Sendikal demokrasi delegelik seçimlerinde ayaklar altında
Barış Timur, Kayseri Erciyes Üniversitesindeki sağlık çalışanları ve sendikacılara dair yazdı: Sendikal demokrasi delegelik seçimlerinde ayaklar altında!
Kayseri | Fotoğraf: Evrensel
Barış TİMUR
Sağlık alanında çalışan emekçiler, uzun süredir pandemi, yoksulluk ve bir dizi mesleki sorunlarla boğuşuyor. Üstelik bu sorunları aşmak için yanlarında olması gereken sendika yöneticilerinin uygulamaları da cabası. Sendikal demokrasi deyince akla ilk gelen; tabanda üyelerin inisiyatifini tanıyan, onların her türlü organlarda yer alarak mücadeleye katılmalarını sağlayacak olan seçimler oluyor. Ama “Hak getire” dediğinizi duyar gibiyiz. Zira birçok örnekle karşılaşan işçi sınıfı son olarak Kayseri’de demokrasiden nasibini alamadı, aldırtılmadı. Evet, yer ile konumuzun aktörleri Kayseri Erciyes Üniversitesi ve orada çalışan sağlık işçileri ile sendikacılar.
İşçilerin yaşadıkları sorunların çözümü için doğal olarak akıllarına gelen şey sendikalaşma fikri oluyor. Maalesef aktaracağımız olay bu fikri zayıflatan yönlerin başında geliyor. Konu sendika seçimleri. Hatta çok daha öncesi. Delege seçimleri, tabii seçim denilirse!
"ANLATIN DA DİNLEYELİM"
İşçiler bir süredir Erciyes Üniversitesi (ERÜ) ile üyesi oldukları Sağlık-İş arasında imzalanan ve işçinin sofrasındakini büyütmeye yetmeyen sözleşmeye karşı mücadelesini sürdürüyordu. Öyle ki işçiler; imzalanan sözleşmeye karşı ERÜ’nün de kamu çerçeve protokolünden faydalanarak haklarının ilerletilmesi için sendikayı zorlamak, yöneticilerin uyarılması için adımlar attılar. Yetmedi, duymayan sendikacıların duymasını sağlayacak biçimde parti ziyaretleri yapıp, milletvekilleriyle görüştüler. Ankara’da Meclis gruplarına gittiler, kendi aralarında ERÜ İşçi Dayanışması adı altında bir grup kurarak bir çalışma yaptılar ve kısmi ilerleme kaydettiler.
Bunlar olurken; “İşçinin taleplerini ilerleteceği sendikanın bürokratlaşmış, işçiyi düşünmeyen yöneticilerden de temizlenmesi gerekir” diyen işçiler, sendikanın şube kongresi için yapılacak delege seçimlerine adaylıklarını koyduklarını söylüyorlar. İşte bu noktada “Anlatın da dinleyelim” dediğimiz işçiler; bin türlü ayak oyunuyla karşılaştıklarını, maalesef yaşayarak öğrendiklerini söyleyerek anlayışın nasıl da çürümüş olduğunu vurguluyorlar.
İşçilerin yüzde 90’ı üyesi oldukları Sağlık-İş’in geçici olarak atanmış şube yönetiminden rahatsızlığını dile getiriyorlar. Görüştüğümüz işçilerin çok önemli bir çoğunluğu; “Onların gönderilmesi gerektiğini belli küçük bir grup dışında herkes istiyor” diyor. “Peki, nasıl olacak?” diye sorulduğunda ise işçilerin çoğunun deneyimsizliği ortaya çıkıyor. Çoğu “Bu olmazsa başka sendika olur ya da dayanışma aidatı öderim sendika üyesi olmam” fikrine yakınlaşıyor.
ANSIZIN DELEGE SEÇİMLERİ
Tüm bu tartışmalar sürerken bir gün ansızın şube kongresi için delege seçimi yapılacağı ve bunun için adaylık sürecinin başladığı mesajları geliyor işçilere. Yaklaşık 1200 üyeden 235’nin dahil olduğu WhatsApp grubundan. Mesajın geldiği gün başlatılıp ertesi gün biteceği söylenen adaylık başvurusunun bir gün sonrasında da seçimlerin yapılacağı duyuruluyor. Daha doğrusu duyurulur gibi yapılıyor. İşçilerin ezici çoğunluğu tam duymadığı gibi, duysa da adaylık için zaman kalmadığı için önemsemiyor seçim sürecini. Ama işçilerin anlattıklarına göre “herkesin malumu” olduğu üzere atanmış yönetim seçilecek 76 delegenin çoğunu kendisine göre yazmış, 14 tane de duyup aday olanları bu sıraların en sonuna lütfedip yazmış. Sonuç baştan belli. Görüştüğümüz işçiler oy kullanılırken de, “76 kişiye oy kullanın diyerek, evet örneğin 90 kişi içinden istediğiniz 76 kişi denilmeyerek malum sonuç ortaya çıkarıldı” diyorlar. İşçilerin aktardığına göre tüm işçilerin yüzde 25’i yani yaklaşık 300 işçi oy kullanmış ve 120-130 civarı işçiye ilk 76 kişiye blok oy kullandırılmış. İşçilerin iddiasına göre işaret edilenler atanmış şube yönetimine yakın kişiler.
OLDU DA BİTTİ MAŞALLAH MI?
Görüştüğümüz işçiler “Demokrasinin en temeli olan seçme seçilme hatta aday olma süreci işletilmedi” diyorlar. “Çok önceden duyuru zaten yapılmadı” diyen bir kadın işçi, “Bazı arkadaşlarımız aday formunu almak için temsilcilik odasına gidiyor, sürekli kapalı. Şubeye giden birçok arkadaşımız orayı da açık bulamıyor. Evrak isteyip başka arkadaşlarımıza vereceğiz diyenlere de evrak kalmadı diyorlar. Sanki kozmik oda evrakı dağıtıyorlar” diyerek kızıyor.
Diğer bir temizlik işçisi de yaşananları gözlemlediklerini benzer biçimde anlatıyor: “Aday olmak zaten zordan da öteydi, ama aday olanların listesine bakınca daha da kötü bir şey var. Ne alfabetik sıra var ne kura var. Kendi seçtireceklerinin isimleri ilk 76’da diğerleri en sonlara atılmış. Seçim sonuçlarına bakınca zaten anlaşılıyor bu. Gündüzle gece gibi açık bir durum.”
Sekreter ve posta görevi yapan işçiler de benzer şeyleri anlatıyorlar. “Ama oldu da bitti maşallah olmasın” diyorlar: “Ne gerekiyorsa yapılmalı. Davaysa dava, şikayetse şikayet edilmeli. Aman bana ne, ne yaparlarsa yapsınlar demek kadar tehlikelisi yok. El ele verirsek bu sendika işçilerin hükmettiği bir sendika olur.”
İşçilerin gündeme getirdiği iddialarla ilgili görüştüğümüz şube yönetimi ise açıklamasında, “Genel merkezimizin kontrolünde, genel merkez yöneticimiz gözleminde, kanun ve sendikamız tüzüğüne uygun, demokratik bir seçim yapılmıştır. Seçim itiraz süreci doldurulmuş olup, bu süre zarfında seçim sonucuna herhangi bir resmi itiraz olmamıştır” ifadelerini kullandı.