Doç. Dr. Derya Kömürcü: 2002 AKP’sine dönülse sorun yokmuş gibi davranılıyor
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Derya Kömürcü siyasetin merkezinin giderek sağa kaydığı, 2002 AKP’sine dönülse ülkede hiçbir sorun kalmayacağının kabul edileceği bir siyasal atmosfer olduğuna işaret etti
Fotoğraf: DHA
Şerif KARATAŞ
İstanbul
Ekonomik kriz giderek derinleşiyor. İktidara yönelik tepkileri de beraberinde getiriyor. İktidar olma iddiasındaki muhalefetin başta ekonomik olmak üzere ülkenin temel sorunlarını çözüm politikaları merak ediliyor. Siyaset Bilimci Doç. Dr. Derya Kömürcü, “Krizin bu kadar derinleştiği, sorunları çözme umudunun kalmadığı, giderek karamsarlaşan toplumlarda seçmen uçlara meyledebilir, süratle yeni tek adamların peşine takılabilir” uyarısında bulundu.
Güçlendirilmiş parlamenter sistem için ortak mutabakat metni imzalayan 6 siyasi parti başta olmak üzere muhalefetin politikasını Yöneylem Sosyal Araştırma Merkezi Araştırmalardan Sorumlu Genel Koordinatörü, Siyaset Bilimci Doç. Dr. Derya Kömürcü ile konuştuk.Kömürcü, 24 Haziran 2018’de gerçekleştirilen son seçimlerden bugüne siyasal tablonun kayda değer bir biçimde değiştiğini, ancak bu değişimde muhalefet partilerinin yaptıklarından çok iktidardaki AKP-MHP blokunun yapamadıklarının belirleyici olduğunu düşünüyor. Geride kalan 4 yıl sonunda AKP-MHP koalisyonunun oy oranında 15 puana yakın bir gerileme olduğunun görülmesine karşın Kömürcü, “Buna karşılık muhalefetin oyunun artmadığı söylemi esas olarak bir efsane. Hem CHP hem de İYİ Partinin oy oranlarında azımsanmayacak bir artış var, ancak bu artış iktidarın kaybettiğine denk bir artış olmadığı için muhalefetle ilgili daha karamsar bir tablo çiziliyor” dedi. Tablonun oy oranlarından ziyade Türkiye’nin sorunlarına çözüm önerileri sunmak, bu topluma yeniden bir arada yaşama arzusu ve iradesi vermek ve daha bir iyi yaşam vaadine, bir tür ütopyaya yurttaşları ikna etmek konusunda karamsar olduğunu düşünen Kömürcü, “Seçime odaklandığımız, esas olarak da seçimin cumhurbaşkanlığı ayağını önemsediğimiz bir ortamda 6 siyasi partinin böyle bir hedefi de, çabası da olduğunu düşünmüyorum. Zaten söz konusu 6 partinin yapısı ve özellikleri böyle bir çaba beklentisinin pek de gerçekçi olmadığına işaret ediyor”
"KARAMSARLAŞAN TOPLUMLARDA SEÇMEN UÇLARA MEYLEDEBİLİR"
Verili koşulların Türkiye’de çok daha radikal bir dönüşüme işaret ediyor olmasına rağmen seçime kadar olan sürecin büyük ölçüde aritmetik ve stratejik hesaplar yaparak geçirileceğini düşünen Kömürcü şu değerlendirmede bulundu: “Şu anda siyasal tablo belirli bir dengeye oturmuş durumda. Partilerin alacakları oy oranlarına ve cumhurbaşkanlığı seçimine dair öngörülerde bulunabiliyoruz. Bu tablonun ufak oynamalar dışında gerçek bir değişime uğrayabilmesinin koşulu, bu saatten sonra iktidarın yapmadıklarıyla değil, muhalefetin sunduğu çözüm önerileriyle, projeleriyle, kadrolarıyla ilgili olacaktır. Şunu da unutmamak gerekir ki, krizin bu kadar derinleştiği, sorunları çözme umudunun kalmadığı, giderek karamsarlaşan toplumlarda seçmen uçlara meyledebilir, süratle yeni tek adamların peşine takılabilir. “
6 siyasal partinin birlikteliğine gerçek anlamda bir ittifak demenin kolay olmadığını ifade eden Kömürcü, “Birbirinden çok farklı, Türkiye’nin temel meselelerine dair ortaklaşması çok zor 6 partiden bahsediyoruz. Bu anlamda güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatı aslında çok doğru, aralarında açı farklarını büyük ölçüde ortadan kaldıran ve birlikte hareket etmeyi sağlayan bir katalizör. Toplumda heyecan yaratıp yaratmadığı tartışması büyük ölçüde siyasal iletişimle, bu vaadi nasıl anlattığınızla ilgili bir konu. Toplumun AKP-MHP destekçisi sadık seçmen kümesi haricinde kalan yaklaşık üçte ikisi tek adam yönetimindeki “Türk tipi başkanlık sistemi”nin değişmesini istiyor. Dolayısıyla başka kalemlerde çok zor anlaşabilecek partilerin bu vaat üzerinden bir ortaklık kurmasını çok anlaşılır buluyorum” dedi. Kömürcü’nün dikkat çektiği nokta şu oldu: “Partiler o kadar seçime odaklanmış durumdalar ki risk alamayacak, farklı bir şey söyleyemeyecek hale geliyorlar. Topluma hakim olduğu varsayılan, ama aslında öyle olup olmadığı da bilinmeyen birtakım ön kabullerle hareket etmek zorunda kalıyorlar. Siyasetin merkezinin giderek sağa kaydığı, hatta abartarak söylüyorum, bir anlamda muhalefetin AKP’leştiği, sanki 2002 AKP’sine dönülse ülkede hiçbir sorun kalmayacağının kabul edileceği bir siyasal atmosferde radikal çözüm önerilerinde bulunmanın da, sınıfsal perspektiften meseleleri analiz etmenin de çok uzağında olduğumuzu düşünüyorum.”
MACARİSTAN’LA KIYASLAMALAR GERÇEKÇİ DEĞİL
Macaristan’la Türkiye siyaseti arasında yapılan kıyaslamaları çok doğru ve gerçekçi bulmadığını ifade eden Kömürcü, “Liderin otoriter özellikleri ya da bir araya gelen muhalefet partilerinin sayısının 6 olması, kıyaslamaların çok sağlıklı olacağını garanti etmiyor. Türkiye’de yedinci muhalefet partisi olarak yüzde 10-15 aralığında oy potansiyeline sahip HDP gibi bir partinin varlığı bile buradaki dinamiklerin farklılığına işaret eder. HDP seçmeninin cumhurbaşkanlığı seçimindeki tercihi 6 muhalefet partisinin ne söylediği ve yaptığından bir anlamda daha belirleyici bir etkiye sahip olacak. Dahası, Meclis aritmetiği oluştuğunda güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş sürecinde de HDP milletvekillerinin belirleyici olacağını görmemek mümkün değil” İfadelerini kullandı.
Muhalefet kanadında “iktidar gidici” rahatlığı olduğunu da düşünmediğini söyleyen Kömürcü, gerekçesini şöyle açıkladı: “Ekonomik krizlerin kaçınılmaz bir biçimde iktidarı götürmeyeceği bir gerçek. Ancak zaten Türkiye siyasetinde bir süredir olan şey zeminini ekonomik krizin oluşturduğu, ama bunun üzerinde siyasal gelişmelerin de hayat bulduğu yeni bir durum. Türkiye’nin sadece ekonomisi kötü yönetilmiyor, bir bütün olarak devlet kapasitesinde ciddi bir erozyonun olduğu ve bunun tek adam rejimiyle doğrudan bağlantılı olduğu, bana kalırsa iktidar cenahındakiler tarafından bile görülüyor. Psikolojik üstünlüğün muhalefete geçtiği, muhalefetin geçmişe kıyasla gündem belirleme kapasitesinde ciddi bir artışın olduğu günlerden geçiyoruz. “Erdoğan asla kaybetmez” algısının da, “Bunlar hayatta kazanamaz” karamsarlığının da dağıldığı bir süreç yaşıyoruz.”
