Gezi için Adalet Nöbeti'ne Can Atalay’dan mesaj: İnsan, hava, toprak ve su için adalet istiyoruz
Gezi davasındaki skandal karara karşı İstanbul Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ tutuldu. Tutuklanan isimlerden Av. Can Atalay'ın mesajı okundu: İnsan, hava, toprak ve su için adalet istiyoruz.
Fotoğraf: Meltem Akyol/Evrensel
Gezi davasında verilen hapis cezaları üzerine, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi önünde ‘Adalet Nöbeti’ tutuldu. Adalet Nöbeti'ne mesaj gönderen Can Atalay, “Gezi’yi savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Adalet istiyoruz. İnsan, hava, toprak ve su için adalet” diye yazdı. Nöbette söz alan hukuk insanları ve siyasi parti temsilcileri ise Gezi’de iktidarın halka yenildiğini hatırlattı, “Yaptık yine yaparız, omuz omuza birlikte başaracağız” dedi.
İki beraat kararının ardından üçüncü kez görülen Gezi Parkı davasında Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi ve Hakan Altınay'a 18'er yıl hapis cezası verildi. Bu isimlerin hepsi tutuklandı.
ADLİYE ÖNÜNDE ABLUKA
Verilen skandal cezalara karşı Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde adalet için nöbet tutuldu. Nöbet öncesi adliye önü polis bariyerleriyle çevrildi. Adliye önünde sadece geçiş için koridor bırakıldı, yapılan görüşmelerin ardından koridor açıklama için genişletildi.
"BURADA BİR ADALET FACİSASI YAŞANDI"
Adliye içerisinde bulunan Themis heykeli önünde buluşan avukatlar alkışlarla adliye dışına çıktı. Dışarıda bekleyen kalabalık, avukatları "Her yer Taksim her yer direniş" sloganlarıyla karşıladı.
Bu sefer gerçekleştirilen nöbet serbest kürsü şeklindeydi. Avukatlar, siyasi parti temsilcileri sırayla söz aldı. Açılışı Avukat Kemal Aytaç yaptı. Aytaç arkada bulunan İstanbul Adalet Sarayını gösterdi, “Siyasal iktidarın görevlendirmiş olduğu infaz memurları aracılığıyla dün burada bir facia yaşandı” dedi.
DÜN TUTUKLANAN CAN ATALAY'DAN MESAJ
Dava kapsamında 18 yıl hapis cezası verilerek Silivri Cezaevine gönderilen Can Atalay’dan mesaj vardı. Atalay mesajında şöyle diyordu:
“Ülkenin gündemi açlık, yoksulluk ve örneğin gıda güvenliği olması gerekirken, hiçbir hukuk kuralı tanımadan saçma sapan şeyler ile meşgul ediyorlar. Biz, İstanbul’un kent merkezinde son kalan müşterek, kamusal bir yeşil alanı, afet sonrası toplanma alanını savunduk. Polisin, şiddetine karşı çıkan her bir insanımız kendi itirazını aldı geldi. Taksim Gezi’si, farklı fikirlerin, farklı dünya görüşlerinin, çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir ortamda, barış içinde yaşayabileceğinin somut kanıtıdır. Taksim Gezi’si, ekmeği paylaşmanın, imecenin tadını bu memlekete yeniden anımsatandır. Gezi, bu toprakların, eşitlik, özgürlük ve adalet umududur. Gezi’nin, toplumsal, politik ya da hukuki bakiyesini ancak onurla taşırız. Gezi’yi savunduk, savunuyoruz ve savunacağız. Adalet istiyoruz. İnsan, hava, toprak ve su için adalet. Hep birlikte mücadele edeceğiz, hep birlikte kazanacağız.”
ÖZEL: GEZİ’DE YENDİK, BİR KEZ DAHA YENECEĞİZ
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel Özgür Özel sözlerine çağrı yaparak başladı: “Sözümüze değer verenlere bir tek şey söylüyorum, bundan sonra nereye çağrılırsanız oraya gidin, baro sizi çağırıyorsa baronun çağrısına gidin, adalet nöbetine çağırıyorlarsa adalet nöbetine gidin, meslek örgütünüzün, sivil toplum örgütlerinin, sivil inisiyatiflerin barışçıl çağrılarına katkı sunun” dedi. “Karşımızdaki bu büyük kötücül aklı hiçbirimiz tek başına yenemeyiz” diyen Özel sözlerini şöyle sürdürdü: “Gezi’de olduğu gibi hep birlikte yeneriz. Gezi Recep Tayyip Erdoğan’ı yendi. Bunu hazmedemediği için Gezi’yi savunanları mahkum etmeye çalışıyor, içeriye tıkıyor, zulmediyor. Gezi başarıldı, Gezi Parkı park olarak kaldı. Bugün hep birlikte, omuz omuza vererek bu diktatörü Gezi’nin başardığı gibi bir kez daha yeneceğiz.”
ERSOY: HEPİMİZ HER ŞEYİ BİLİYORUZ
HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy sözlerine “Bu ülkede yaşayan 82 milyon ister iktidarı desteklesin ister desteklemesin her şeyi biliyor” diye başlayan Ersoy şunları söyledi: “Dünkü verilen karar bir yargı kararı değildir. Hukuk içinde tartışılamaz. Tamamen talimatlı yargının, Saray’ın iktidarı için vermiş olduğu bir karardır. Yargıyı tetikçi olarak arkadaşlarımızı cezaevlerine koyarak halkı biat ettirecekleri sanan Tayyip Erdoğan’a sesleniyorum: O hayallerden vazgeç, bu halk Gezi’de olduğu gibi hayatın hiçbir aşamasında sana biat etmeyecek.”
