27 Nisan 2022 06:39

Hitler’in Mirası

Aslında Hitler başlangıçta, ülkesindeki ortalama insanın duyarsızlığı, korkusu, bencilliği ve muhalefetin beceriksiz ve sorumsuz oluşunu kullanarak iktidara gelmiştir.

Fotoğraf: Heinrich Hoffmann/Krakow-Warsaw Press Publishing / Wikimedia Commons (PD-US) 

Cemal Hüseyin Güvercin
Cemal Hüseyin Güvercin

Hep sorulur ve cevap olarak da birçok açıklama getirilir: Nasıl olur da Kant’ın, Leibniz’in Hegel’in Schelling’in çocukları, Karl Marx’ı, Nietzsche’yi, Weber’i yetiştiren bir toplum, Alman toplumu, Hitler gibi bir çılgının peşinden gider ve hem ülkeyi hem de dünyayı felakete sürükler? Öylesine zengin bir uygarlığın sahibi olan bu toplum, nasıl da böyle ilkel düşünceleri baş tacı eder ve tarihte görülmemiş bir zulmün yaratıcısı olurlar? Kuşkusuz birçok tarihsel, siyasal ve sosyal etken vardır ama toplumu dönüştürmede iki kilit kavram önemli görünmektedir: “propaganda” ve “algı yönetimi”. Birbirlerini önemli ölçüde kapsayan bu iki kavram ile bireyleri, kendi bilgileri dışında ve istemedikleri halde etkileyerek onların duygu, tutum ve davranışlarının istenilen biçimde yönlendirilmesi mümkün olmaktadır. Algı yönetimi, propaganda yoluyla, hedef kitleyi istenilen siyasal amaçlara uygun hale getirmek olarak görülebilir. Propaganda kavramı, mesaja odaklanırken, algı yönetimi bunun toplumdaki etkisine odaklanmaktadır. Propagandanın en temel kuralı verilen mesajın sonsuz kez “tekrarı”dır. Bu tekrarlarla, istenilen mesaj, her ortama girer ve sonunda ortalama insan, kendi düşüncesinin değil, tekrarlanan bu mesajın taşıyıcısı ve hatta sahibi olur. Artık herkes aynı sözü, aynı mesajı söyleyerek otoriter yöneticilerin çok istediği “tekseslilik” doğmuş olur. Zaten ulus kavramında, birinin “evet” dediğine nasıl olur da bir diğeri “hayır” diyebilir? Tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan içinde nasıl farklı görüşler olabilir ki? Hitler’in propaganda bakanı Goebells (Göbels) Nazi Partisi’nin ideolojisinin, artık devletin de resmi ideolojisi olduğunu ve ancak partiyi destekleyenlerin “ulus” olarak nitelenebileceğini, geri kalanların ulus olmadığını belirtmektedir.

Propaganda da bir diğer kural “esneklik” özelliğidir. Farklı toplum kesimlerine, farklı biçimde yaklaşılarak, örneğin işverenlere verilecek mesaj ile emeklilere veya çiftçilere verilecek mesajın farklı biçimlerde olması gerekir. Ancak sonunda, bir doktor da bir esnaf da verilen mesajı aynı biçimde anlamalı ve ifade etmelidir. Hitler propagandayı, bir “siyasi terbiye” aracı olarak görür ve basının bu konuda başat rolüne dikkati çekerek, basının “yetişkinler için bir okul” olduğuna inanır. Hitler, kontrol altına alınmış bir basının, bireylerin siyasal seçimlerinde bir “bilgi kaynağı” olarak istenilen mesajı yaymada, aleyhte görünen önemli konuları görmezden gelmede ya da önemsiz bir konuyu abartıp ülke meselesi haline getirmede, partinin en önemli aracı olduğunu ifade etmiştir.

Goebells kitlelerin zihinlerini manipüle etmek için, algı yönetiminde farklı propaganda teknikleri kullanmıştır ki, günümüzde bunların tıpa tıp örneklerini bulmak mümkündür. Nedir bu teknikler?

