İstanbul Sözleşmesi davası yarın görülecek: Yasalara dokunmayın uygulayın
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin karara bağlanacak olan duruşma yarın görülecek. Yapılan çağrılarla birlikte 1000'i aşkın avukat İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak için Ankara'da olacak.
Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Danıştay 10. Dairesi tarafından karara bağlanacak olan duruşma yarın görülecek. Karar öncesinde gazetemize konuşan ve İstanbul Sözleşmesi'nin yazımında yer alan Prof. Dr. Feride Acar, sözleşmenin bilindiğinden çok daha geniş kesimler tarafından sahiplenildiğine dikkat çekti. EŞİK Platformu’ndan Özgül Kaptan da bu davanın İstanbul Sözleşmesi’ni aşan, ülkenin adaletinin bulunduğu nokta itibariyle çok önemli olduğunu söyledi.
İstanbul Sözleşmesi, 20 Mart 2021 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanan AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan imzalı karar ile bir gecede feshedildi. Sözleşmenin tek taraflı feshedilmesine karşı kadınlar ‘Fesih yok hükmündedir’ diyerek eylemler yaparken; kadın örgütleri, barolar, sendikalar ve muhalefet partileri süreci yargıya taşıdı. Açılan bir çok davanın yürütmeyi durdurma talepleri reddedilirken, feshi işleminin iptali konusunda bir karar çıkmadı. İstanbul Sözleşmesi'nin feshi işleminin iptali istemiyle açılan davaların esası Danıştay 10. Daire tarafından yarın görüşerek karara bağlayacak. Eşitlik İçin Kadın Platformu tarafından yapılan çağrı üzerine Türkiye’nin her köşesindeki 73 barodan kadın avukatların katılımı ile 810 kadın avukat ve diğer çağrılara katılanlarla birlikte 1000’i aşkın avukat, İstanbul Sözleşmesi'ni savunmak için Ankara’da olacak.
"OLUMLU SONUÇLANIRSA TÜRKİYE’NİN TARAF OLMASI GEREKCEK"
İstanbul Sözleşmesi’nin yazımında yer alan, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddete Karşı Eylem Uzman Grubu’nun (GREVIO) ilk başkanı Prof. Dr. Feride Acar, “Sözleşmenin feshinden bugüne biz aslında, sözleşmenin ne kadar çok insan tarafından benimsendiğini gördük. Taraf olduğumuz süre içinde bilindiğinden çok daha geniş kesimler tarafından sahiplenildi. İstanbul Sözleşmesi davası, esasında sözleşmeden çıkma işleminin hukuksuz bir işlem olduğu iddiasıyla açılmış, Türkiye’deki iç hukuka uygun olup olmadığı konusuna ilişkin bir dava. En yüksek idari yargı olan Danıştay’da karar verilecek. Bu dava olumlu olarak sonuçlanırsa Türkiye’nin yeniden sözleşmeye taraf olmak üzere girişimde bulunması gerekecek” dedi.
"HUKUKSUZLUĞA DUR DEMEK İÇİN ÖNEMLİ BİR DAVA"
Eşitlik İçin Kadın Platformundan (EŞİK) Özgül Kaptan ise, sözleşmenin kadına yönelik şiddet konusunu eşitsizliğe bağlaması nedeniyle çok önemli olduğu belirterek, şöyle konuştu: “Cinsiyet eşitliği sağlanmaksızın, bu konuda bütüncül politikalar uygulanmaksızın şiddetin önüne geçilmesi mümkün değil. Sözleşmenin temel insan hakları zemininden hareket etmesi açısından kritik bir öneme sahip. Daha somut olarak, her gün 3 kadın öldürülüyor. Bunun karşısında biz hala bir takım yasaların orasını burasını değiştirip dönüştürmek üzerinden çözüm diye sunulan bir kandırmacaya tabi oluyoruz. Türkiye de yasalar yeterli, yeter ki uygulansın. Onun için de EŞİK olarak yasalara dokunmayın uygulayın diyoruz. Bu dava da aslında sözleşmenin önemini aşan bir anlamı var. Hukuksuz bir karar öncelikle. Bu hukuksuzluğa dur denilmesi açısında yürütmeyi durdurma kararının iptaline ilişkin çıkacak karar, ülkenin adaletle ilgili bulunduğu nokta itibari ile çok önemli. 'İstanbul Sözleşmesi'ni savunuyoruz' diyen çok sayıda kadın ve erkek olduğunu biliyoruz. Pek konuşulmuyor, ancak bir takım araştırmalar yapılıyor; kadın hareketine destek oldukça yüksek. Çünkü kadın hareketi canla uğraşıyor yıllardır. Eşitsizlik ve ayrımcılık her insanın canını yakar; o yüzden de kadın örgütlerine dokunan yanar. Kadınlara, kadın örgütlerine ve haklarımıza dokunmayın diyerek Danıştay’da görülecek davaya da çağrıda bulunuyorum.”
TÜBAKKOM ÇAĞIRDI: SORUMLULUĞUMUZ
Dava öncesi açıklama yapan Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu (TÜBAKKOM), Danıştay’ın vereceği kararın sadece İstanbul Sözleşmesi’nden çıkma kararının hukuksuzluğuna ve bunun iptal taleplerine ilişkin değil, aynı zamanda Türkiye’nin geleceği ve hukukun üstünlüğünü adına belirleyici olacağını ifade etti. “Hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak baroların temel sorumluluğudur” denen açıklamada tüm baro başkanlarına, baroların kadın hakları komisyonlarına ve tüm avukatlara davayı izleme çağrısında bulundu.