Güçlü 1 Mayıs umudun dayanağı olacaktır
EMEP İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros: İstanbul’da 1 Mayıs’ın kitlesel ve görkemli kutlanması, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için yarınlara umutla bakmayı güçlendirecek, dayanağı olacaktır
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Murat UYSAL
İstanbul
İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’a sayılı günler kaldı. 1 Mayıs çalışmalarına hız kesmeden devam ettiklerini belirten Emek Partisi İstanbul İl Başkanı Sema Barbaros, amaçlarının 1 Mayıs sonrasında da birlikte mücadele etmenin zeminini güçlendirmek olduğunu ifade etti. Barbaros, “İstanbul’da güçlü 1 Mayıs geleceğe umutla bakmanın dayanağı olacaktır” dedi.
1 Mayıs’a zamlar, hiperenflasyon, eriyen ücretler gibi sorunların büyüdüğü koşullarda gidiliyor. Öte yandan kısa süre önce önemli bölümü İstanbul’da olan 120’ye yakın işyerinde ek zam talebiyle iş bırakma eylemleri yapıldı. Bu ortam 1 Mayıs’a nasıl yansıyacak, öne çıkacak talepler ne olacak?
Uzun zamandır başta enerji, gıda, ulaşım olmak üzere temel tüketim maddelerine gelen zamlar emekçilerin alım gücünü düşürdü, yaşam koşullarını ağırlaştırdı. İstanbul’da emekçiler arasında hoşnutsuzluğun had safhada olduğu görüyoruz. Bu bakımdan bu yıl 1 Mayıs’ta en önemli talepler zamların durdurulması ve ücretlerin yükseltilmesi olacaktır. Bunun yanı sıra Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde görüldüğü gibi dünyada emperyalist paylaşım kavgasının sertleştiği koşullarda 1 Mayıs’a gidiyoruz. Tek adam yönetimi ise sermaye ve savaş yanlısı politikalarının, halkın yoksulluğunun, işsizliğin ve enflasyonun gerçek sebebi olduğunu gizlemek üzere şovenizmden, din istismarından medet umuyor. Baskıları artırıyor, kayyumlar atanıyor, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılıyor, Kürt sorununu yok sayıyor, operasyonlar sürüyor, mülteci düşmanlığını gündemde tutuyor. En son örneğini Gezi davasında verilen ağır cezalarda gördük. Kente sahip çıkmak, ranta karşı çıkmak suç olamaz. Bunları yaparak adeta halka gözdağı veriliyor. Buna karşı eşitlikten, barıştan ve sınıf kardeşliğinden yana talepler 1 Mayıs alanına taşınacaktır. Gezi’de tutuklananlarından serbest bırakılması da bu taleplerden biri olmalıdır.
‘BİRLİKTE MÜCADELENİN ZEMİNİNİ GÜÇLENDİRMELİYİZ’
Emek Partisi olarak İstanbul’da 1 Mayıs’a yönelik nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Yürüttüğümüz çalışmanın birkaç yönü var. Öncelikle 1 Mayıs’ı zamlara, yoksulluğa ve savaşa karşı birlik, mücadele ve dayanışma günü haline getirebilmek için fabrikalarda, işyerlerinde, mahallelerde çağrılar yapıyoruz. İkincisi başta işyerleri olmak üzere sanayi havzalarında, kampüslerde, okul önlerinde, mahallelerde, işçi toplantılarında, kadın buluşmalarında, gençlik pikniklerinde 1 Mayıs’ı, tarihçesini, emekçilerin bugünkü acil taleplerini, güçlü bir 1 Mayıs’ın önemini konuşuyoruz. Amacımız sadece 1 Mayıs’ta değil sonrasında da birlikte mücadele etmenin zeminini güçlendirmek. Diğer yandan üyelerimizin, taraftarlarımızın örgütlü ve güçlü bir şekilde 1 Mayıs’a katılımı için hazırlıklarımızı sürdürüyoruz.
Bu çalışmalar sırasında edindiğiniz gözlemler neler? İşçiler ve emekçiler arasında hangi konular öne çıkıyor? Nasıl bir katılım öngörüyorsunuz?
