Mücadele hiç olmadığı kadar elzem
1 Mayıs’a giderken Hacettepe içerisinde karşılaştığımız anti-demokratik uygulamalara ve İİBF’deki sorunlara dair nasıl bir araya gelip çözüm üretebileceğimizi planlayacağız.
Fotoğraf: Evrensel I arşiv
Hacettepe Üniversitesi İİBF’den bir genç
Geçtiğimiz sene “pandemi önlemleri”ne rağmen kutladığımız 1 Mayıs’ı bu sene alanlarda kitlesel bir şekilde karşılayacağız. Gelişen süreç içerisinde yaşadığımız sorunların temelini pandemiyle birlikte derinleşen ekonomik kriz oluşturuyor.
1 Mayıs’a giderken elbette her sorundan bahsedip çözüm olanaklarını detaylıca açmak zor olacaktır. Tek adam-atanmış rektörler-sermaye iş birliğiyle kadınların kazanılmış haklarına müdahalelerin yoğunlaştığı, kampüsler içerisinde kampüslere hevesle dönen gençlerin yoğun zamlarla karşılaştığı; barınma, ulaşım ve beslenme sorunlarının arttığı, bir çayın dahi lüks hale geldiği, demokratik ortamın olabildiğince zedelendiği bir süreç içerisindeyiz. Atanmış rektörlerin açıktan müdahaleleriyle sermaye çıkarına şekillendirilen, öğrencilerin söz haklarının baskılanıp yok edildiği üniversiteler inşa ediliyor.
HACETTEPE: BİR GARİP TÜRKİYE SİMÜLASYONU
Ülke içerisinde yaşananların üniversite öğrencilerine yansımalarını değerlendirdiğimizde çoğu Hacettepe Üniversitesi öğrencisinin “Hacettepe Türkiye simülasyondur” dediğine şahit oluyoruz. Nitekim okulumuzda karşılaştığımız sorunların çoğu mevcut hükümet politikalarıyla bağlantılı olarak gelişiyor. Öğrencilerin staj imkânı kisvesi altında sömürüldüğü teknoparklar eliyle neoliberal politikalar ve piyasacı uygulamaların yerleştirilmesi ve üniversitenin şirketlerin rekabet hızını gözeten ve sermaye için kar üreten merkezlere indirgenmesi sorunu Hacettepe Üniversitesinde de devam ediyor.
Bu süreçte online eğitim sorunlarına dair İİBF özelinde bir forum yaptık. “İİBF Kadınları” grubu etrafında fakültedeki kadınlarla çeşitli etkinlikler gerçekleştirdik. Sermayenin İİBF öğrencilerini bir dayanak olarak görüp gerek topluluklarda gerek akademide yer almaya çalışarak öğrencileri sindirmeye çalıştığını tespit ettiğimiz tartışmaları yürüttük. İİBF bölüm toplulukları üzerinden kariyerizmin gittikçe arttırılarak örgütlendiği bir durumda bağımsız tartışma alanını kongrelerle sürdürmeye çalıştık. Çeşitli işler etrafında bir araya gelerek demokratik ve özerk üniversite talebimizi yükselttik.
Tüm bunların yanı sıra okuldaki tartışma alanlarının daraltılmasının bir sonucu olarak öğrencilerin üniversiteyi okuyup gidecekleri bir alan olarak görmeleri, bugün bu alanların beslenmesini ve işletilmesini daha önemli kılıyor. Tüm bu sorunlar karşısında birlikte mücadele etmek daha elzem hale geliyor.
1 Mayıs’a giderken de 1 Mayıs’ın sınıfsal karakterini anlayıp yaşadığımız sorunları bu temelde tartışacak, Hacettepe içerisinde karşılaştığımız anti-demokratik uygulamalara ve İİBF özelinde şekillenen sorunlara dair fakültede nasıl bir araya gelip çözüm üretebileceğimizi planlayıp bunu fakültede nasıl kalıcı hale getirebileceğimizi değerlendireceğiz.