  • Lakap veya isim takma: Siyasal rakibi, herhangi bir kanıt olmadan, aşağılayıcı terimler kullanarak kişiyi yeniden tanımlamaktır. Akıl yerine duygulara hitap ederek, olumsuz çağırışım yapması beklenen bu yöntemle, kişi dışında bir eylem veya bir düşünceye de lakap takılabilir.
  • İki düşmandan birine razı etme: Bu yöntemde “iyi” ve “kötü” alternatifi yerine, iki “kötü” alternatif sunulup, istenilen seçeneği desteklemek daha az kötü görünmektedir. Örneğin liyakatsiz atamayı eleştiren muhalefet liderine, “Bu atama eleştirilebilir, bakıp göreceğiz, ama sen de vakti zamanında başında olduğun kurumu batırmadın mı?” Yani liyakatsiz atama, kurum batırmaktan daha az kötüdür, mesajı verilerek insanları bu iki olasılık dışında başka seçenek olmadığına inandırmayı amaçlamaktadır.
  • Bandolu vagon: Bir konuda çok fazla ses çıkarıp gürültü yaparak, herkesin bu duruma dahil olduğu izlenimini yaratmak ve bireylerin bunun dışında kalmamak için harekete geçme ve gruba katılma isteğini kamçılamaktır. Birey kararsız olduğunda toplumu gözlemleyerek, diğer insanları referans alıp karar vermeyi tercih etmektedir. Reklamlarda “en çok satan ürün” temasının sürekli kullanılması gibi. “Partimiz, bu seçimde de milletimin güvenine mazhar olacak!”
  • Transfer: Toplum nazarında kutsal kabul edilen dinsel, tarihsel, kültürel değerlerin lidere transfer edilerek sözlerinin tartışılamaz, eleştirilemez olarak kabul edilmesini amaçlamaktadır.
  • Halktan biri gibi görünmek: Liderin, gerçekte öyle olmasa da ortalama vatandaş gibi görünerek, “siz gibiyim, sizden biriyim” mesajı vermek, güven sağlamak ve benimsenmek amacı taşımaktadır.
  • Koz biriktirme: Utanç verici bir durumun örtbas edilmesi, unutulması için yalan, sansür veya çarpıtma ile yaygara koparmaktır. Gerçekler, insanlar ve araçlar iktidarın amaçlarına uygun olarak biriktirilmekte ve zamanı geldiğinde gerçeğe karşı kullanılmaktadır. Muhalefete sansür uygulanırken, rejimin yalanları anlatma özgürlüğü bulunduğu için iktidar açısından avantajlı olmaktadır.
  • Genellemeleri parlatma: İnsanların bir kişi veya fikri kabul etmelerini sağlamak için yüce, kutsal veya ideal kavramlarla birlikte ele alınması, ilişkilendirilmesidir. Bilgisel veya rasyonel bir bağ bulunmamasına rağmen, arzulanan kişi veya fikrin yanında duygusal ifadeler ve üst kavramların kullanılması. Vatan, millet, beka, özgürlük, demokrasi, onur, milletin menfaati kavramlarının bireysel veya iktidar çıkarı için kullanılmasıdır.
  • Düşman saptama: Zor ve karmaşık sorunların (örneğin ekonomik sorunlar), bir günah keçisi bulunarak basit ve kolay bir çözümü varmış gibi gösterilmesidir. Bir seçenek düşman (genellikle muhalefet veya dış güçler), diğeri (iktidar) kurtarıcıdır. Düşman saptanarak, suçu ona atıp, herkesi kurtarıcının (iktidarın) saflarına çekmeyi de amaçlamaktadır.
  • Tanık gösterme: Siyasetçilerin mesajlarını iletirken, toplumun dikkatini çekmek, güvenini kazanmak ve rızasını almak için, saygınlığı olan sanatçı, bilim insanı, sporcu veya hedef kitleye benzeyen kişileri yanına alarak, onların tanıklıklarını ve desteğini kullanma mantığına dayanır.
  • Hatalı ikilem sunma: Karmaşık bir argümanı yanlış bir ikileme dönüştürüp, iki seçenek sunma taktiğidir. Bir seçenek her zaman doğru, geçerli ve işe yararken, diğeri her durumda işe yaramaz. Örneğin bir grup ülkenin kalkınmasını isterken, diğeri batmasını istemektedir. Hangisini seçiyorsunuz? Kimden yanasınız? Tek neden, tek doğru yaklaşımı vardır. Oysa bu dikotominin dışında birçok olasılık vardır ama onlardan bahsedilmez, hatalı kurulmuş iki seçenek vardır: “Ya sev, ya terk et!”
  • İddiada bulunma: Bilgi veya açıklama olmaksızın tartışmalı bir fikri, bir doğru veya gerçeklikmiş gibi sunmaktır. İnsanların inanmak istedikleri bir şey söz konusu olduğunda, söylenen şeye inandıkları varsayımına dayanır. “Her zaman iç ve dış düşmanlarımız vardır.” Kimse bu iddiayı yanlışlayamayacağı için inandırıcı olmaktadır. Bazen de bu iddia cümleleri bir eylem önerisinde de bulunur. “Ekonominin düzelmesi için fedakarlık yap!”

Bütün bu propaganda teknikleri ve başarılı algı yönetimiyle toplumu dönüştürüp, toplumsal desteğini zirvelere çıkarsa da Hitler faşizmi tarihteki bütün zorbalıklar gibi yenilmiştir. Ancak iktidarı alma ve sürdürme taktikleri, insanlık adına kötü bir miras olsa da otoriter yöneticilerin başucu kitabı olarak işlevselliğini sürdürmektedir.

Aslında Hitler başlangıçta, ülkesindeki ortalama insanın duyarsızlığı, korkusu, bencilliği ve muhalefetin beceriksiz ve sorumsuz oluşunu kullanarak iktidara gelmiştir. Kendisine yöneltilen: “Küçük bir azınlık olarak, 60 milyon kişi üzerinde nasıl diktatörlük kurabileceğinizi düşünürsünüz?” sorusuna, sonradan kullanacağı propaganda taktikleri olan, genellemeleri parlatma ve düşman saptama yöntemini kullanarak cevap vermiştir.

 “Eğer koca bir ulus delicesine korkuyorsa ve devleti dönüştürecek güce sahip sadece bin kişi kaldıysa ulus dediğiniz aslında o bin kişiden ibarettir.”  

Not: Yazının hazırlanmasında “Bozkanat E. Algı Yönetimi Ve Propaganda: Nazi Almanyası Üzerinden Bir Değerlendirme. Marmara Üniversitesi Öneri Dergisi • Cilt 16, Sayı 55, Ocak 2021, ISSN 2147-5377, ss. 74-94” adlı eserden de yararlanılmıştır.

Reklam
YAZARIN DİĞER YAZILARI