İstanbul’da emekçiler başta ekonomik sıkıntılar olmak üzere koşulların zorluklarını ağır bir şekilde yaşıyor. Çalışma koşulları gün geçtikçe kötüleşirken, ücretler geçinmeye yetmiyor. Artan ev kiraları, çocukların eğitim masrafları, ulaşım ve temel tüketim maddelerine gelen zamlar nefes aldırmıyor, emekçiler nasıl geçineceklerini bilemez durumda. Toplu iş sözleşmelerinin daha yeni yapıldığı yerlerde dahi güncellemeler, ek protokoller tartışılıyor. Bu durumun yaşanmasına sebep olarak da maalesef sermaye yanlısı politikalardan çok mülteci sorunu görülüyor. Yine emekçiler içerisinde en çok konuşulan konulardan biri seçimler. Yani aslında hem Cumhur İttifakı hem Millet İttifakının çözümü seçime indirgemesinin bir yansıması var emekçiler arasında. Ama öncesinden farklı olarak emekçiler, Millet İttifakı ile değişecek tek şeyin baskı ortamı olduğunu, ekonomide kendileri lehine bir değişiklik olmayacağını düşünüyorlar.
ORTAKLIĞIN ÖNÜNDEKİ ENGEL SENDİKAL BÜROKRASİ
Uzun süredir işçi sendikaları konfederasyonlarının ortak eylemler yaptığı görülmüyor. Bu 1 Mayıs’lar için de geçerli. Sizce bunun nedeni nedir?
İşçi ve emekçiler ciddi bir geçim sıkıntısı yaşıyor, alım gücü her geçen gün düşüyor, insanlar markete pazara gidemez durumda. Ülkenin yeraltı ve yerüstü kaynakları vurgunculara peşkeş çekiliyor. Çatışmacı, savaş kışkırtıcısı politikaların yükü emekçi halkın sırtına yıkılıyor. Pandemi ile ağırlaşan koşullar bütün bunları bir kez daha tüm çıplaklığıyla ortaya çıkardı. Bu koşullarda bir ülkedeki işçi konfederasyonlarının elbette ortak hareket etmesi beklenir. Sendikaların örgütlü olduğu işyerlerindeki tüm işçilerin de beklentisi budur. Bu ortaklığın önündeki en büyük engel sendikal bürokrasidir. Bürokratik sendika yönetimleri iktidarla ters düşmemek adına, işçilerin birliğini ve ortak hareketini engelleyen tutumlar alıyorlar. Bugün güçlü bir 1 Mayıs’ın örgütlenebilmesinin önündeki en önemli engellerden biri de bu. Geçmiş yıllarda ortak harekete yanaşmasa bile en azından merkezi bir miting düzenleyerek 1 Mayıs’ı gündemine alan Türk-İş, bu yıl bunu bile yapmadı. Yine de bu sorumluluğu hisseden sendika merkezleri ve şubeleri ortak kutlamalara dahil olacaklar.
Önceki senelerde Taksim merkezli alan tartışmaları 1 Mayıs gününe kadar devam ederdi. Bu sene bu tartışma daha zayıf oldu ve erken sonuçlandı. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle şunu söyleyelim. Taksim elbette 1 Mayıs için önemli bir alandır. Ve İstanbul işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta Taksim de dahil istedikleri alanda, taleplerini özgürce haykırabilmelidir. Ancak çalışma ve yaşam koşullarının bu denli ağırlaştığı, pandemi de gerekçe gösterilerek grev ve eylemlerin yasaklandığı, işsizlik ve açlık tehdidinin büyüdüğü, savaş tamtamlarının daha şiddetli çaldığı ve iktidarından muhalefetine burjuvazinin temsilcilerinin bütün sorunların çözümünü seçimlere sıkıştırdığı günümüz koşullarında, işçi ve emekçilerin talepleri için 1 Mayıs mitinginde bir araya gelmesi, birbirinden güç alması, yalnız değil daha kalabalık olduğunu görmesi bugün dünden daha önemlidir. O açıdan alan tartışmalarının erken sonuçlanması ve 1 Mayıs miting alanının önceden belli olması iyi olmuştur. İşçi sınıfının mücadelesi bir alana sıkıştırılmamalı. Hatta tam tersine mücadelenin her yere yayılması ve 1 Mayıs’ın her yerde kutlanması, işçi sınıfının birliği ve mücadelesinin ilerletilmesi açısından güçlü ve somut bir dayanak olacaktır. Unutmamak gerekir ki İstanbul’da1 Mayıs’ın kitlesel ve görkemli kutlanması, işçi sınıfımızın ve emekçilerin sesinin güçlü çıkması, sınıfsız, sömürüsüz, savaşsız bir dünya için yarınlara umutla bakmayı güçlendirecek, dayanağı olacaktır.