Denizli’de 1 Mayıs buluşması: Bu tarihsel güne güçlü katılım önemli
Emek Partisi Denizli İl Örgütü çağrısıyla gerçekleşen buluşmada 1 Mayıs’ın tarihsel önemine dikkat çekilerek mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı.
Fotoğraf: Evrensel
Emek Partisi (EMEP) Denizli İl Örgütü, gerçekleştirdiği 1 Mayıs buluşmasında emekçilerin sorunlarını ve 1 Mayıs taleplerini konuştu. Türkiye’nin güncel siyasal durumunun da tartışıldığı buluşmada 1 Mayıs’ın tarihsel önemine dikkat çekilerek mücadeleyi büyütme çağrısı yapıldı. Buluşmaya Tüm Bel-Sen Denizli Şube Başkanı Serkan Deniz Özkan ve Denizli EYT Derneği Başkanı Durmuş Kartal, çeşitli iş kollarından yerli ve mülteci işçiler, işsizler katıldı.
Tüm Bel-Sen Denizli Şube Başkanı Serkan Deniz Özkan, sendikalı olmakla örgütlü olmanın farklı olduğunun altını çizerek, “Sendikanın yüzlerce binlerce üyesi olabilir ama sendikalı olmakla örgütlü olmak farklı şeyler. Bir üye sorun yaşadığında diğer tüm üyeler harekete geçemiyorsa orada sendika vardır ama emekçiler örgütlü değildir. Bu örgütlülüğü sağlamak gerekir” diye konuştu.
1 Mayıslarda işyeri eylemlerinin önemine değinen Özkan, “Yürüteceğimiz işyeri çalışmaları mitinge güçlü bir katılıma hizmet etmeli. Bugünden başlayarak tüm işyerlerinde 1 Mayıs tartışmaları başlamalı ve tüm emekçilerin kendi talepleriyle alanda olmaları örgütlenmeli” dedi.
"TEKSTİLİN BAŞKENTİNDE TEKSTİL SENDİKASI YOK"
Denizli EYT Derneği Başkanı Durmuş Kartal, 1 Mayısları önemsediklerini ve katılım sağladıklarını belirterek, “Emeğin kendi sözünü söyleyebildiği her alan bizim için değerlidir” dedi. Denizli’de sendikalaşmanın zorluğuna değinen Kartal, “Tekstilin başkenti Denizli’de bir tekstil sendikası olmaması insanı kahreden bir durum. Fakat bu durumun birçok sebebi var. Sendikaya üye olduğu için işten atılan, yıllarca iş bulamayan yüzlerce işçi tanıyoruz. Patronlar örgütlü ve onların dediği oluyor. ’90’larda yine tekstilde sendika bugüne görece vardı. Sendikal bürokrasinin de etkisiyle zaman içinde eridi ve tekstil iş kolunda sendika tamamen silindi” ifadelerini kullandı.
AKP’nin yine seçim yatırımı olarak EYT’yi gündeme getirdiğini aktaran Kartal, “Ama nasıl bir sonuç çıkacağı bizim vereceğimiz mücadeleye bağlı. Özellikle aylık bağlama oranı en temel sorun. ABO, yüzde 70’lerden 20’lere düştü. Bu tüm emekçilerin sorunudur” diye konuştu.
İRANLI MÜLTECİ: FOTOSENTEZ YAPARAK MI YAŞAYACAĞIZ?
İranlı bir mülteci işçi de konuşmasında daha önce de 1 Mayıslara katıldığını ifade ederek, “Daha önce kendi taleplerimizle yürüyüşlere katıldık ama şimdi bizim için çok riskli. Durum günden güne hem bizim hem Türkiye’deki emekçiler için kötüye gidiyor. Sınır dışı tehlikesi ve baskılar arttı. Geri gönderilip orada zindana atılan çok mülteci tanıyoruz” dedi.
Mültecilerin sorunlarını dile getiren İranlı mülteci, “Suriyeli, İranlı, Afgan mültecileri ayrı ayrı değerlendirmek lazım. Hem statüler hem sorunlar farklı. Ortak olan bir şey var; geçinemiyoruz. 9 ay boyunca 1 gün dahi izin kullanmadan çalışan arkadaşım var benim. Pandemide bir fabrikada maaşımı alabilmem aylar sürdü. Beni polise şikayet etmekle tehdit ettiler. İnsanı bedavaya çalıştırıp kapı dışarı ediyorlar, bu çok kötü bir durum. Çalışma iznimiz yok. Fotosentez yaparak mı yaşayacağız? Ne sanıyorlar? Bir gün çalışmasam ertesi gün aç kalırım, durum bu” sözleriyle çalışma izni talebinin önemine dikkat çekti.
"ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU İLE İŞLER DAHA KÖTÜYE GİTTİ"
Buluşmada konuşan bir lise öğretmeni de sorunların günden güne arttığını ifade ederek, “En son Öğretmenlik Meslek Kanunu ile işler daha da kötüye gitti. Sendikalara sormadılar, paydaşlarına, öğretmenlere sormadılar. Öğretmenlerin birçok sorunu var ama öğrencilerin de sorunları artıyor. Öğrencinin kantinden tost alacak parası olmuyor. Bakanlık çıraklık eğitim programı başlattı ama orada da sıkıntılar var. Çırağa vermesi gereken ücretin sadece yarısını veren işletmeler var. Küçük esnaf bu kadar çalıyorsa büyük patronları siz düşünün” ifadelerini kullandı.
"EMEKÇİLER GÜCÜNÜ ALANLARA YANSITIRSA DURUM DEĞİŞEBİLİR"
EMEP Denizli İl Yöneticisi Hilmi Mıynat ise, Türkiye’nin biriken birçok sorunu olduğunu fakat sorunlara sınıf perspektifiyle yaklaşmanın önemini şu örnekle açıkladı; “Geçenlerde bir turizmci YouTube programında yapacağı mega kente tepki gösteren çevrecileri eleştirirken ‘Biz şu kadar ağaç dikeceğiz, golf sahası yapacağız, golf sahası demek yeşil alan demek bunlar nasıl çevreci’ ifadelerini kullandı. Ekoloji mücadelesi verirken de meseleyi sadece ağaçlara indirger, gelir adaletsizliğini, sınıf karşıtlığını görünmez kılarsak bir liberal çıkıp ‘Şu kadar ağaç diktik’ diyerek sizi boşa düşürebilir. Bırakalım işçiyi o mega kentten kaç mühendis, kaç avukat bir daire satın alabilir? O yüzden hangi sorun hangi mücadeleye ilişkin söz söylüyor, bir mücadele platformu ortaya koyuyorsak sınıf mücadelesiyle bağını kurduğumuz ölçüde doğru bir yol çizebiliriz. 1 Mayıs da her işyerinde, mahallede, platformda bu yönüyle ele alınmalı. 1 Mayıs emekçilerle sermayenin karşı karşıya geldiği gücünü sınadığı bir gündür. Emekçiler ne derece kendi gücünü alanlara, işyerlerine yansıtabilirse durum emekçiler lehine o derece değişebilir.” (Denizli/EVRENSEL)