez değil.
Özellikle 2 yıldır enerji patronları ve işçilikle uzaktan yakından alakası kalmamış, patronların her lafını emir kabul eden sendika bürokratı zavallılar planlı bir propagandanın parçası oldular. ‘Kömür olmazsa santral çalışmaz’ denilerek patronların alabileceği bütün toprakları hedeflerine koydular, dolaylı olarak bunları işçiye anlatıp köylüyü topraklarını satmaya ikna etmeye çalıştılar.
SAĞLIK SORUNLARI İLERLİYOR
Santrallerin kamu elinde olduğu dönem, kimi köylüler evlatlarının işe alınması umuduyla, kimisi de ekonomik nedenlerden ötürü topraklarını satmak zorunda kaldı. Patronlar da bu durumu fırsata çevirdi. Ancak -santrallerde çalışan işçilerin de aralarında olduğu- bazı köylüler topraklarını satmadılar. Bilinçli bir tercih olan bu tutum sebepsiz de değildi. Santrallerin çevreye verdiği zararlar ve insan sağlığının doğrudan etkilenmesi -ki başta işçilerin maruz kaldığı etkiler olmak üzere- bu durumun en önemli nedeni idi.
Yakın köylerde kanser başta olmak üzere sağlık sorunları sürekli ilerliyor. Köyler istimlak ile harabeye dönüyor, ovalar delik deşik ediliyordu. Canlar can çekişirken, doğa talan edilirken, Yatağan ve Milaslılar ve etraftaki köylüler insan hayatının paradan önemli olduğu gerçeğinin farkına varıyor, karşı tepkiler daha çok dile getiriliyordu.
PATRONLARIN DİLİYLE KONUŞMAYIN
Bu durumun son somut örneği Milas İkizdere’de köylüler tarafından kurulan direniş çadırı oldu. Buna neden olan köylülerin zeytin ağacının sökülmesine karşı dozerleri, kepçeleri, özel güvenlik elamanlarının jandarma gözetiminde müdahalesini durdurmuş olmaları. Gözünü rant ve çevre talanı için karartmış, arkasına aldığı AKP hükümeti ile patronlar için; kanunun önüne konan yönetmelikle ormanlar, zeytin ağaçları, doğal yaşam kömür için tarumar edilmeli, karşı çıkanlar derdest edilmeli, üretimin önünde engel ne varsa dümdüz edilmeliydi.
Özelleştirmeye karşı 500 güne yakın direnen sendikanın bugün patronlarla aynı dilde halka karşı birleşmesi, geldiği dip nokta olsa gerek. Enerji patronlarının çıkarı ile işçilerin talep ve çıkarları bir değildir. Bugün sahalarda kömürün bitmesi işçilerin köylülerle, halkın yaşam alanları ile karşı karşıya getirtilmeye çalışarak çözülebileceği bir sorun hiç değildir. İşçilerin duygu ve düşünceleri köylülerle birdir. Bu durumun böyle olduğunu zeytinliklerini satmayan işçilerden de anlıyoruz.
ÇÖZÜM ORTAK MÜCADELE
Bir işçi sendikasına düşen patronların diliyle konuşmak yerine halka bağlanmak, özelleştirmeyi yapan hükümetle çevre talanını hazırlayan yönetmelikle hiçbir kural tanımadan uygulamaya geçen patronların bir olduğunu akıldan bir an olsun çıkartmamak, dün omuz omuza olduğu yöre halkı ile birlikte mücadeleyi büyütmektir. Halk sağlığını koruyarak üretilen, halkın ulaşabileceği ucuz enerji yüz binlerin talebidir. Bunun gerçekleştirilmesi için Hükümeti adım attırma mücadelesine girmek, iş ve gelecek kaygısı taşıyan başta enerji ve maden işçileriyle yöre insanın ortak mücadelesiyle olacaktır. Bugünden geleceğe bırakılacak en onurlu miras bu adım olacaktır.