20 Nisan 2022 19:50

Ucuz iş gücünü sistematik hale getiren uygulama: MESEM

MESEM gibi uygulamaların var olmaması, eğitim hakkımızın elimizden alınmaması, ucuz iş gücü olmamak için taleplerimizi birleştirip hep bir ağızdan söylemeliyiz.

Fotoğraf: Deniz Tokat/DHA

Paylaş

Barış TİMUR

Kayseri

 

Millî Eğitim Bakanlığı; Mesleki Eğitim Merkezi’ni (MESEM), Mesleki ve Teknik Anadolu Liseli bünyesine 2021-2022 eğitim döneminde dâhil etti. Bu durumu on binlerce öğrenci yakından takip ederken, bu uygulama ile ilgili MEB’in kamuoyu ile paylaştığı amaçlananın şunlar olduğu belirtildi: Öğrencileri erken yaşta çalışma hayatına sokup meslek edindirmek, genç işsizlik oranını düşürmek, sınıf geçememiş, öğrenim hakkı bitmiş öğrencilere alternatif yaratmak ve sektörlere istihdam yaratmak. Bu uygulamanın açıklanması ile birlikte kamuoyuna ve öğrencilere, MESEM’leri güçlendirmek için yerellerde de birçok reklam ve çeşitli alanlarda çağrılar da yapıldı. Milli Eğitim Müdürlüklerinin talimatları ile sadece meslek liselerinde değil genel tüm liselerde hatta ortaokullarda MESEM’leri tanıtıcı programlar gerçekleştirildi. Okul panoları, başına baret takmış ve gülümseyen genç işçinin olduğu afişlerle donatıldı, büyük sanayi şehirlerinde billboardlardan MESEM’e kayıt olun çağrıları yapıldı. Peki, bu MESEM’ler ile ilgili kamuoyu ile paylaşılanlar ne kadar doğruyu yansıtıyor? Neden bu işin propagandası büyük sanayi şehirlerini afişler ile donatacak kadar güçlü yapılıyor?

MESEM’İN AMACI SÖMÜRÜYÜ GÜÇLENDİRMEK

Meslek liseleri, açıldıkları ilk günden bu yana, meslek bölümleri doğrultusunda kalifiyeli işçiler yetiştirmişleridir. Şöyle bir bakarsak büyük Organize Sanayi Bölgeleri’nin olduğu illerde yüzlerce öğrencinin olduğu devasa meslek liselerinin olduğunu görürüz. Dolayısıyla bu sanayi bölgelerindeki patronlar, meslek liselerinden genç iş gücünü ihtiyaçlarına göre hızlıca kendine devşirir. Meslek liseleri kuruldukları günden bugüne bu doğrultuda hareket eder yani patronların çıkarlarını gözeten kapitalist sistemde bir parçadır. Ancak patronların ihtiyaçlarını ve çıkarlarını gözeten bu kapitalist sistem, yalınızca genç iş gücünden faydalanmak istemiyor. Sistem, mümkün mertebe işçinin maliyetini azaltıp patronun kârını artıracak bir biçimde işliyor. Nasıl meslek liseleri, fabrikalarda veya diğer iş kollarında sistemin ihtiyaçlarına göre genç ve ucuz iş gücü yetiştirmeyi hedefliyorsa, MESEM’ler de buradan doğan sömürüyü güçlendirmek üzerine planlanmış ve uygulamaya konulmuştur. MESEM’lerin içeriklerini incelediğimiz zaman, yazının en başında kamuoyu ile paylaşılan söylemler ile çelişkiye giren zıt düşen birçok durum olduğunu görüyoruz.

ÇOCUK İŞÇİLİK MESEM İLE YASAL HALE GELDİ

MESEM’lerde, işleyiş şu şekilde planlanmış: Ortaokulu bitiren öğrenciler, 4 gün kendisi için belirlenen iş yerine gidip çalışacak. Haftada 1 gün mesleki eğitim merkezlerine gidip meslek dersi görecek. Burada verilen ücretle ilgili, 12. sınıf ise 2.126 lira, 12. sınıftan küçükse 1.276 lira. Lise mezunu olup meslek öğrenecek olanlar veya kalfalık ve ustalık belgesi almak isteyenler 27 hafta (6 ay) telafi eğitimine gidip 2.126 lira ücret alacaklar. Verilen ücretleri ise patron veriyor. Ancak işin patronlar açısından kaymaklı kısmı burada başlıyor. Patronların ücretler için ödeyeceği tutarın tamamı “İşsizlik Fonu”ndan karşılanıyor yani patronlar burada teşvik adı altında devlet tarafından fonlanıyor. Bu durumda patron doğrudan bedavaya işçi çalıştırmış oluyor. Öte yandan MESEM’e gitmek için yaş sınırı yok. Yani ortaokul mezunu her işçi bu uygulama ile çalıştırılıyor. MESEM’lerin teknik kısmı açısından uzun lafın kısası, 8. sınıftan itibaren öğrenci kaydı yapılarak 1 gün okul, 4 gün çalıştırılarak çocuk işçilik yaygınlaştırılmış olacak. Yasalarda 18 yaş altı işçi çalıştırılması yasak olmasına rağmen bu uygulama ile ortaokulu yeni bitirmiş 14-15 yaşında çocukların işçiliği, eğitim adı altında yasallaşmış oluyor.

UCUZ İŞ GÜCÜNE VE ÇOCUK İŞÇİLİĞE HEP BİR AĞIZDAN KARŞI ÇIKALIM

2022 Mart ayı sonunda MESEM’lere kayıt olan 410 bin öğrencinin %46’sı 18 yaş altı öğrencilerden oluşmaktadır. Tüm bu anlattığımız durumun sonucu bizlere gösteriyor ki yalnızca çocuk işçiliğin yasallaşma süreci değil, ucuz iş gücü fiili olarak sahada patronların çıkarları doğrultusunda kullanılıyor. Elbette MESEM’den önce de çocuk işçilik oldukça yaygındı. Kayıtsız ve düşük ücretlere çalıştırılan on binlerce genç ve çocuk işçi vardı. Ancak MESEM’ler ile bu süreç hem yasallaştı hem de devletin maddi kaynakları doğrudan patronların kasasına aktarılıyor.

İçerisinden geçtiğimiz ve hayatımızın her alanında bizleri zorlayan ekonomik kriz, geçinememe, işsizlik vb. durumlardan kaynaklı olarak, MESEM’e katılımların büyük çoğunluğu meslek sahibi olma ve işsiz kalma kaygısından kaynaklanmaktadır. Ancak buralarda meslek eğitimi alan, çalışanlar olarak ucuz iş gücü olmayı reddetmemiz gerekmektedir. Asgari ücretin bile mevcut ekonomik koşullarda yetmediği ve geçinilemez bir ücret olduğu bu hayatta, asgari ücretin 3’te 1 oranında ücretin verilmesi ve yapılan işin yoğunluğu, ağırlığı başka bir işçiden farklı değil. Bu koşullarda MESEM’i tanıtan afişlerdeki genç işçi modeli gibi etrafa keyif ile kahkaha atmamız pek mümkün olmuyor. MESEM gibi uygulamaların var olmaması, eğitim hakkımızın elimizden alınmaması, buralarda çalışıyorsak da ucuz iş gücü olmamak için taleplerimizi birleştirip hep bir ağızdan söylemeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

İletişim çağında iletişimsizlik bariyeri: telekomünikasyon

SONRAKİ HABER

MESEM’lerden alanlarla, hep birlikte 1 Mayıs’a!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa