Çöpe atılan çürükler şimdi satılıyor
İstanbul'daki semt pazarlarında daha önce çöpe atılan çürük sebze ve meyveler şimdi satılıyor.
Hilal TOK
Eren ERGİNE
İstanbul
Artan enflasyon, eriyen ücretler, derinleşen yoksulluk halkın hayatını çekilmez hale getiriyor. En temel tüketim maddelerini almakta zorluk çeken yurttaşlar günü kurtarmak için çürük meyve sebzeye yöneliyor. Alım gücünün düştüğünü, yoksulluğun büyüdüğünü belirten pazarcı Emrah, “Eskiden çürükleri tezgah arkasına ayırır akşam bedava verirdik şimdi parayla satıyoruz” diye özetliyor halkın halini.
İstanbul’da kurulan semt pazarları bölgeden bölgeye farklılık gösteriyor. Avcılar’ın Yeşilkent Mahallesi’nde kurulan semt pazarı da ikinci, üçüncü kalite ürünler sunan yoksul semt pazarlarından biri. Ancak artan enflasyon, derinleşen yoksullukla beraber pazar tezgahlarında her ne kadar sağlam ürün olsa da pazara gelen halk pazarcıların “çıkma” dediği, çürümüş, küflenmeye yüz tutmuş tezgah altlarında, köşelerinde duran ürünlere yöneliyor. Eskiden pazar toplanırken ücretsiz olarak yoksullara verilen bu çürük sebze meyvelere bugünlerde rağbet çok. Önceden insanların ürünleri seçerek aldığını belirten Pazarcı Emrah, “Şimdi çıkması daha fazla satılıyor, eskiden yüzüne bakmazlardı şimdi genel tercih bundan yana. Çünkü normal havuç 7 lira çürük havuç 4 lira. Normalde bunlar ayıklanır, kaba konur, akşamüstü insanlara bedava verilirdi. Ama şu an ekonomiden dolayı insanların alım gücü yok. Biz kilosunu 4-5 liraya satıyoruz. İnsanlar akşamı bekliyor fiyatlar ucuzlasın da bir şeyler alayım diye fakat fiyatlar ucuzlamıyor. Mazot 22-23 lira, poşet fiyatları arttı, masraflar katlandı. İnsanlar mecbur kaldığı için kırığını çürüğünü alıp götürüyor evine” dedi.
"PEŞİN PARA VERİP ÇÜRÜKLERİ AYIR DİYEN VAR"
Yıllardır patates soğan satan ancak bugün bir günlük yevmiyesi ile bir çuval patates dahi alamadığını belirten bir başka pazarcı ise “Eskiden 100 liraya hale gidip geliyorduk, şimdi 300-400 lira tutuyor yakıttan dolayı. Poşetlerin topu 10 liraydı şimdi 30 lira. Bunların hepsi maliyet. Kazancımız ekmek parası. Akşam olsun yevmiyemiz çıksın yeter diyoruz. Bazen yevmiyemiz çıkmıyor. Başımızda bir devlet var, ekonomi bakanı var ama neredeler? Halk da bunu sormuyor. Satıcıyı suçluyor. Halkın bunlara tepki göstermesi lazım, bu düzen böyle gitmez. Eskiden akşam olunca bedavaya verirdik kalanları. Bir sürü insan çıkma toplamak için geliyor, çöpe atacağın şeyleri insan burada toplayıp evine götürüp yemek yapıyor. Sabah gelip peşin para verip ‘Çürükleri ayır’ diyen var. Ben akşama kadar çalışıyorum bir çuval patates alamaz hale geldim. Devletin bunu görmesi lazım, bizim halimiz bu” diye konuştu.
Halk karnını doyuracak bir şey alamaz haldeyken, kıyafet tezgahlarına bakan pazarcılar da sinek avlıyor. Pazarcı Yusuf, “Zam zam nereye kadar. Herkes perişan oldu. Saat 6, tüm gün 300 lira anca kazandık. Giyim kuşam bir yana yeme içmeyi karşılayamıyor insanlar. Kimse sormuyor ne yiyoruz ne içiyoruz” dedi.
Bu arada, tezgaha yanaşan 6 yıldır Türkiye’de yaşadığını öğrendiğimiz Suriyeli bir kadın çürüklere yöneliyor. Tezgahtan değil çürük kasasından seçmeye başlıyor: “Para yok, yemek lazım, 4 çocuk var, Saadet yok.”
"BİZİ BU HALE GETİRENLER UTANSIN"
Daha ucuz ürün bulabilmek için pazarı baştan sona dolaşan Bahar da çürük meyve sebze alanlardan. İhtiyaçlarını alamadan eve döndüğünü söyleyen Bahar, “Patates haşladım, onu da çürükten aldım. Akşam onu yiyeceğiz. Kilosu 3 liraydı şimdi 9-10 lira, neredeyse 1 yıldır salatalık malzeme alamıyorum. Peynir, yumurta artık lüks. Sadece çocuklar için bir şeyler almaya çalışıyoruz. Çocuklar çilek istese, muz istese alamıyorsun. Pazara erken gitsen pahalı, geç gitsen kenara ayrılan çürük ürünler bitiyor. Ben utanmıyorum, bizi bu hale getirenler utansın. Ben hırsızlık yapmıyorum, bedava da almıyorum para verip alıyorum. Bizi bu hale getirenler utanmıyorsa ben hiç utanmıyorum. Baştakiler artık kendi ceplerini değil halkı düşünsünler” dedi. 1 çocuk annesi Semra da pazardan eli boş dönenlerden. Semra, “Lahana, havuç var poşette sadece istediklerimi alamadım. 200 lira ile çıksam da ihtiyaçlarımı karşılayamıyorum” dedi.
"ÇÜRÜKLERİ BİLE ALAMIYORUZ"
Öfkeyle yanımıza yaklaşan Ayten ise elindeki poşetleri göstererek isyan ediyor: “2 poşete 100 lira harcadım, ancak bir günlük yemek çıkar. Eşimin maaşıyla geçinmeye çalışıyoruz. Her şey ateş pahası. Ne yapacağız bilmiyorum. Daha çok alacaklarım vardı; biber alamadım. Bir kilo biber 25 lira, etin kilosu 150 lira olmuş, hiçbir şey yiyemiyoruz. 4 bin liraya bu devirde geçim olur mu? Ispanak, biber alamadım bir tek pırasa mı yiyeyim?”
Paranın değerinin olmadığını söyleyen Sevgi de “100 lira olmuş artık 10 lira… 100 lira ile pazara çıktım 15 lira param kaldı. En ucuz şey 15 liradan başlıyor. Pazar da market de artık aynı. Buradan çürükleri bile alamıyoruz, eti nerden bulacağız? İndirim yapsalar fakir fukara da evine ekmek götürse… Cumhurbaşkanı da duysun sesimizi. Türkiye yaşanmaz hale geldi” diye seslendi.