MUHALEFETİN SOMUT ÇÖZÜM SUNMASI GEREKİR
Muhalefetin toplumun somut sorunlarına yönelik somut çözüm önerileri sunabiliyor olması gerektiğine vurgu yapan Kömürcü, “Son 1-2 yıl öncesine kadar muhalefeti hep suni gündemlerin peşine takılmakla, insanların gerçek sorunlarına odaklanamamakla eleştirdik. Şimdi 1-2 senedir muhalefetin suni gündemler yerine toplumun gerçek sorunlarına odaklandığını ve bunları gündem haline getirebildiğini görüyoruz. Şimdi belki de bir sıçrama yapmanın zamanı geldi. Gerçek sorunlara odaklanmanın yanında onlara çözüm önerileri getirmek gerekiyor artık” değerlendirmesinde bulundu.
İKTİDAR ADAY TARTIŞMASIYLA MUHALEFETTE ÇATLAK YARATMAK İSTİYOR
Millet İttifakının “Cumhurbaşkanı kim olacak” tartışmasının muhalefet cephesinde de artmaya başlamasını seçim süreçlerinde olağan bir durum olduğunu belirten Kömürcü, “Türkiye artık çok açık bir biçimde bir seçim sürecinin içinde. Yeni Seçim Kanunu’nun uygulanıp uygulanmayacağı, bir baskın seçim olup olmayacağı ayrı bir tartışma. Ancak siyasal aktörler artık bu sürecin içinde pozisyon almaya, kendilerine alan açmaya, rakiplerini zor durumda bırakmaya çalışıyorlar” dedi.
AKP-MHP iktidarı, Seçim Kanunu’nda yaptıkları değişikliğin de gösterdiği üzere, artık seçmene seslenerek oylarını artıramadıklarına da dikkat çeken Derya Kömürcü, “Oy kayıpları belli bir doygunluğa ulaştı, ama yine de devam etmeyeceğinin bir garantisi yok. Bu yüzden iktidar, siyasi mühendisliği varlığını sürdürmenin en etkili yolu olarak görüyor. Seçim Kanunu’nu değiştiriyor, HDP’nin siyaset yapma imkanlarını kısıtlıyor ve tabii ki muhalefet içinde çatlaklar yaratarak bir arada durmasını engellemeye çalışıyor. Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tartışmasının bir boyutu tam da bununla ilgili. Yani güçlükle bir araya gelen 6 parti arasında cumhurbaşkanı adayı üzerinden bir çatlak yaratma çabası olduğu açıkça görülüyor. Aynı gerilim hattının HDP’ye uzanması ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayı tartışmasının HDP seçmeninin destek vermek istemeyeceği isimlere doğru genişlemesi çabası olduğu da görülüyor” ifadelerini kullandı.
MUHALEFET LİDERLERİ ADAYI BELİRLEYECEK
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kim olacağına öncelikli olarak muhalefet liderlerinin karar vereceğini söyleyen Kömürcü, “Karar verirken de sadece kendi siyasal pozisyonlarını değil, en geniş anlamıyla şu anda yüzde 55 civarında ölçülen muhalefet oylarını kendine çekebilecek, ama seçim sonrasında da geçiş sürecini sağlıklı bir biçimde yürütebilecek bir adaya karar verilecek” dedi.
Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının isminin açıklanmamasının rasyonel gerekçeleri olduğunu anlatan Kömürcü, şunları söyledi: “Yıpranmaması üzerinden kurulan argüman da, son ana kadar kazanabilecek adayı tespit etmek için süreci geciktirmek de anlaşılabilir noktalar. Ancak tıpkı 6 partinin güçlendirilmiş parlamenter sistem mutabakatı gibi bir konunun çok uzun süre toplumun önünde tartışılmasının, onun heyecanını kaçırdığını düşünüyorum. 6 liderin bir araya gelmesi o kadar uzun süre hazırlanmış ve artık insanlar tarafından beklenen bir şeydi ki, gerçekleştiğinde kimse şaşırmadığı gibi heyecanlanmadı da. Aynı şeyin muhalefetin cumhurbaşkanı adayı için olmaması gerekir. Sonuçta o gün gelip isim açıklandığında kimsenin o isme dair bir heyecanı kalmamış olursa, bu da muhalefet için ciddi bir handikap olacaktır.”