‘Hu!’ diye seslendi Emel İrtem
Rahmi Emeç, Emel İrtem’in “hu!” isimli şiir kitabı üzerine yazdı.
Fotoğraf: Emel İrtem kişisel arşivi
Rahmi EMEÇ
Emel İrtem’in “hu!” (Yitik Ülke, 2020) kitabı, şiir okurunda olduğu kadar şiir üzerine söz söyleyen ve kalemini harekete geçirenler üzerinde de etkili oldu, bu yüzdendir ki hakkında bazı yazılar kaleme alındı. Hanidir üzerine yazmak istediğim ve adıyla da beni çocukluk günlerime götüren “hu!” ile ilgili gecikmiş de olsa, birkaç söz etmek isterim. Beni çocukluğuma götürdü, çünkü çevremdeki kadınların birbirlerine seslenirken onlardan işittiğim ve bende yer eden çok içtenlikli bir sözcük bu: hu!
Emel İrtem, ilk şiirini 1990’da İblis dergisinde yayımlıyor: Divaneliğe Dönen Pergel. Bu şiir, 1999’da yayımladığı ilk kitabının da adı oluyor aynı zamanda. 90’ların içinde şiir yolculuğuna çıkmışlar arasında hatırı sayılır bir yer ediniyor ve bu ilk kitabıyla –henüz dosya halindeyken- Orhon Murat Arıburnu ödülünü alıyor. Daha sonra, şiir yolculuğunda bir ödül daha geliyor: 2010 yılı Uluslararası İstanbul Şiir Festivali ödülü.
Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçe Sözlüğünde yer verdiği hu, “neredesin, ‘bana bak’ anlamında, genellikle kadınlarca kullanılan bir seslenme sözü” olarak tanımlanıyor. Ben de kitabı hepimize bir “sesleniş” olarak algıladım zaten. Sağlık sektöründe hemşire olarak hizmet vermiş olan Emel İrtem’in bu “seslenişini” kovid salgınında hayatını kaybeden sağlıkçılara armağan etmesi kadar doğal ne olabilir?
Kapak tasarımını Savaş Çekiç’in yaptığı kitabında seslenişini üç kapıdan yapıyor Emel İrtem: ilk kapı Plato, ikinci kapı Koyak, üçüncü kapı Kesafet. Toplam 25 şiirin yer aldığı 64 sayfalık kitabında, kısa dizelerle yine hafif tonlu bir seslenişe yaslanıyor.
Yer yer ironiden beslenen, sade, ama etkili bir şiir toplamını sunuyor bize. Bir çeşit, “beri bak!” dedikten sonra, “astronot olmak istiyorum dedi / ekmek yap dedim / ekmek yapmak yıldızlara bakmak gibi / romantik ve mucizevi” dizeleriyle, karşılıklı konuşmalar kadar, yer yer kendisiyle de konuşuyor; yeni, çarpıcı buluşlarla ilerleyip, kimi şiirlerini bir çeşit “anlatma” üzerine kuruyor.
Emel İrtem’in “Hu!” sesini duyduysanız, sayfaları çevirmeye başlayın derim.
EMEL İRTEM KİMDİR?
1969 Eskişehir- Seyitgazi doğumlu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Latin Dili ve Edebiyatı mezunu. Pek çok dergide, gazetede; yazı, hikâye, deneme, röportaj ve şiirleriyle yer aldı. Şiirleri Almanca, Arapça, İtalyanca, Bulgarca gibi pek çok dile çevrildi. Sağlık sektöründen emekli oldu. Diğer kitapları: Divaneliğe Dönen Pergel (şiir, 1999), Şeker Farenin Kitaplığı (Çocuk kitabı, 2005), Zehirli Rüya (şiir, 2006), Marcus’un Lisan-ı Kalbi (şiir, 2007), Zaviyesi Yıkık Gönye (şiir, 2009), Sana Seviyem (şiir, 2013), Kâğıttan Kapılar (seçme şiirler, 2016)