TÜZEL: GEZİ HALKINDIR, MİLYONLARINDIR
Emek Partisi (EMEP) GYK Üyesi Levent Tüzel Levent Tüzel, Gezi direnişin tarihe bir halk direnişi olarak yazıldığını, Saray’ın talimatlandırdığı yargının da halkı yargılamak istediğine dikkat çekti. Tüzel, “O zaman da söyledik Gezi’yi yargılayamazsınız, Gezi’yi cezalandıramazsınız. Türkiye halkları bir seçim yapacak: Ya demokrasiyi kazanacak ya da faşizme teslim olacağız. Ama inanıyorum ki Gezi’de olduğu gibi hukuksuzluğa, ayrımcılığa, tekçiliğe karşı yaşam hakkını savunduk, savunmaya devam edeceğiz. Gezi halkındır.”
"BİR KİŞİ HAKSIZ YERE HAPİSTEYSE KİMSE ÖZGÜR DEĞİLDİR"
Nöbette söz alan hukuk insanları ve demokratik kitle örgütü temsilcileri şunları söyledi:
PEN Türkiye'nin başkanlığına Zeynep Oral: “Milyonların Türkiye’nin her yerinde kendiliğinde oluşmuş, yaşam haklarını, yaşam tarzlarını, düşüncelerini korumak isteyen insanların gerçekleştirdiği Gezi’nin suçunu -eğer suçsa- 20 kişiye bağlamak yeryüzünün en kötü romanı, en kötü yazısı, en makalesi, en kötü senaryosudur. Ve bu tutmaz, eğer bu ülkede bir kişi haksız yere hapisteyse bu ülkede hiç kimse özgür değildir. hiç ama hiçbirimiz özgür değiliz.”
"ASLA KABUL ETMEYECEĞİZ, MUTLAKA DEĞİŞTİRECEĞİZ"
Avukat Yıldız İmrek: “Yargının bağımsızlığı bir ülkede en temel demokrasi sorunudur. Çünkü bağımsız yargı iktidarın keyfi uygulamalarına dur diyebilir, bağımsız yargı yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine, insan olmaktan gelen devredilemez haklarını koruyabilir. Bağımsız yargı ancak anayasaya ve halka söz verir. 12 Eylül’de generallerin brifingine giden yüksek yargı bugün bir adım ötesine giderek iktidarın başıyla önce çay topluyor, sonra iftar yemeğinde buluşuyor. Anayasaya, evrensel hukuka temel hak ve hürriyetlerine halkın egemenliğine değil, iktidara biat edeceğini belirten ve kariyer hesabı yapan bir yargı herkes için tehdittir. Bizler avukatlar olarak halkın sesi yurttaşların, emekçilerin sesi, hakka ve adalete ihtiyacı olan herkesin temsilcileri olarak bağımsız yargı ve demokrasi mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz. Asla bu kararı kabul etmeyeceğiz, mutlaka değiştireceğiz.”
"GEZİ’Yİ SAVUNMAK İNSAN HAKLARINI SAVUNMAKTIR"
Eski Kültür Bakanı Ercan Karakaş: “Dünkü karar gerçekten ülkemizi savunan insanları, insan haklarını savunan insanları ama bütün halkımızı çok üzmüştür. Gezi hareketi çeşitli görüşlerden, çeşitli yaklaşımlardan, kadını, erkeği, genci, yaşlısı, kendiliğinden bir araya gelip Gezi Parkı'nı savunmuştur. Gördük ki Gezi Parkı’nı savunmak insan haklarını savunmaktır, demokrasiyi, kent haklarını savunmaktır.”
"BU BİR ÖLDÜRME KARARIDIR"
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu: “18 Ekim 2017 tarihinden beri her duruşmadaydım. Çok konuştum, o dönemde söylemiştim. Bu davanın iddianamesi de kararı da Saray’da yazıldı. Burada sadece tebliğ edildi. Bize soruyorlar bu davayı değerlendirir misiniz diye. Hayır değerlendiremeyiz çünkü hukuki zeminde yürümedi. Ha silah çekmiş bir adamı öldürmüşsünüz ha bir adamı silah zoruyla bir odada tutmuşsunuz. Hiçbir farkı yok. Dün verilen karar da aynı mantıkla verilmiştir. Bir öldürme kararıdır.”
"KAZANAMAYACAKLAR"
Anayasa Hukukçusu, CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu: “10 yıldır devam eden davalar, aslında adil yargılanma hakkı yargıçlar eliyle nasıl ihlal edilir, dünya hukuk tarihi açısından ibret verici örneklerle doludur. 15 Temmuz silahlı girişimiyle anayasal düzeni ortadan kaldıramadılar ama 2017 anayasal oylaması ile demokratik anayasal düzeni ortadan kaldırdılar. Tıpkı üç hafta önce 2023 seçimlerine hazırlık amacıyla kıdemli yargıç ilkesini kaldırıp, kura yoluyla yargıç belirleme kuralını getirdikleri gibi. Yine 2023’e bir kala, Gezi’nin 10’uncu yılına bir kala bu şekilde bir karar verdirmek suretiyle 2023 seçimlerinde kazanacaklarını umuyorlar. Ama öyle değildir. Kazanamayacaklar. Burada hepimiz anayasal düzenin koruyucularıyız. Tıpkı 10 yıl önce sağlıklı bir çevrede, kentsel kamu düzenini sağlamak amacıyla yaşamak için Gezi’de olduğumuz gibi.” (İstanbul/EVRENSEL)