Tarlabaşı Toplum Merkezinin davası görüldü: Özgürlüklere darbedir
İstanbul Valiliği tarafından Tarlabaşı Toplum Merkezi’ne açılan “yokluğun tespiti” davasının ilk duruşması görüldü. Avukatlar, davayı darbe olarak nitelendirdi.
Fotoğraf: MA
Çocuk ve kadınlar başta olmak üzere güvenli ortam yaratma perspektifi üzerine 2007’de kurulan Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği (Tarlabaşı Toplum Merkezi) İstanbul Valiliği tarafından açılan “yokluğun tespiti” davasının ilk duruşması Çağlayan’da bulunan İstanbul 8’inci Sulh Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya birçok avukat, hak, hukuk ve kitle örgütü temsilcisi katıldı.
Duruşmada ilk olarak söz alan valilik avukatları, derneğin amacına aykırı olarak faaliyetler yürüttüğünü, ayrıca tüzüğünde yer alan faaliyetlerinin yerine getirme konusunda olanakların ortadan kalktığını ileri sürdü. Daha sonra söz alan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı, davaya müdahil talebini iletti. Bakanlık avukatı, derneğin çocuk, genç ve kadınların istismarına yol açtığını iddia etti. Bu nedenle durumun bakanlığın sorumluluğunda olduğunu ileri sürerek, valiliğin yanında davaya müdahil olma taleplerini dile getirdi.
AMAÇLARI DEVAM EDİYOR
Derneğin avukatı Sevgi Kalan, bakanlığın talebine reddini istedi. Derneğin faaliyetlerine değinen Kalan, derneğin kuruluş aşamasında Bilgi Üniversitesi’nden alınan bir proje ile varlığını sürdürdüğünü, projenin sona erdiğini, ancak derneğin faaliyetlerine devam ettiğini, onlarca kamu kuruluşuyla birlikte bu faaliyetleri sürdürdüğüne dikkati çekti. Kalan, “Projenin sona ermesi bir şey değiştirmez. Derneğin tek amacı yok. Derneğinin tüzüğünün 2’nci maddesinde amaçları açıktır. Yoksulluk içinde yaşayanların kadın ve çocukların yaşamlarını korumak ve kolaylaştırmak. Derneğin onlarca projesinden bir tanesi birlikte yaşama dönüktür. Türk ve Suriyeli çocukların bir arada yaşamasına dönük bir projedir. Devletin de STK yoluyla desteklediği bir proje oldu. Dezavantajlı guruplar bitirse derneğin amacı o zaman ortadan kalkar” dedi.
REDDİNİ İSTEDİ
Dernek hakkındaki iddialara işaret eden Kalan, “Yetkililer yetkisini aşarak sübjektif yorumlarda bulunmuştur. Bunların sadece iddia boyutunda kaldığı görüşündeyiz. Bu davanın açılması ağır bir müdahaledir. Özgürlük, örgütleme hakkın kullanılmasının önünde büyük bir engeldir. Bu hakka büyük bir darbe yapılıyor. 15 yıl önce kurulan bir dernekten söz ediyoruz. Onlarca denetim yapılmış. Bu güne kadar herhangi bir sorun bulunmamıştır. AİHM kararlarına göre kapatma dışında alternatif müdahale yöntemleri var. Davanın reddine karar verilsin” diye konuştu.
"YETKİSİNİ KÖTÜYE KULLANDI"
Ardından söz alan dernek avukatlarından Buse Karataş, derneğe dönük davayı “varlığa müdahale” olarak tanımlayarak, “Bu müdahalenin hukukla bağdaşır bir yanı yoktur. Dernek, yıllardır faaliyetlerini sürdürüyor. Bu güne değin bir yaptırım uygulanmadı, karşılaşmadı. Ayrıca İçişleri Bakanlığı kendisine verilen yetkiyi kötüye kullanmıştır. Hiçbir somut araştırma yapılmadan, somut olguya dayanmadan böyle bir şey ortaya atılıyor. Bu dava edebi bir eser olsaydı kurgusu açısından fantastik bir eser olurdu” diye kaydetti.
TEPKİ GÖSTERDİ
Derneğin yoksulluğa karşı kurulduğuna dikkat çeken Karataş, “Bu dernek yıllardır faaliyetler yürütüyor. Ayrıca onlarca idari makamla birlikte projelerde yer almıştır. Bu güne değin hiçbir biri çıkıp da, ‘Aslında siz yoksunuz’ demedi.” Diyerek tepkisini dile getirdi.
YANINDA DEĞİL KARŞISINDA
Söz alan dernek avukat Selmin Cansu Demir ise Bakanlığa tepki gösterdi. Bakanlığın derneğin yanında yer alması gerektiği ancak karşısında durduğunu ifade eden Demir, “Çocuk ve kadınlar için kurulan bir derneğin yanında yer almak yerine karşısında duruyor. Bu nedenle müdahil taleplerinin reddini istiyoruz” dedi. Tarlabaşı toplumu ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalara işaret eden Demir, bu çalışmalarda bir çok sorunun tespit edildiğini söyledi. Bu sorunları en çok çocuk ve kadınların yaşadığını dile getiren Demir, “Mahallede yaşayanların suça sürüklenmesi yoğun. Sağlığa ulaşması kısıtlı. Sosyal hakka ilişkin birçok sorunun tespiti var. Ayrıca ayrımcılık hat safhada olduğu bilimsel çalışmalarla ortaya konulmuştur. Mahalleye göç arttıkça sorunlar da artı. Ailelerin gelirinin büyük bir bölümü çocuk işçiliği üzerinden karşılanıyor” diye konuştu.
FATMA ŞAHİN DERNEĞE GELDİ
Mahalleye göç eden kadınların büyük bir bölümünün okuma-yazma bilmediğini, ayrıca topluma yabancılık çektiğini ve güven sorunu yaşadığını dile getiren Demir, “Yapılan bir araştırmaya göre mahalle kadınları reddedilme korkusu yaşıyor. Ayrıca başka bir yere çıkamıyorlar. Roman çocuklarıyla ilgili araştırmalarda ise bu çocuklarının büyük bir bölümünün kaydının olmadığı, sağlık haklarının olmadığı tespiti var. Çocukların zamanlarını geçireceği bir alanları yok. Ayrıca daha önce Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yapan Fatma Şahin derneği ziyaret ederek, kaynak bulma konusunda iş toplantısı düzenledi” diye kaydetti.
DURUŞMA ERTELENDİ
Ara kararını oluşturan mahkeme, tarafların dilekçelerinde gösterdikleri delillerin dosyaya sunması için iki hafta süre verdi. Bakanlığın müdahil talebinin değerlendiren mahkeme, müdahil talebine ilişkin dilekçesinin sunulmasını istedi. Mahkeme, ayrıca derneğe ait defterlerin ve yönetim kurulu karar defterlerini sunulmasını istedi. Mahkeme, bu nedenlerden ötürü duruşmayı 29 Eylül’e erteledi. (İstanbul/MA)